ERKENCİ KUŞ – Hiç Bitmesin

Erkenci Kuş Bölüm yazısı bir hafta arayla yeniden blogda, tabii ki konuk yazarım Buke ‘nin kaleminden… Keyifli okumalar ^^

Yazıya geçmeden önce reytinglere de göz atalım: Dizi  Total’de 6,43 reyting, 14,42  share ve AB’de 5,49 reyting, 14.27  share ile ikinci ama  20+ABC1’de 6.80 reyting, 15,40 share ile zirvede…

 

Sanem ve Can’ın yanlış zamanda yanlış yerde bulunmalarıyla başlayan, patron çalışan ilişkisinden arkadaşlığa, arkadaşlıktan kısa süreli de olsa aşka, aşktan nefrete, nefretten tekrar arkadaşlığa dönüşen birlikteliklerinin bu hafta finali itibariyle sevgiliğe uzanışının yol hikayesi Erkenci Kuş…

Tüm hatalara, yalanlara, güven problemlerine rağmen birbirinden uzak duramayan çiftimizin arkadaş olarak kalamayacağının sinyalleri haftalardır veriliyor bizlere ki, verilmese dahi bu ilişkinin arkadaşlık düzeyinde kalamayacağını hepimiz biliyorduk. Aralarındaki elektrik ve çekim görülmeyecek, hissedilmeyecek gibi değil çünkü.

Dizimizde aşk iyi hoş ama aşk ve kıskançlık üzerine kurulan tema artık bir kısır döngü halini aldı gibi hissediyorum. Dizi sanki kendini tekrar ediyor ve her hafta aynı konular işlenirken bölüm yazıları da kendini tekrar eden bir hal alıyor sanki.

Sanem ve Can’ın arkadaşlık muhabbetine sığınarak bölümlerdir birbirlerini kıskanmaları, entrika çevirme bayrağını Emre’ye teslim eden Aylin, bitmek bilmez paranoyalarıyla  Ceycey, şirketteki varlığı haftalardır sadece ona buna bağırmak şeklinde devam eden Deren, mahallede Muzaffer, 3 haftadır dargın olan Mevkıbe ve Nihat, her fırsatta Emre’ye inanan Leyla, Leyla’dan uzak durmaya karar verip bunu uygulayamayan ve her defasında kız Emre’yle gidince bozulan Osman. Sanem’e aşık erkekler, Can’a aşık kızlar… İkiliyi kıskanan ve ayırmaya çalışan yan karakterler…

Tüm bu konular o kadar aynı ki bir yerden sonra izlemesi tat vermiyor. Tüm bu olanlar içinde bir tek Ceycey Ayhan aşkı az da olsa ilerleme kat ediyor gibi duruyor.

Bir de haftalardır gelmesini ve hikâyeyi hareketlendirmesini beklediğimiz Hüma Hanım karakterini canlandıracağı duyurulan Ayşegül Aldinç var ki telefonla diziye dahil etmekten başka bir ilerleme kaydedemedi sayın senaristimiz. Biz de izleyiciler olarak karakterin diziye katılmasını beklemekten yorulduk haliyle.

Korkarım hikâyeye hareket gelmedikçe – hareketten kastımız kıskançlık değil tabi ki- bu durum reytingleri etkileyebilir diye düşünüyorum…  İzleyici eğer ekran başından mutlu ayrılmazsa, zamanla dizi takipçi kaybedebilir gibi hissediyorum.

Bu gidişatın düzelmesi dileğimle bölüm değerlendirmesine geçeyim.

Bu haftaki bölümde yaşananlara geçmeden önce geçen hafta yaşananları kısaca hatırlayalım.

Öncelikle geçen hafta Emre’nin Aylin’le birlikte yaptığı planı harekete geçirişini izlemiştik. İlk önce Aylin’in yerleştirdiği kamerayı Emre’nin aldığını tahmin eden Sanem bunu direkt Can’a söylemek yerine Emre ile konuşmayı tercih etmişti. Sanem’in her şeyi gördüğünü anlayan Emre önce Sanem’i tehdit edip ağzını sıkı tutmasını istemiş, sonra da Sanem’den önce davranıp Can’la konuşmuş, Aylin’i polise vermemek karşılığında kameranın yerini öğrendiğini söylemişti. Can kardeşinin samimiyetine inanmıştı ve O’na güveniyordu artık. Ağabeyinin güvenini kazanmasının arkasında bir işler çevirdiğini tahmin etmeyen, Emre’nin pişmanlığına inanan yoktur diye düşünüyorum. En azından kendi adıma buna hiç inanmadım diyebilirim.

