Erkenci Kuş bu haftayı reyting sıralamasında Total’de 6,64 ile zirvede ve AB’de 5,66 reytingle 2. olarak tamamladı. Konuk yazarım Buke ‘nin kaleminden bölüm yazısına göz atmak ister misiniz? Keyifli okumalar ^^
Erkenci Kuş 31. Bölümüyle ekranlarımızdaydı bu hafta. Tüm bu haftalar boyunca aşktan, ihanetten, doğrulardan yanlışlardan bahsettik. Karakterlere yer yer hak verdik, yer yer haksız bulduk. Kızdığımız da oldu takdir ettiğimiz de…
Son iki bölüm de tam aşk ve aşk için mücadele temalı yazılmıştı. Geçen hafta Can’ın Sanem’e olan kırgınlığı, kendini Ağva’ya atma ve Polen’in Baklanlardaki fotoğraf çekimi işini kabul etmeyi düşünecek noktaya getirmişti Can’ı. Sanem’e sarf ettiği ağır sözlerin altında kızgınlıktan ziyade kırgınlık vardı. “Artık biz deme” derken köprüleri yıkıp atıyordu Can. Halbuki çok iyi biliyordu Sanem’in kokuyu neden verdiğini. İçten içe O’nu anlıyordu da. Ama katı kuralları, keskin kırmızı çizgileri Onu affetmekten alıkoyuyordu. Ne Sanem’le olabiliyordu ne de ondan vazgeçebiliyordu.
“Sen aramızdaki büyüyü bozdun Sanem. Sen de artık herkes gibisin.”
Sanem Can’ın haklı olduğunu kabul ediyordu ama Can için herkes gibi olmayı kabul edemezdi. İlk önce Can’ın peşinden gitmeyi reddetse de sonunda kendini affettirmek için her yola başvuracağını biliyorduk ve başvurdu da.
Geçen hafta Ağva’da saçlarını savuran, tuhaf tuhaf ve yapmacık şekillere giren, çok sevdiği patronuyla tesadüfen karşılaşmış Sanem karakterini ne kadar sevmediysem, bu hafta Can’ın karşısında dimdik duran, hatalarını yüzüne vuran, sözünü sakınmayan, kararlı, savaşı kaybettiği anda vazgeçmeyi bilen, hayallerini değiştirme vakti geldiğini kabul eden Sanem’i bir o kadar sevdim.
Ağva dönüşü o arabadan inerken Sanem Can’ın gitmeye karar verdiğini adı gibi biliyordu. O nedenleydi her şey normal gibi arkasını dönüp giderken gözyaşı dökmesi. Can orada Sanem’e gitmeye karar verdiğini söylerken yüzüne bakamıyordu. Sanem ise sözleriyle Can’ı derinden sarsıyordu.
“Kararını verdiysen tamam. Ama sana iki çift lafım var. Ben çok hata yaptım. Seni kaybetmemek için çok hata yaptım. Ama sonra çabaladım ben. Yani ne olursa olsun senin için çabaladım. Ne kadar zor olacağını bilsem de çabaladım. En azından denedim. Ama sen… Sen vazgeçtin Can. Kaçıyorsun Can. Her şeyden kaçıyorsun. Sorunlardan, benden annenden her şeyden kaçıyorsun. Sen annene çok kızgınsın ama annen gibi davranıyorsun. Sen bu kadar kaçmak isterken ben seni durduramam ki. Durdurmam. Madem kararını verdin. HOŞÇAKAL…”
Sanem, Can bu ilişkiden vazgeçtiği anda artık şirkette kalamayacağını anladı. Belki de şirketten ayrılırsa Can gitmez diye düşündü bu da mümkün. Sonuç olarak istifa mektubunu yazdı. Can gelmediği için Deren’e verdi ama Deren’in eli varmadı almaya Emre’ye yönlendirdi. Tüm çalışanlar üzgündü Sanem gidiyor diye ama en çok Ceycey… İkisinin vedası bölümün en sevdiğim sahnelerinden biriydi. Sahnenin komedi yerine dram ağırlıklı olması daha çok mutlu etti beni. Şakayla karışık bir veda istemiyordum çünkü. Sanem eşyalarını koliye yerleştirdikçe Ceycey’in usul usul geri çıkarması abartısız bir şekilde verilmişti. Ardından sarılmaları, sessizce süzülen yaşlar…
[wp_ad_camp_1]
Kim derdi ki gün gelecek Deren Sanem gidiyor diye üzülecek. Hepimiz sana çok alışmışız diyecek. Deren böyle davranınca Aylin meselesinden sonra Sanem ile aralarının düzelmesi bir anlık bir psikoloji değilmiş diyorum. Deren Sanem’e tavırlarında, sözlerinde samimi. İkiliyi anlaşırken izlemek keyif veriyor bana.
Sanem şirketle ilişiğini kesip, kendini sokaklara atmışken, Can da Sanem in sözleriyle yaşadığı sarsıntının etkisiyle kendini boksa vermişti yine. Eş zamanlı olarak çiftimizin duygu hallerini flashbackler eşliğinde izlediğimiz sahneyi beğendim. Sanem duygularını ağlayarak dışa vururken, Can’ın içine attığı duyguların ağırlığıyla iç hesaplaşması, yüzüne vuruyordu: sessiz, sedasız, donuk ama acı dolu…
Bölüm itibariyle Hüma Hanımın anlattığı aldatma hikayesinin gerçek olduğu da tescillenmiş oldu. Ben emin olamamıştım oyun mu acaba diye düşünmüştüm. Ama Can babasıyla yaptığı telefon görüşmesi sonucunda ondan bu konuda bir itiraf almış ve sonuç olarak annesine haksızlık ettiğine karar vermişti. Emre ile Can’ın konuşmasını duyan Hüma Hanım’ın sevinci samimiydi. Ailecek ilk kez ayni sofraya oturdular o gece. Duyduklarından aldığı güçle sabahleyin oğullarına yumurtalı ekmek bile yaptı. Geçmiş acılar bir anda unutulup mutlu aile tablosu sergilendi sahnede. Yalnız Hüma Hanım hemen oğlumla aram düzeldi havalarına girmese iyi olur bence. Yani karşısındaki bugüne bugün Can Divit. Ve Can, bir şekilde annesinin arkasından iş çevirdiği anladığı anda, bir kalemde siler O’nu.
Can annesiyle arasını düzeltmiş, lansman sonrası Balkanlara gitme planları yaparken Sanem ise dikkatsizse karşıdan karşıya geçerken yoldan geçen arabanın çarpmasıyla tanıştığı Yiğit’in, O’na hayatının fırsatını sunacak teklifi edeceğini bilmiyordu henüz.
Yiğit karakteriyle dizimize dahil olan Utku Ateş hoş gelmiş. Gerçekten de karaktere güzel bürünmüş. Sonradan iyiden kötüye evrilecek bir karakter olmamasını diliyorum. İlk izlenim samimi ve iyi bir karakter olduğu yönünde. Ve Can- Sanem ikilisinin ortasına bomba gibi düştüğü de bir gerçek. Evet Can ilk andan itibaren kıskançlığa başladı, iyi de oldu doğrusu. Hep Sanem’in Can’ı kıskanmalarını izlemek keyif vermemeye başlamıştı. Can’ın ise karşısına ilk kez ciddi bir rakip çıktı. Sanem için Yiğit sadece bir arkadaş ve gelecekteki patronu olacak olsa bile Can O’nu bir tehdit olarak görmeye başladı. Şimdi biraz da Can Sanem’i kaybetme korkusu yaşasın da keyifle izleyelim. Sanem’in pesinden koşma sırası Can’da artık.
Hastanede başlayan Can Yiğit gerginliği bölüm boyunca sürdü. Yiğit’in sakinliği, iyilik meleği halleri Can’ı çileden çıkardı. İkiliyi izlemek keyifliydi. Yiğit Sanem’den hoşlandı hoşlanmasına ama şirkette Yiğit’i görür görmez Deren ve Güliz’in, Onun peşine düşmeleri komikti. Yiğit Sanem’i sorunca hayal kırıklığı yaşadılar. İleride Yiğit’in pesinden koşanların çok olacağına işaretti bu sahne.
Yiğit’in hastane çıkışı Sanem’i evine bıraktığı sırada, Sanem’in günlüğünü arabaya düşürmesi, Yiğit’in defteri okumasıyla Sanem in önüne en büyük hayalini gerçekleştirme fırsatı doğdu. Sanem kitabını yazacak, Yiğit ise kitabı basacaktı. Sanem bu teklif karşısında çok heyecanlanmıştı. Düşünmek için zaman istedi. Zaten iki hafta daha Fikr-i Harika’da çalışmak durumundaydı.
Kendi adıma Sanem’in Yiğit’in teklifini kabul edip o kitabı yazmasını istiyordum. Sanem şirketten ayrılmalı ve kendine yeni bir yol çizmeliydi. Bu nedenle teklifi kabul edince sevindim. Yiğit’in sözleri de Sanem’i bu kararı vermede yüreklendirmişti ama asıl sebep Can’ı kaybettiğini kabullenmesiydi.
[wp_ad_camp_1]
Redmode lansman gecesi Sanem’in deyişiyle Can’ın veda lansmanıydı. Sunumu Sanem yapacaktı. Sanem hazırdı ama Can’ın son gecesi olduğunu düşündüğü için içi buruktu. Sunumu yapmaktansa son saatlerini Can ile geçirmek istiyordu. Bunun için de sunumu Deren’in yapmasını teklif etmeye karar verdi. Sanem Leyla’ya bunları söylerken Hüma duydu tabi ve Polen’e haber uçurdu yine. Can ile Sanem’i yan yana getirmemeye konuşturmamaya yemin etmiş sanki.
Sonuç olarak Sanem ve Deren’in sunumu birlikte yapmalarına karar verildi. Sunum Sanem’in doğaçlama konuşmasıyla sona erdi. Bu konuşma adeta Can’a bir meydan okumaydı. Can Sanem’in konuşmasını gururla dinledi.
Lansmanda Güliz’in Muzaffer’i, Ayhan’ın Ceycey’i kıskanması komik sahnelerdi. Ayrıca Ceycey’in Ayhan’la kasapta yaptığı konuşma da çok hoştu. Dediği gibi Ceycey’in artık sır yok, artık ne düşünüyorsa söylüyor.
Ceycey: Ayhan’cığım. Bıçaktan korksak kasap sevgili yapmazdık değil mi?
İki bölümdür beni en çok şaşırtan karakter Emre oldu. Sanırım kendisini affetmeye başlıyorum. Ve O’nun gerçekten hatalarını telafi etmek için çabaladığına da inanıyorum. O, kendi içindeki kötü yanı ortaya çıkaran Aylin’den kendini kurtardığından beri bir değişim vardı zaten ama emin olamıyordum. Oysa geçen bölüm annesine ağabeyinin yerini söylememesi, Hüma’ya yanlış adres vermesiyle gözüme girdi. İyi bir insan olma yolunda emin adımlarla ilerliyor Emre. Sanem’in Can’a iyi geldiğinin, ağabeyinin Sanem’i çok sevdiğinin farkında. Bu ilişkiyi destekliyor ve kendi çapında koruyor. Bu bölümde de lansman sahnesinde Sanem ile Can’ın dans etmesine vesile olan hareketi çok iyiydi.
Emre’den bahsetmişken Leyla ve Osman cephesine de bir göz atalım. Öncelikle iki bölümdür Osman Fikr-i Harika’yı bayağı su yolu yapmıştı. Her gün yolu oradan geçer olmuştu. Emre de bu konudan dertliydi. J
Geçen hafta itibariyle Osman artık sadece uğramak, Leyla’yı görmek için değil, mesleği sebebiyle de şirkette yerini aldı. Bizim mütevazi Kasap Osman’ımız, şöhret sarhoşluğuna kapılmış gibi bir hisse kapıldım ben. Reklam için seçilen oyuncunun yerine geçmeler, normalin belki de üzerinde ücret istemeler, ücretin miktarı fazla bulununca ya bu ücret olur ya da giderim havalarına girmeler… Özel hayatında Emre nedeniyle yaşadığı hayal kırıklıklarının acısını iş hayatında mı çıkarmayı planlıyor Emre’den göreceğiz.
Leyla ise Osman etrafında olduğu sürece kendini ve Emre’yi mutlu olduğuna dair kandırabileceğini düşündüğü için belki de Osman’ın tavırlarını gülümsemeyle destekler gibiydi. Leyla istediği gibi mantığıyla hareket edip kendi için en doğru kararı verdiğini savunsa da korkarım sonunda mantığı kalbine yenilecek ve kendini Emre’nin yanında bulacak. Emre ile konuşurken O’nu hala sevdiğini vücut dilinden anlamamak mümkün değil. Emre de farkında olduğu için kızı her fırsatta sorguluyordu zaten.
Bu hafta Osman’ı daha az gördük. Çekim sahnesinde Emre ile Leyla’yı yalnız bırakmamak için her fırsatta yanına çağırması Emre’yi içten içe delirtse de diyebileceği bir şey yok tabi. Yalnız ileride Leyla ile Emre tekrar bir araya gelirse Osman-Deren birlikteliği izlemek isterim. Kısa anlarda göz göze geldiklerinde aralarındaki çekim fark ediliyor. İkisi de mutlu olmayı hak ediyor ve bence birlikte güzel olurlar.
