Erkenci Kuş bu hafta da zirveyi rakiplerine kaptırmadı. İzlenme payı her kategoride 30’lara dayandı. Tebrikler…
Dizinin izlenimlerini 6. bölüm için de -her hafta olduğu gibi <3 , konuk yazarım Buke kaleme aldı. Keyifli okumalar ^^
‘İtiraf Zamanı’ etiketiyle başladığımız ama Sanem’den Can’a etmesini beklediğimiz itirafın bir türlü gelmediği Erkenci Kuş 6.bölümü geride bıraktık.
5.bölümde Sanem Can’a “Git derseniz giderim, kal derseniz kalırım.” demişti. Bu sahnenin devamında Can’ın “kal” deyip demeyeceği merak konusuydu. Sanem “kal” desin istiyordu, gözlerinden belliydi. Can da “kal” demek istiyordu ama ortada Sanem’in parmağında huzursuzlukla taşıdığı o yüzük ve sahte nişanlı olunca kalbinin sesini susturdu. Kalbinin sesi “kal” derken Can mantığını dinledi ve “hadi nişanlını daha fazla bekletme” diyerek Sanem’i sahte nişanlısı Osman’ın yanına yolladı. Sanem de arkasını dönüp gitti
Osman ve Sanem’in dertleşme sahnesi güzeldi. Güzel bir abi kardeş tablosu oluşmadı mı sizce de? Sanem âşık olduğunu kendine bile itiraf edemezken Osman onu Can’la konuşmaya ve kalbini açmaya ikna etti. Bu arada aslında Leyla’ya olan hislerini de paylaşmış oldu Sanem’le. Ve Sanem de bunu anladı Osman’ın ablasına olan duygularının farkında olduğu için. Bakalım hikayenin bu aksı nasıl ilerleyecek…
Tabi ki onları el ele gören Muzaffer’in bu durumu yanlış anlaması kaçınılmazdı ve öyle de oldu. Muzaffer Sanem’in nişan haberiyle birlikte Ayhan’ı da yanına alarak eşek tepelerinde motivasyon kampına giderken tek isteği Sanem’in nişanlısının kim olduğunu öğrenmekti ve garibim Osman okkanın altına girdi. Osman, Ayhan ve Leyla Muzaffer’i bu nişanın gerçek olmadığına ikna etmeye çalışadursun, Sanem de kamptan ayrılıp duygularını itiraf etmek için Can’ın evinin yolunu tutmuştu bile…
Sanem Can’a gidiyordu gitmesine ama kampanyayla ilgili yalan haber de eş zamanlı olarak internete düşmüştü. Önce Emre duydu haberi, ardından Deren, Güliz ve Ceycey…
Sanem Can’ın kapısını çaldı, onu beklemediği bir anda karşısında gören Can şaşırdı ve Sanem için endişelendi. Sanem ona itiraf etmesi gereken bir şey olduğunu söyledi. Can merakla Sanem’in söyleyeceklerini dinliyordu. Sanem saçmalamalarından ve hislerinden bahsettiğinde Can aslında onun ne demek istediğini anlamıştı ama net bir söz duymak istiyordu ki önce Güliz ve Emre’nin ısrarlı aramalarının üstüne bir de ev telefonun çalması üzerine sinirlenip dayanamayıp telefonunu açmak zorunda kaldı. Deren acilen televizyonu açmasını söyledi. Böylece Can üzerine oynanan oyunu da öğrenmiş oldu.
Aylin Emre ve Sanem’i birlikte görmüş ve kıskançlıktan delirip bunu acısını Can’dan çıkarmaya karar vermişti. İnternette çıkan haberle birlikte amacına ulaşmış oldu. Can kampanyanın çalıntı olduğu şeklinde çıkan haberle neye uğradığını şaşırmıştı. Fikir hırsızlığı suçlamasıyla karşı karşıyaydı şimdi. Birinin Can’ın kariyerini bitirmeye çalıştığı ortadaydı. Sanem ona aklınca destek olmaya çalışıyordu ama pek de faydası olmuyordu söylediklerinin. Can’a göre çıkıp açıklama yapmanın bir faydası yoktu. Bu karalama kampanyasına katkı sağlamaktı ona göre. Aklanana kadar sahip olduğu her şeyi kaybedeceğinin farkındaydı ve düşünmeye hatta yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Bu yüzden Sanem’i –gitmek istemese de, evden gönderdi. Sanem hem onun için endişeliydi hem de sebep olduklarından dolayı vicdan azabı çekiyordu.
Sanem ve Can cephesinde hal böyleyken mahalle ise Osman Sanem aşkıyla çalkalanıyordu. Tabi ki bunun sebebi Sanem ve Osman’ın nişanlı olmadığına ikna edilemeyen Muzaffer’di. Bütün mahalleye bu yeni nişanlılık haberini yayarken Sanemlerin evine de bomba düşmüş oldu.
Mevkıbe elinde merdanesiyle evde terör estiriyordu. Osman, Leyla ve Ayhan’ı sıraya dizmiş, işin aslını öğrenme çabasındaydı. Osman’ın “benim bir suçum yok, beni onlar alet etti.” demesi üzerine gözler Ayhan ve Leyla’ya çevrilmişti. Mevkıbe Ayhan da karar kırıldı ve üçe kadar sandıktan sonra Ayhan bülbül gibi şakıdı:
– Müşteri Sanem ve Can’ı nişanlı zannediyor.
– Can Sanem ve Osman’ı nişanlı zannediyor.
– Zebercet kendini Sanem’le nişanlı zannediyor, aynı zamanda Sanem’i Osman’la nişanlı zannediyor.
– Bu durumda Sanem üç kişiyle birden nişanlı oluyor.
– Ortada sürekli bir nişanlılık oyunu dönüp duruyor.
– Konunun özeti bu.
Sonuç: Mevkıbe küt diye bayıldı …
Tabi Mevkıbe’nin sorgusu burada bitmeyecekti. Sanem de bu sorgudan payına düşeni alacaktı. Önce Aysun’la bir parti kavga edildi. Aysun oğluna yapılanların hesabını sordu, sonra oğlunu aldı gitti. Ardından Sanem’e sıra geldi. Merdaneyle kapıda bekleyen annesinin tüm sorularına cevap verdi Sanem, her şey bir yanlış anlaşılmadan ibaretti, ortada bir nişan falan yoktu. Aileyi sonunda ikna edebilse de Muzaffer’i ikna hiç de kolay olmayacaktı.
[wp_ad_camp_1]
Mahallede işler bu kadar karışmışken Can’ın hayatı da allak bullak olmuştu, Can yalnız kalmak istedikçe geleni gideni eksik olmuyordu.
Ama Can’a asıl darbe ertesi günü geldi. Kontrolünü kaybettirecek kadar O’nu çileden çıkaran olay ‘Prestijli Fotoğrafçılar Derneği’ tarafından fotoğrafçılık lisansının askıya alınması, üyeliğinin dondurulması, Kamboçya’daki çekim ve mülteci projesi gibi daha birkaç işinin daha iptal olmasıydı. Can’ın deyimi ile “Onu o yapan tek şey elinden alınmıştı.” Ne söyleseler boştu ve Canı sakinleştirmeleri mümkün değildi. Emre “Koskoca şirket yönetiyorsun, işsiz güçsüz kalmadın ki” dediğinde aldığı cevapla belki de ilk kez kendini sorgulamaya başlıyordu.
“Ben çok meraklıyım sanki şirket yönetmeye. Babam başıma sardı gitti. Al şirket senin olsun tepe tepe kullan. Ben artık yokum.”
Can’ın bu çıkışı ve şirketi bırakıp gitmesi Sanem’in de gözlerini açmıştı. Emre’nin kendisini kandırdığının ve Can ile ilgili planlarını gerçekleştirmek için O’nu kullandığının farkındaydı artık. Artık ne olursa olsun Emre’nin planlarına ortak olmayacak, onun dediği hiçbir şeyi yapmayacaktı. Emre bu konuda suçsuz olduğunu, böyle bir şeyi planlamadığını söylese de Sanem’in bu sözlere inanmaya niyeti yoktu.
Can ile ilgili haberlerin çıkması şirketin müşteri kaybetmesine de sebep olmuştu. Müşteriler ve basın açıklama bekliyor, Can ise konuşmama kararından caymıyordu. Ceycey yine kovulma işsiz kalma korkularıyla şirket içinde fenalıklar geçiriyordu. Bu sırada Deren’e gelen telefon Can’ın fotoğraf kariyerinin ciddi tehlike altında olduğunun kanıtıydı. Can derneğin Türk temsilcileri tarafından sabah 10’da sorgulanacak görüşmeye gitmezse bir daha onlar için fotoğraf çekemeyecekti. Bunun Can’a haber edilmesi gerekiyordu ancak Can telefonunu kapatıp çekip gitmişti. Bu yüzden onu bulma seferberliği başlatıldı.
Sanem bir yandan Can’ı ararken bir yandan da Ayhan ve Ceycey’i haberi internete koyan hacker’ı bulması için organize ediyordu. Bu organizasyon yeni bir aşkın doğuşuna da vesile olacak gibi duruyor. Şimdilik Ceycey platonik olarak âşık olduysa da ileride Ayhan’dan bir ışık görebilir gibi geldi bana^^
-Ceycey Öz… Cengiz Özdemir ben.
-Ayhan Işık ben de.
– Ayhan Işık mı? Bıyıkları vereyim istersen
(Ve şaşkın bakışlar, esprinin anlaşılmasıyla gelen kahkahalar, ilk görüşte aşk)
Ceycey ve Ayhan’ın muhabbetleri eğlenceliydi. Ceycey’in parasını kaptırması, Kara Şahin’in çocuk olduğunu öğrenince gevşemesi, dışarıdaki abiler lafıyla tekrar korkuya kapılması, Ayhan’ın onunla uğraşması, çocuğa gaz vermeleri, evi paravan olarak düşünürken ki halleri… Keyifli bir çift oldular bence.
Sanem’in orman içlerinde korka korka Can’ı araması sonuç verdi ve Can’la burun buruna geldiler. Sanem’in tepkisi komikti^^
-Aa Can Bey… Sizin ne işiniz var ya burada?
-Sanem asıl senin ne işin var burada?
-Aa doğru, ben sizi arıyordum zaten.
Sanem Can’a şirketten ayrılmaya kararlı olup olmadığını, yurt dışına gidip gitmeyeceğini sorarken tedirgindi, “Evet” yanıtını almaktan korkuyordu. Can ise ne yapacağını bilemiyordu o anda. Sanem ürkekçe “Gitmeyin” dedi. Can ise onu buraya bağlayan bir şey olup olmadığından emin değildi. “Beni buraya bağlayan ne var ki?” diye sorduğunda umudu belki Sanem’den bir “Ben varım” cevabı duymaktı ama tabi ki bu olmadı. Sanem “Doğru, sizi burada tutan bir şey yok” diyerek konuşmaya noktayı koydu.
Sanem konuşmak için geldiğini söylediğinde Can bir gün önceki konuya devam edeceklerini sandı. Ama aldığı haber onu mutlu etmedi maalesef. Ayrıca Sanem’in onu kulübede aramaya gitmesine de şaşırmıştı. Belli ki bu kadar kısa zamanda Sanem onu tanımıştı ki kafa dinlemek için buraya geldiğini hatırlamıştı. Sanem geri dönmeyi teklif etti ama Can karanlıkta gitmekte, arabayı bulmakta zorlanacaklarını söyleyerek gün doğunca yola çıkmanın daha doğru olacağını söyledi. Böylece geceyi ormanda geçirme kararı aldılar.
Bu arada adının ‘ay taşı’ olduğunu öğrendiğimiz gezginleri koruyan taşların hikayesini de Can’ın ağzından öğrenmiş olduk. Biri siyah diğeri beyaz bu iki taş ayın iki yüzünü simgeliyormuş. Efsaneye göre bu taşlar ay ışığını içine çekiyormuş. Siyah olan ayın gizli görünmez yüzü, beyaz olan ise ayın aydınlık yüzünü simgeliyormuş. İnsanlar da iki parçadan oluşuyormuş. Biri gizli kırılgan tarafı, diğeri ise sadece sevgiyle bakanların görebileceği aydınlık tarafıymış. O yüzden iki taneymiş. Can da gezgin olduğu için bu taşların onu koruduğuna inanıyormuş ve onlarla oynamak rahatlatıyormuş onu.
Can ve Sanem yıldızların altında geceyi aynı yastığı paylaşıp yan yana uyuyarak geçirirken Ayhan ve Ceycey hackerin kimliğine ulaşmıştı. Sanemlerin evinde ise Mevkıbe ve Nihat Osman’ı damat olarak benimsemiş ve Sanem’le onu yüzleştirmek için yemek düzenlemişler ve Sanem’in eve gelmesini bekliyorlardı. Bu fikre sahip olmalarının nedeni ise “Kapanmaz yarayım, gece gündüz kanarım” diye ağlaya ağlaya Nihat’a San emin parmağındaki yüzükten bahseden Muzaffer’di tabi. Osman’la Sanemi el ele otururken gördüğünü de eklemeyi unutmamıştı. Leyla’ya da Sanem’i bir kez daha idare etmek düşmüştü.
Muzaffer’in Sanem’li billboardları görüp bunları Osman’ın yaptırdığını sanması ise yeni bir curcunaya yol açtı. Muzaffer televizyona çıkmış, Osman’ı hesaplaşmak için çağırıyordu. Oraya vardıklarında Osman onu iknaya çalışırken Mevkibe’nin birbirlerini sevmişler sözü işleri çığırından çıkardı. İki anne birbirine girerken onları ayırmak Nihat ve Osman’a düştü. Tüm bunların üzerine Mevkibe’nin “Anlamadığım bir şey var. Benim gibi sakin, kendi halinde birini bu kadın nasıl çileden çıkardı” demesi güldürdü. Nihayet Aydın ailesi ortada bir nişan olmadığına ikna oldu ama Muzaffer ve Aysun ikna oldu mu diğer bölümlerde göreceğiz. Mevkıbe’nin hayal kırıklığı yaşadığını belirtmeden geçmeyelim.
Sanem’in işyerinde sabahlayacağı ve Ona yardıma gideceği yalanını ortaya atan Leyla geceyi Ayhan ve Osman’ın evinde geçirdi. Osman Ona sevgilisi olmadığını, ama sevdiği bir kız olduğunu, yakında ona açılacağını söyledi Leyla’ya. Leyla kendinden bahsettiğinden habersiz, Osman’a açılması konusunda hem destek hem de gaz verdi. Bu arada bana mı öyle geldi yoksa Leyla Emre’den mi hoşlanıyor? Siyah giymeler, göz süzmeler pek hara alamet değil gibi geldi bana. Sanem’i Can konusunda uyarıp dururken gönlünü Emre’ye kaptırıp sonradan üzülmese bari.
Osmanların evde sabahleyin Ayhan’ın Leyla konusunda 20 yıldır izlemekten öteye geçemedin demesi Osman’ı harekete geçirir mi dersiniz?
Gelelim dizinin son sahnelerine: Ayhan ve Ceycey hacker’ın bulduğu adresten önce asıl hacker’a, oradan da onu tutan Hilmi’ye ulaşmışlardı. Hilmi’nin adresini aldıklarında Emre de oraya geldi. O da Akif’ten almıştı adresi. Ayhanlardan Hilmi’nin adresini alıp Can’a haber verdi. Ayhan da adresi Sanem’e mesaj attı. Emre’nin de oraya gittiğini söyledi. Böylece Sanem, Emre ve Can Hilmi’nin evine doğru yola çıkmış oldular. Emre Sanem’i suçsuz olduğu konusunda ikna etmişti ki Hilmi’yi görmesi ile işin arkasında Aylin olduğunu anladı. Ve nedenini anlayamadığım bir şekilde Aylin’i korumak adına adamı tutanın kendi olduğunu söyledi. Sanem bunun üzerine çok sinirlendi ve Emre’ye demediğini bırakmadı. Her şeyi Can’a anlatacağını söylediğinde ise Emre kendi yaptıklarını da ekleyerek hepsini söylemesini istedi, Sanem “Ne olursa olsun Can Bey’e her şeyi anlatacağım” derken Can içeri girdi ve “Bana ne anlayacaksın Sanem?” sorusunu sordu. Yanıtı alamadan bölüm sona erdi.
İhanetin affı olur mu? Aşk ihaneti affettirir mi? diye düşünmeden edemedim bu bölüm. Bu sorunun cevabını bize Can verecek. Emre ve Sanem’in oyunu elbet açığa çıkacak ama bu 7.bölümde olmayacak gibi duruyor. Fragmana bakarsak Can hala hiçbir şeyi bilmiyor ve Sanem yalanlarına devam ediyor. Bu duruma dayanamayıp işinden istifa ediyor ve bakkala dönüyor. Sanem kaçıyor, Can kovalıyor. Ama Sanem nişanlılık yalanını sürdürse de Ceycey ile konuşmasını duyan Can Sanem’in kendisini sevdiğini anlıyor ve peşini bırakmıyor. Eğlenceli bir bölüm bizi bekliyor anlayacağınız.
Benim gönlümden geçen Sanem’in dürüst olup her şeyi itiraf ederek şirketten ayrılması olurdu. Sanem’in yalanlarına devam etmesi hoşuma gitmiyor. İleride Can bunu öğrenince ilişkileri başlamış olursa eğer, çok yara alacak diye düşünüyorum.
Yeni bölümde Emre nasıl davranacak? Emre Aylin’e “ben yapmadım” dedi inandı ama şimdi Aylin’in yalanı ortaya çıktı. Bu durum Aylin’le arasında ne gibi gelişmelere sebep olacak? Aşkın gözü sevdiğini her şartta -yalanını yakaladığı halde, koruyacak kadar kör müdür? Yoksa Emre’nin bir planı mı var?
Emre yaptıkları ortaya çıkınca bunun hesabını Can’a ve babasına nasıl verecek? Herhangi bir mazeret onu haklı göstermeye yetecek mi merak ediyorum. “Emeğimi hiçe saydınız, ben gecemi gündüzüme kattım, abim bir gecede şirketin başına geçti” dese mesela bu açıklaması onu affettirecek mi? Bu soruların cevabını önümüzdeki bölümlerde almayı umuyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere…
Dizi ile ilgili diğer yazılar için İzledim / Erkenci Kuş kategorisine göz atmayı unutmayın…
(*) Kapak fotoğrafı için Wild Ivy’e teşekkürler…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.