 

 

Bölüm sonunda gördük ki Emre Fabri ve Aylin’le iş birliği yaparak şirketi Can’dan alma peşindeymiş … Önce Fabri ile anlaşıp şirketteki hisselerinden vazgeçmemesini sağlamış. Ardından Fabri Aylin’i temsilcisi olarak atamış. Fabri’nin hisseleri satmaktan vazgeçtiğini öğrenen Can çok öfkelenmişti. Üzerine Aylin’in şirkete gelmesi ve Fabri adına orada olduğunu söylemesi tuz biber olmuş ve Can soluğu Fabri’nin şirketinde almıştı. Tabi ki Fabri’yi yerinde bulamamıştı. İtalya’ya gittiği bilgisini edinmiş ama inanmamıştı. Oradan ayrılıp şirkete döndüğünde ise Sanem ve Emre’yi konuşurken bulmuştu. Bölüm burada sona ermişti.

 

[wp_ad_camp_1]

 

Peki bakalım çiftimizi sevgililiğe taşıyan yolda bu hafta neler yaşanmış?

Bu hafta Sanem ve Emre’nin konuşma sahnesiyle başladı. Geçen hafta Emre Aylin’le yaptığı sözde kavgaya Sanem’i de izleyicileri de inandıramadı.  Sanem bunu Emre’ye söyleme ihtiyacı hissetti. Ama Emre’nin şaşırtıcı teklifiyle karşılaştı. Emre hisseleri geri alıp Aylin’i göndermenin karşılığında, Sanem’den Can’dan ve şirketten ayrılmasını istedi. Sanem cevap veremeden Can geldi ama bir şey soramadan Deren araya girdi. Can Deren’in odasına geçtiğinde ise Emre ve Sanem konuşmaya devam ettiler. Sanem hiçbir yere gitmeyeceğini söylediğinde Emre O’na aşkının sahte olduğunu kanıtladığı ithamında bulundu. Çünkü bu noktaya gelmelerinin sebebi Sanem’in Fabri ile yaptığı anlaşmaydı. Sanem hatasını kabul ediyordu zaten ama Emre’nin iki yüzlülüğü onu şaşırtmaya devam ediyordu. Can’ın geldiğini gören Emre’nin konuyu değiştirişine pes dedim. E ne demişler: Üzüm üzüme baka baka kararır.  Emre de Aylin in kopyası olma yolunda hızla ilerliyor.

Emre Aylin’den devraldığı bayrağı emin adımlarla taşıyor. Bölüm boyu Sanem’e yalnızken gösterdiği yüzünü Can’la birlikteyken ustalıkla sakladı. Sanem’i tehdit ederken Can’ın yanında pişman ve hatalarını düzeltmeye çabalayan küçük erkek kardeş rolüne büründü. Garibim Can da kardeşiyle “sevgili” arkadaşı Sanem’in arasını düzeltmek için kendince organizasyonlar yaptı.

Aylin ise Emre’nin O’na ilgisini fark ettiği için Leyla ile uğraştı.  Yetmedi Sanem’i lansmanda rezil edecek planlar yaptı.

 

 

Şirket için çok önemli olan Kompass Sport lansmanına hazırlık konusunda Sanem’e büyük iş düşüyordu koordinatör olması sebebiyle. Can O’na yapılacakları detayı ile anlattı.  Billboardların lansman sonrası İstanbul’un her yerinde sergileyeceğini özellikle belirtti. Yapılacak şey belliydi. Semt adlarıyla slogan ve resimler eşleştirilecekti. Peki Sanem ne yaptı? İşi Ceycey’e pasladı. Peki neden? Çünkü Ceyda ve Can spor salonunda çalışacaklardı ve onları takip etmek, şirketteki görevinden daha önemliydi Sanem için.

Sanem ve Ayhan Osman vasıtasıyla Can’ın düzenli gittiği spor salonuna temizlik işine başlamışlardı. Günde bir saat de spor yapma hakları olacaktı. Bizimkilerin temizlik anlayışı üzerine çalışan varken spor aletlerinin tozunu almaktan ibaretti. Bunları yaparken de Can ve Ceyda’nın gelmesini beklemek. Ceyda ve Can’ı göz hapsine alan çiftimiz spor salonunu birbirine katmaktan geri kalmadılar. Nihayet Ceyda ve Can’ın boks dersi bitmişti. Ceyda Can’ın yanından ayrılırken Can röportaj saatine kadar biraz daha çalışacağını söyledi. Sanem’in devreye girme zamanı gelmişti.

