Deha ilgi çekici bir ilk bölümle yayın hayatına başladı. İlk bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yeni sezonda başlayacak olanlar arasında en çok merak ettiğim dizi Deha, dün akşam yayın hayatına başladı hem de çok güzel bir oyuncu kadrosuyla. Dört sezon Çukur’da rol almış olan Aras Bulut İynemli, iki sezon Mucize Doktor’da rol almış olan Taner Ölmez, üç sezon Yargı’da rol almış olan Uğur Polat ve Gaddar’da rol almış olan Onur Saylak kadroda ilk dikkatimi çeken isimlerdi. Bu dört isim bir projede bir araya geldiyse izlememek olmazdı.
Öncelikle dizinin jenerik müziğini çok beğendim. Toygar Işıklı her zamanki gibi çok iyi bir iş çıkarmış.
AY YAPIM yine aile temalı, baba ve evlatların çatışması üzerine kurulmuş bir mahalle dizisiyle karşımızda. Devran’ın yaşadığı mahalleyi sevdim ben. Herkesin birbirine yardım ettiği, eski dizilerdeki samimi, sıcak mahalle havasını aldım izlerken. Devran, üniversitedeki salonda kendine uzatılan mikrofonlara konuşurken ne kadar tutuksa, mahallesinde de bir o kadar rahat ve neşeli olması dikkatimden kaçmadı. Mahallesinde bu kadar sosyalken, üniversite ortamında asosyal bir öğrenci olup olmadığını merak ettim. Öyle hissettim çünkü.
Devran rolüyle karşımıza çıkan Aras Bulut İynemli’yi izlemeyi çok özlemiştim. İyi ki Devran olmuş. Daha ilk bölümden duygudan duyguya sürükledi izleyenleri. Çukur dizisini izlemiş olanlar Aras Bulut İynemli’nin dram sahnelerindeki başarısını çok iyi bilirler. Deha’da da baba yarasını, kardeş acısını çok iyi yansıttı bize. Umarım Deha’nın Devran’ı Çukur’un Yamaç’ının kaderini yaşamaz ve tüm sevdikleri, mahalleli kollarında can vermez. Boran ilk ve son kaybı olur inşallah Devran’ın.
Boran rolünü canlandıran Çağan Efe Ak için kocaman bir alkış. Diziye başlarken rolünün bir bölümlük olacağı aklıma gelmedi ta ki İskender ve Aysel’in oğulları Cesur yerine feda edecek birini bulma konuşmasının tam üzerine Boran’ın İskender’in evine gelmesine kadar. O andan itibaren feda edilecek evladın Boran olduğu belliydi de ben dayak yer, komaya falan girer diye düşünmüştüm. Günümüzde katledilen, şiddet gören çocuk vakaları bu kadar artmışken, dizi gereği de olsa lise öğrencisi bir gencin bu kadar soğukkanlılıkla öldürülmesi, onca karakter içinde ölümün bir çocuğa reva görülmesi üzdü. Çağan Efe Ak, Boran’ın para hırsıyla başlayan hiç tanımadığı babasına yolculuğunun, “Bu son olsun” şarkısı eşliğinde sevgiye dönüşüşünü, babası tarafından sevilmenin mutluluğunu, babasının onu tehlikeye attığına inanmak istemeyişi, korkuyla babasından medet umduğu anda vurulup yere düşerken gözlerindeki hayal kırıklığını ve son nefesini vermeden önce ağabeyine yaptığı itirafla pişmanlığını çok iyi bir şekilde yansıttı. Yolu açık olsun. Başarılarının devamını diliyorum.
İskender rolünü Uğur Polat canlandırıyor. İskender Karan oğlu Devran’ın özel bir çocuk olduğunu ve üstün matematik zekâsını keşfedip, bu sayede pek çok insanı dolandırmış, kazandığı parayla, annesi, hamile karısı ve üç oğlunu ardında bırakarak, sevgilisi ve ondan olan oğluyla bir gün ansızın çekip gitmiş. İskender’i hiç sevemedim. Zor bir çocukluk geçirmiş, bir şekilde hayatta kalmayı başarmış olması şimdilik onu anlamama yetmiyor maalesef. Dizi boyunca en çok kızacağım karakter o olacakmış gibi geliyor. Terk ettiği çocuklarını sevmediği gibi, yanında büyümüş oğlu Cesur’u da sevememiş. Belki de sevgisiz büyüdüğü için sevgisini gösteremiyordur bunu zaman gösterecek. Boran’ın vurulduğunu anladığı anda gerçekten vicdan azabı çekti gibi gelmişti bana ama bu durum bir dakika bile sürmedi. Aysel devreye girdi ve adamı öyle bir manipüle etti ki İskender hiçbir şey olmamış gibi banyodan çıktı ve içki içmeye devam etti. Buradan yola çıkarak gerçek anlamda bir tek şimdiki karısı Aysel’i seviyormuş gibi görünüyor.
