Erkenci Kuş bu haftayı reyting sıralamasında Total’de 5,22, AB’de 4,80 reyting ile her iki kategoride de 3. olarak tamamladı. Konuk yazarım Buke ‘nin kaleminden bölüm yazısına göz atmak ister misiniz? Keyifli okumalar ^^
Erkenci Kuş’ta 32.bölümü geride bırakmış bulunuyoruz. Bölümü beğenip beğenmediğim konusunda kararsızlık yaşıyorum. Beğendiğim kısımlar elbette ki vardı ama gereksiz bulduğum sahneler ve karakterler de yok değildi bölüm içerisinde.
Öncelikle geçen hafta Sanem ve Can‘ı, Polen ve Yiğit’in kardeş olduğu gerçeğini öğrenmenin şaşkınlığı içerisinde bırakmıştık. Yeni bölümü de aynı sahneden açtık.
Sahnenin devamında öğrendik ki; Can’ın Yiğit’ten, Yiğit’in de Can’dan ismen haberleri varmış ama birbirlerini hiç görmemişler. Can Polen’in kardeşini Kanada’da öğretim görevlisi olarak biliyordu, Yiğit Can’ı gezgin olarak. Şimdi bu dörtlünün bir araya gelmesiyle işlerin iyice karışacağının, ortaya eğlenceli sahnelerin çıkacağının sinyalleri ilk sahneden verildi.
Bölüm boyunca Can ve Sanem’in, Polen ve Yiğit yüzünden kapışmalarını, birbirlerini iğnelemelerini izlemek keyifliydi. Sanem’i, lafını esirgemediği sahnelerde izlemek hoşuma gidiyor. Sanem ısrarla her sözüyle kendini anlatmaya, Can ise inatla anlamamaya daha doğrusu anladığı halde kabullenmemeye devam etti bölüm boyunca. Yani anlayacağınız varsa yoksa Can’ın gururu, Can’ın kırgınlığı, Can’ın gelecek planları, Can’ın kafa dinlemeleri… Varsa yoksa Can, Can, Can…
Sanem canı mı yanıyor, yeni bir hayata mı başlamak istiyor, Can’sız yoluna devam etmeye mi çabalıyor, hayallerini gerçekleştirmek için eline geçen fırsatı değerlendirmek mi istiyor kim ne? Sanem’in bunlara ne hakkı var ki… O’na düşen şirkette çalışmaya devam etmek, Can’ın dönmesini ve kendisini affetmesini beklemek.
Bu şartlar altında bence Sanem kesinlikle şirketten ayrılmalı. Can istediği kadar çeşitli oyunlarla Sanem’i şirkette daha fazla tutmanın yollarını arasın, Sanem kararlı davranmalı. Ve lütfen Hüma ve Polen’in evde verdiği yemek davetine Can “geleceksin değil mi?” dedi diye birkaç saniye önce “gitmem” dediği davete, birkaç saniye sonra “gelirim” dediği gibi peşinden koşmaya devam etmemeli Sanem. Bu konuda Ceycey’in serzenişine sonuna kadar katılıyorum.
CeyCey: Gitmem dedin gelirim dedin, arada virgül bile olmadı , an geçmedi.
Bu yemek olayı tamamen emr-i vaki olarak kabul ettirilmişti Can’a. Yiğit ablasının yaptığı tarifleri kitap olarak basacaktı ve fotoğrafları Can’ın çekmesi için hem Hüma , hem Polen baskı uyguluyordu. Bizim bildiğimiz Can emri-i vaki sevmez ve kesin tavrını koyardı ortaya. Oysa şimdi Polen’e “Biliyorsun benim emr-i vakilere zaafım var , hayır diyemem” diyor. Yeni Can Sanem dışında kimseye tavır koymayan, isteklere boyun eğen bir adam oluverdi. Yalnız bu sahnede Emre’nin alttan alta Can’a laf sokarak O’nu balkanlara gitmekten vazgeçirme çabası çok güzeldi.