Boks eldivenleri ve kasketini giyip piste çıkan Sanem Can’a seslenip O’na birkaç hareket öğretmesini istedi. Can tabi ki arkası dönük ve sesini değiştiren yabancının Sanem olduğunu anladı. Can piste çıkınca Sanem atağa geçti. Can O’na işleri halledip halletmediğini sorarken, Sanem O’na Ceyda’yla ilgili hesap soruyordu kendince. Can’ın kendinden başka arkadaşı olamazdı. Tek arkadaşı Sanem olmalıydı. Can onu durdurmaya çalışırken düştüler. Can altta Sanem üstteyken, Can O’nu çevirdi. Aralarındaki diyalog aslında ilişkilerinin gidişatını gösteriyordu.

 

 

 

Can: Bence nakavt…

Sanem : Bence daha yeni başlıyor.

Can : Hiç bitmesin o zaman.

 

Şirkete döndüklerinde Deren’in hışmıyla karşılaştı çiftimiz. Deren tepkisinde sonuna kadar haklıydı. Çünkü Sanem sorumluluğundaki işi eline yüzüne bulaştırdı. Billboard boyutunda olması gereken görseller poster boyutunda geldi matbaadan. Can Sanem’e karşı Deren’e göre yumuşak davrandı. Burada Can’ın en beğendiğim hareketi Sanem’in hatasını Ceycey’e de mal eden Deren’in aksine, Ceycey’in bu işte bir sorumluluğunun olmadığını söylemesi oldu. Asıl hata Sanem’in idi ve O’na hatasını telafi etmesi için bir fırsat daha tanıyacağını söyledi. Merak ediyorum Sanem’e âşık olmasaydı Can yine ona bu kadar toleranslı davranır mıydı? Gerçi şimdiye kadar hiçbir çalışanına çok sert tepki verdiğini görmedik ama bu hata bunu gerektiriyordu.

Sanem’in tek sorumsuzluğu bu değildi bu bölüm. Ceycey’le birlikte daha önce de matbaaya gitme bahanesiyle şirketten ayrılmış ve Emre’yle telefonda görüştüğü Aylin’i basmak için dedektifliğe soyunmuşlardı. Emre’yi Aylin’le basmak için yola çıkan ikili telefondaki Aylin’in başka biri olduğunu fark edince büyük bir hüsran yaşadılar. Ve tabi ki Emre’ye de yakalandılar.

 

Umarım Sanem de yaptığı bu hatadan sonra işine dört elle sarılır ve gereken özeni gösterir.

Gece boyu Can’ın evinde lansman için son hazırlıklar yapıldı.  Sanem ve Leyla’nın Can’ın evinde olduğunu öğrenen Mevkıbe, kızların O’na yalan söylediğini düşündü. Sanem’den Can’ın evinin adresini istedi. Ardından da eve sarmalı bir baskın yaptı. Gerçekten evde herkesin çalıştığını görünce sarmaları ikram etti ve bir nevi sevap kazanmış oldu.  Kızlarının sözlerine inanmış olsa da yine de kızların işi bitene kadar evden ayrılmadı, hatta renk konusundaki fikirleriyle Ceycey e yardımcı bile oldu. Leyla zor da olsa O’nu birlikte gitmeye ikna etti. Sanem’i ise eve Can bırakacaktı.

Konu Mevkıbe’den açılmışken mahalleye doğru bir uzanalım dilerseniz. Geçen hafta Mevkıbe, başkanlığının ilk icraatını gerçekleştirmiş, Aysun’un tüm sabotaj girişimlerine rağmen Mahalle Kütüphanesi’ni açmıştı. Ancak açılış sonrası Leyla Emre – Sanem Can çiftlerinin samimiyeti sebebiyle de Aysun’un diline düşmekten kurtulamamıştı.

Bu bölüm Aysun’un sözlerinin etkisiyle her konuşmalarını dinlemeye kalktı kızlarının. Kızlar da bunu fark edip açık vermediler tabi.

Kütüphanenin açılması kadınlar adına bir uğraş olmuştu ve güzel talep vardı.  Ancak kadınların memnuniyetinin aksine erkekler bu kütüphaneden hiç memnun değillerdi. Erkeklerin konuşmalarını duyan Aysun İhsan’ı erkekleri kütüphaneye karşı kışkırtmak üzere görevlendirdi. Bütün işleri kahvede oturmak olan, kütüphane açılışına destek olmak adına temizliğe yardım bile etmeyen erkekler, şimdi eşleri kütüphaneden çıkmıyor, evde yemek pişmiyor diye isyandaydı. Tamam yemek yapmayacak kadar evden kopmak da abartı ama kadınların sosyalleşmek amacıyla kütüphaneye gitmelerini eleştirmek de mantıklı değil. Kahvede sosyalleşiliyorsa, kütüphanede de pekala sosyalleşilebilir.

İhsan tam bu kışkırtma işini başarıyordu ki oyunu anlayan Nihat devreye girdi ve erkekleri kadınlara ihtiyaçları olmadığı konusunda ikna etti. Kendi yemeklerini pişirebilir, kendi işlerini kendileri halledebilirlerdi. Erkekler Nihat’ı dinleyince Ihsan oradan ayrıldı mecburen.

Dışarıda ah kam kesen Nihat evde çamaşır yıkamaya kalkıştı. Malum o çamaşırlar yıkanmadığı için isyan bayrağını çekmişti Nihat. O yüzden Mevkıbe susma yemini etmişti ve 3 bölümdür bu küslük devam ediyor. Nihat güzelce renkliler ve beyazları ayırdı- ki ben karışık atar beyazlar boyanır diye düşünmüştüm – deterjanı da koydu. Ön yıkama gözüne de koydu gerçi ama asıl hata bunda değildi. Tam kendi kendime çamaşır işini kıvıracak Nihat derken, yumuşatıcı yerine yüzey temizleyiciyi dökünce makineye, ev resmen köpük banyosuna döndü. Mevkıbe ve Leyla olayın üzerine geldi. Leyla müdahale etmek istediyse de Mevkıbe onu engelledi. Nihat mutfakta köpüklerle baş başa kaldı.

Leyla’nın anne ve babasına bu küslük konusundaki isyanına sonuna kadar bir izleyici olarak ben de katıldım. Umarım Leyla’nın verdiği belgesel cezası işe yaramıştır da ikili daha fazla uzatmayıp barışırlar çünkü bu hâlleri sıkıcı olmaya başladı.

Muzaffer’i çok görmedik bu hafta ama çok bir şey kaybettiğimizi de düşünmüyorum. Osman geçen hafta Deren’in tanıdığı olan oyunculuk ajansına başvurmaya karar vermişti, sırf Leyla’nın Emre’ye ilgisini kıskandığı ve Leyla kendini bir türlü görmediği için. İşte Muzaffer kendini bir nevi Osman’ın menajeri olarak tayin etmiş. Kendi telefonunu vermiş ki belki Osman’a gelecek teklifleri kendi kapar! Ne olacak Muzaffer’in bu herkesi kıskanır hali bilmiyorum. Sonunda Osman’a iş geldi. Korumayı canlandıracaktı ama çekim için giderken, Leyla’nın Emre’nin arabasına binmesi üzerine arkasından konuşan mahalleli gençlerle kavga etti.  Bu olay çekim işini bozar mı acaba derken Osman’a artı olarak geri döndü. Yüzündeki yara ve morluklar sayesinde makyaja gerek kalmadan doğal haliyle kamera karşısına geçti. Bu deneyimden memnun ayrıldı Osman.

 

[wp_ad_camp_1]

 

Gelelim lansman gecesine. Lansmanda kampanya sunumunu yapacağı için çok heyecanlı olan Sanem salona girdiği anda başta Can olmak üzere, herkesin ilgi kaynağı olmayı başardı. Üzerine giydiği lacivert elbisesiyle çok hoş olmuştu. Ceyda, Gamze, Deren bundan hoşnut değildi tabi. Sanem’in deyimiyle pirinalar bir değildi ki… Hepsi Can’la Sanem’in arasını bozma derdindeydi. Diğer yandan Aylin ve Emre de Sanem’in sunumunu baltalayıp O’nu rezil etmek istiyorlardı. Onların da derdi aslında Sanem ve Can’ın arasının bozulması, önce Sanem’in sonra Can’ın şirketten gitmesiydi. Aylin dahiyane(!) bir fikirle Sanem’i rezil edecek oyunu kurdu. Sanem’in sunum dosyasını bilgisayardan sildi. Görsel hafızası bu kadar güçlü olan birini bu yolla alt edebilmek büyük başarı olurdu doğrusu. Sanem Ayhan’a her şeyin kafasında olduğunu, ancak sunumu nasıl yapacağını, konuya nasıl başlayacağını bilemediğinden yakınıyordu sunum öncesi.

Sunum anında Sanem bilgisayardaki dosyanın boş olduğunu fark edince büyük bir şaşkınlık ve panik yaşadı. İşte o anda en doğru hareketi yaptı ve kendini motive edebilecek tek kişinin gözlerinin içine baktı: Can’ın.

