İzledim

DEHA – Hayatınla Kumar Oynama Sırası Bende

Deha 3.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

 

Deha 3.bölümüyle ekrana geldi. Bu haftaki bölüm öncesinde gelen özetten dolayı hikâyenin nasıl ilerleyeceğiyle ilgili şüphelerim vardı. İskender ve Devran’ın iş birliği yapacak olması, Devran’ın babasına güvenmek zorunda kalacak olması hoşuma gitmemişti açıkçası. Umarım bu durum hikâye içine mantıklı bir şekilde yerleştirilir demiştim kendi kendime, çünkü Devran ne olursa olsun İskender’e güvenmez, ona karşı hep tetikte olurdu. Eğer bir iş birliğine mecbur kalacaksa bu ailesini tehlikeye karşı korumak için olabilirdi ancak. Bu düşüncelerle geçtim ekran başına ve yine güzel bir bölüm karşıladı beni.

2.bölümü İskender’in Devran’ın kimliğini öğrenmesi ve yıllar sonra aile evine gelip sofraya oturmasıyla kapatmıştık. Yeni bölüm aynı sahneyle başladı.

 

 

İskender’in masaya oturmasıyla büyük hesaplaşma başladı. İskender yediği dayağı sonuna kadar hak etti. Önce Yaman saldırdı ardından Gülce oğlunun hesabını sordu. İskender, o çocuğun ölümüyle ilgim yok, benim canım yanmadı mı sanıyorsunuz, dedikçe ekran başımda sinirim tepeme çıktı, onlar adamı parçalamış çok mu?

Cavidan, oğluna haksızlık ettiklerini düşünerek sitem etti Gülce, Yaman ve Devran’a. Anne yüreği oğlunun evlat katili olabileceğini reddediyordu demek ki. 21 yıl önce bırakıp gitmiş, bir kez bile aramamış olsa bile evlat evlattı işte. Bakalım İskender’in bu işteki payını öğrenince sevmeye ve korumaya devam edebilecek mi oğlunu.

Ceylan suskunluğunu koruyup, babaannesi ve annesine destek olmaya çalıştı. Bu suskunluğunun bir yerde patlayacağı belliydi ama o an gelene kadar ondan gelecek hamleyi tahmin edememiştim. Sürpriz oldu benim için.

Devran ailesinin acısını dışa vuruşunu izledi. Böylece onları iyileştirebileceğini düşündü. Ancak o anda ailesini çok daha büyük bir belanın içine çektiğini fark edemedi. Daha sonra hata yaptığını kabul edip, aklıyla değil kalbiyle hareket ettiğini itiraf edecekti. Devran ağabeyinin “Biz kimden intikam alacağız, kimden hesap soracağız” sözü üzerine babasını ailesinin önüne atmıştı çünkü.

Ferman Yaman’ı zapt etmeye çalıştı. En çok Ferman’ın tepkisi daha doğrusu tepkisizliği şaşırttı beni. Nedense daha sert bir çıkış beklemiştim ondan. O ise bodoslama saldırmak yerine işin Boran’ın neden onun evinde olduğunu sordu babasına. “Siz” derken aralarına sınırı da çizdi. Babasının terk edişini en çok idrak edebilecek çocuktu Ferman. Bunun onda açtığı yara yüzünden belki de gözlerinin içine bakıp “baba” diyemedi. Ama Cavidan’dan sonra İskender’in masum olabileceğine tek inan evlat da Ferman oldu. İleride İskender yüzünden kardeşler arasında çıkabilecek çatışmanın sinyalleri verildi bu sahneyle. Dizinin afişinde de Ferman ailesinin yanında değil İskender’in tarafından oturuyor. Bu ileride ailesine karşı babasını seçeceğini mi gösteriyor acaba, yoksa bir şekilde Devran’ın sözüne inanıp, kendi oyununu kurup, aileye sızacak ve kardeşinin ölümünün perde arkasını mı araştıracak merak ettim. Ferman’ın hikâyeye daha fazla dâhil olmasını istiyorum kendi adıma. Bu nedenle Karga’nın adamlarının Yaman’ı değil, Ferman’ı alıkoymasını, Devran’ın Ferman için endişelendiği anları görmek isterdim.

 

 

Yaman Ferman’ın aksine Devran gibi duygusal bir adam. Bunda Boran’ı Devran’la birlikte babasının evinde bulmuş olmasının ve kanlar içinde görmesinin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle babasına karşı tavrı oldukça sert, onun hakkındaki düşünceleri de bir o kadar netti. Tetiği çekmese de kardeşinin ölümüne sebep olan babasıydı. İskender’in evine hırsızlığa girip Boran’ı öldüren müptezel hikâyesini aklı almıyordu. Akıl alacak gibi değildi de zaten ama Ferman bunun gerçek olup olmadığını anlamak için müptezelle yüzleştiğinde katilin o olduğuna ikna olması uzun sürmedi. İkna olmakla kalmayıp Devran’ı da buna inandırmaya çalıştı. Devran’a bunu kabul ettirmedi tabi ki. Ferman’ın dediği gibi Devran içten içe babasının masum çıkmasını istiyor olabilir mi acaba? Onun üstüne bu şekilde giderek masumiyetini ispatlayacak bir hamle bekliyor olabilir mi? Şimdilik bana öyle gelmiyor. Bakalım zaman ne gösterecek.

Gülce’nin “oğlumu istiyorum, oğlum on yedi yaşındaydı, küçücüktü” feryadı içime oturdu. Şimdi bir evladını daha İskender’e kurban etme korkusuyla yüzleşiyor. Devran’ın kardeşinin ölümünden sorumlu herkese bedel ödetmek istemesi zaten bir etkenken bu duruma, bir de Esme’nin yardımıyla gittiği İskender’in evinde, Aysel’in sözleri eklendi üstüne. Evlatlarının tek tek kapısına geleceğini, hak ettikleri hayatı tercih edeceklerini, ancak sadece akıllı olanın hayatta kalacağını söyleyerek Gülce’nin yüreğine korku tohumlarını bir kere daha ekti.

 

Devran: Biz şimdi bittik ya biz kalkacağız. Ama sen düştüğünde seni kimse kaldıramayacak, hiç kimse.

 

Evden kovuluşunun ardından, düştüğü yerden İskender’i kaldıran, bir kez daha Aysel’in sesi oldu. Bu adam ciddi ciddi Boran’ı koruduğuna inanıyor galiba. Sen oğlunun evine bir çanta sahte para ver. Hakim denen, daha günler önce aileni öldürmekle seni tehdit etmiş olan adamın evine gönder. Neymiş polise haber vermiş de Hakim’i suçüstü yakalatacakmış. Polisi Boran’ı korumak için çağırmadı sonuçta. Hakim’in adamlarından biri polis geliyor dese Boran’ın ölüm emrini yine verirdi adam. Oğlunu korumak istiyorsa bu işe hiç bulaştırmayacak, kendi işini kendi halledecek, sahte parayı kendisi götürecekti. Tetiği çekmemiş olmaları İskender’i de Cesur’u da masum yapmıyor maalesef. Tetiği çeken ve çektiren kadar sebep olanlar da suçlu bu konuda.

İskender’i karşılarında görmek tüm aileyi duygusal anlamda darmadağın etti. Özellikle de Gülce’yi. Devran yaptığı planın ailesini ne hale getirdiğini görünce hata yaptığını anladı. Annesiyle konuştu, Boran’ı babasından koruyamadığı için suçlu olduğunu, babasını getirirse suçunu affettirebileceğini düşündüğünü söyledi. Annesi istediği kadar suçu olmadığını söylesin Devran da Ceylan da bu histen uzun süre kurtulamayacak belli ki. Devran onun korkması gerektiğini söylediğinde, Gülce İskender’in şeytan olduğunu, onu eve getirmekle en hatayı yaptığını söyledi. Devran da çok geçmeden ne demek istediğini anlayacaktı.

 

 

İskender, Aysel ve Cesur’a eski ailesinden ve Devran’ın oyununa nasıl geldiğini anlatırken, Cesur’un hemen internetten Devran’ı araştırması, babasına onun dahi olduğunu söyleyip internet haberini göstermesine çok güldüm. İskender’in ise en komik sözü bile kızdırıyor beni. “Babam keşfetti beni” demesini, ondan bahsetmesini, kendisini unutmadığına yorarak bundan keyif almasına sinir oldum.

Cesur ve Hakim’in iş birliği bu hafta itibariyle resmen başlamış oldu. Cesur’dan aldığı bilgi doğrultusunda Hakim Karga’ya, aklanacak parasının, İskender’in bahçesinde gömülü olduğunu haber verdi ve Cesur’un deyimiyle Karga’yı kendisine borçlandırdı. Karga ve adamları bahçeyi kazarken gelen İskender ve Cesur’un atışmaları çok keyifliydi. Cesur’un babasının götürülüşünü keyifle izlemesi ve haberi hemen Hakim’e iletmesi, İskender’in kendini bir şekilde kurtaracağından emin hali babasını ne kadar iyi tanıdığını gösteriyor. Cesur ve Hakim bir şekilde İskender ve Karga’yı alt edip yerlerine geçmeyi başarabilecekler mi merak ediyorum.

 

 

Karga’nın adamları tarafından kaçırılıp yanında bir adam öldürülen Devran nasıl bir belaya bulaştığını anladı ama iş işten geçti. O da yetmezmiş gibi İskender bu sefer de kendini kurtarmak için onu Karga’nın önüne attı. Yalnız Devran’ın nereye getirildiğini, izledikleri yol sayesinde tahmin etmesi çok iyiydi. Devran babası için gerçekten de kılını kıpırdatmazdı ama Yaman’a bir şey olacak korkusu onu İskender’le iş birliği yapmaya mecbur etti. Karga’nın adamlarının Yaman’a Devran’ı aratıp sonra bayılttıkları sahnenin devamındaki kavga sahnesi öncesinde Devran’ın her şeyi hesaplaması, duvardaki çerçeve düşüp kırılmasın diye adamlardan bir saniye isteyip, onu kaldırması ardından adamlara saldırmasına çok güldüm. Mahallelinin kavga var diye düşünüp Devran’a destek olmaya gitmeleri hoştu.

Sofi: Hayat matematikten büyüktür. Hayatın formülü kötü ihtimallerin sonsuz çarpımıdır.

 

 

Devran Sofi’ye deri fabrikasının yanındaki depoda yaşadıklarını anlattığında, adamın tepkisi çok komikti. İnandı mı inanmadı mı anlayamadım. Dehalıkla delilik arasındaki ince sınırı aşıp delirdiğini söylerken inanmadı gibi geldi bana. Sonrasında ise işin içinde insan varsa matematik, olasılıkların çöp olduğunu,  insanın görülebilir bir varlık olmadığını, göremeyeceği şeyi hesaplayamayacağını, insanın alacasının içinde olduğunu ekledi. Hayatla ilgili en büyük dersini verdi Devran’a. Bunları söylerken bir bakıma İskender’in insanoğlu hakkındaki sözlerini destekliyordu.

Karga ailesine bulaşmasın diye bir günde 1 milyon dolar kazanmanın yolunu bulmaya karar verdi Devran. İskender’in amacı çözdüğü matematik ödülünden kazandığı parayı kendine vermeye mecbur bırakmaktı Devran’ı. Oğlu bu numaraya kanacak kadar saf değildi tabi ki. Parasını İskender’in eline saymayacak, maç kuponu oynayarak parasını ikiye katlamaya çalışacaktı. Şimdi sıra Devran’ın İskender’in hayatıyla kumar oynamasına gelmişti, çocukluğu boyunca İskender’in onun üzerinden oynadığı kumar gibi. Devran’ın matematik zekâsının tıkandığı yerde İskender’in hayat tecrübesi devreye girdi. Devran’a kuponu doldurmadan önce benden haber bekle derken, onu maça götürürken tek amacı kuponu kazandırmak ve Karga’nın borcunu ödetmek değildi tabi ki. Bir sonraki adamı Devran’ı büyük bir çıkmaza sürükleyecek nitelikteydi.

 

 

İskender Devran’ın sadece zekâsını kullanmayı değil, duygularıyla oynamayı da çok iyi biliyor. Kahvede oyun oynarken dediği gibi karşısındaki insanın zayıf noktasını öğrenip ona oynuyor. İşte bu yüzden Devran’ı maça götürmeye, onun en sevdiği araba “Küheylan” ile geldi. Devran adını duyduğunda “Küheylan mı?” derken sesi nasıl da çocuk gibiydi. Küçük Devran’ın arabaya yürüyüşünü hayallemesi, babasının ona kapıyı açıp saçını okşayışını hatırladı Devran. Aynı anda devreye Müslüm Gürses’ten “Deli gibi sevmek ruhumuzda var” şarkısı girerken Devran annesinin sözlerini hatırladı: “Çok seviyordun çünkü, aşık etmişti seni kendine”. Babasının kolyesi, yüzüğü farklı farklı anılarını canlandırdı Devran’ın. Babasıyla kumar masasında oturan, pavyon ya da müzikholde Aysel şarkı söylerken uyuyakalan, babası tarafından uyandırılan, ona hayran hayran bakan çocuk Devran’ı izledik. Bu sahneleri izleyince Ferman Devran’a “En büyük darbeyi sana vurdu, önce en yukarılara çıkardı sonra birden aşağı attı” demekte ne kadar haklıymış dedim. Küçücük çocuğa koca adam muamelesi yap, ona önemli olduğunu hissettir sonra terk et git. Devran ne kadar nefret etse haklı İskender’den. Bu arada şarkıda geçen “herkesin acısı sevgisi kadar” sözü de Devran’ı ne güzel anlatıyor. Boran’a sevgisi çok büyük olduğu için kaybetmenin acısını çok derin yaşadığı gibi, babasına duyduğu sevgi çok büyük olduğu için terk edilmenin acısını da en çok o yaşamış. Defalarca babasını bulmak için evden kaçmış, onun gelip kendisini götüreceğine inanmış. Umudunu kaybettikçe kim bilir nasıl bir hayal kırıklığı yaşadı, ismini duymaya bile dayanamayacak kadar nefret edene kadar hangi aşamalardan geçti.

Aysel ve Cesur’un, evde Gülce hakkında konuştuğu, Cesur’un annesiyle Gülce’yi kıyaslayarak Aysel’i çileden çıkardığı sahneye tek kelimeyle bayıldım. Bu sahnede Aysel ve İskender’in evli olmadığını da öğrendik. Ben Gülce’den boşanıp Aysel’le evlenmiştir İskender sanmıştım. Bu durumda soyadını Cesur’a verdi mi acaba yoksa Cesur annesinin soyadını mı taşıyor? Cesur’un  laf sokmaları efsane zaten. Karşısındaki kim olursa olsun korkmuyor, çekinmiyor, sözünü esirgemiyor. Ölümden başka korktuğu bir şey yok gibi şimdilik.

Beğendiğim sahnelerden bir tanesi de Karga’nın, malını çalan çocuğa uyuşturucu kullanması konusundaki “deneme ölürsün” nutkuydu. “Ben bu işi yapıyorum, satıyorum, bana acımasız diyorlar ama sen de bunu satın alıyorsun. Çeşitli bahanelerle kullanmaya başlama, arkadaşının kere dene demesiyle deneme ölürsün, ölene kadar da ölmekten beter olursun” derken son derece haklıydı.  Gerek sigara gerek alkol gerek uyuşturucu satıcıları olsun, bunu para kazanmak için zararlı olduğunu bile bile satıyorlar. Verecekleri zarar değil, kazanacakları para önemli onlar için. Bu işten kazançları var sonuçta. Oysa kullanıcılar öyle mi? Hem sağlıklarından oluyorlar hem de paralarından. Her türlü zarardalar yani. İnsanlar iradelerine sahip olup kötü alışkanlıklar kazanmasalar, bu zararlı maddeleri satanlar alıcı bulamasalar belki dünya daha güzel bir yer, insanlar daha sağlıklı olurdu.

