ERKEK SEVERSE – Gidebilir misin Bu Kadar Severken?

Erkek Severse için uzun uzun konuşacak bir konu yok aslına ama yine de bu hafta izlediğimiz bu iki bölümün en güzel sahnesi hakkında bir şeyler kaleme almalıydım. Hangi sahne diye düşünmenize pek de gerek yok, esas kız ve esas oğlanın bir araya geldiği tek sahne!

Kenan ‘Sevdiği kadın Zeynep, evine geliyor’ telaşı yaşarken bilmiyordu ki Zeynep çocuklara yalan söyleyerek çıktığı evinden, Kenan’a veda konuşması -kavuşalı ne kadar oldu ki?- yapmaya geliyordu. Haftalardır izlediğimiz tek bir şey var:  onu böylesine iterken hala Zeynep’e karşı koşan bir Kenan! Hem de hiç vazgeçmeden, Zeynep hiçbir açıklama yapmadan ortadan kaybolduğunda bile…

Zeynep’e gönderdiği her cevapsız mesajında benim için buruluyor; böyle bir adamın bu kaos içinde incinmesini kim ister? Sizi bilmem ama ben değil. Zeynep’in onu belirsizlik / karanlıkta bırakması hiç hoş değil. Sevgililer mi, değiller mi? (Bunu biraz da gelecek haftanın fragmanını izlediğim için yazıyor olabilirim.) Artık Kenan’ın ona ilerlediği kadar Zeynep’in de biraz yol alması gerekecek!

 

 

“Sana kendini hatırlatacak ufak bir hediye. İstersen git, istersen kal. Ama bil ki, her iki ihtimalde de senden asla vazgeçmeyeceğim Zeynep. Onu bil”

 

Kenan’ın sevdiğim bir yanı da ısrarcı olmaması. Sevdiği kadına kalma ya da gitme özgürlüğü veren adamları özlemişiz değil mi?

(Benim de ‘Aslı’ kolyem vardı. Nerede acaba?)

 

 

Zeynep’in ilk tercihi gitmek oldu. Bugüne kadar ona biçilen rollerin, “eş”, “anne”, “asistan” içinde Zeynep olduğunu unutan bir kadın. Kenan’ın bu hediye ile ona Zeynep’i hatırlatmasını ama gitme kararını verince onu durdurmaması ya da ilk aşamada peşinden gitmemesini sevdim. Ona ihtiyacı olan düşünme zamanını vermesi sözleri ile tutarlı. Yalnız kapı çalmadan kapıya doğru gitmesi gösterdi ki Zeynep’in döneceğini biliyordu.

 

 

Zeynep hala geçmişi ile barışık değil ve hala ‘Zeynep’ten önce ‘annelik’ ön planda onun için. Bu nedenle Kenan’ın o’na o’nu hatırlatacak hediyesi çok anlamlı. Artık çocuklarının yanı sıra kendini de sevmesi gerekiyor. Son zamanlarda -belki de bugüne kadar her zaman olduğu gibi – başkalarına o kadar çok odaklanıyor ki; kendini, benliğini unutmuş. Artık Zeynep’i ön planda tutmayı öğrenmesi gerekiyor ve Kenan da ona ihtiyacı olan özgüveni yavaş yavaş verecek. Zeynep’in bu öğrenim yolculuğunda en büyük yardımcısı o’nu Zeynep olduğu için seven Kenan olacak. Ne güzel yalnız olmamak ve Kenan’ın ne olursa olsun yanında olacağını bilmek.

 

 

Kenan’ın sevdiğim bir yanını da belirteyim, Zeynep’e güvenmesi. Üstelik sırf tüm kanıtlar onu gösterirken koleksiyonun çalınmasında suçlu olmadığına inanması, onunla birlikte gerçek suçluyu bulmak için araştırması için de değil, eski eşi Oktay’ın onun evinde yaşıyor olmasında da -ki bu bence çoğu erkek için başa çıkması zor bir durum olabilir- da herhangi bir güvensizlik sorunu izlemiyoruz. Kıskançlık, aşırı sahiplenme bir ilişkiyi zehirleyen en önemli şey. Kenan’ın Zeynep’in dürüstlüğüne ve samimiyetine güvenmesi ne güzel.

 

 

Zeynep ve Kenan’dan yeterli kadar bahsettiysek biraz da Yelda’dan konuşalım mı? Dizide ‘karakter olarak’ en sevdiğim karakter. Her şeyden öte çok eğlenceli. Sanki onun replikleri daha bir özenli yazılıyor. Senarist torpil mi geçiyor, ne dersiniz? Yasemin Kay Allen’ın eğlenceli mimikleri de karaktere renk katan bir diğer unsur. Seviyoruz seni Yelda Sultan! Gerçi hazırladığın oyun ayağına dolanacak ama olsun, hiç değilse savaşarak -savaşta her yol mubah- kaybedeceksin.

 

 

Gelelim sevmediklerime…

Birinci sıraya geride bıraktığımız 16 bölüm boyunca hala alışamadığım kurguyu koyuyorum. Üşenmeyip ortalamasını çıkartacaktım ama vakit bulamadım, yaklaşık iki dakikada, anlamsız bir şekilde kesilen sahneler bir beni mi yoruyor? Trafik ışıkları izlemekten gına geldi! Televizyon ekranındaki uzun bakışmalar ile dolu yerli dizi izleme sevdalısı değilim ama bırakın da adamlar cümlelerini bitirsin!

Senaryodaki abla, ablanın ex kocası ve olurda okuyorsa hevesini kırmak istemem ama kesinlikle doğal bir role girme yeteneği olmayan kızları aksı hiç ilgimi çekmiyor. Çağrı Çıtanak’ın vasıfsız yan karakter Mete olması beni üzüyor ama dedikoducu eşini vakıf işleri vesilesi ile daha fazla görecek olmamız eğlenceli olacaktır. Cenk ve Ezgi arasındaki ilişki şartlar gereği bir gram ilerleyecek gibi görünmüyor ama belli mi olur, bu aksı izlemek keyifli olabilir.

Gelecek bölümlerde görüşmek üzere…

Kapak fotoğrafı için teşekkürler @SaniSani112

Göz atmanızı öneririz: Erkek Severse Bölüm Yorumları

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

2 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

7 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce