Yeni bölüm öncesinde iki bölümlük Deha analizi Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Deha 21. Bölümüyle ekranlarımızdaydı bu hafta. 20.bölümün finalinden sonra yeni bölümle ilgili farklı beklentiler içine girmiştim da sanırım, akıl oyunları, ters köşe planlar, hadi canım dedirtecek olay öyküsü ve final sahnesi… Ancak bu haftaki bölümden beklediğimi alamadım. Yeni bölüm analizinden önce 20.bölümde neler yaşadık bir hatırlayalım.
Hayat Dersi
“Evladım insan babasına bile güvenmemeli biliyorsun. İnsan denen mahlukatın en kötü özelliği elli kere aynı kazığı yiyor, yine de ders almıyor. İnsan dediğin zaaflı bir varlık. Birilerini sevdiğinde, birileri için korktuğunda, hırslandığında ya da bir şeyleri çok istediğinde gözü kör oluyor. Yaklaşan tehlikeyi görmüyor: Her şeyini böyle bir anda şıp siye kaybetme tehlikesi, yerle bir olma tehlikesi, yani oyunu kaybetme tehlikesi…”
İskender’in hayat dersi ya da onun deyimiyle baba nasihatiyle başlamıştı 20.bölüm. Ardından 2 gün öncesine dönüş yapılarak Karga’nın Cesur tarafından tuzağa düşürülüp, Kuduz ve Devran’ın gözaltına alındığı ana geri döndük.
Açılış İskender’in bu sözleriyle olmasaydı, İmre Devran’ın gözaltına alındığı haberini verdiğinde İskender’in Aysel’e çıkışının devamında- ki bir anlığına adam bu sefer cidden oğlunu korumak istiyor galiba dedim- İskender’in İmre’ye oynadığını anlamamış olsaydık, Kuduz ve Cesur’la yapılan ortaklık flashback ile sonradan verilseydi son sahne kesinlikle daha vurucu olacaktı. Devran gibi biz de İskender’in bu sefer oğlunu gerçekten önemsediğini hissedip onun ilk defa samimiyetine inansak son sahne büyük ters köşe olacaktı ama ilk andan itibaren bölümü İskender nasıl bir kazık atacak Devran’a diye bekleyerek izledik.
İskender’in ilk hamlesi Devran’ın güvenini kazanmak için, onu ve Kuduz’u hapisten kurtarmak oldu, bunun için de Altay’ın ağabeyini kullanmayı seçti. Muhbir olmanın utanç ve ölmeyi hak etme sebebi olduğu mahallede, oğullarının katilini koruyan aile, onun uğruna ikinci oğullarını da cezaevine yollayarak feda etti. Kuduz’un annesi bile bu durumu anlamakta zorlanırken Altay’ın ailesi oğullarının ölmeyi hak ettiğini kabullenmişti çoktan.
Devran’ın polis tarafından götürülüşü en çok Gülce’yi ardından İmre’yi etkiledi. İmre Devran’ı kurtarması için İskender’den yardım isterken, Gülce için ertesi günü beklemek zor oldu. Sabah olup da Ferman ve Yaman emniyetten Devran olmadan dönünce harekete geçti ve oğluna yardım etmesi için Sofi’ye gitti.
Aysel rahat durmayıp Gülce’nin damarına bastı her zamanki gibi. Gülce’nin kararlı sözleri, İskender konusundaki net tehdidi, İskender’in Gülce tarafından kalbinden vurularak öldürüleceğine bir işaret miydi acaba? İskender’e ilk kurşun beklemediği bir anda en ummayacağı kişi olan Ceylan’dan gelmişti. Efsaneye göre ya babanın oku oğlunun ya oğulun oku babanın kalbine saplanacak olsa İskender’in ölümü Gülce’nin elinden olabilir gibi hissettirdi bana. Tabi bir ihtimal daha var. O da “Kral” gerçek yüzü ve kalbinin karalığıyla tanışması yakın olan İmre’den gelebilecek bir darbe.
Emniyet sorgusunda Kuduz bir an bile soğukkanlılığını kaybetmekten, müdürün – Boran’ı da hatırlatarak – yaptığı konuşma Devran’ın – vicdanına yenilerek- neredeyse çözülmesine sebep olacaktı ki Altay’ın ağabeyinin kardeşini öldürdüğünü itiraf ettiği haberi ortama bomba gibi düştü. Kuduz ve Devran serbest kaldı ama müdür bu durumdan çok da tatmin olmadı ve olayın üzerine gitmeye devam edeceğini ima etti, dediğini ne yapsın zaten çünkü bir cinayeti örtbas edebilmek bu kadar kolay olmamalı.
İskender’in kendisini kurtarması Devran’ı ciddi manada etkiledi, bunu gözlerinde gördük. Ne kadar kabullenmek istemese de içinde bastırdığı, sakladığı babasına aşık küçük çocuk uyandı. İskender oyununa devam etti ve kardeşlerine de yaptığı gibi ona inandığını, güvendiğini ve onun yanında olduğunu hissettirdi Devran’a.
Yanılmıyorsam ikinci bölümde Gülce Devran dertleşmesinden sonra ilk kez 20.bölümde anne oğul baş başa konuşma sahnesi yazıldı. Güle Altay’ın ölümünde payı olup olmadığını açık açık sordu, Devran ben öldürmedim derken içi rahattı ancak annesi üstelediğinde hiçbir payım yok diyemedi. Tetiği çeken olmasa da cesedi kaçıran oydu sonuçta. Gülce, cinayeti örtbas etmesini istediği için İskender’e kızarken, Devran’ın onu savunması, kendisini kurtardığını söylemesi üzerine ilk bölüm Boran’ı babasına karşı uyarırken kullandığı cümleyle bu kez kendisi yüzleşti. Tıpkı son bölüm İmre’ye “Boran oldum ben” dedigi gibi. Zamanında kendi yaptığı uyarıyı annesi ona yapıyordu: İskender işine yaramayan mala yatırım yapmaz.” Devran babası için “O artık benim canımı yakamaz.” dese de o an, günün sonunda yiyeceği kazıktan habersizdi.
İskender önce Cesur ve İhsan’ı, ardından Kuduz’u yanına çekerek Devran’ı, sahip olduğu her şeyi kaybedeceği tuzağa adım adım yaklaştırırken, Aysel de boş durmadı. Gülce’nin eşyalarını kapının önüne koyup eve mühür vurdurtarak Devran’ı köşeye sıkıştırmayı başardı. Devran panikleyip, bir alıcı bulup ucuza da olsa elindeki altınları satıp sermayeye dönüştürmek isterken, İskender’in kucağına düştüğünün farkında değildi.
Devran bölüm boyunca onu gözaltına aldıran, Cesur’dan intikam almak için planlar yaptı. Bunun için de tuzağa düşürdüğü Karga’yı bulmalıydı. Cesur’un dükkanının camlarını indirmeden daha zekice bir plan yapmalıydı diye düşünürken, orada amacının bilgi alabileceği zayıf halkayı tespit edip peşine düşmekmiş meğerse. Adamdan Karga’nın yerini öğrenip kurtarma planı yaparken Devran, Cesur tabi ki boş durmayacaktı. Karga’yı bulduğunu sandığında, Yaman’ın oto tamircisinden gelen patlama ile Karga’ya veda ettik. Taner Rumeli’yi izlemek büyük keyifti. Keşke hikayesine girilebilseydi ama olmadı. Emeklerine sağlık.
Devran ve İskender’in Altay’ın cesedini taşıdıkları soğuk zincir aracı Karga’yla birlikte havaya uçtuğu ve gözaltına alınan Yaman oldu. Komiser hanımla daha çok vakit geçirmek olunca işin ucunda Yaman’ı bıraksanız emniyetten hiç çıkmazdı orası ayrı. O nedenle artık koruma altında olmadıklarına üzüldü Yaman.
Devran’ın Altay meselesinden dolayı yurtdışına çıkış yasağı olması nedeniyle Dubai’ye gidip altınları alacağı alıcıyı ayarlayıp Devran’la bir araya getirmek İskender’e düştü.
Devran ve İskender’le birlikte İmre de buluşmanın gerçekleşeceği mekana geldiklerinde İskender Devran’a sürpriz bir satranç maçı ayarlamıştı. Devran orada çocukluğuna dönmese, özlemini çektiği babasını karşısında bulmasa, İskender’in bakışına kanmasa belki annesinin sözlerini dikkate alır ve ona karşı tetikte olurdu ama maalesef ki Devran o günün sonunda İskender’e ilk kez baba dedi. İskender’le Devran’ın arasının düzelme ihtimalinden tek mutlu olan kişi de İmre. İskender’in Devran’ı gerçekten korumak istediğine inanacak kadar güveni tam ona.
Devran ailesinin geleceğini güvence altına almak için her şeyi yaparken, İmre de onu yaşatacak bir yol bulmak için elinden geleni ardına koymadı. Konuştuğu bir doktorun ona verdiği umutla kendini Devran’ın sakladığı paraları garajda ararken buldu. Devran’la karşı karşıya geldiği sahne uzun zaman sonra “gerçek” Devran’ın gün yüzüne çıktığı an oldu. Öleceğini öğrenip Esme’yi İtalya’ya gönderdiği andan sonra Devran bir maskenin ardına gizlenmişti. Ve şimdi ilk kez Devran’ın hislerine yeniden şahit oluyorduk. Yaşamak için bir umut istemiyordu, o kadar pisliğe baktıktan sonra yaşamayı hak ettiğine bile inanmıyordu. Bir ihtimal uğruna, ailesinin geleceği için kazandığı parayı harcamaya asla niyeti yoktu. İmre, ona rağmen onun için çırpınırken karşısında Devran’ın tavrı netti. İmre’nin de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Devran’a onu yaşatmak için ne gerekiyorsa yapacağını, ondan vazgeçmeyeceğini açık açık söyledi. Ve ikili bir kez daha birbirlerine duygularını itiraf ettirmek için üstü kapalı imalarda bulunurken yakınlaştı. Devran’ın İmre’ye yanında durmak istiyorsa kurallarına uyması gerektiğini söylemesine karşılık, İmre Devran’a, onu sevmesini gerçekten istiyorsa onun kurallarına göre davranması gerektiğini söyleyerek misilleme yaptı. Biri ihtimallerden bahsetmeme şartı koyarken diğeri yaşamak için gerekli ameliyatı olma şartı koşuyordu.
20.bölümün finalinden sahnesinde özgür kalmak için oğlunu satan İhsan, ona bir ders vermek için oğlunu satan İskender ve kendi çıkarına kim uyuyorsa onun yanında duran Cesur bir masada Devran’ın karşısındaydı. Devran sahip olduğu her şeyi kaybettiğini öğrenirken, bir yandan kendi kurduğu oyunun bu kez babası tarafından kendine oynandığının farkına varıyordu. İlk bölüm sahneleriyle paralel sahneleri hatırlarken Devran bölüm sona ermişti.
Bu hafta başlarken bir ters köşe olur da kendi hayatları, çıkarları için evlatlarını gözden çıkaran babalara karşı oğullar, Cesur ve Devran’ın Kuduz’la iş birliği içinde bir oyun kurduğu, İskender ve İhsan’ın ava giderken avlandıklarını anladıkları bir hikaye izler miyiz diye umutla bekledim.
Oysa bölüm boyunca Devran yapabildiği tek plan İhsan’a tuzak kurup onu karakolun önüne bırakma fikri oldu. Telefonla yerini ihbar ederse deşifre olacağını söyleyip kaçacağı sırada onu yakalayacaktı ancak İskender tarafından tehdit edilen İmre’nin hamlesi sadece İhsan’ın kurtulmasına neden olmadı aynı zamanda Timuçin vurulup ölmesiyle de sonuçlandı. Böylece Timuçin dizide pisi pisine ölen dördüncü genç, Devran için dördüncü vicdan azabı oldu. Tim’in vedası üzdü, tam da hayallerinden ve İskender yüzünden bu hayallerini gerçekleştiremeyeceğinden bahsetmesinin üzerinden sadece dakikalar geçmişken.
Bölüm başında İskender’in yanından ayrıldıktan sonra İmre’yi karşısında bulan Devran, onun da bu oyunun bir parçası olduğunu düşünmüş, bununla bir ilgisi olmadığını söylese de İmre, buna onu inandıramamıştı. Devran’a kalsa İskender’e inanmasına sebep olanın da İmre olduğunu söyleyecekti. Imre’nin de İskender’in baktığı gibi ona baktığını söyledi Devran. Ondan Karga’nın hayat öyküsünü öğrendiği günün ardından, İmre’ye ona söylediği sözleri hatırlatıp savaşı kazandığı için onu tebrik etti. Devran onu orada bırakıp gittikten sonra İmre, içeri girip Cesur ve Kuduz’dan olanları öğrendiğinde öfkesi ve İskender’e karşı hayal kırıklığı daha büyüdü. İki kardeşin tartışmasında Kuduz’un tek önemsediği kısmın Cesur’un İmre’ye Devran’a aşık olduğunu söylemesi olması komikti. “Üvey kardeş değil mi onlar?” sorusu üzerine İmre ve Devran’ın aralarında kan bağı olmadığını öğrense de mantığına oturtamadı bu durumu.
İmre İskender’e hesap sormaya gitti gitmesine ama görüşmenin sonunda kazanan taraf yine İskender oldu. Üzerinde Devran’ın parmak izi olan Altay’ın cinayet silahını kendisine vermesi karşılığında İmre Devran’a İhsan hakkında haber uçurdu ve yardım etmek istediğini söyledi.
Devran’ın yanına gitmesi planı dahilindeydi ama konuşmanın sonunda Devran’la birlikte olacaklarını ne o ne de Devran hesaplamamıştı. Öncesinde Devran İmre’ye kendisine aşık olduğunu söylemekten korktuğunu söylerken İmre de “senin gibi” cevabını vermişti. Yalnız Devran’ın ithamı çok komikti zira İmre başından beri duygularını belli etti ona. İmre’nin de “ Daha kaç kere eğileceğim önünde gururumu kaç kere ayaklar altına alacağım” tarzındaki sözleri komikti çünkü bu onun tercihiydi. Kendi sevdi Devran’ı ve onu sevsin diye de her şeyi yaptı. Son olarak da hislerini açık açık söyledi zaten. Sonunda birlikte oldular da kurtulduk, inşallah artık birbirlerinin ağzının dibine girip duygularını itiraf ettirme çabalarımla geçen sahneleri izlemeyeceğiz. Birlikteliğin ardından Devran ve İmre’nin şaşkın halleri komikti. Aysel kızının halinden hemen anladı olanları, onu bir kez daha Devran’dan uzak durması için uyardı. İskender’in onunla işi bittiğinde Devran’ın kendisini bırakacağını söyledi.
Devran’ın hallerindeki tuhaflık da Tim’in gözünden kaçmadı. Devran İhsan’ı bulmak üzere olduğu için heyecanlı olduğunu söyleyerek onu geçiştirdi.
Timuçin’in vurulduğu anda Devran’ın İmre ve Kuduz’u görmesiyle ikilinin daha yeni başlamış olan ilişkileri şimdilik sona erdi ama sorun değil, nasıl olsa iki gün sonra Devran’a “İmre beni kurtarmak için İskender’e yardım etmek zorunda kalmış, Tim öldü ama İmre’nin canı sağ olsun” dedirtip ikiliyi barıştırır Damla Hanım.
Tim için hastanedeki bekleyiş sürerken, herkes özellikle de Kadir çok gergindi ve kızgındı. Devran’ın ise söyleyecek sözü yoktu. Kötü haber geldiğinde herkes dağıldı. Devran hastanenin bahçesine çıktığında İmre’yi kendisine doğru gelirken gördü. İmre Devran’ı kurtarmak için Tim’in ölümüne sebep olmuştu hem Devran’ın acısını hissediyor hem de vicdan azabı çekiyordu. Yine de Devran sana dokunduğum için pişmanım deyip giderken, ne olursa olsun Devran’ı kurtardığını vurgulayıp kendini avutuyordu.
İhsan onu almaya gelen adamı sayesinde kurtuldu tuzaktan ama Cesur’a yakalandı. Bu kez hayatta kalmak için kasasının şifresini, hesap bilgilerini vermek zorunda kaldı. Bunu yaparken ondan alacaklarını misliyle geri alacağını ekledi.
Cesur Aysel’i almaya geldiğinde annesine karşı mahcubiyeti yüzünden, gözlerinden okunuyordu. Aysel başta üstüne gitse de sonra ona sarılarak rahatlatmaya çalıştı. Ardından İskender’in yanına gittiler.
İskender ikinci ailesinin tüm üyeleriyle otelde bir araya geldiğinde İmre’ye verdiği sözü tutup hem silahı hem de komisyonunu verdi. Devran’ın artık kuşlar gibi özgür olduğunu, ailesiyle rahat rahat yaşayabileceğini söylerken İskender İmre’nin yüzündeki sesindeki hüznü fark etmedi.
Timuçin’in ölümünden bir hafta sonra İskender yeni işi için hazırlıkları tamamlamışken Devran ve Sofi, Boran’ın 40’ının ardından oturdukları yerde yine yan yanaydılar. Sofi hayatının hatasını yapıp Devran’a bir laf etti. Devran belki de gittiği yolun yanlış olduğunu çünkü İskender’e yaptığı onca şeye rağmen adamın ayağa kalktığını söylediğinde Sofi : “Ne yapacaktın, babanı mı öldürecektin?” dedi Devran’ın aklına ne soktuğunu fark etmeden ama onları dinleyen Gülce fark etti.
Bu yüzden de Devran evden ayrılıp İskender’in yeni projesi olan otel açılışına giderken, ondan ne yapmayı düşünüyorsa yapmamasını istedi. Devran ise onlara yaşattığı her şeyin bedelini o gece ödeyeceğini söyleyip gitti. Gülce ise evden çıkıp Sofi’nin evine gidip silahını aldı ve Devran’ın peşinden açılışa gitti. Ana oğul yanlarında silahlarla o kadar güvenliğin(!) içinde ellerini kollarını sallaya sallaya içeri girdiler ne bir üst araması ne bir kimlik sorma hiçbir şey olmadan. İskender gibi bir adamın Devran’ın işine taş koyacağını düşünüp önlem almaması çok saçmaydı. İskender’in açılış konuşmasının sonunda Devran: “O zaman perde” diyerek silahını çekti. Herkesin dikkati onun üzerine toplanmışken tetiği çeken Gülce oldu. İskender vurup yere yığılmışken Devran’ın şaşkınlıkla dönüp anne demesiyle bölüm sona erdi.
Bu saatten sonra Devran İskender savaşı nasıl ilerleyecek bilmiyorum. Devran akıl oyunlarıyla İskender’i alt eder diyemiyorum artık çünkü ne yaparsa yapsın sonunda kazanan İskender oluyor. Bunun sürekli tekrarlanması da seyir zevkini düşürüyor bende.
Ertan Saban’ın diye konuk oyuncu olarak dahil olduğu haberi geldi bu hafta. Kendisi sevdiğim bir oyuncudur. Umarım dizideki rolüyle hikayeye ivme kazandırır ve inşallah Devran’ın yanında yer alır İskender’le savaşında.
Yeni bölümde görüşmek dileğiyle keyifli okumalar.
Göz atmanızı öneririz: Deha Bölüm Yorumları