Lansman gecesine dönecek olursak Emre sayesinde dansa başlamıştı Sanem ve Can. Dans esnasında dünyada sadece ikisi var gibiydi. Birbirlerinin kollarındaydılar ya başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Can Sanem’e yine aşkla bakıyordu. Sanem Can ile göz göze anın tadını çıkarıyordu: Hiç ayrılmamışlar gibi, Can hiç gitmeyecekmiş gibi… Müzikle birlikte bu tatlı düş de sona erdi. Sanem son bir umutla Can’a konuşup konuşamayacaklarını sordu. Can kabul ederdi konuşmayı eğer Hüma Hanım son oyununu oynamasaydı. Sözde tansiyonu düşmüş de bayılacakmış gibi yapan Hüma’yı Can hemen kollarına alıp götürmesin mi? Ah Can ah! Daha iki gün önce annesinin her hareketinin anlamını nedenini çözebilen, Ona karşı temkini elden bırakmayan adam, annesine güvenmek için o anı seçti! Sanem ile konuşmak yerine annesiyle ilgilenmeyi seçti. İşte o an Sanem kaybettiğini kabul etti ve kendini anlatmaya çalışmaktan vazgeçti. Ertesi gün ise Yiğit’in iş teklifini kabul ettiğini açıkladı.
[wp_ad_camp_1]
Son sahneye geçmeden önce mahallede neler olup bitmiş bir hatırlayalım. Mevkıbe Nihat çekişmesi bu hafta da devam etti. “Organik ürün bakkal ürününe karşı” şeklinde adlandırabileceğimiz savaşı izlemek pek keyif vermiyor artık. Zaten mahalledeki olaylar da sanki vakit doldurmak için yazılıyor birkaç haftadır. Muzaffer karakteri genel olarak çok zorlama yazılıyor gibi hissediyorum. Karakterin patavatsızlığı güldürmüyor beni. Bu hafta yaptığı kampanyayla müşteri toplamasını saymazsak iki haftadır beğendiğim hiç sahnesi yok diyebilirim.
Patavatsızlık konusunda bu hafta Güliz de Muzaffer’le yarıştı. Sanem in kaza haberini aileye yetiştirmesiyle evdekileri bir telaş sardı. Es zamanlı olarak Ceycey de Ayhan’a kaza haberini veriyordu. Böylece herkes Sanemlerin eve doluşu verdi. Ortamı yatıştırmak da Leyla ve Sanem’e düştü.
Mahalle ayağında Mevkıbe Sanem dertleşme sahnesi en sevdiğimdi. Zaten anne kız, baba kız sahneleri güzel yazılıyor dizimizde. Sanem kesinlikle dram sahnelerinde duyguyu çok güzel yansıtıyor. Bu sahnede de içinin ne kadar acıdığı yüzüne ve sesine yansımıştı. Annesinin kollarında teselli ararken, annesi de sessiz gözyaşlarıyla O’nun acısını paylaşıyordu.
Sanem: Anne sanki biri kalbimi avucunun içine almış sıkıyor.
Mevkıbe: Biliyorum annem biliyorum. Öyle Kaza yarası beresi geçer de kalp ağrısı kolay geçmez annem.
Son sahnede Yiğit’in Sanem ve Can’a büyük bir sürprizi vardı. Yayınevini açacağı ofisi tutmuştu. Ne tesadüf ki ofis Fikr-i Harika’nın hemen altındaydı. Can için ikinci sürpriz Sanem’in iş teklifini kabul etmesiydi. Ama asıl bomba Polen’in şirkete gelmesiyle yaşandı. Polen Yiğit’e çıkışınca Sanem de Can da ne olduğunu anlamadılar önce. Yiğit Polen’e “ablacığım” diye hitap edince şaşkınlıkla bakakaldılar. Bölüm böylece sona erdi.
Ön izleme ve fragmanlara bakacak olursak Can ve Sanem arasında oldukça çekişmeli bir bölüm yaşanacak gibi. Komedi dozu yüksek bir bölüm gelecek gibi duruyor.
Yeni bölümde Polen ve Yiğit’in kardeş olmasının çiftimiz ve şirket çalışanları üzerinde nasıl bir etki bırakacağını merak ediyorum. Can’ın Yiğit’ten haberi yoksa bu da ilginç bir durum. İnsan eski sevgilisinin kardeşini tanır normal olarak. Ya iki kardeş arası kötü olduğu için Polen Yiğitten hiç bahsetmedi. Ya da Can isim olarak biliyordu ama hiç yüz yüze gelmedi. Sorularımın cevaplarını yeni bölüme bulmayı umuyorum.
Yeni bölümde görüşmek dileğiyle.
Dizi ile ilgili diğer yazılar için İzledim / Erkenci Kuş kategorisine göz atmayı unutmayın…
Erkenci Kuş Fragmanlar