İzledim

DEHA – Dokunma, Dokunursan Düşerim

Deha 4.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

 

Deha geçen haftaya nazaran daha tempolu ve ters köşeli bir 4.bölümle ekranlara geldi. Kendi adıma bölüm çok iyiydi, çok sevdim diyebilirim.

3.bölümü Ceylan’ın İskender’i vurmasıyla noktalamıştık. Silah sesini duyan ev halkı panikle dışarı koşmuş, Ceylan ve İskender’i görmüştü.

4.bölüm aynı sahneyle başladı. Devran önce Ceylan’ı sakinleştirip silahı elinden aldı. Annesi ve ağabeyleri Ceylan için endişelenirken, Cavidan İskender için aynı endişeleri taşıyordu bir anne olarak. Torunlarından yardım isterken Devran duruma kayıtsız kalamadı. Ferman ambulans, aramayı teklif ederken,  Devran kafasında hesabını yapmış ve İskender’in kolundaki kurşunu çıkarması için Yaman’ı ikna etme çalışmasına başlamıştı bile. Yaman için, bıraksalar elleriyle boğacağı adamı iyileştirmek zorunda kalmak çok zordu ama işin ucunda Ceylan vardı.

 

 

İskender’in bu vurulma durumunu koz olarak kullanacağından adı gibi emin olan Devran, kardeşini korumak için o parayı her türlü aklayacaktı zaten, orası kesindi. İskender- kendi ağzıyla da söylediği gibi- Devran istediğini yapmazsa gözünü kırpmadan Ceylan’ı da harcamaktan çekinmeyecekti. Gülce baba oğul arasında geçen konuşmayı dinlemese Devran’a ilerlediği yolda engel olmaya çalışmaya devam ederdi belki ama onun da önceliği bu hafta Ceylan’ın iyiliği, kızının geleceği oldu.

Ferman’ı işe giderken gördük ilk defa. Bir şirkette “Muhasebe Danışmanı” olarak çalışıyormuş. İskender yaka kartına çok dikkatli baktı. Yakında Ferman işten atılır ve bir şekilde kendini İskender için çalışırken bulursa şaşırmam. Onun, babasına saygılı tavrı üzerine vurgu yaptı İskender, bir şekilde aklına da kalbine de girecek Ferman’ın korkarım.

Devran para aklamak için sünnet düğünü düzenlemeye karar verdiğinde ve mahalleliye başındaki derdi anlatıp yardım istediğinde, İskender ona yakın olmak, oyuna gelmemek için mahalleye taşınmaya karar verdi.

 

 

İskender ve ailesinin mahalleye geri dönme kararı bir tek İskender’i mutlu etti. Belki biraz da Cesur’u. Onun dışında ne eski ailesi ve mahalleli ne de Aysel bu durumdan memnun kalmadı. En azından ilk başta memnun değildi. Hem İskender’in, sonrası için verdiği vaatler, hem de aklına soktuğu geçmişin intikamı fikrine kandı. Hep Aysel’in manipülatif tarafını izliyorduk bu kez İskender’in bu yüzüne şahit olduk. Eee “Kır Atın Yanında Duran Ya Huyundan Ya Suyundan” diye boşuna dememişler.

İskender demişken adam elime geçse bir kaşık suda boğarım. O kadar sinirlendim bu bölüm. Bir insan hiç mi ciddi duramaz, hep mi lakayt, hep mi cıvık olur!

Yirmi bir yıldır kapısına uğramadığı eve yayıldığı yetmemiş, oğullarına sitem ediyor, dövdüler, evden kovdular diye. Devran’ı tehdit ediyor. Ama ailesinden de saygı bekliyor. Bir de Gülce’ye “Senin yerine ayrı biliyorsun” diyecek kadar da utanmaz ve yüzsüz. “Allah belanı versin diyen” diyen ağzına sağlık Gülce. Gülce’nin bu sefer Aysel’e karşı dik durabilmesini, özellikle de İskender’i alıp gitmesini ve bir daha kapısına dayanmasın diye onu zapt etmesini söylemesini sevdim.

 

 

Cesur’un gazeteci kılığında üniversiteye gelip, Devran hakkında hocasıyla konuştuğu sahne bölümdeki favorilerimden biriydi. Cesur kurnaz olduğu kadar temkinli biri aynı zamanda. İskender gibi kibirli değil. Düşmanı hakkında bilgi topluyor, adımını ona göre atıyor. Hakim’i de iyice etkisi altına aldı. Hakim gibi acımasız bir adamın Cesur’un sözüyle hareket etmesi biraz tuhafıma gitmiyor da değil hani. Sebebi sadece Cesur’un tehditleri olamaz- ki Hakim, gözünün önünde içici olan genci vurdurarak tehdittin âlâsını etmişti Cesur’a- onun hırsı cezbediyor belki de Hakim’i. Onun sayesinde kardeşinin güvenini kazanıp, İskender’i saf dışı bırakmak, hak ettiği mevkiye gelmek istiyor. Bunun için aşiretin başı olduğunun nişanesi olan Kehribar tesbihi ve masadaki yerini kardeşine bırakmış oldu. Karşılığında ise Karga ona güvendiğinin ispatı olarak Devran’ın peşine ağabeyini taktı.

Bu bölüm bir kere daha Karga’nın “kadına ve çocuğa dokunulmaz” kuralına değinildi. Cesur bunun üzerinden Hakim’e gözdağı verdi. Aysel’i ve Boran’ı vurdurtarak töreye karşı geldiğini hatırlattı. Kadına ve çocuğa bu kadar duyarlı bir adamsa keşke uyuşturucu ticareti dışında bir işle uğraşsaymış. Sonuç olarak onun piyasaya sürdüğü zehirle kim bilir kaç genç kız ve çocuğun hayatına mal oluyordur.

 

“Bütün efsaneler insanı koruyan ve besleyen ilk varlığın dişi bir canlı olduğunu söyler. Yani… ANNE!”

 

Deha’nın sevdiğim yönlerinden biri hikaye ve karakterlere efsaneleri kullanarak yüklediği anlamlar. Dizinin içinde edebi bir taraf olması hoşuma gidiyor. Metehan Efsanesi, Manas Destanı, Kuğuların hikâyesinden sonra bu hafta; Devran’ın sesinden dinlediğimiz, kadim anne hikayelerinin en büyük kahramanı, şefkatli ve merhametli  “Bereket Tanrıçası Umay Ana”  üzerinden dizinin kadınlarının birer analizini izledik bir nevi. Cavidan şefkatli, evlatlarının can suyu Umay Ana,  Aysel kadınlığın, dişiliğin simgesi tehlikeli Umay – ki muhtemelen İmre de burada yer alacak- , Esme seven, sevdiğinden asla vazgeçmeyen, iyileştiren, onu her düştüğünde kaldıran, şefkatiyle her daim hayata döndüren Umay kadın, Gülce ise evladı için yaşayan dişi, onun için ölmeye hazır, onun kaybedeceği savaşları kazanabilecek, güçlü Umay Anne olarak resmedildi ve her bir tanım karakterlere cuk diye oturdu.

 

Esme ne kadar Devran’a yardım etmek, onu korumak için yanında durmaya çalışsa da evde yaralı İskender’i ve tonla parayı görünce, sevdiği adamın kendini yakışına ortak olmak istemedi daha fazla, her ne kadar Devran zamanı gelince yardımını isteyeceğini söylese de. İlerleyen zamanda Devran dediğini yapacak ve Esme’nin kapısını çalacaktı.

Devran’ın mahalleden iş birliği yapacağı esnafı kahveye toplayıp, onlara nasıl kara para aklayacağını, çocuğa anlatır gibi, okey oynayarak anlattığı sahne çok iyiydi. Çok güldüm izlerken. Ülkece kara paranın nasıl aklandığını bir kez de uygulamalı olarak öğrenmiş olduk.

 

 

Bölümün sürprizi Timuçin’in “içeride” olması oldu. Çok da güzel oldu. Timuçin Cesur’a İskender’in bilgisayarını kullandığını söyleyene kadar bağlantıyı kuramamıştım. O sahneyle Devran’ın telefon konuşmasını birleştirince taşlar yerine oturdu bende. Sonrasında depoda Timuçin ve Devran’ın sarılmasının ardından, Devran’ın kurduğu planın ayrıntılarını, Timuçin ve Devran’ın çocukluk arkadaşı olduğunu, Timuçin’in yardımlarını, İskender’i tuzağa nasıl çektiklerini izledik zaten. Devran’ın planı Ceylan dışında tıkır tıkır işledi, İskender onunla ortak oldu, ona harcanacak bir adam verdi ve nihayetinde Devran, İskender’in bilgisayarından alınan kayıtlara ulaştı.

Devran’ın Boran’ın cesedinin İskender’in evinin önüne taşınıp bırakıldığın izlediği anlar duygu yoğunluğu yüksek sahnelerdi. Kardeşinin çuval gibi atıldığını izlerken kriz geçirdi Devran. Neyse ki Kadir, Cengiz ve Timuçin dışarıdaydı da yanına koşup ilacını verdiler, sakinlesene kadar yanından ayrılmadılar Devran’ın. İlk bölümde de ilaç kullanırken görmüştük Devran’ı. Bu bölümde de iki kez şahit olduk. Geçirdiği krizi de göz önüne alarak epilepsi türevi bir hastalığı mı var acaba diye düşünmeden edemedim.

 

 

Devran kendini toparlayıp yollara vurduğunda, izlediklerinin ağırlığıyla düştüğünde, onu ayağa kaldıran bir kez daha Boran’ın telefonu oldu. Ondan gelen bir mesajmış gibi gökyüzüne baktı, kardeşi de ona bakıyormuş gibi hissettim sanki. Ardından Esme’nin kapısını çaldı. Esme’nin niye geldin bakışı, Devran’la göz göze gelince endişeye dönüştü ve kötü bir şeyler olduğunu anladı Esme. Ona dokunmak istediğinde, Devran güçlü durması gerektiğini, dokunursa düşeceğini, düşmemesi, bu savaşı kazanması gerektiğini söyleyerek durdurdu Esme’yi. Ona bu bataklıkta daha çok batacağını bildiğini söyledi ve görüntüleri verdi. Yanında durup durmama kararını ona bıraktı.

Bu noktada Ay Yapım’a naçizane bir serzenişte bulunacağım. Çekilen sahneleri bölümden kesip “Deha Ekstra” adı altında yayınlama fikrini kim ortaya attıysa, kimler bu fikri benimseyip kabul ettiyse lütfen bir an önce vazgeçsin, bu yoldan geri dönülsün. Önce Devran Esme hastane sahnesi ardından Cesur Aysel yemek sahnesi bölümden kesildi. Bu hafta ise Devran Esme’ye görüntüleri verdikten sonrası kesilmişti. Oysa sahneden fotoğrafları bile paylaşılmıştı ve bölümün en merak ettiğim sahnelerinden biriydi. Esme’nin kaydı izlediği anları, sonrasında Devran’ın yanına gidişini, dokunma düşerim diyen Devran’ın Esme’ye teslim oluşunu, aralarında geçecek diyaloğu bölüm içinde izlemeliydik. Sahnenin duygusu ve devamlılığı açısından önemli bir sahneydi bu. İzleyememek üzdü. Bu ve öncekiler gibi kilit sahneleri bölümden bağımsız izlemek çok anlamsız geliyor. Ya hiç çekilmesinler, çekiliyorsa da bölüm içinde verilsinler. Aksi durumda sahne geçişlerinde kopukluk olduğu hissedilebiliyor.

Bölüm boyunca Devran’ın İskender’e ne kadar benzediğinden, tam babasının oğlu olduğundan, dikkatini dağıtacak şeyin para ya da kadın olduğundan bahsedildi durdu. İskender  “ Bir şeyi çok iste önce,  içinde ateş bir yansın o zaman neleri feda eder kimleri satarsın görürüz” dedi demesine de Devran’ın çok istediği bir şey ve içinde yanmakta olan, kendini yakan bir motivasyon kaynağı var zaten: İntikam Ateşi… Yani Cesur’un ima ettiği gibi, İmre tarafından baştan çıkarılması ya da aklının karıştırılmasıyla geri plana atabileceği, vazgeçebileceği kadar basit bir amaç değil onunkisi.

Devran, hikaye akışında babası gibi aşkı İmre’de bulup, ailesi ve Esme’yi terk eder mi o senaristin kalemine bağlı. İmre’nin Devran’ın en büyük sınavı olacağı karakter tanıtımlarında yazıyor zaten. Burada önemli olan Devran babası gibi olmayı, zaafına yenilmeyi mi yoksa ne olursa olsun intikamını alıp, ailesi ve sevdiğinin yanında kalmayı mı seçecek?

İmre’nin İstanbul’a inişi, havalimanı sanki bir setmiş de bir Popstar’a klip çekiliyormuş, arkadaki teyzeler heyecanla ve gülümseyerek o anı izliyormuş hissi uyandırdı bende.

 

 

Karga ile olan sahnesini abartılı buldum kendi adıma. Karakter hakkındaki ilk izlenim olarak “ne kadar havalı ne kadar güçlü ne kadar seksi waw” dedirtmek için çekilmiş bir sahne olarak görüyorum bunu. Üzerinde taşıdığı mücevherleri tek tek çıkarması, çantadakileri önüne atışı, adamın kendine zaafını bildiği için bunu kullanması ama diğer yandan “istediğin her şeye dokunamazsın” diye posta koyması. Karga ve aşiretini iyi tanıdığını vurgulayıp kadınlara dokunmadığını hatırlatarak “Ben sana istediğimi yaparım ama sen bana hiçbir şey yapamazsın” diyecek kadar cüretkar olması… Verilen mesaj – kadının bedeni kendine aittir, erkeğin hükmedeceği, istediğinde sahip olabileceği, dokunabileceği bir eşya değildir- güzel olabilir ama veriliş şekli çok da hoşuma gitmedi nedense. Karga ve İmre’nin konuşmasına şahit olan Devran’ın tepkisi ise çok komikti. Bu hafta ikilinin karşılıklı sahneleri, aralarında geçecek diyaloglar nasıl olacak bakalım?

Nihayet sünnet düğünü başladığında İskender, Cesur ve Hakim’i büyük bir sürpriz bekliyordu. Öncesinde Hakim’in düğüne gelişi üzerine İskender onun Karga’nın ağabeyi olduğunu öğrendi. Para transferine şahit olmak ve Devran’ı gözetim altında tutmak için oradaydı. Devran’ın daha önce İskender’e koştuğu şartlar arasında annesinin emaneti olan yılan bileziği kendisine getirmesi vardı. Yoksa parayı göndermeyecekti. İskender Aysel’in kolundan bilekliği alıp, kenara koyup, odadan çıktığında bilekliği teslim etmeyecek ya da yerine sahtesini alacak diye düşündüm çünkü odada kalmıştı onlar giderken. Ancak düğünde çıkarıp verdi Devran’a. Fragmanda Aysel’in sinirli hali bilekliğin gerçekten Gülce’de olduğunu gösteriyor gibi. Geçen hafta Gülce’nin bilekliğe bakışından kendisine ait olabileceğini tahmin etmiştim. Aile yadigârı belki de Gülce’ye o. Bir gün onun da hikayesini dinleriz.

 

 

Baba oğulun düğünde karşılıklı oynaması bir nevi gövde gösterisiydi bence. Özellikle Devran açısından. Babasını oyalayıp asıl darbeyi vurmaktı amacı. Esme’nin savcıya verdiği fotoğraf ve güvenlik kamerası görüntüleri sonucu suçu üstlenen müptezelin yalan söylediği anlaşılıp serbest bırakıldı. Esme tarafından düğüne daha doğrusu aile bireylerine hesaplaşmaya getirildi. Cesur ve Hakim’in şaşkın, huzursuz, İskender’in “Ben sana yapacağımı Bilirim” bakışları eşliğinde düğünden ayrılan Karan Ailesi, Yaman’ın tamirhanesinde müptezel’le hesaplaşmak için toplanmışlar. Hesap sorma sırası Gülce’deydi artık. Müptezel ve Gülce’nin karşı karşıya gelmesi, Gülce’nin “Konuş” demesiyle bölüm sona erdi.

 

 

Sofi’nin bir tek sahnesi vardı bu hafta. Devran baba yadigârı silahı ona teslim edip Ceylan’ın durumunu anlattı. Annesini mutlu etmek için mücadelesine devam edeceğini söyledi. Sofi bu şekilde annesine daha çok acı çektireceğini ima etse de Devran’ın dediği gibi bir anne için çocuğunu kaybetmekten daha acı bir şey yoktu dünyada. Devran ise o acıyı dindirmek için ne gerekiyorsa yapacaktı.

Şahsen daha çok izlemek istiyorum Sofi’yi. Bu arada kapısında neden bekleyen, ihtiyacı olup olmadığını soran genç kimdi ne neden oradaydı merak ettim. Sofi bu bekleyişten rahatsız görünüyor gibiydi.

Yeni bölümde İskender Devran’dan yediği darbeye karşı nasıl bir misilleme yapacak merak ediyorum. Fragman bayağı hareketli gibi. Yeni bölümde görüşmek üzere. Keyifli okumalar.

 

Göz atmanızı öneririz: Deha Bölüm Yorumları

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap