“Sanırım yaz dizimi buldum: Darısı Başımıza . Öncelikle yola çıkış mottosu çok güzel: “Bir tutam aşk, bir yudum mutluluk ve bolca kahkaha!’ “dedim mi? Dedim. İlk bölümü izleyebildim mi? Hayır ^^
Ama konuk yazarım Gözde izledi ve sizin için ilk bölümü değerlendirdi, ben de spoiler yemek pahasına keyifle bloga ekledim… Size de eşdeğer keyifli okumalar dilerim…
“Bir tutam aşk, bir yudum mutluluk ve bolca kahkaha!” vaadiyle çarşamba akşamı görücüye çıktı Darısı Başımıza. Baş rollerde Ozan Dolunay (Ozan), Elif Doğan (Öykü) ve Devrim Yakut (Zerrin) yer alıyor. Dizinin senaristliğini Deniz Dargı, yönetmenliğini ise Barış Yöş üstleniyor.
Dizi daha ilk anda jeneriğiyle beni kendine çekti. Jenerik şarkısını çok sevdim. Ardından gelen sahnelerle de güzel bir açılış yaptı. Zerrin, ortanca kızı Öykü’nün evleneceğini haber vermek için akraba ve komşularını çağırmış, herkes bahçede toplanmış bekliyordu. Yanlarına gitmek için bir hazırlanışı, bahçeye geldiğinde bir yürüyüşü, onlara bir havalı bakışı vardı ki sormayın… Tanıtımlardaki gibi elinde mikrofonla duyuru yapsa hiç şaşırmazdım. Çocuklarının evlenmesini ne kadar istediği ve bu konuyu ne kadar önemsediği her halinden belliydi. Bu rol için Devrim Yakut kesinlikle çok iyi bir seçim olmuş. Hemen O’nu Zerrin olarak benimsedim. Son oynadığı Hayat Sırları’nda çok fazla bağırarak konuşmasıyla beni rahatsız etmişti ama burada ses tonunu gayet uygun şekilde kullanmış.
Öykü ve Ozan’ın yan yana geldikleri ilk sahneden itibaren uyumlarını çok beğendim. Zaten daha yan yana ilk fotoğrafları yayınladığında bu ikili olmuş diye düşünmüştüm. OzÖy şimdiden benim için bu yazın çifti oldu bile. Onları bir araya getiren tesadüfler güzel yazılmıştı. Bu sahnelerin İzmir’de geçmesi iyi düşünülmüştü. Sıcak yaz günlerinde İzmir’i seyretmek içimi açtı. Önce klasik bir çarpışma sahnesi oldu aralarında. Ardından Ozan, Öykü’yü intihar edecekken kurtardı, sonra tekrar aynı şeyi yapmasından korktuğu için ambulans çağrılmasını rica etti. Meğer Öykü, sadece O’nu aldatan nişanlısı Cem’in taktığı yüzüğü çok yüksek bir yerden atmak ve hiç bulamamak istemiş. Valla Öykü’cüğüm yaptığın şey çok tehlikeliydi, ya Ozan gelmeseydi de bir anda ayağın kaysaydı, başın dönseydi de çatıdan düşseydin? Neyse… Ozan Öykü’nün üstüne düştü! Ama ilk yakınlaşmanız yaşandı diye sana fazla kızmayacağım ^^
Öykü ve Ozan lobide beklerken gelen ambulans görevlilerinin Öykü’yü kovalaması ve O’nu yere indirip bayıltıcı iğne yapmaları sahnesinde çok güldüm. Ardından Ozan Öykü’yü havaalanına götürdü. Öykü’nün uçağa yetişmek için Xray cihazından içinde kolonya olan valizle geçmeye çalışıp “İçinde bomba yok.” diye söylenirken ortalığı ayağa kaldırması ve güvenliğin O’na müdahalesi de çok komikti. Tabii Öykü’nün uçağı kaçıracağından emin olan esas oğlanımız O’nu dışarda bekliyordu. Ardından ikilinin Alaçatı sokakları, gece sahilde ve otelin çatısındaki romantik sahneleri geldi. Birbirlerinin isimlerini bile bilmeden gezdiler, sohbet ettiler, gece denize girip, dans ettiler. Biraz aşk acısı, biraz içki, biraz da aralarında olan çekim sonucu ikilimiz otelin çatısında öpüştüler ve gece çatıda birbirlerinin omzunda uyudular. Bana göre Ozan Öykü’ye aşık olmuştu bile, bakışlarından belliydi.