Can belki de bu yemek saçmalığına sadece Sanem oradaysa katlanabileceğini hissettiği için gelmesini istemiştir. Ben Sanem’in yerinde olsam gitmezdim. Can’ı Polen’le görüp acı çekeceğine, oraya hiç gitmeyip, Can’ı umursamadığını, her istediğinde yanında kendisini bulamayacağını anlamasını sağlardım Can’ın. Can’ın yerinde olsam da Sanem’i çağırmazdım ki Yiğit’le aynı ortamda olmasın, ikisini yan yana görmek zorunda kalmasın. Ama durum bir nevi iş yemeği olduğu için hem kendilerine hem birbirlerine acı çektirmeyi göze aldı çiftimiz. Sahnenin devamında herkes evine çekildiğinde Can, Sanem, Emre ve Leyla bastırmaya çalıştıkları duygularıyla yüzleşiyorlardı Fikri Karayel’den “Hayal Edemezsin” şarkısı eşliğinde.
O yemekte tek acı çeken çift Can ve Sanem değildi tabi. Emre ve Leyla arasında geçen konuşmada da Leyla kırgınlığını açık seçik ortaya döküyordu. Emre ise , gözlerinden O’nun ne kadar mutsuz olduğunu anladığı için, dili istediği kadar mutluyum desin Leyla’nın, Emre ikna olmuyor, kızı itiraf etmeye zorluyordu. Sonunda abla kardeş bu işkence gecesine veda edip giderken Can ve Sanem’in birbirine bakışı çok anlamlıydı. İki kırgın, mutsuz , aşık…
Emre sadece burada da şirkette de her fırsatta Leyla’yla konuşmaya çalıştı. Leyla Sanem’in kendinden önce davrandığını, aslında önce kendisinin istifa etmek istediğini söylediğinde Emre buna asla izin vermeyeceğini, birlikte bir düzen kurduklarını ve O’na ihtiyacı olduğunu söylüyordu.
Bölüm boyunca Sanem alt katla şirket arasında mekik dokurken, Yiğit’in de durumu farklı değildi. Her fırsatta Sanem’e bir şey danışmak ya da güzel haberler vermek bahanesiyle şirketteydi. Tabi Polen de meydanı Sanem’e bırakmamak adına her fırsatta Can’ın yanında bitiverdi. Can istediği kadar Sanem’e fazladan iş yüklesin , kızımız aklına gelen fikirleri Yiğit’e iletmek için her fırsatı kolladı.
Sanem ve Ceycey’in konuşmadan anlaştıkları ama Ceycey’in hangi konuda anlaştıklarını bilemediği sahne belki de bölüm boyunca en eğlendiğim sahne oldu.
Biz şimdi hangi konuda anlaştık acaba? Hangi dahiyane fikri sunarak yardımcı oldum ben^^
[wp_ad_camp_1]
Sanem ve Can’ı bir kenara bırakırsak üzerinde konuşulması gereken bir adet Osman-Leyla – Emre vakası mevcut.
Mevkıbe ve Nihat organik ürün –bakk al ürünü kapışmasından nasıl olduysa başlarını kaldırdılar da Leyla ve Osman’ın sözlendiğini hatırladılar. Mevkıbe teklifiyle Nihat Osmanları yemeğe davet etti. Mevkıbe evlilik konusunda her türlü desteği vereceklerini, üstlerine düşen ne ise yapacaklarını söyleyerek Osman’ı rahatlatmak istedi. Ancak Leyla’nın tepkisi Osman için büyük bir hayal kırıklığı oldu maalesef.
Osman kadar Sanem de farkındaydı Leyla’nın agresif tavrının, evlilik için erken olduğunu söyleyip durmasının. Leyla bu söz olayının çocuk oyunu olmadığını anlamak zorunda artık ki Osman’la yaptığı konuşma sonucunda O’na yazın evlenme sözü vererek olayın ciddiyetini kabul etmiş oluyor. Ama yine de hepimiz biliyoruz ki eninde sonunda Leyla ile Osman birlikteliği bitecek. Tahminimce Leyla’yı bırakan Osman olacak. Osman Leyla’yı o kadar seviyor ki O’nun mutsuz olacağını bile bile evlenemez onunla. Bu hafta açık açıkça söyledi zaten . Aralarındaki diyalog ilişkinin geleceğini gösterir gibiydi.
Osman: anımda mısın peki? Yani gerçekten yanımda mısın? Gerçekten beni istiyor musun Leyla? Bak aklında biraz şüphe , biraz soru işareti varsa şimdi söyle. Sonra kaldıramam.
Leyla: Osman bak. Benim bu hayatta isteyeceğim en son şey seni üzmek olur.
Osman: Eğer istemediğin halde benimle evlenirsen işte o zaman üzülürüm Leyla.
Bu diyaloğun üzerine Leyla’nın teklifiyle yaza evlenme kararı alınmış olsa da bu işin akıbeti zaman içerisinde belli olacak.
Hüma Hanım’ın Mevkıbe’yle arayı iyi tutup onu kızlarıyla ilgili yönlendirme planı ve mahalledeki buluşma, Muzaffer’in her ortamda ot gibi bitmesi – ki bu bölüm başrolden çok Muzaffer izlediğimizi hisseden ve bundan keyif almayan bir tek ben miyim bilmiyorum – Aysun’un oğlunun işine burnunu sokması , en son iki annenin birlik olup Muzaffer’i dükkandan kovmasıyla, kürkçü dükkanı misali kapağı daha bir gün önce parasıyla hava attığı Nihat Babasının bakkalına atan Muzaffer, dizinin mahalle ayağında yaşanan olaylardı. Bir de Ceycey’in evinde toplanan gençlerin Osman’ın reklamını izleyip analiz etmeleri, araya sıkıştırılan evlilikle ilgili düşünceler, herkesin topu diğerine atması, konuşmaktan kaçan Ceycey’in herkes gittikten sonra Ayhan tarafından sıkıştırılması vardı ki diğer olaylara nazaran daha izlenesi bir sahneydi. Ceycey yine Ayhan’ı çileden çıkarmayı başardı. Ama unutmasın ki fazla naz aşık usandırır. Sonunda Ayhan pes eder gider, Ceycey yalnız hayatına geri döner. Belki o zaman Ceycey’in bu ilişkiyi ciddiye aldığı , Ayhan’ın peşinden koştuğu sahneler gelir belki.
Mahalle ayağı eskisi kadar keyif vermiyor maalesef. Mahalle olarak Aydın ailesinin evi , Ayhan ve Osman, Ayhan ve Ceycey gösterilse yeter. Bakkal – organik davası bitsin artık lütfen!
Bölümün sonuna yaklaşırken Sanem ve Can’ın mutsuzluğuna , acı çekmelerine gönlü razı olmayan Ceycey , Ayhan’ı arayarak bir plan yapmaları gerektiğini söyledi. Bunu duyan Güliz başta olmak üzere, Leyla , Emre ve Deren de bu plana dahil olmaya karar verdiler. Sanem’den gizli yapılan toplantı sonucunda çiftimizi buzhaneye kapatmaya karar verdiler. Böylece üşüyecekler, soğuktan birbirlerine yanaşacaklar, bakışacaklar sonra da barışacaklardı. Plan yapıldı. Ceycey Sanem’i , Deren de Can’ı buzhaneye getirdi. Buzhane’nin kapısının kitlenmesinden itibaren dışarıda meraklı bir bekleyiş başladı. İçeride neler olacaktı? Ayhan saat tutmuştu ve o yeteri kadar içeride kaldıklarına karar verene kadar bekleyeceklerdi.
Can ve Sanem buzhanede karşı karşıya geldiklerinde kendilerine oynanan oyunu anladılar haliyle. Ama didişmekten de geri kalmadılar. Sanem’i Can’ın kendisini özlediğini bildikleri için arkadaşlarının bunu yaptığını söyledi. Can inkâr edince rüyalarına bile giriyor olabileceğini söyleyerek kışkırttı O’nu Sanem. Can ise Sanem’i peşinden koşmakla itham etti. Asıl özleyenin peşinden ayrılmayanın Sanem olduğunu söyledi. Bu arada Sanem iyice üşüyünce Can montunu ve atkısını Sanem’e verdi. Sanem soğuğa rağmen konuşmaya çalışacağını söyleyerek, kendine yeni bir hayat kurmak istediğini yineledi. Soğuktan donmak üzere olduğunu söyleyince Can dayanamadı Sanem’e sarılmayı teklif etti. Sanem gerek yok dese de can atıyordu Can O’na sarılsın diye. Can da sarılırken açıklama yapmaktan geri kalmıyordu. “Bayıldığımdan değil, soğuktan donma diye.” Sanem Can’a ne kadar sıcak olduğunu söylerken Can da kendinde kurt adamlık olduğunu söylüyordur.
Montun sıcak tutmasıyla başlayan sohbet Balkanlara oradan Polen ve Yiğit’e bağlanırken ikili arasındaki gerilim yine arttı. Can ajansta kalmasını için yine Sanem’i iknaya çalıştı. Misilleme şeklindeki konuşmaları eğlenceliydi. Gelecekten bahsederken konu yine yalanlara geldi. Sanem her şeye rağmen, hatalarıyla yüzleştiğini ve kabul ettiğini ama bu ilişkiden vazgeçmediğini yineledi durdu.
Bu sahnede en çok dikkati çeken Deren Can’dan telefonunu istediğinde Can’ın telefonun şifresini söylediği an oldu. 2602 Demet Özdemir’in doğum günü imiş. Sıkı takipçiler bu detayı atlamamışlar ve pek hoşlarına gitmiş.
[wp_ad_camp_1]
Can ve Sanem’le eş zamanlı olarak Emre de Leyla’yı bankaya gitme bahanesiyle şirketten çıkarmış ama bankayı geçerek konuşacaklarını söylemişti. Leyla ısrar edince Emre arabayı kenara çekti. Arabadan inip tartışmaya başladılar. Konu her zamanki ki Osman’dı. Emre Leyla’dan bir şans daha istiyor, Osman’la evlenip ömür boyu mutsuz olmasını istemiyordu. Leyla ise O esnada bir gece önce Osman’a verdiği sözü hatırlıyordu. Leyla ısrarla Osman’la mutlu olduğunu tekrarlayarak hem kendini hem Emre’yi ikna etmeye çalışıyordu.
Son sahnede buzhanenin kapısının açılmasının ardından çiftimiz kendini dışarı atarken ayı yollara gitme kararları almışlardı. Can hemen ertesi gün Balkanlara , Sanem ise aynı gün şirketten ayrılıp Yiğit’in yanında yayınevinde yeni işine başlayacaktı. Yani Ceyceylerin planı bir noktaya kadar işe yarasa da barışma konusunda maalesef sınıfta kaldı.
Buzhanenin önünde birbirlerine yollarının açık olmasını söylerken göz göze geldikleri yanda gözleri birbirine “gitme kal” diyordu. Bu sahneyle bölümün sonuna geldik.
Yeni bölümden ilk sahneden anladığımız kadarıyla Sanem yayınevinde çalışmaya başlamış. Belki de ilk günü. Yeni hayatının ilk gününde giyim tarzını da değiştirmiş kızımız. Şirkete kalan eşyalarını almak için çıktığında asıl amacının Can’ı görmek istediği de apaçık ortadaydı. Ceycey Can’dan bahsettikçe Sanem bu ismin O’na bir şey ifade etmediğini, hiç etkilenmediğini söylese de bu sözler Can gelince yutulacak belli ki.
Fragmana bakacak olursak Can ve Polen hala gidememişler. Sanem Polen’in saçını başını yolmaktan bahsederken , Can Yiğit’i dövmekten bahsediyor. Ve bir şekilde muhteşem dörtlü bir yemek programı ya da yarışması gibi bir yerde bir araya geliyor. Eğlence dozu yüksek bir bölüm bizi bekliyor gibi görünüyor.
Dram ve komedi unsurlarının dengeli bir şekilde dağıldığı, gereksiz sahnelerin çok fazla yer kaplamadığı, Sanem’in Can’a karşı dik durduğu bir bölüm izlemek umuyorum. Yeni bölümde görüşmek dileğiyle…
*Tweet’leriyle yazımı renklendiren Guler ‘e çok teşekkürler.
Dizi ile ilgili diğer yazılar için İzledim / Erkenci Kuş kategorisine göz atmayı unutmayın…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.