“Cumali Efsun’u vuracak mı?” sorusunun yanıtını biliyorduk. O yüzden bölüm büyük bir heyecan ile başlamadı. Vurmayacak ama ne olacak / ne duyacak da vurmayacak sorusuna (Cumali ilk defa bir kadına silah çekiyorum dedi, doğru mu? Bir sülaledeki herkesi öldürdüm diye övünmüyor muydu?) yanıt bulduk:
“Bu işle alakan var mı yok mu?”
“Hem var hem yok. Onlara parayı ben verdim ama bunu yapabileceklerini bilmiyordum, babanı ben öldürmedim.”
Bu arada küçük bir detay, Efsun hala babasının ölümünde Koçovalıların alakasının hem var hem de yok olduğunu öğrenmedi. Baykal Bey nasıl öldü hatırlıyorsunuz değil mi? Oğlu – her ne kadar oğlu olarak pek kabul ediyor görünmese de onu Ruslara verdi, sonra da kardeşinin silahından çıkan kurşunla can verdi ama ölmeden önce katilini (kardeşini zehirlemişti.) Efsun dışında hayatta olan tek Kent’i Makbule’yi de Efsun öldürdü. Ne aile ama… Bir noktada Koçovalılara benziyorlar. Kardeş kardeşe, oğul babaya..
Yamaç’ın Cumali’yi sesi titreyerek ‘hamile’ kozu ile durdurmasını değil, Efsun’un yanında gidip elini tutarak durdurmasını isterdim. Ama o zaman ‘delikanlı’ Cumali’nin silahı ateşlemesi mümkün olabilirdi. Fikrimi aldım, içime gömdüm ve köşeme çekiliyorum. 1 2 3 TIP!
Ve Cumali; kardeşinin baba katili olmasının yanında bir de diğer katil ile birlikte olması Cumali’ye elbette ağır gelecek. Bu bilgi ile yaşadığı şokta “Hiç ışık yok farkındayım” çalıyorsa Akın’ı öğrenince ne çalar dersiniz?
Efsun ve Yamaç birlikte olabilecekler mi? Bu sorunun yanıtı Efsun’un dediği gibi zor, çok zor. Her ne kadar Yamaç duymak istemese de: “Efsun yeter!”
Yamaç Efsun’u kaybetme ihtimaline kulaklarını şimdilik kapatsa da onu kendi sözleri ile kaybetmek üzere her şeyi yapıyor zaten. Efsun haklı, geçmişleri büyük bir engel – gerçi o konuyu aştılar kabul edebilir miyiz? – Koçovalılar engel, Çağatay Erdenet engel…
Biliyoruz ki Yamaç’ın bir güven problemi var. Bu net! O zaman Efsun’cum Kent’cim, bu adamdan bir şey saklama! Bir kez dana Yamaç’ı düşünerek, sırf o sinirlenmesin diye Çağatay’ın geldiğini söylemedi ama konu nereden nerelere geldi yine… Bir de üstüne Efsun “Çağatay beni rahat bırakacak, her şeyi öğrenmiş, çok nazikti” deyince… Yamaç’ın -kendi karakterine ters olduğu için sanırım- Çağatay’ın kibarlığına gıcık olmasına ne demeli? (Evet, Efsun’a sesini yükseltmesine sinir oluyorum!)
(aşağıdaki tweete çok güldüm, ama gerçeklik payı da yok değil ^^)
Bu arada Efsun’un Çağatay’ın karşısına geçip lafı evirip çevirmeden “Yamaç’ı unutmak için seni kullandım” demesi çok hoşuma gitti.
Yamaç Nehir’in hamile olduğu öğrendiği an ile Efsun’un hamile olduğunu öğrendiği anı karşılaştırdığımızda hangi bebeğe daha çok sevindiğini anlayabiliriz. Ama bu Nehir’in bebeğini istemiyor demek değil. Bu nedenle Nehir’in kürtaj olmadığını öğrendiğinde sevinmesi kadar doğal bir şey yok. Ama unutmayalım: Yamaç sadece ve sadece bebeğin ve annesinin güvende olması için Nehir’i Koçovalı evine getirmişti. Nehir’in bebeğini Nehir’den çok önemsediğini daha nasıl anlatmakta pek de başarılı olmamış. Biz Efsun ile ayrı olduğu dönemlerde bile Nehir’i sevemediğini biliyoruz da Nehir bilemiyor- daha doğrusu anlamak istemiyor. Hamilelik duygusallığına bağlasak mı? Ama, Efsun’a dürüst olup başka biri var diye açıklama yaparken Nehir’e açık açık Efsun’u anlatmaması -anlar mıydı emin değilim ^^ – Yamaç’ın büyük bir hatasıdır.
Şimdi bu hatanın üstüne “seni incitmek istemedim, hatta bir başkası ile birlikte olduğumu söylemektense sana yaraları birlikte sarmayı vaat ettim. Ama yine yeniden ona çekildim.” mi diyecek? İstediği kadar açıklama yatsın, Nehir’in içinden çıkan Mihriban’ı gören bir tek ben miyim? : Beni neden sevmedin Yamaç?
Burada da önemli sorun Yamaç Koçovalı’nın Nehir’e sarılırken ‘zamanla’ demesi. Yamaç Koçovalı zamanla neyin çözüldüğünü görmüş ki?
Ve günün sonunda: İki kadın, iki çocuk ve iki tepki baklava… Akın’ın 2. tepsi baklavayı gördüğünde devrelerinin yanması, iki çocuğu duyunca ikize yordu, ne bilsin ^^
Yamaç’ın sevincini anlıyorum ama her iki kadını babasının vasiyeti tohumun kaynağı olarak görmesi beni rahatsız etti. İki kadın, iki bebek. Yedekli! Fena oluyorum.
Tam da bu nedenle “Vartolu’nun lokumları nerede, Yamaç’ın baklavası nerede?” geçiyor içimden. Üstelik bebek konusunda o kadar sevinçliysen ve sevincini Salih ile paylaşmak istediysen Yamaç Efendi, onu yüz yüzeyken de yapabilirdin! Hatırlayınız, Salih’in veda sahnesinde Efsun’un hamile olduğunu çoktan öğrenmişti.
Hazır mısınız? Büyük kavga is yükleniyor ^^ ( Türkçesini yazınca bir garip geldi, loading ^^)
Daha bir gün önce aşklarını ilan eden çift anlamsız kıskançlıklar yüzünden bu sevgilerinin üstüne toprak mı atacak yani.. Korkarım ki dizideki her repliğin bir yere bağlandığı gibi, Çağatay’ın konuşması da yerini bulacak: Nasıl Nehir’in Efsun’un yıkılacağı o anı söylediği gibi, Efsun’un bir şekilde Çağatay’a gideceği de aşikar.
Biraz da kardeşlikten konuşalım mı?
Yamaç için ne kadar zor bir an; Selim ile ilk karşılaşma. (Yanılıyor muyum?) Ateş hattında ne yapsın bu adam, kendini mi altsın, içine sokuldukları tuzağı mı anlatsın? Aslında kendini anlatmak zorunda olmamalıydı, kader! Salih haricinde Yamaç’ı aile içinde anlayabilecek tek isim söyle deseler Selim derdim. Bu nedenle onun bu ‘sormayan, sorgulamayan, anlamaya çalışmayan’ tavrı çok şaşırtmıştı beni. Bu çatışma sahnesinde birbirlerine silah doğrulttukları an Yamaç için kendini kurşunların önüne atan Selim’i gördüm. Gözlerindeki ışığı…
“Sanıyorsun ki en çok sen seviyorsun kardeşini, Ben seviyorum, Ben.”
O sevgiyi gördük sevgili izleyici!
O ışık, birlikte Çukur’un silahlarını kurtarma çabaları yeterli değil ise Selim’in yüzüğü (yüzüğün sahibi de Amca Cumali çıktı ^^) Yamaç’a göndertmesinden belli.
Yeri gelmişken Çağatay’ın planı teknik olarak güzel ama kardeşi kardeşe öldürtmek içerdiği için bir o kadar da adice idi. Küçük bir not, yeni adamı çok sevdim, o da patronu gibi karizma, hep gelsin ^^ Ama Yamaç’ın babası ile yaptığı anlaşmayı öne sürerek verdiği tepkiye cevabı da çok yerindeydi. Bugünden sonra Yamaç’ın Çağatay ile bir arada kalma, bodrum dairesinde döşekte yatıp bulgurla karnını doyurma konusu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır değil mi?
Ve Çukur Erdenet’lerinin altınlarını çalar. Hatırlar mısınız? Erdenet – Koçovalı savaşı yine bu şekilde başlamıştı. Ne Erdenet’lerin İstanbul’da Çukur diye bir mahalle olduğundan haberi vardı ne de Çukur İstanbul’un efendisi (dizide geçen tam tanımı hatırlayamadım, hatırlatsanıza?) Erdenet Ailesi’ni tanıyordu. Şimdi Akın Erdenet’in Cumali Koçovalı’nın kurşunları ile can vermesinin yanı sıra maddi boyutu da işin içine girdi ki işlerin daha da kızışmaması mümkün değil.
O altınlarda Kent ailesinin de payı var mıdır? Baykal Bey öldüğüne göre yoktur değil mi?
Yazı yine bolca EfYam – yazı altı yorumculardan linçe hazırım, biraz da Çukur oldu ama önemli olan final ve finale bu yakışır: Yaşasın Koçovalı kardeşliği!
Çukur 102. bölüm reytingleri eski günleri aratır cinsten… 6.58 reytingle Total’de 4., AB’de 4.51 reytingle 6. ve ABC’de 5.67 ile yine 6. oldu.
Tweetlerini alıntıladığım Elt Nightingale Aklıselim ????? ?? ?̧???? şevoo yaren. ?? nil. ‘e çok teşekkürler…
Çukur ilk bölümden 102. bölüme yazılar bu linkte: Çukur Bölüm Yazıları
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.