Aysel rolünde Seda Akman’ı görüyoruz. Aysel, Cesur’un annesi, İskender’in ikinci karısı. İskender’in arkasında duran ve onun en büyük yönlendiricisi. Tehlikeli bir kadın. Tanıtımlardan beri sevemedim Aysel’i. Bölüm itibariyle de sevemeyeceğim gibi duruyor.
Cesur rolünde Taner Ölmez iyi iş çıkarmış. Diğer kardeşlerinin aksine babasının himayesinde büyümüş. Babası gibi dolandırıcı. Babasıyla arasının iyi olmadığını hissetmemek mümkün değil. İlerleyen bölümlerde babasına hiç karşı tanımadığı kardeşleriyle iş birliği yapar mı bilinmez ama bölüm itibariyle kendini kurtarmak için, babasının tehlikeye attığı küçük oğlunu- kardeşini -ölüme sürükledi. Bir de babasına “vurmuşlar mı çocuğu” diye sorabiliyor pişkin pişkin.
İlk bölümde sahneleri kısa kısaydı Cesur’un. İlk sahnesinde Hakim’in şirketindeki elmasları çaldı, babasına getirdi. Kendi payını da yürüttü tabi içinden. İkinci sahne babası yüzünden ölmemek için evden ayrıldığı sahneydi. Esprili bir karakter Cesur. Bayağı eğlendirecek izleyenleri gibi görünüyor. Bir yandan da içinde isyankâr bir yan olduğunu ve patladığı zaman dizinin dram ayağında bize güzel sahneler izleteceğini düşünüyorum. Cesur akıllı olduğunu iddia ediyor ama şirkette kameralara yakalanıp tanınabileceğini düşünemiyor. Kılık değiştirme üzerine biraz daha çalışması lazım. Saçı yapıştırıp gözlük takmak insanı çok değiştirmiyor malum. Sonunda da şıp diye düşmanın eline düşüveriyorsun. Üçüncü sahnede Hakim tarafından tehdit edilince, babasının sahte para yollayıp polise haber verdiği bilgisini Hakim’e uçurarak, Boran’ın kaderini geri dönülmez bir şekilde değiştirmiş oldu.
Ferman rolüyle dizimizde yer alan Oğulcan Arman Uslu’yu daha önce Ya Çok Seversen’de izlemiştik. Tiyatro kökenli oyuncumuz ağırbaşlı ağabey rolüne cuk oturmuş. Gülce’nin en büyük oğlu, Devran’ın ağabeyi ancak biraz kıskançlık ya da aşağılık kompleksi yaşıyor gibi. İleride Devran’la aralarında çatışma yaşanabilir.
Daha önce Aile dizisinde yer almış olan Umutcan Ütebay Devran’ın ağabeyi Yaman karakterine hayat veriyor. Araba tamirhanesinde çalışarak evin geçimine katkıda bulunuyor Yaman. Kardeşlerini seviyor ve onları destekliyor görünüyor. Devran’ın başarısıyla gururlanırken, Boran’ın öldüğü sahnede resmen yıkıldı adam. Yeni bölüm tanıtımında Devran intikam almak konusunda tekil olarak konuşurken sözünü kesip onu biz diye düzeltmesiyle kardeş kaybetmenin acısı ve öfkesini güzel yansıtıyor. Bu intikam yolculuğunda kardeşini yalnız bırakmayacak, yanında ve arkasında olacak belli ki. Peki ama Devran kendini intikam ateşiyle yanarken, ağabeyini de yanına çekip yakacak mi, yoksa onu bir şekilde bu savaştan uzak tutmanın yollarını mı arayacak?
Daha önce Ada Masalı ve Gülperi dizilerinde rol almış olan Eylül Ersöz Ceylan karakteriyle karşımıza çıkıyor. Boran’ın ikizi, Karan Ailesinin en küçük ve tek kız çocuğu. Ailesine bağlı, ağabeylerinin sözünden çıkmıyor ama ikizini gammazlamaya pek meyilli bir kız Ceylan. Sonuncusu Devran’ın isteğiyle olmak üzere üç kez kardeşini ailesine şikayet etti. Birinde hoşlandığı bir kız olduğunu (platonik) anlamalarını sağladı, diğerinde babasını gizli gizli internetten arattığını söyledi. İkizinin ölümü üzerine içinde ne fırtınalar koptuğunu henüz tam olarak izleyemedik. İç çatışmalarına şahit oldukça karakteri daha çok anlayıp daha iyi analiz edebiliriz diye düşünüyorum.
Zuhal Gencer Ferman, Yaman, Devran, Boran ve Ceylan’ın annesi, İskender’in aldatıp terk ettiği eski eşi Gülce’ye hayat veriyor. Çocuklarını tek başına büyütmüş, onlar için ayakta kalmış ve mücadele etmiş bir kadın Gülce. Çocuklarını iyi birer insan olarak yetiştirmek en büyük amacı. Bir oğlunu kaybetti, diğerini intikam almaktan vazgeçirebilecek mi yoksa en büyük korkusu gerçekleşip oğlu Devran babasına mı benzeyecek?
En son aile dizisinde Soykanların babaannesi olarak izlediğimiz Emel Göksu, bu kez Karan Ailesinin babaannesi Cavidan’a hayat veriyor. Oğlu karısı ve çocuklarını terk ederken Devran’ın deyimiyle annesini de geline satmış. Yine de ona toz kondurmuyor ve oğlunun dönmesini bekliyor.
Esme karakterine Ahsen Eroğlu hayat veriyor. Baskıcı bir ailesi var Esme’nin. Babasının derdi kızını zengin bir adamla evlendirmek ama Esme’nin gönlü çocukluğundan beri Devran’da. Devran’la çıkacakları yolculuk yarım kaldı ve şimdi Devran kendi yolculuğuna çıkıp ailesinin intikamının peşine düşmüşken, Esme onun iyi yanı olarak kalmayı başarabilecek mi? Devran kendini Şeytan’ın Oğlu olarak görürken, kalbi kararmışken, ona içindeki aydınlığı hatırlatabilecek mi?
Esme ve Devran’ı çift olarak sevdim ben. Sahneleri çok şirindi. Devran’ın Esme gelmeden teoremi çözmeye başlamaması, Esme olmadan yurtdışına gitmeyeceğini söylemesi, Esme’nin gelen görücülere bahaneler uydurup evden kaçması, Devran’ın onu motorla kaçırması, evlilik muhabbetlerini yüzümde gülümsemeyle izledim.
İmre karakterine Melis Sezen hayat veriyor. İskender tarafından koruma altına alınmış, onu babası olarak gören bir kadın İmre. Tanıtımlarda ve İlk bölümdeki tek bir sahnesinde elektrik alamadım, itici geldi karakter. Hikaye ilerledikçe belki fikrim değişir, hoşlanırım kendisinden bilemiyorum.
Esme’nin ailesi Devran’ı sevmiyor ve istemiyor. Sebep zamanında kendilerini dolandırmış olan İskender’in oğlu olması. Annesi kızının Gülce’nin kaderini yaşayacağından ve Devran’ın onu üzeceğinden emin. Dizinin senaristi Damla Serim olunca ve kendisi üçgen yazmayı seven bir kişi olduğu için Esme Gülce benzetmesine yapılan vurgu korkuttu beni. Tabi bir de karakter tanıtımlarında Gülce’nin en büyük korkusunun Devran’ın babasına bezemesi olduğunun yazılması. Devran’ın babası gibi olması, babasına benzemesi için illaki iki kadın arasında kalmasına gerek yok. Babası gibi, zekasını kötülükten yana kullanabilir, kötü yanı iyi yanına baskın gelebilir, adalet isterken hayduta dönüşebilir vs. Yani dedem o ki umarım dizinin esas çifti ilk bölümlerden netleşir-Esme- Devran ya da İmre-Devran- ve o çiftle devam eder. Diğer karakterler esas çiftin arasında girmez, ihanet senaryosu yazılmaz. Çünkü biz bu filmi daha önce gördük.
Devran: Hani dönecekti?
Sofi: kim?
Devran: Metehan… Babası… Onu düşmanın eline vermişti ama o dönmüştü. O zaman Boran’ın da dönmesi lazımdı.
Sofi: Onlar efsaneydi. Masal, hikaye falan…
Devran: Ama gerçek oldu. Şimdi kim Metehan? Boran mı ben mi? Kim alacak babasından intikamı?
Devran’ın akıl hocası, yol göstericisi Sofi rolüyle Onur Saylak’ı izlemek büyük keyifti. Devran’a anlattığı “Mete Han Efsanesi” dizinin ilerleme süreci hakkında ipuçları verdi epeyce. Efsanedeki gibi kalbine oku yiyen baba İskender mi olacak, yoksa bu yolun sonunda Devran kendi canından mı olacak? O intikam alındığında, ölen baba olursa, Devran’dan geriye ne kalacak ben o kısmı merak ediyorum. Elini kana bulamış bir hayduda mı dönüşecek yoksa aklını kullanarak mı babasını alt edecek? Sofi onu çıktığı bu yolda nasıl yönlendirecek?
Cenk Kangöz Hakim karakterine hayat veriyor. Dizinin kötülerinden. Babaya kızıp cezayı oğula kesmesi ne kadar acımasız, vicdansız olduğunu gösteriyor.
Deha’nın beni en çok etkileyen sahnelerinden birincisi Devran’ın, Boran’ın babasıyla görüştüğünü öğrendiği zaman, ikili arasında geçen konuşma oldu. Boran babasının onu özlediğini, yıllarca uzaktan çocuklarını izlediğini, kendini aslan oğlum diyerek sevdiğini, ona gözleri dolarak baktığını söylerken, Devran çocukluğunu, babasının bakışlarına kandığı zamanları hatırladı. Gözleri dolu dolu kardeşini dinlerken, onu, babasının sevmediği gerçeğiyle yüzleştirdiği anları izlerken duygulandım. İkincisi ise Boran’ın vurulduğu sahneydi. Müzikle de birleşince çok daha vurucu oldu. Üçüncüsü Devran’ın kardeşini ölmek üzereyken bulduğu sahne ve sonrasındaki morg sahnesiydi. Boran ağabeyinin kollarında son nefesini verirken son sözü “Ağabey keşke seni …” oldu. Dinleseydim diyemedi. Tıpkı Devran’ın dediği gibi babasının onu sevmediğini son ana kadar anlayamadı ve anladığı anda iş işten geçmiş oldu. Devran’ın bunun bir kâbus olduğuna inanmak istemesi, ağabeyini uzak tutmaya çalışması, ambulansı aramasını istemesi. Yaman’ın sessiz gözyaşları…
Ve bölüm finalinde Devran, Kıbrıs’ta, kumarhanede İskender, Cesur ve Hakim’le aynı masada karşı karşıya geldi.
Bölümün en başında habercilere babasından bahsederken amacı, İskender’in onu izlemesi, ondan daha zeki olduğunu ve yıllarını vererek elde ettiği serveti, Devran’ın iki kalem oynatarak bir defada kazandığını görmesiydi. Bu belki meydan okuma belki de sadece içindeki küçük çocuğun babası tarafından fark edilme arzusuydu.
Şimdi Devran’ı babasının karşısında, onu alt etmeye çalışırken izlemek keyifli olacak. Umarım bu mücadele adil bir şekilde ilerler. Bilek gücüyle, silahla, fiziki olarak değil de akıl gücüyle alır intikamını Devran.
Yeni bölüm tanıtım ve ön izlemesi merak uyandırıcı. Tahmin ettiğim gibi İskender kiminle oyun oynadığını bilmiyor. Onun Devran olduğunu öğreneceği anı merak ediyorum. Yeni bölümde Devran ve Cesur’un karşılıklı sahnesi olacak mı acaba? İkiliyi karşılıklı izlemek için sabırsızlanıyorum. Devran ve İskender’in yüzleşmesi bu hafta mı olur mu?
Sofi’yle yaptığı konuşmadan sonra Devran nasıl hareket edecek? Bu konuşmanın devamı olacak mı? Sofi gerçekten Devran’ın babasına haksızlık yaptığını mı düşünüyor? Kardeşi öldüğü için alınmış bir intikam kararı olsa da bu Devran’ın ailesi için adalet istemesi bana doğal geliyor. Sadece bu adaleti nasıl sağlayacağı önemli. Kötü birine dönüşmeden başarabilirse ne ala.
Son olarak ben diziyi, oyuncuları ve oyunculukları sevdim. İkinci bölümü merakla bekliyorum. Yorumlarda buluşmak üzere. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.