Selim mahalleye kanlar içinde fonda Ahmet Kaya Nereden Bileceksiniz eşliğinde, elinde tapularla Çukur’a girdi. Selim öldü. Yamaç’ın kollarında öldü. Ağladım. Anasından, canından can kızından daha çok ağladım. (Karaca’nın cenaze evindeki var ile yok arası gözyaşları ve Sultan Hanım’ın terastaki isyankar ağlaması o kadar samimiyetsiz geldi ki ikisini de yok farz ediyorum.)
“Sen Çukur’dan çıkarsın ama çukur senden çıkmıyor…”
Ölenin Selim olmasından bağımsız, Çağatay gibi bir adamın kardeşinin öcünü bir can ile alacağı kesindi. Kardeş canı ile alması da kısasa kısas misali. Hangi kardeş olacağı da ‘ya şundadır ya bunda’ ile belli oldu.
Bilir misiniz; Azrail canını almaya gelirken en sevdiğinin suretine bürünürmüş diye bir söz vardı, kim söylemiş, niye söylemiş bilmem ama, İdris Koçovalı göründü Selim’e.
Kabul, mantık çerçevesinde Selim mahalleye değil hastaneye gitse yaşama ihtimali vardı, sahneyi izlerken ben bile bir an duygu yoğunluğundan çıkıp “112! 112! 112!” dedim -ki Koçovalı Hastanesi iki adım ötede – ama hikaye bu ya, dramatik bir veda kurgulanmıştı. Mantığa takılacaksak önce sadece bir evrak olan tapunun üstüne yüklenen anlama takılmamız lazım.
“Tapu senedinin yenilenme masrafı 7.60 TL’dir. Bu ücret işlem yapılmadan önce vezneye yatırılmalıdır. En yakın tapu dairesine nüfus cüzdanı ve 1 adet fotokopisi ile başvurmak yeterli olur. Taşınmazın ada/parsel/pafta numaralarını bilmeye dahi gerek kalmadan sadece T.C kimlik numarası ile taşınmazın yeri kolayca saptanabilir. Tapu yenileme işlemleri sadece mevzu bahis taşınmazın sahibi tarafından çıkarttırılabilir. Şayet, taşınmazın sahibi vefat ettiyse mirasçılar, mirasçılık belgesi ve veraset ilamı ile yeni bir tapu senedi çıkartabilirler.”
Tamam sustum.
Öner Erkan’a özel bir teşekkür lazım. İlk sezondan bu yana emeği için, zerre ‘yapmacıklık’ içermeyen oyunculuğu için, hakkıyla ağlatabildiğin, keyifle güldürebildiğin için, bağlaman ve türkülerin için,
iyi ki sen Selim oldun. ok sık olmaz; Gökhan Horzum’a da teşekkürler. Selim gibi dolu bir karakter kaleme aldığı için,
Çukur’dan bir Selim Koçovalı geçti. Elveda Selim Koçovalı, seni çok özleyeceğiz…
Yamaç için de üzülüyorum. Bir sevdiği daha kollarında can verdi, bu son olsun.
Ahh be Koçovalı biraderler…
Ve Selim Koçovalı Once Said ile bitirelim;
Herkes acısını kendine göre yaşadı. Damla’nın nerede olduğunu bile sormayı unutan Cumali’nin Selim’i kaybından sonra ‘çocuk’ olarak değil Selim olarak kabullenmesi manidardı. Ayakkabısını okşaması ne güzel bir detaydı.
Yamaç yine ağlayamadı. Kilere gidip sakince saz çaldığı sahne tek kelime ile mükemmeldi, belki de bölümün en dokunaklı sahnesi idi. Bir de elinin boş kalması detayı…
Bir Koçovalı eksikti Selim’in cenazesinde: Salih. Kahramanımız Afganistan topraklarında Cumali Amca’nın peşinde. Kemal öldüğünde “Neden haber vermiyorsunuz?” diyen adam Selim’in ölümü kadar ölümünden haberdar edilmemesine de parlar.
“Şimdi o delirir çaresizlikten, onun deliliği bana burada lazım”
Özledik, dön artık Vartolu!
Bölümün yıldızı Öner Erkan’ı ilk dakikalarda yolcu ettiğimiz için gönül rahatlığı ile yazabiliyorum Burak Dakak’tır. Selim ölürken sesi titreyerek “Baba” demesinden, cenaze evinde delirmesinden, içli içli ağlamasından Erdenet yalısını taramasına kadar her sahnesi muhteşemdi. İzlerken merak ettim, yazar da izliyorsa bu performansı görünce keşke Akın’a daha çok sahne yazsaydım diye düşünmüş müdür?
“Çare Akın Koçovalı” İlk defa yangın yeri yüreğimize su serpen bir aksiyon alındı. Eline sağlık Akın! O duvar yazısının hakkını verdin. (Gerçi nasıl oldu da bu işin içinden yırttı yine mantıksız ama bu durumu en azından Erdenetlerin bu baskını ört bas etmesi olarak açıklayabiliriz.)
Yalıda Erdenetlerin haricinde biri daha vardı. Efsun Kent. Bu yazdığıma gelecek linçe hazırım, ama Efsun o yalıda Akın’ın silahından çıkacak kurşunla yaralansa, hatta arttırıyorum can verse üzülmezdim. Yalan, üzülürdüm, ama sadece yaşanmamışlıklara^^ Olmaman gereken bir yerde isen kurşun gelip seni bulabilir ve Efsun’un da o yalıda olmasının –‘büyük kavga edeceğiz’ sözünün ateşine odun atmak dışında- mantıklı bir tek sebebi yok. Bu düşman ailenin bırakın Yamaç’ı bebeği bile bildiklerini bile bile nasıl yakın olabilir? Bizim tanıtılan ‘güçlü’ Efsun bu mu? Yamaç’a kızabilir, kırılabilir ama sığınacağı liman Erdenetler mi olmalı? Üstelik Cengiz Erdenet’in de ‘bebek’ sırrını öğrenmesi ile düşman eline öyle güçlü bir koz verdi ki; Yamaç Koçovalı intikamını mı alsın yoksa sevdiği kadını (bu bir gerçek!) ve bebeğini mi kurtarsın? Bir bu eksikti. Pes!
Yamaç’ın Efsun’u sevdiği gerçek olduğu kadar Yamaç’ın Efsun için değerli olduğu da gerçek. Yalı baskınından sonra Koçovalı evine gitmesinde Yamaç’ı korumak olduğuna inanıyorum. Ama öyle kötü bir zamanlama seçti ki… Uyarısı döndü dolaştı, Çağatay’a ulaştı.
“Ne anlatıyorsun ya sen? ne anlatıyorsun, Çağataymış, altınmış, Cengizmiş. Ne anlatıyorsun kızım sen? Abim öldü benim ya, abim öldü! Git. Cengiz’e selamımı söyle, Çağatay’a selamımı söyle; Yamaç Koçovalı geliyor de. Saklansınlar!”
Efsun – Yamaç ilişkisine bu kadar serzeniş yeter ^^ Efsun’un Akın’ı Cengiz Erdenet’e karşı korumasu dikkatinizi çekti mi? Bir zamanlar Akın da Efsun’u Cumali’ye karşı korumuştu…
İzleyici ayaklanması ile #SelimeVeda dedik, ama bilemezdik ki 4 sezon boyunca hikayenin ana karakterlerinden biri olan Selim’in vedası sadece 20 dakika sürecek. Cenazesi neden flashbackler ile kıllı elini gördüğümüz Cumali Amca ile baltalandı? İsyan! Gerçekten isyan…
Senarist elleri kolları çok seviyor, bu net! Ama bu sevginin izleyiciyi bunalttığını yapımdan, yakınlarından tane tane anlatabilecek yok mu kendisine? Zaten gereğinden uzun flashbackler ile boğulmuş durumdayız, bir de yaratmaya çalışılan gizem giderek can sıkıcı olmaya başladı. Acaba bu gizeme biraz renk katıp ‘Amca Cumali Koçovalı kim olsun?’ anketi hazırlasam mı? Erdenet ailesi gönlümüze göre olması belki Amca Cumali’de izleyicinin sesi dinlenir, ne dersiniz?
Yamaç geri dönüyor. Bir kez daha -bu sezon son sezon olduğuna göre SON kez – düşmanlarını yenecek. Bir dakika, yenecek mi? Emin miyiz? Bu kez savaşı başlatanların Koçovalılar – hatta direk isim vereyim, Çağatay’un altınlarını çalan Yamaç – olduğunu hatırlayalım. Belki de bu sefer kaybedecekler? Ne dersiniz?
Şimdilik ilk roundu fabrikalarını havaya uçurarak kazandı (Efsun’un patlamaları gururla izlemesi ^^). Devamı nasıl gelir bilemiyorum ama Cengiz Erdenet saklanmayacak ve elindeki Efsun ve bebek kozunu sonuna kadar kullanacak besbelli. Yamaç Efsun’un yalıda kendi isteği ile kaldığına inanmayacağına göre… Yoksa inanır mı? “Canımı acıtmak istiyor.” tespitinde bulunan adam inanmaz!
Bölümün anlam ve önemi için yazıyı Selim ile bitirelim…
O kadar güzel çalışmalar vardı ki, önce kapak görselini hazırlayan kişiye (twitterdan aldım,kim bilmiyorum) ve tweetleri için
јάςqùέ – هالة – Murat is king – Çukurdakiler – zeynep – Mel but only efsun – Selim – Fahima – ? verdikleri renk için teşekkürler,
Çukur 106. bölüm reytingleri Total’de 8,69 reyting 17,69 izlenme oranı ve ABC1’de ise 8,74 reyting 16,65 izlenme oranı ile 2. , AB’de ise 6,49 reyting 13,45 izlenme oranı ile 4. oldu.
Çukur bölüm yazı ve yazı altı yorumları bu linkte: Çukur Bölüm Yazıları
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.