İlk bölümden beri bu blogda her hafta Çukur bölüm yazıları yer alıyor. Şöyle bir göz attım da kapak fotoğrafı ya Yamaç Koçovalı olmuş ya Vartolu Saadettin / Salih. Özel bir yazıda İdris Koçovalı var ama genellemeye dahil olamaz. Ama bu bölüm ne Yamaç ne de hikayesi zedelenmiş Salih, bu bölümün hakkı kapak fotoğrafında Akşın’a yer vermek olmalı…
Akşın’nın vedası ağlattı. Erken, üstelik hikayesini eksik bırakarak gitti… ‘Keşke’lerimden biridir Salih ile bir araya gelmemesi. İntikam adına bir adım atmamasını güçlü olmaması – ki öyleydi gerçekten, ile açıklasa da, intikam için değil ama yüzleşme için birlikte bir sahneleri olsun isterdim. Medet ile olan yeterli gelmedi. (O da en az ölümü kadar ağlatmıştı) Akşın tüm Çukur aleminin en masumuydu. Karakteri öyle duru bir karakterdi ki bunda İlayda Alişan’ın da karaktere kattığı tavır yadsınamaz. Yolun açık olsun Akkız…
https://twitter.com/arikilam/status/1122948502039011328
Bir önceki bölüm yazısında Akşın’ın kaçırılışından bahsederken sonunun ölüm olacağına zerre ihtimal vermemiş hatta gözümden kalpler çıkarak ship bile yapmışım. Komik…
Finalde Akşın’ın Yücel tarafından kaçırılışını izledik… 5 bölümde bir kaçırılma olmazsa dizi matematiği bozulur diye düşünüyorsa yazar, yeni bir kaçırılma krizi ile başbaşa bıraktı bizi… Bakalım Mahsun – Sena arasında izlemeye alıştığımız, kaçıran / kaçırılan arasındaki duygu geçişleri sevgiye aç Akşın ile Yücel arasında da olacak mı? ^^
Ben shipleye durayım adam canını aldı Akşın’ın. Ve bu ölümle Kahraman Koçovalı’nın tüm soyu intikam uğruna kurudu. Ve kimden intikam almak için İdris Koçovalı’dan… Ah İdris Baba, sana ne diyelim…
Akşın’ın ardından en çok Cumali’nin acısını hissedebildim. Celasun’un “çok güzel kanatları var, uçurtmaları da tutar artık.” demesi – o uçurtmaların sonunun bir hiç olduğunu bildiğimden belki, pek de samimi gelmedi. Ağladı ama ağlatmadı.
Bu ölümde Cumali’ye destek Yıldız’dan değil Damla’dan geldi. Damla babasının tüm bu ölümlerdeki payını öğrendiği andaki tavrını çok merak ediyorum doğrusu… Ve eklemek isterim ki Damla Sultan Hanım’ın prangalarına boyun eğecek bir kadın değil, hele Sadiş gibi ‘Ohh olsun sen de yedin azarı oturdun’ diye gülünecek biri hiç değil. Diyelim ki Sultan bir kayıp daha vermekten korktu da ondan çıkıştı, peki ya Sadiş’in tavrı neyin kafası?
Sultan’ın tüm bu karabasanın ailenin başına çökmesinin nedeninin İdris olduğunu öğrenmesi boşuna değil. Sezon sonu için tam içime sinecek bir önerim var sayın Horzum. Sultan İdris’i öldürsün. Silah kullanabildiğini de gördük, ıskalamaz da… Üzülür müyüm? Elbette ki hayır. Ne İdris’i ne de kurduğu -sözde- Çukur ortamını sevemedim.
[wp_ad_camp_1]
‘Ölümün neresi beğenilir’ demeyin; dizi bu, gerçekle karıştırmamak lazım. Akşın’ın ölümünden sonra – tabii ki kapı kapı melek işareti nerede diye aramalarındaki mantıksızlığa, teknolojiyi kullanmamalarına takılmıyoruz, bölüm içinde en beğendiğim konu Yücel’in taa çocuk yaşında intikam için İdris’i takip etmesi ve Karakuzu kavramına bağlanan akış idi. Çocukluktan gelen bir plan olması intikam istediğinin bunca yıl hep diri olduğunun bir kanıtı. Belirtmek isterim ki; Yücel’in Karakuzular’ı çeteden kardeşliğe dönüşümü önermesi konusu da, karakuzu işaretinin ortaya çıkması da çok güzel bağlanmış hikayeye… Böyle detaylara girilmesini seviyorum. Ama ne oldu da bu intikam isteği İdris’ten Yamaç’a evrildi, bu henüz ipucu bile bulamadığımız bir konu. Neden Kahraman değil, Cumali değil, Selim değil de Yamaç?
Cumali bize tanıtılan Cumali’ye dönüş yaptı bu bölüm. Adaletini kendi dağıttı. Nereye kadar mahallenin minnoş abisi olacaktı değil mi? İşte beklenen sahneler…
11 sene önce eve saldırı olduğunda patronlarını, emmilerini, ağababalarını, dedelerini, amcalarını, çocuklarını indiren Cumali Koçovalıyı Akşın'ın ölümünün bu hale getirmesi… Dejavu. Gözü hiçbir şeyi görmüyo artık. Tıpkı 11 sene öncesi gibi ?#Çukur pic.twitter.com/0WHsy374Tc
— aley 〽️ (@myevilways_) April 30, 2019
Leydis and centılmınılar! (Vartolu is back) Onun deyimi ile ‘Efsane geri mi dönüyordu yoksa?’ Döndü vallahi… Bir şeyleri düzeltmeye çalışırken daha büyük belalara bulaşacaktı ama olsun. İtiraf edeyim Vartolu – Medet sahnelerinden çok Vartolu – Timsah sahnelerini sevmeye başladım. Gerçi timsaha bir gıdım Azer korkusu yetti. Bir daha ortaya çıkar mı bilmem. Peki ya Sadiş’in Salih’i içi buruk yolcu etmesi bir işaret mi? Ona vedamız da Azer’in elinden mi olacak? Yok canım, yan karakterin elinden bir ölüm ona yakışmaz! Olmaz, olmamalı!
Ve yazmaktan bıkmayacağım bir konu daha var: Ya Salih’in hikayesini ana hikayeye bağlayın yada adamı özgür bırakın sayın Horzum. Lütfen…
Eğer Ulan İstanbul’daki Karlos’u izliyorsak güleceğim ama bu Vartolu ise izlediğimiz nedir diye soracağım ?#çukur #melek
— dreamytangerine (@dreamytangerine) April 29, 2019
[wp_ad_camp_1]
Mantık hataları aramıyoruz elbette bu alışkanlığımızı da çok önce bıraktık. Yoksa zaman akışında gündüz gözüyle Akşın kaçırılırken Salih’in mekan basmasına da takılırdık, yoksa Yücel’in Aliço’nun ikinci notu ne zaman bulacağında dair nokta atışı tahminine de…
Ve Yücel elbette ölmeyecek. Nasıl olacak bilemem ama umarım bir anda ayaklanıp Aliço’nın canını almaz. Gelecek bölümde de Aliço için ağlamak istemiyorum. Vallahi mantık falan aramam, ister Yamaç iki dam arası uçsun, ister Aliço ultrasonik güçleri ile Yücel’in gözünü açtığını görsün fark etmez. Yeter ki Aliçom’a bir şey olmasın.
Yazıyı Akkız’a tam bir veda için babamın oğlu ‘nun hazırladığı video ile bitirelim. Babasının sesinden…
"niye ben ölmüş müyem? "#çukur pic.twitter.com/7EcmjA0yK2
— el hijo de mi padre (@eyshaann) April 28, 2019
Tweetleriyle yazımı renklendiren küb , ,,,aley,,, , drmytngrn ve babamın oğlu ‘a teşekkürler…
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Çukur kategorisini ziyaret edebilirsiniz.