Sabah olduğundaysa esas kızımız hata yaptığını düşünerek Ozan’ın yanından ayrıldı. Zaten o esnada O’nu bulmaya ailesi ve Cem (Özgün Karaman) gelmişti. Maalesef Ozan, Öykü otelden ayrılmadan yetişemedi. Cem’in Öykü’yü aldatmadığı, Öykü’nün Cem’in evinin havuzunda gördüğü kızın Cem’in bir arkadaşının sevgilisi olduğu ortaya çıktı ve Öyküler ailecek İstanbul’a döndüler. Öykü, Cem’in masum olduğunu öğrendiğine pek mutlu olmadı. Demek ki O’na gerçekten aşık değil. Açıkçası ben Cem’in de masum olduğuna inanmıyorum. Bence Öykü’yü kandırdı. Öykü uçakta da mutsuzdu. Bence O da Ozan’dan etkilenmişti. Etkilenmiş olmasa uçakta o rüyayı görür müydü? Rüyasında Ozan da uçağa binmişti ve Öykü’ye “Benimle kal.” deyip elini uzatıyordu, Öykü de elini tutuyordu ve gidiyorlardı. Tam “Vaov hikaye ne güzel, ne farklı ilerleyecek.” derken sahnenin rüya olduğu ortaya çıktı. Lütfen dizide bu rüya sahneleri aşırı fazla olmasın, bir yerden sonra her hayal/rüya olması müsait sahnelere o gözle bakmaya başlıyor insan, sonrası lüzumsuz hayal kırıklıkları…
İstanbul’a döndükten sonra Öykü yaşadıklarının etkisiyle çok mutsuzken, hep Ozan’ı düşünürken; Ozan da adını bile bilmediği bu kıza sosyal medya sayesinde ulaşmanın yollarını arıyordu. Asistanının söylediğine göre zevkleri, takip edebileceği hashtag’ler, yer bildirimi yapmış olabileceği yerler vb. bilinirse 3 gün içinde bulmak mümkünmüş. Fazla teknolojiden korkulur valla. Bir yandan da Cem’in ailesi Öykü’yü istemeye gelecekti ve Öykülerin evinde hazırlıklar sürüyordu.
[wp_ad_camp_1]
Dizimizin diğer karakterlerini de hemen sevdim. Karşımıza çıkan karakterler içinde Cem de dahil uyuz olduğum kimse olmadı. (Bunu Öykü’yü aldattığını düşündüğüm için söylüyorum.) Her şeye rağmen sempatik bir tipi var. Ama kesinlikle bir Ozan olamaz tabii ki. Öykü’nün küçük kardeşi Serkan(Burak Can) çok sempatik. Meraklı akrabalar ve gıcık kuzenler de çok doğal, çok gerçek. Öykü ve Ozan’dan sonraki favori karakterlerim ise kesinlikle Rüya ve Merter. Rüya(Açelya Topaloğlu) Öykü’nün 30’una gelmiş ablası. Anaokulu öğretmeni ve bir oyuncuya hastalık derecesinde platonik aşık. Odası onun fotoğraflarıyla dolu. Zerrin, O uyurken bütün bu fotoğrafları bahçede yaktı diye acı çekecek kadar aşık. Herkes O’nun evde kaldığını düşünüp alaya alıyor ama O’nun umurunda bile değil. O’nun için varsa yoksa Engin…
Açelya Topaloğlu son rol aldığı Meryem de ne kadar kötüyse burada da o kadar iyi bir karakteri başarıyla canlandırmış. Öykü’ye çok güzel bir abla olmuş. Aralarındaki ilişki daha ilk bölümden gerçek abla-kardeş gibiydi. Görüntülü konuşma yaptıkları ilk sahnelerine bayıldım. Hareketsiz kalarak ekran donmuş gibi birbirlerini kandırmaları çok komikti, yaratıcı bir detay olmuş. Genel olarak Rüya’nın deli dolu halleri gerçekten kahkaha atılacak türden. Bazı sahnelerinde sesli kahkaha attım. Merter (İbrahim Kendirci) ile de yan yana geldiklerinde inanılmaz bir uyum var aralarında. OzÖy kadar onların da fandom’ları oluşacaktır kesin. Merter de aşk gurusu, aşk üstüne kitaplar yazıyormuş; şimdi de yeni bir roman yazmanın peşinde. Kız kardeşi Meryem’le birlikte eski mahallesine, Öykülerin yan evine taşınıyorlar. Muhtemelen Rüya O’nun yeni kitabının ilham kaynağı olacak. Merter O’nu aşık olunacak bir kadın haline getirmeye çalışırken kendisi de aşık olacak, Rüya da O’na. Ama Zerrin’in düşman olarak gördüğü ailenin akrabaları oldukları için de gizli kapaklı sürecek bu ilişki, yakalanma durumlarıyla falan komik bir hal alacak. Zaten Merter’in, Rüya arabasının anahtarını alıp sakladığından dolayı anahtarı bulmak için Rüya’nın odasına girmesi, Rüya’nın banyodan yeni çıkmışken karşılaşmaları ve Zerrin aniden eve gelince Rüya’nın O’nu gardıroba saklaması sahnesiyle bunun ilk adımı da çoktan atılmış oldu.
Gelelim Öykü’nün isteme gününe. Öykü gün boyu mutsuzdu. Zerrin’in kuaför dükkanında ailecek hazırlanırken bunu fark etmeyen kalmadı. Kuaför dükkanını da çok sevdim; sıcak, samimi bir ortam. Orda bol bol sahne olsun, biz de zevkle seyredelim. Asıl olaylar Cem ve ailesi gelince patladı tabii. Meğerse Cem’in annesi Canan (Nergis Kumbasar) ve Zerrin eskiden birbirlerini tanıyorlarmış. Ama Zerrin şimdilerde O’na düşman. Çünkü Zerrin’in babasına ait olan öykülerle onların yazılı olduğu defteri Canan’ın babası çalmış ve onları film yapıp zengin olmuşlar. Daha kapıdan içeri girmeden çıkan tartışma esnasında Öykü oradan kaçmaya kalktı ve peşinden gelen Rüya’ya İzmir’deki adamla öpüştüklerini söyledi. Aslında kaçma sebebi tartışma değil bu kafa karışıklığı, çektiği vicdan azabıydı ama ablasıyla yaptıkları konuşma sonrası zaten bir daha karşısına çıkmayacak biri için sevdiği adamdan vazgeçmemesi gerektiğine ikna oldu Öykü ve ailelerine rağmen O’nunla evlenmek isteyen Cem’le nişanlanmak üzere eve döndü. Ve tam yüzükler takılacakken Ozan ortaya çıktı. Daha evvelki bir konuşmada Cem’in hiçbir kan bağı olmayan bir ağabeyi olduğundan bahsedilmişti. İlk geldiği anda “Cem’in ağabeyi mi yoksa internet yoluyla mı öğrenip geldi?” diye düşündük ama ağabey çıktı.
Fragmana göre Öykü ve Ozan arasında yaşananlar ortaya çıkıyor ve herkes öğrenip Öykü’ye yükleniyor. Ama tüm bunlar uçak sahnesinde olduğu gibi yine rüya/hayal de olabilir. Ben gerçek olmamasından yanayım açıkçası. Haftaya çarşamba akşamki 2. bölümü şimdiden merakla beklemeye başladım. Bu yaz Darısı Başımıza ile çok keyifli geçecek benim için. Umarım sizler de ekran karşısında benim gibi keyifli vakit geçirmişsinizdir.
Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…
Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı? Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…