Can gözleriyle Sanem’e güç verdi. O’na bunu başaracağına inandığını hissettirdi. Baş işaretiyle hadi başla dedi. Ondan aldığı destekle Sanem söze bir başladı pir başladı. Sevenlerini duygulandırıp gururlandırırken, düşmanlarını kıskandıracak, salondakileri kendine hayran bırakacak bir sunum yaptı. Can bu sunumdan çok memnun kaldı ve Sanem’i takdir etti.

 

 

Sanem bu gösterdiği başarıyla hemen havalara girmişti. Aylin planı başarısız olduğu için bozulmuştu ama oyunlarına devam edecekti tabi ki. Bu sefer garson kızı ayarladı ve Sanem’in üzerine içki döktürdü. Sonra da kız, üzerini temizlemesi için Sanem’i götürdüğü tuvaletin kapısını kilitledi.

Sanem, kızın elbiseyi temizlemek için deterjan getirmeyi geciktirmesi üzerine, tuvaletten çıkmak isterken içeride kilitli kaldığını fark etti. Dışarıya çıkmanın yollarını aramaya başladı.

Salonda ise Ceyda ve Gamze sürekli olarak Can’a artık partiye gitmeleri gerektiğini söylüyorlardı. Can ise Sanem’i beklemekte kararlıydı. Onlara gitmelerini, Sanem’i bekleyeceğini ve birlikte arkadan gelebileceklerini söyledi. Ceyda ve Gamze Hanımlar bu duruma memnun olmadı tabi. Can Sanem’i Güliz’e sordu. Güliz durumu anlattı ve tuvalette olduğunu söyledi.

Can Sanem i bulmak için lavaboya giderken, Sanem pencereden dışarıya sarkmış atlayıp atlayamayacağına bakıyordu. O sırada ayağının altındaki masa devrildi ve pencerede sıkıştı kaldı. Yardım çağırırken Can geldi.

Sanem’i pencereden sarkar halde gören Can büyük bir şaşkınlık yaşadı. Aralarında geçen eğlenceli diyalogların ardından Can Sanem’i çekerek dışarıya çıkarmaya karar verdi. Umduklarından çok daha kolay bir şekilde Sanem dışarıda ve Can’ın kollarındaydı artık. Sanem elbisesi söküldü, üzerine içki döküldü diye söylenirken, Can hiçbir şeyin mahvolmadığını, harika göründüğünü söylüyordu O’na. Ardından Can ve Sanem arasında geçen konuşmayla bölüm sona erdi.

 

Can: Gidelim mi?

Sanem: Tamam sen git, ben peşinden gelirim.

Can: Niye ayrı ayrı gidiyoruz? Birlikte gidelim.

Sanem: Can… Olmaz… Yani… Nasıl birlikte gidelim? Ya ben hep senin yanında olamam. Sen benim patronumsun, ben senin çalışanınım. Ben hangi sıfatla senin yanında olacağım.

Can: SEVGİLİM… Sevgilim olarak.

Sanem: Biz arkada… (öpücükle sözü kesilir Sanem’in)

Can: Ben bu arkadaşlık oyunundan fazlasıyla sıkıldım. Sen benim SEVGİLİMSİN…

 

 

 

Can böylelikle kendi başlattığı arkadaşlık oyununu kendi bitirmiş oldu. Bu an itibariyle bir nevi ilişkinin adı da konulmuş oldu. Sanem tabi ki bu duruma itiraz etmeyecek zira dünden razı Can ile sevgili olmaya…

Ön izleme ve fragman ışığında yeni bölümde aşk rüzgarları estiğini söyleyebiliriz. Aşk rüzgarları esiyor esmesine ama Sanem yine bu aşkın gizli yaşanmasından taraftar gibi… Ailesi duysun istemiyor anladığım kadarıyla. Aylin bunu öğrenince büyük aşkın duyulması için yeni bir plan yapacak gibi duruyor. Ceyda şirket CEO’su olarak etrafta dolanmaya devam edecek gibi… Can’ı elde etme oyunlarının da sürmesi olası bu durumda.  Umarım Can onunla arasına gerekli mesafeyi koyar ve söylenmesi gerekenleri söyler de bu kıskanma, kıskandırma mevzusu sonsuza dek kapanır.

İzleyici olarak ekrandan mutlu bir şekilde ayrılacağımız, her konuda tatmin edecek, karikatürize edilen karakterlerin normalleştirildiği güzel bölümlerde buluşmak dileğiyle…

 

Herkese iyi okumalar, yorumlarda buluşmak üzere…

 

Dizi ile ilgili diğer yazılar için İzledim / Erkenci Kuş kategorisine göz atmayı unutmayın…

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

24 dakika Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce