Bir Beyefendimiz eksikti, o da geldi, tamamlandı hikaye, şenlendi. Peki, kim bu Beyefendi? Çukur’la Koçova ’lılarla derdi ne? Silah sevkiyatını tekeline almak mı? Bölgeyi uyuşturucu üretim merkezi yapmak mı? İdris Koçovalı ile geçmişten gelen bir alıp veremediği mi var?
Teorimi açıklıyorum: Beyefendi = Baykal ve tek amacı Koçova mahallesini (sonuçta bölge İstanbul’un merkezinde) Koçova yönetiminden temizlemek ve kentsel dönüşüm projeleri kapsamına dahil edip kendine hatta torunun torununa bile yetecek kazanç sağlayacak rant kapısını aralamak. Ne silah, ne de beyaz ticareti yok. Temiz iş! Yolu Vartolu’yla nasıl kesişti, Vartolu’nun İdris’le geçmişi hakkında neyi ne kadar biliyor, o konuda bir tahminim yok, şimdilik ^^ Onu ileriki bölümlerde birlikte çözeceğiz…
Önceki Çukur yazılarında Selim’e empati yapabiliyorum derken bu bölümü henüz izlememiştim. Tamam, bugüne kadar itilmiş, kakılmış, gerçek anlamda sevilmemiş, anlaşılan o ki cinsel kimliğini de saklamak zorunda kalmış, kimliğini hep bastırmış, kalabalık bir ailede, o kocaman sofralarda hep yalnız kalmış. Anlıyorum. Ama bu nedenlerin hepsi tam da bu bölümde sıfırlandı. Artık – bende bile, bir kuruş kredisi kalmadı.
Avukata posta koyarken bir dakika, sadece bir dakika umutlandım… Yamaç’la konuşması, onun Selim’i acımasızca yargılayabilecek İdris ya da rahmetli Kahraman gibi biri olmadığını anlaması etkili olmuştur dedim… Ardından tane tane sevkiyat yerini yumurtlaması geldi… Gerçi hala umudum var, belki Vartolu’nun ikinci muhbiri olayını Emmi ve Paşa’nın (en sinirli emojiyi hayal ediniz) üstüne attıktan sonra kendince temizlenecek ve ailesini satmayı bırakacaktır… Çok mu Pollyanna’yım? Bir de Emmi ve Paşa’ya kıyması affedilir değil, o ayrı!
Vartolu İçerde’de Uğur Yücel’in can verdiği efsane karakter Kudret Sönmez’den sonra en eğlenceli kötü. Bu bölüm geçmişiyle ilgili birden fazla flashback izledik. Dere’de büyümesi, bir noktada hayatının Çukur’la hatta Koçova ailesiyle kesiştiğini tahmin ediyordum ama İdris’in oğlu olması beni şaşırttı. Şimdi en büyük merakım Sultan’ın bütün bu olanlarda payı ne? Seni sevmiyorum Sultan Koçovalı, bu net.
Madem yazının girişinde tahminlerden bahis açıldı, işte size yanıldığım öngörüm:
Gazeteci kız İdris’in kızı ve Vartolu’nun anne aynı baba ayrı kardeşidir. Annesinin İdris Koçovalı ile ilişkisinin ortaya çıkması, Mihriban’ın katledilmesine ve ailenin dağılmasına neden olmuştur. Ve bu ölüm Vartolu’nun Koçova düşmanlığının bir numaralı nedenidir. İdris Koçovalı Sadrettin’in küçük yaşta anne acısı yaşamasına sebep, annesiyle olan ilişkisi ise fakir ama mutlu çocukluğuna atılan bir el bombasıdır.
Yanıldım. Ama ne güzel teori idi, değil mi? ^^ (Onay bekleyen yazar) Yeri gelmişken Saadettin yaşı ne olabilir ki? Sultan bahis konusu olduğuna göre, İdris’in mutlu(!) bir evliliği var. Demek ki Vartolu yaklaşık Selim’le yaşıt olabilir. Hmm, Sultan’ın kesin payı var bu işte de, ne… Anlaşılan o ki, senin de elin kanlıymış be Sultan Koçovalı!
İntikam ateşi içinde kavruluyor Vartolu. Haklı mı? İçinde bulunduğumuz noktadan bakınca çok haklı! Her bölümde flashbacklerle biraz daha detay verildikçe verdiğimiz haklılık oranı da artacak gibi… İdris Vartolu Sadrettin’in Mihriban’la aşklarının meyvesi, kendi kanından öz be öz oğlu olduğunu ne zaman öğrenecek? Resmi Koçova ailesi fertlerinin bu durumu yaklaşımı ne olacak? Yamaç abisine gidip sarılabilecek mi mesela?
Sizce büyük yüzleşme ne zaman?
Dizi ile ilgili diğer yazılar Çukur kategorisinde…
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.