 

 

Gelelim Ceylan’ın hayallediği kuğu sahnesine. Devran, Boran, Ceylan flashback’ini çok sevdim. Çok samimiydi. Boran’ın Devran’ın anlatmasını istediği hikayeyi anlatmayı becerememesi, Devran’ın devreye girmesi, Boran’ı öpüşü, Ceylan’a kuğunun hikayesini anlatması, kuğuların han padişah kızları olduğunu, kahramanlara yol gösterip onları koruduğunu söylemesi, Ceylan’a Boran’a kızmamasını, aksine yol göstermesi gerektiğini söylemesi, Ceylan’ın Boran’ı affetmesi. Boran ve Ceylan tek yumurta ikiziymiş öğrenmiş olduk. Boran hem Ceylan’ın üzüntüsünü hissedip hem de onu üzdüğü için üzüldüğünü, ikiz olmanın kötü bir şey olduğunu söyledi.

 

 

Şimdi Ceylan üzerine yüklenen misyonu yerine getiremediğini düşünüyor, Boran’ı koruyamadığı için kendini suçluyordu. Ama ağabeyini korumak için her şeyi yapacaktı. Onu sürekli araması, Sofi’nin evinden fotoğraf atmasını istemesi, oraya gidip fotoğrafı gerçekten oradan yollayıp yollamadığını kontrol etmesi ağabeyine de bir şey olmasından korkmasındandı. Yıllar önce Yaman’ı alkol bağımlılığından kurtarmak için, neredeyse komalık olacak gibi içtiğini anlatan annesi, nasıl Devran’ın durmayacağından korkuyorsa Ceylan da korkuyordu. Annesi yardım teklifini çok sert bir şekilde reddetti Ceylan’ın. Çocuklarını kaybetmekten korkmasını anlarım da keşke Ceylan’ı daha tatlı bir dille ikna etmeye çalışsaydı. “Dizini kır evde otur” sözünü sevemedim. Gülce kızını İskender ve ailesinden uzak tutmaya çalışarak koruyamadı maalesef. Aksine daha büyük bir çıkmaza sürüklendi Ceylan.

 

Esme ve Devran’ın bir tane sahnesi vardı bu hafta. O kısacık sahnede kırk yıldır evli bir çift gibiydiler. Devran’ın eve gelişi, mutfaktan Esme’nin kızgın bir şekilde çıkması, Devran’ın en sevimli halini takınması, kızın suyuna gitmesi çok tatlıydı. Ceylan’ı huzursuz etmemek için Esme’yi dışarı çıkardı Devran. Esme, Gülce ve Aysel arasında geçenleri anlattı ona. Ailesini iyileştirmek için çıktığı yolda herkesin onun arkasından perişan olduğunu söyledi. Devran hata yaptığının farkında olduğunu söyledi, herkese her şeye yetemediğini, sayılarla, parayla ilgili her soruyu, sorunu çözebileceğini ama hayat karşısında yetersiz kaldığını itiraf etti. Esme hatasının farkındaysa durması gerektiğini, bu işin peşini bırakmasını söyledi. Ferman’ın müdahalesiyle konuşmaları sona erdi Esme gitti.

 

 

Cesur ve Devran nihayet karşı karşıya geldiler. İskender Devran’a kardeşini tanıttığında, Devran onu çocukken ilk gördüğü anla, yıllar sonra kumar masasındaki  ilk karşılaşmalarını hatırlayınca, Cesur’u tanıyamadığı için kendine kızdı.

 Cesur: Hiç değişmemişsin. Hala peşinden koşuyorsun. Dahi olduğuna emin misin?

İkilinin karşılıklı sahnelerini izlemek çok keyifli olacak eminim. Maç sırasında Cesur ve İskender’in şike olayına değinmesi, hangi takımın kaybedeceği hakkında konuşmaları, İskender’in Devran’a kuponu oynamasını söylemesiyle Devran harekete geçti. Maçın sonucunda İskender haklı çıktı ve kupon kazandı. Devran maç sürecinde hop oturup hop kalkarken İskender ve Cesur çok rahattı. Maç sonrasında Cesur arkalarından bakarken, İskender ve Devran para transferini gerçekleştirmek üzere Karga’nın evine gitti.

 

 

Transfer gerçekleştiğinde Devran her şeyin bittiğini, beladan kurtulduğunu sanırken, İskender Devran’ın peşini kolay kolay bırakmaya niyetli değildi. Bu yüzden Karga’nın aklına Devran’ı kara para aklama işinde kullanmayı soktu.

Son sahnede Karan ailesi sofradayken çalan kapıyla ailenin dünyası bir kez daha başlarına yıkıldı. Eve yığılan tonla parayla birlikte Devran İskender’le birlikte Karga için çalışmaya başladığını öğrendi ailesiyle aynı anda. İlk sahnede İskender’e yüklenen aile şimdi Devran’a yükleniyor, hesap soruyor, Devran kendini anlatmaya çalışıyordu. İskender ise dışarıda keyifle onları dinliyordu. Aklınca Devran’dan intikam almıştı.

“İlk insan günahsız olandı. Ama ne zamanki şeytan insana değdi, insan o zaman kirlendi.”

Gülce oğlunu İskender’e vermemek için kapıyı kilitlerken, Ceylan ise kaderini değiştirecek adımı atmaya çok yaklaşmıştı. Kulağında annesinin sözleri, aynada kendine bakarken, iç sesi ağabeyini korumak için üzerine düşeni yapacağını söylüyordu. Gündüz Sofi’nin evinden aldığı silahla babasının karşısına çıktı. İskender onunla konuşmaya çalışırken, Boran’ın onun aksine kendiyle konuşmayı sevdiğini söylerken, Ceylan silahını babasına doğrulttu. İskender yapmaması için onu ikna etmeye çalışırken kulağında ağabeyinin sesi kuğunun hikâyesini duyarken, Ceylan tetiğe bastı. Silah sesini duyan Karan ailesi Ceylan’ı odasında bulamayınca dışarı koştu. Elinde silahla Ceylan’ı, arabanın yanına yığılmış İskender’i gördüler ve bölüm sona erdi.

 

 

İskender vurulmadan hemen önce İmre ile konuşuyordu ve İstanbul’un onu özlediğini söyledi. İmre önümüzdeki hafta İstanbul’a geliyor. Böylece hikâyesi başlıyor diyebiliriz. Bu hafta Karga’nın İmre’den hoşlandığını da öğrendik. Hakim sadece kendisinden nefret ettiği için değil İmre yüzünden de İskender’e yakın durmayı tercih ettiğini düşündüğünü söyledi Karga’ya. Karga’nın ağabeyi ile arasındaki mesele işle alakalı diye düşünüyorum, gönül meselesi olduğunu sanmıyorum. İmre’nin gelmesiyle bu cephede yaşanacakları merak ediyorum.

Fragmanlara bakarsak yine güzel bir bölüm bizi bekliyor. Aysel’in kolundaki yılan bilekliğinin geçmişe dair bir önemi olmalı Gülce için. Belki de bileziği Gülce’den çalıp Aysel’e verdi İskender. Fragmanda Devran aynısından alıp annesinin koluna takınca, kadın nasıl seviniyor. Neyin kutlamasına gidiyorlar merak ettim. Düğün ya da sünnet düğünü olabilir belki.

Devran’ın izleyeceği video Boran’ın ölüm anı olabilir gibi geldi bana. Çok etkileniyor çünkü izlerken.

İskender, Cesur ve Aysel mahalleye taşınıyor, şenlik başlasın.

İskender tahmin ettiğim gibi Ceylan’ı ihbar etmekle tehdit edecek Devran’ı ki kendisiyle çalışmayı kabul etsin.

Yeni bölümde görüşmek üzere. Keyifli okumalar.

 

Göz atmanızı öneririz: Deha Bölüm Yorumları

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap