Kategori: İzledimÇukur

ÇUKUR – Ölüme Alışılabilir mi?

Bir süredir Çukur bölüm yazısı yoktu. İlk defa çekirdek ailemden bir kayıp verme ihtimali sürecini yaşayıp, üstüne kaybın acısını yaşarken gözüm ne dizi gördü, ne blog. İşte tam da bu nedenle bugün Yamaç’ı daha iyi anlıyorum. Taziyede bir arkadaşım dediği gibi “Eşekten düşenin acısını eşekten düşenler anlar, eşikten düşenler değil.” Doğruymuş!

Yamaç’ın bir sevdiğini daha toprağa verdiği bölümü izlemeye dayanamazdım. Bu nedenle bu haftaki bölüm yazısı konuk yazarım Gözde‘den. Keyifli okumalar dilemeden önce başlıktaki soruya yanıtımı vereyim: Sanmıyorum.

 

 

Güle güle yüreği efsane Kemal

 

 

Yamaç bundan böyle sevdiklerini kaybetmeyeceğini söylemişti ama Çukur bu hafta bir kayıp daha verdi. Aralarında kan bağı yoktu; ama Kemal kendini Yamaç’ın ailesinden biri gibi, kardeşi gibi görüyordu ve O’nun canı için kendini feda etti.

Kan bağı olmadan da birine nasıl candan bağlanılacağının bana göre en iyi örneklerindendi Kemal. Karakuzular Çukur’u ele geçirdiği dönemde bile bir an olsun aksini düşündürmeyen karakterlerdendi.

 

Yamaç’ın Kemal’e vedasında dediği gibi ölüme alışılamaz…

 

“Ben alıştım sanıyorum ama her seferinde canım çok başka acıyor be Kemal…“

 

Sevdiklerini kaybedenler bilir sadece zamanla o kişi olmadan yaşamaya devam eder insan. Birlikte geçirilen zamanlar, anılar hiç unutulmaz… Yokluğun verdiği hüzün hep bir kenarda bekler….

Kemal’in kollarında can vermesi ve hastanede kurtarılamadığı son anlarına tanık olması Yamaç’ı daha da yaraladı. Bu kadar ölüm, bu kadar acı cidden çok fazla artık. Nereye kadar dayanabilecek bilemiyorum. Şimdilik yeniden delirmediğine şükür.

 

 

Ölüm sonrası Metin’in yıkılışı, Aliço’nun öğrendiği an gösterdiği tepki, cenaze sahneleri… Hepsini seyrederken ekran karşısında boğazım düğüm düğüm oldu ama Kemal gömülürken İdris’in mezar taşını görmesiyle duygu yoğunluğunu yitiren bir ben olamam herhalde. İdris Koçovalı 1959 doğumluysa Cumali nasıl 1972 doğumlu olabilir? İdris 13 yaşındayken mi doğdu bu çocuk? ^^

Kemal’in ardından O’nu andıkları meyhane sahnesi ise bölümün en beğendiğim sahnelerinden oldu. Kemal ve İdris Baba’nın yerine kimsenin oturmayışı, Kemal’le ilgili anılar ve en çok da Aliço’nun İdris Baba ve Kemal’in kadehlerine fotoğraflarını yaslayışı… İdris Baba’dan sonra dizide en çok özleyeceğim karakter Kemal olacak, net.

 

 

Yamaç canı acıdıkça merhametini biraz daha yitiriyor ama kalkıp Azer’in kardeşi Kadir’i öldürmek de nedir? Yangına bu kadar körükle gidilir mi? Onca kişinin ölümüne sebep olan Yücel’i ve diğerlerini öldürme, sen kalk Kadir’i öldür olacak iş mi?

Kemal’in cenazesiyle paralel gösterilen Kadir’in cenaze sahnelerinde de anneleri Fadik’in acısının etkisiyle duygulanmamak mümkün değildi.

 

 

Kadir’in ölümü sonrası en şaşırtan adım Fadik’ten geldi. Çukur’a gitti ve Sultan’la konuştu. Söylediklerinde sonuna kadar haklıydı. Ama dediği gibi birinden birinin durması bu kan davasına dönüşen durumu bitirebilir mi? Hep birlikte gördük Yamaç durdu. Peki ya Azer?

Bu konuşmanın devamını görmedik ama bu kan davası bitsin diye Karaca’yı Azer’le evlendirmeye kalkmazlar değil mi? AzKar’daki uyumu görüyorum ama töre dizisi moduna bağlamayalım lütfen. ^^

 

 

Akın cenaze sonrası ortaya çıkmadan durur muydu? Kemal’e üzülerek baş sağlığına geldiğine inanmadım elbette, çünkü Akın’ın her zaman bir hesabı vardır. Yalnız Cumali O’nun  Çukur’dan sürülme sebebini neden hala bilmiyor?

Sultan ertesi gün yanına geldiğinde Akın’ın babaannesine gerçekleri söylememesi de zerre şaşırtmadı. Sultan da inanmamıştır. İnanıp da umarım mahalleye geri dönmesini sağlamaz.

Yalnız Akın’ın yokluğuna deliler gibi üzülen, cenaze evinde O’nu görünce çok sevinen “annesi” Ayşe yerine astım ilaçlarını Sultan’ın getirmesi de dikkat çeken bir ayrıntıydı. Ayşe’nin evlat sevgisi bana göre hiç inandırıcı değil.

 

 

Nehir ile Yamaç’ın önünde sonunda yakınlaşacağı belliydi ama bu kadar hızlısını hiç beklemiyordum. Elbette günün birinde Sena’dan başka birine bir şeyler hissedip, belki de evlenecek ama bu kadar erken ve böyle olmasaydı keşke. Aşırı alkollüyken Nehir’le birlikte olmasaydı, yavaş yavaş gelişen bir ilişki görseydik. Bir de bu şekliyle Sena ile ilişkilerinin başlangıcının nerdeyse bire bir aynısı oldu. Ve kesin bu beraberlikten Nehir hamile kalır.

 

Efsun ise maalesef bu bölüm Timsah’la olan biten hakkında konuşmaktan öteye geçemedi. İyi bir düşman olarak beklediğim karakter ne yazık ki hala hayal kırıklığı…

 

Vartolu karizması

 

Vartolu ile Medet Ziya’ya ulaşmak için Berlin’e gittiler. İkilinin sahnelerini seyretmek keyifliydi, yer yer gülmek iyi geldi. Vartolu yine kendine has giyim stiliyle çok karizmatikti doğrusu. İkili Ziya’yı bulup görüntüleri içeren flash disk’e sahip Hans Zimmerman’a ulaştılar. Vartolu flash disk’i alması için Hans tarafından şart koşulan işi mutlaka başaracaktır, ama görüntüleri seyrettiğinde neler yaşayacağız haftalardır en çok merak ettiğim şey bu. Babasını öldürenin Yamaç olduğunu öğrendiğinde VarYam arasında yaşanacak yüzleşmeyi hem merak, hem tedirginlikle bekliyorum. Yılbaşı öncesi Vartolu’nun gerçeği öğrendiği anı görür müyüz sizce? Eğer bu yıl da ocak ayında uzun bir ara verilecekse, ara öncesi son sahne öğrendiği an ya da Yamaç’la yüzleşme anı olur diyorum.

 

 

Yamaç Emmi’nin sözünü dinledi ve saldırmaktan vazgeçti elbette. Ama karşı cephede Azer herkesi topladı ve destek istedi. Geçen sezondan “Ben Reşit Fazlullah. Afganım.” diye başlayan repliğiyle hatırladığımız Reşit de ordaydı ve gelip duyduklarını Koçovalılar’a anlattı. Haliyle Yamaç detaylarla ilgilenmedi.

En büyükleri olduğu için Emmi’nin sözünü dinlemesi yerinde ama Azer’in Koçovalılar’a karşı durmayacağı tahmin etmek hiç de zor değil. Ve Yamaç’ın dediği gibi savaşı çıkaran Azer oldu, Timsah’la birlikte Çukur’a ait olan her yere saldırıp ele geçirdiler. Sahi bu kadar kolay mı her yeri ele geçirmek? Çukur’un adamları bu kadar beceriksiz mi?

 

 

Bunun üzerine Yamaç, Selim ve Cumali Azer’e destek veren kişileri öğrenmek için Reşit’le kaldığı otelde görüşmeye gittiler. Reşit yanında durmayı reddettiği için karşısında, Koçovalılar’a destek veriyormuş. Yalnız daha önce olanlara rağmen niye reddetti dersiniz?

 

Görüşme sonrası otelden çıkarlarken tıpkı Kahraman gibi Cumali’ye de pusu kuruldu, bu defa Azer’in adamları tarafından. Azer’e haberi uçuran kesin Murtaza’dır. Nasıl hala ikili oynadığını anlamadılar şu adamın, hayret ediyorum doğrusu. Yücel’den hiç mi ders almadınız?

Ve elbette bu defaki pusuda farklı olan bir şey vardı. Geçen sefer korkup hiçbir şey yapmayan Selim, bu defa ateş edenleri vurdu. O’nu her şeye rağmen sevmemin sebebi ailesini gerçekten sevmesi, içten pişmanlığı ve değişimi.

 

 

Ben Cumali’nin de Kahraman’la aynı kaderi paylaşmayıp kurtulacağını düşünüyorum. Bu olay saldırmaktan vazgeçen Yamaç’ı tekrar aynı yola itecektir. Buna rağmen Sultan’ı dinleyip durur mu, pek sanmıyorum. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

 

Unutmadan, Yamaç’ı iki kez kimin kurtardığını ve Meliha’nın Emmi’ye söylediği sırrı ne zaman öğreniriz acaba? Bu kadar bekletince kabak tadı veriyor.

 

Tweet’iyle yazıma renk katan akliselim ‘e teşekkürler.

 

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  İzledim / Çukur  kategorisini ziyaret edebilirsiniz…

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

13 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

7 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce