İzledim

EŞREF RÜYA – Bir Ateşe Attın Beni

Eşref Rüya 5. Bölüm analizi  Gözde nin kaleminden… Keyifli okumalar ^^
Geçtiğimiz bölümü Nisan’ın Eşref’i bıçaklamak zorunda kalmasıyla noktalamıştık. Anladık ki Eşref gerçekten bıçaklanmış, hatta Nisan’dan kendisini öldürmesini istediklerinden bile haberdar değilmiş ve onu takip eden dostları, herhangi bir prodüksiyon da yokmuş. Açıkçası Eşref’in cep telefonuna hiç bakmayacak / baktırmayacak kadar Nisan’a güveniyor olması veya ondan hiç işkillenmemiş olması oldukça şaşırtıcı. Evet, aşk insanın ayarlarıyla oynanan, kalbini, beynini, tüm organlarını aynı anda etkileyen yegane duygu ancak yine de Eşref gibi kurnaz diye nitelenen bir adamdan bunu beklemezdim. Belki de her şeyden haberdardı ve biz bunu ileride öğreneceğiz, kim bilir? Ethem Özışık dizilerinde sürprizlere açık olalım, her an her şey olabilir.
Ah Nisan sen nasıl Nimet’e güvenip de en baştan her şeyi Eşref’e anlatmadın? Bak eğer Eşref yetişmeseydi o kadın sana da acımayacaktı. Zaten ben en baştan beri o Nimet’in Nisan’ı da öldürmeye çalışmasını bekliyordum, kadın kaçırabilen biri cana da kıyar ki… Ne Lorke’ymiş be, resmen 3. Dünya Savaşı çıkardı. ^^ Nimet’in adamı tam Nisan’ı öldürecekken Eşref’in onca mesafeden adamın kafasına sıkması sizce de çok havalı değil miydi? Eşref, yıllar sonra bir kez daha Nisan’ın hayatını kurtaran kahraman oldu. Yeniden Nisan için kaç can aldı. Eşref istediği kadar şansa inanmasın, o Nisan’ın bu hayattaki şansı. Nisan ile karşılaşmak da onun şansı. Sen onca yıl bir bene takılıp arayıp dur, bir gün ansızın karşına çıksın. Bu şans değil de nedir? Burada Eşref ile Nisan’ın ilk bölümdeki repliklerine gönderme yapılması da çok güzeldi. Onun Rüya olduğunu öğrendiğinde bir paralel daha gelirse güzel olur.
Eşref: “Ben şansa inanmam.”
Nisan: “Ama ben inanırım.”
Nisan bu bölüme kadar Eşref’in ona aşık olmaya başladığının farkında değildi. İçine düştüğü durumların etkisiyle biz seyircilerin ve Eşref’in yakın çevresinin gördüklerini göremiyor olması normal zaten. İlk defa Eşref’in ona olan korumacılığının altında bu duygunun yattığını fark etti ve durumu sorguladı. Bir aşk oyunu oynamak zorunda kaldığı için Eşref’in dünyasından daha da fazla korkması da beklediğim bir durumdu. Onu kendine aşık etmek, sevgilisiymiş gibi davranmak, iş yeri dışında da fazlasıyla vakit geçirmek gibi durumlar haliyle onun çok fazla yamacında olmak, tehlikeyle her an burun buruna olmak demek. Sırf sevgili olduklarını sanmışlar diye az kalsın ölüyordu. Halbuki Nisan bu muhbirlik görevini kabul ederken otelde şarkı söyleyip oralarda patron şarkıcı ilişkisiyle bir şeyler öğrenmeye çalışacağını sanmıştı. Acaba korkunun etkisiyle mi saçmalayıp hayallerden falan bahsetmeye başladı? Çünkü inanılmaz yersiz ve alakasız bir konuşmaydı. Nisan, böyle durumlarda Eşref ile ne konuşacağını bilemiyor, bunu durduk yere “Siz mafya mısınız?” diye somasından biliyoruz ama bu da en az onun kadar absürttü.
Nisan, Çiğdem’in baskısı yüzünden “Eşref’i kendine aşık etmeye mi çalışıyor?” derseniz benim cevabım “Evet.” olmaz. Nisan aşk oyunu oynamaya çalışıyor gibi görünse de aslında Eşref’i kendisi merak ediyor. Yani pansumanını onu kendine aşık etmek için yapmak istemedi. Gömleğinin düğmelerini açarken de Eşref’i ayartman gibi bir niyeti yoktu. Nisan oyun diye düşündüğü bir gerçeğin içinde şu anda.
EşSan’ın pansuman sahnesi bölümdeki çift sahnelerinin en özeliydi. Hem şefkat hem aşk hem de arzu dolu bir sahneydi. Öpüşme ve birliktelik olmadan da bir sahnede çiftin tutkusunu en yoğun şekilde görebildik. Aralarındaki kimya öyle müthiş ki bu duyguları bize yansıtmalarına yan yana gelmeleri bile yetiyor. Nisan Eşref’e pansuman yaparak “Kendi açtığım yarayı kendim sararım.” demiş oldu. Gün gelecek çocukken fark etmeden kalbinde açtığı yarayı da kendisi saracak.
Eşref ile Nisan’ın bu kadar kısa zamanda birbirini böylesine iyi anlayabilmiş olmaları çok özel. Eşref’in en yakınları bile onu anlayamazken Nisan’ın onu çözmüş olması bize sadece empati yeteneğini göstermez. Nisan, Eşref’i kalbiyle tanıdı. Ona baktığı, onu dinlediği her an öyle dikkat kesilmiş ki her detayı aklına kazımış. Ondan nefret ediyor gibi görünürken tam tersi onu keşfedip sevmeye başlamış. Öyle güzel anlattı ki Eşref’in iç dünyasını Eşref’in şaşkınlığı hayranlığa dönüştü. Eşref de aynı şekilde Nisan’da gördüklerimizi kitap gibi okudu yüzüne. Eşref de iyi bir gözlemci. Sessizliği boş bir sessizlik değil, bilmeliyiz ki o esnada her şeyi analiz ediyordur.
Bu sahnedeki çekim açılarını da ayrıca övmek gerekiyor. Gözler ve dudaklara yapılan yakın çekimler sahnenin duygusunu ciddi anlamda köpürtmüş. Eşref ve Nisan birbirlerinin gözlerine bakınca kendilerine karşı hissedilen yakınlığı, şefkati, aşkı gördü. Dudaklarının birleşmesini istedikleri, dudaklardan bedenlerine yayılacak sıcaklıkta kaybolmayı arzuladıkları gün gibi ortadaydı. Ama Eşref’in yaşadığı ikilem bu arzuların yarım kalmasına neden oldu. Nisan’a ilgiyle bakarken yüzünün birdenbire ekşidiğini, Rüya’ya ihanet ediyormuş gibi hissettiğini gördük. Hem bu hissin getirdiği hem de Nisan ile yaşamak istediği şeyi yaşayamamış olmanın getirdiği burukluk vardı gözlerinde… Ha kızı öpseydi de pişman olup geri çekilecek, ortamdan uzaklaşmaya çalışacaktı. Nisan da ilk defa o anlarda Eşref’e karşı duygularının olduğunu fark etti. İkisi de içlerindeki ateşi içkilerini bir dikişte içerek söndürmeye çalıştı ama nafile. Nisan’ın odaya döndüğünde yüzündeki o şapşal gülüş kalbinde yanan ateşin yansımasıydı. Eşref’in de ilk defa Rüya’dan başka birini hem de kendisiyle yan yana çizdiğini gördük. Onun da kalbindeki ateşin yansımasıydı bu çizim.
Kadir Nisan’a karşı gerçekten ilgi duyuyor ama Eşref’e olan hırsı bu ilgiyi körükleyen bir faktör. Eşref’in Nisan’ı ondan kıskandığını gördü ya her fırsatta oraya oynayacak. Oynasın, kıskançlık Eşref’i Nisan’a daha fazla yaklaştırıyor. Hesap sormalar da başladıysa da bu adam Nisan’a net vurulmuş demektir. Nisan’ın bu konudaki tavrını ve Eşref’e yerini hatırlatması doğruydu. Sonuçta aralarında adı konmuş bir şey yok, en fazla samimi arkadaş diyebiliriz ve Eşref’in ona hesap sormaya hakkı yok. Bölüm boyunca kıza hesap sorup durdu zaten sanki kendisi çok hesap veriyormuş gibi. İlişkilerde yeri geldi mi hesap sorma olur ama iki tarafın da vermesi koşuluyla. Yoksa öbür türlüsü erkeğin kadını denetlemesine girmeye başlıyor.
Nisan için şu an Afra herkesten, her şeyden daha değerli. Nisan’ın hayattaki pozisyonu ablalık. Afra için çok sevdiği müziği bile hiç düşünmeden bırakır, suçunu üstlenip hapse de girer, onun için ölür de. O yüzden de önceliğinin Afra olmasından daha doğal bir şey olamaz. Sonuçta muhbirliği bile Afra için yapıyor. Afra için hayatında kim bilir bugüne nelerden vazgeçmiş, muhbirlik için bile önüne çıkan fırsatı tepmedi mi bu kız? O yüzden Eşref’e aşkı alevlenene kadar bu böyle devam edecek. Bu durumu kabullenerek ilerlemek daha doğru olur.
Bari Afra Nisan’ın bu fedakarlıklarına değse… Nisan onun için hayatında hiç yapmadığı şeyler yapıp ateşin üstünde yürüyor, Eşref gibi bir mafyayı bıçaklamak zorunda kalıyor ama Afra’da devamlı bir bencillik ve nankörlük hakim. Eşref yaralı haliyle onları kurtardığı için teşekkür edeceğine, minnet duyacağına, otelde yediği önünde yemediği arkasında olduğu halde homurdanıp durdu. Ölümlerden dönmüşsün, adam seni koruması altına almış, kalkıp eve ne zaman döneceğini öğrenmeye çalışıyorsun. Herhalde hafıza kaybı da var, en son korumaları atlatıp evden firar ettiğinde kaçırıldıklarını unutmuş olmalı.
Serdar’ın Afra’yı sorgulaması hiç iyi olmadı. Çiğdem onu sorulabilecek sorulara karşı nasıl çalıştırmaz da bu kız bu kadar panik yapar? Valla Afra’nın korkup tedirgin olacağı belliydi, Çiğdem bu konuda hatalı, üstüne hala kızcağızı suçluyor. Geçen haftaki analizde belirttiğim gibi Cevahir’in ölümüne dair davanın devam etmesi demek muhbirliğe mecbur kalmak demek, o yüzden uzunca bir süre daha bu konu kapanmayacaktır.
Şu an dizinin bana göre her yönden en büyük falsosu Nisan karakterinin Eşref’e oranla daha yüzeysel yazılması. Nisan’ın geçmişine henüz girilmemesini, bunun için en uygun zamanın beklenmesini anlayabiliyorum. Muhtemelen senaristlerimiz bu geçmişi özellikle merak etmemizi istiyorlar, en çarpıcı şekilde işleyecekler ve o geçmişe gitmemizi tetikleyecek bir olay sonrası her şey aydınlanacak. Ama biz şu zamandaki Nisan’ı da sadece olaydan olaya koştururken görüyoruz. Duygularına odaklandığımız sahnelerin artması gerekiyor.
Gürdal, Müslüm ve Faruk üçlüsünün sahneler o kadar keyifli geçiyor ki dizinin havasını yumuşatıyor. Bu sahnelerin süresi asla azaltılmamalı ve üçlüden birine zeval gelmemeli. Onlara ait ufak detaylar verilmesi karakterleri tanımak açısından iyi oluyor. Gürdal’ın taklit yeteneği olduğunu da öğrendik. Necip Memili’nin Öztürk Serengil taklidine bir Yeşilçam aşığı olarak bayıldım. ^^ Müslüm’ün Ezan okunurken adam öldürmüyor olması da ona ait yeni bir detay olarak karşımıza çıktı. Nisan için yaptığım yüzeysellik eleştirisi mesela bu üçlü için o kadar geçerli değil.
Bıçaklama olayından sonra Gürdal’ın Nisan’a iyice bilenip hakkında araştırma yaptırmaya kalkmasına açıkçası hak verdim. Sonuçta Nisan hayatlarına girdiğinden beri olaysız geçen bir günleri yok ve Eşref önünü ardını düşünmeden hareket ediyor. Gürdal da onu en iyi tanıyan kişi olarak Eşref’in şu an aşk duygusuyla hareket ettiği için sağlıklı düşünemediğinin farkında. Ya Nisan bıçağı yanlış yere soksaydı? Ya birden aşırı kanaması olsaydı? Bir de o halde kızları kurtarmaya gitti, üstüne bayılıp hastanelik olmasını beklerdim. Evet, Nisan Eşref’in hayatını kurtardı ama her şeyin bir Lorke ile başladığını da kabul edelim. Lorke’yi söyleyemedin, haydi adamın eteğine para sıkıştırmasına kızdın, gidip adamın malum organına ne diye tekme atıyorsun şekerim? Ayrıca Gürdal’ın bahsettiği gibi hisleri çok kuvvetli. Nisan’ın dosyasından çıkacak fotoğrafın Eşref için bir dönüm noktası olacağı aşikar. O fotoğrafı gördükten sonra Eşref Nisan’dan asla kopamaz ve dengesi şu ankinden de fazla şaşar. Bu da Gürdal’ın çok sevdiği mafya işlerinin onun istediği gibi gitmemesi demek. Zaten Gürdal yıllardır Rüya mevzusundan bunalmış durumda, Nisan gelene kadar gazinolardan adamın ardını topluyorlardı.
Ben fragmanlardan Irmak ve Gürdal’ın Nisan’ın dosyadaki 13 yaşına ait fotoğrafını görünce Eşref’in çizimlerini anımsayıp onun Rüya olduğunu anlayacaklarını düşünmüştüm. Ardından da fotoğrafı saklayıp göstermeyerek ona ihanet edeceklerini düşünmüştüm. Neyse ki şükür böyle bir şeyle karşılaşmadık. Tabii dosya Eşref’te olduğu sürece bu ihtimal devam ediyor. Özellikle Gürdal’ın o dosyanın içindekilerinin peşini bırakacağını sanmıyorum. Irmak’ın dedektifle görüşmesinde benim dikkatimi çeken şey 13 yaştan üniversiteye kadar geçen zamanın kayıp bir boşluk olması. Nedir bu gizlenen şey? Çiğdem, Burdur Ortaokulu bilgisine erişmişti, bundan da bahsedilmedi. Belki bu boşluk direkt Çiğdem’in ulaşılmasını engellediği, Rüya olduğunu anlayabileceği bilgileri içeriyordur. Tabii Nisan’ın uğradığı tacizin üstü örtülmüş, bu bilgiler direkt herkesten gizlenmiş de olabilir.
Nisan’ın Çiğdem’in zarf atmasına kanıp hakkında araştırma yaptıklarını Eşref’in yüzüne vurması iyi oldu. Eşref, Nisan ile o Rüya’nın kendisi diye birlikte olmamalı. Şu an Nisan’a olan duygularını görsem de bu hoşa gitmez. Sanki Nisan Rüya olduğu için onunla bir ilişki yaşanmalıymış gibi bir algıya döner. Unutmadan, Gürdallar yaptıkları araştırmada Nisan’ın muhbir olduğunu öğrenemezler ki, bu bilgi polise hatta sadece Çiğdem ile yardımcısına ait gizli bir bilgi değil mi? Nisancığım da saf, hemen buna inandı. Keşke Eşref, muhbirliği ve Nisan’ın buna neden mecbur kaldığını öğrense de Nisan şu kendisine kene gibi yapışan Çiğdem’den kurtulsa. Hem Eşref bizi Cevahir belasından kurtaracak bir şey de ayarlar, yardımcı olur, çevresi geniş. Olayın nefsi müdafaa olduğunu ispatlanamaz belki ama adamı Çiğdem’in ölüme terk ettiğini ortaya çıkartır. Zaten şimdiye kadar Nisan muhbirlik namına bir şey de yapmadı, polise bilgi de taşımadı. Aldığı ses kaydını da hala Çiğdem’e vermeyeceğini düşünüyorum.
Eşref’in Nisan’ın geçmişine ait bilgileri içeren dosyayı açmaması bölümün sürprizi oldu. O, bu hamlesiyle Nisan’a güvendiğini, kendisinin arkasından iş çevirdiğini düşünmediğini göstermiş oldu. Dosyada ne olursa olsun Nisan’ı tanıdığı şekliyle kabul edeceğini de vurgulamış oldu. Acaba Nisan konuşmanın ortasında eve geri dönmek istemeseydi Eşref başka neler söyleyecekti? Ona duygularını mı açıklayacaktı? Peki ya Nisan, Eşref Çiğdem’i görmesin diye onu yalandan öpmeseydi, bu öpücük aslında Eşref’ten gelir miydi?
Doğruyu söylemek gerekirse ilk öpüşmemizin böyle yalandan olması beni biraz üzdü ancak pansuman sahnesinde ikisinin de bunu arzuladığını bildiğim için de içim rahat. Eşref Nisan’ın öpücüğüne karşılık verdiği için de memnunum. Tabii ki yeni bölümde yine Rüya’ya aşkına ihanet ettiğini düşünüp pişman olacaktır.
Senaristten bir ricam var. Lütfen bundan sonraki bilumum yakınlaşma sahnemizde Çiğdem tarafından gözetleniyor olmayalım. Kadın her yerden Beşir gibi çıkıyor, çok tatsız. Sadece görevini yapan polis olsa yine tahammül edilebilir ama böyle adama aşık olup gördükleri karşısında dramalar kraliçesine bağlayınca tüylerim diken diken oluyor. Yine de ilk öpüşmemize tanık olmasından haz aldım yalan yok. Nisan’ı Eşref ona aşık olsun, Rüya’sını bulsun, acı çeksin diye gönderen kendisiydi. Sonuçta kendisi kaşındı.
Eşref, Kadir ve Yakup Baba’nın birlikte yemek yedikleri sahneyi genel hatlarıyla başarılı buldum. Sadece mekana giderken esnafla yaptıkları konuşmalar, o sevgi seli bile karakterleri tanımamız açısından iyi hamleler. Yakup Baba’nın ikisini de evladı gibi görüp aralarındaki sorunları çözmek istemesi güzel de Kadir ne yazık ki bu kardeşliğe Eşref gibi bakmıyor. Eşref, Kadir için lafta değil gerçekten canını ortaya koyar ama Kadir aynı durumda arkasına bakmadan topuklar. Bu arada Kadir’in Eşref’in en derin yarası Rüya’yı bilmesine de sinir oldum. Adam seni en büyük zaafını konuşacak kadar yakın görsün, sen sırf masanın başına geçmek uğruna binbir dolap çevir. Masanın başına geçmek değil adam gibi adam olmak önemli Kadir Efendi.
Açıkçası ben Kadir’e kızmaktan çok üzülmeye başladım. Çünkü kıskançlık ve hırsla hata üstüne hata yapıyor. Kendi sonuna koşuyor farkında değil. Yanındaki adamı da maalesef onu sürekli dolduruşa getirip yanlış yöne itiyor, resmen Yetimler’in töresini çiğnemesinde büyük payı var. Eğer Kadir, Nusret ile iş birliğinden dolayı afişe olmazsa, Nusret öldükten sonra da bu uyuşturucu işini devam ettirecektir. Bir de Yakup Baba öldüğünde eğer Eşref başa geçerse cidden bu Kadir sağ kolumuz mu olacak? Tabii ki tam tersi de olabilir. Kadir’in organize ettiği saldırıdan dolayı Nusret’e hesap soran bile çıkmadı ki gerçeği öğrensinler. Haliyle ihale Eşref’e kalmış oldu. Şimdi Eşref’in adamlarına düzenlenen pusuda zarar gören yetim çocuklar olursa bu ihale de Nusret’in mallarını yakan Eşref’e kalır. Evet Eşref başına buyruk hareketleri olan biri ama adaletsiz biri değil. Bir şey yaparken ardını belki düşünmüyor ancak ben düşmanlarına karşı attığı adımlarda zamanlama ve eylem olarak hata görmedim.
Elif, Yakışıklı ve uyuşturucu hikayesinin bölümde gereğinden uzun bir yer tuttuğunu düşünüyorum ancak dizi süreleri böyle olunca her şeyin yaya yaya anlatıldığını da unutmamak lazım. Ben Elif ile ilgili hikayenin bir şekilde Nusret’e bağlanması detayını çok başarılı buldum. Yani dizinin şu anki düşman hikayesinin bir alt hikayesi işlendi. Bu hikaye Nusret ile savaşın devam etmesi ve daha sert bir hal alması için bir araçtı. Yetimler’in uyuşturucuya karşı duruşunun ne kadar keskin ve sert olduğunu gördük. Ben bunu bir nevi mafya aklamak olarak görmüyorum, bu bir duruş meselesi. Uyuşturucu kötülükte bambaşka bir boyut benim için, doğrudan iyi ve masumları insanları, özellikle gençleri hedef alıyor. Yetim besleyen, okutan, iyi insan olmaları için uğraşanların kalkıp o yaştaki çocukların zehirlenmelerine ses etmeyeceklerini de beklemeyiz zaten.
Eşref’in yetimliği, ailesizliği, iyi bir hayata özlemi o kadar derin işleniyor ki. Nisan da yetim ama onun en azından bir kardeşi var, kimsesiz değil ve bugüne kadar temiz bir hayat yaşamış. Eşref’in kendi seçtiği kardeşleri var ama hiçbiri onun o özlemini çektiği şefkat eksikliğini gideremiyor, onun o yoksunluğunu doyuramıyor. Eşref o açıdan Elif’e güzel bir ders verdi. Bir gencin, hatta ondan yardım isteyen diğer ailelerdeki gençlerin daha kendi yaşamadığı hayatı yaşayabilmeleri, kötüye bulaşmadan hayatlarını devam ettirebilmeleri için elini taşın altına koydu. Eşref bir batakta, bari onlar bataktan çıksınlar. Mafya olmasına rağmen Eşref’i bu yüzden seviyorum. Öyle yakışıklı, karizmatik olduğu için değil; onun başka bir yüzünü görebildiğim için seviyorum.
Eşref’in Nusret’in mallarını geri vermek yerine gözünün önünde yakıp racon kestiği sahne bölümün favorilerinden biriydi. Mükemmel bir ekip olunca böyle kaliteli sahnelerin ortaya çıkması kaçınılmaz. Bana göre bu dizinin en büyük şansı Uluç Bayraktar gibi bir yönetmen ile Veysel Tekşahin gibi bir görüntü yönetmenine sahip olması. İkisinin elini değdirdiği her iş görsel açıdan müthiş bir seyir zevki sunuyor. Eşref’in durumlara ve kamera hareketlerine göre anlık değişen mimikleri de sahneye ayrı bir hava katmış. Elimizde Çağatay Ulusoy gibi bir cevher varken racon ve ufak el kol kırma sahnelerine ciddi dövüş koreografisi içeren aksiyon sahneleri eklersek tadından yenmeyecek. 5 bölüm oldu Eşref şöyle ağız tadıyla kimseyi dövmedi.
Eşref Nusret’in mallarını yaktıktan sonra ona İstanbul’u terk etmesi için 5 gün süre verdi. Nusret ise Eşref’i bitireceğini iddia etti. Nusret’in halı sahaya düzenlediği saldırıdan sonra Eşref onun İstanbul’u terk etmesine izin vermez ve onu elleriyle öldürmeden bu savaş bitmez. Önümüzdeki bölümler buna gebe.
Çiğdem’e üzülenler ne yaşıyor? Eşref vakti zamanında onun duygularıyla oynamış diye neden üzülelim? Ne yani aralarına sızıp kendisini yakalamak isteyen ve onlara oyun oynayan bir polise ne yapsaydı? Zaten onu öldürmeyip salarak yeterince iyilik yapmış. Çiğdem de görevini unutup aşk oyunlarına girmeseydi. Çiğdem net kötü biri. Görevini kötüye kullanıp kendi planı işlesin diye can çekişen birine yardım etmeyip onu ölüme terk etti. Sırf kendi şahsi intikam davası için zor durumda kalan iki tane yetim, savunmasız kadını belanın tam ortasına attı, ölseler umurunda olmayacak. Afra senin hemcinsin ve neredeyse çocuk sayılacak bir yaşta az kalsın tecavüze uğrayacaktı, insaf yahu. Yetimler davasını araç olarak kullanıyor, aslında tek derdi Eşref, onu hapse attırmak falan da istemiyor. Hatta Eşref ona ciddi ciddi yüz verse davayı bırakıp onun kollarına koşar. Ben şunu anlamıyorum, Çiğdem ciddi ciddi “Eşref’in yıllardır Rüya’ya aşık olmasa kendisine aşık olabileceğini” mi sanıyordu?
Elbette Eşref ile Çiğdem’in geçmişi işlenecek, Çiğdem’in aralarına sızdığı dönemi merak ediyorum. Sadece bunu çok fazla işlemeye gerek yok bence. Bu bölümdeki sahne haricinde Eşref’in onu nasıl ifşa edip yanlarından gönderdiğini görelim, bir de şu beyaz gömlekli fotoğraflarda ne olup bitiyor öğrenelim yeterli. Geçmişe dair gördüğümüz doğum günü sahnesindeki herhangi bir yakınlığa ben takılmadım. Çünkü Eşref’in aşık rolü yaptığı, Çiğdem’den tiksindiği çok net. Orada tek derdi onun aralarına sızdığını ispatlamak için kolyeyi vermek. Zaten Çiğdem’e doğum günü olduğunu söylediği tarihte de bir şeyler var. Çiğdem o yüzden başta şaşırıyor. Herhalde bu görev için seçtiği tarih ve haliyle unutmuş, duyunca da şaşırıp bozuntuya vermemeye çalışıyor. Bence bu sahnede asıl dikkat etmemiz gereken şey kolye detayı. Çünkü Çiğdem’in Nisan’a sorduğu sorudan bu kolyede onun ifşa olmasına neden olacak bir cihaz olduğunu öğrendik. Artık Eşref Nisan’a böyle bir hediye alırsa direkt şüpheyle bakmalıyız.
Dizide deprem konusunun işlenmesi son günlerde deprem yine gündemimize oturmuşken iyi denk geldi. Bir nevi mesaj verilmiş gibi oldu. Bizlerin de Nisan gibi ilk yardım eğitimi alması ve kalp masajı bilmesi gerekiyor. Ben ehliyet kursunda öğrenmiştim ancak unuttum, dizi bu yönden iyi bir hatırlatma oldu.
Dizide kullanılan şarkılar bu hafta da nokta atışı ve güzel seçimlerdi. Cem Yıldız’ın yepyeni şarkısı “Dem Sürelim” ilk defa bu bölümde yayınlandı ve ardından Youtube’da paylaşıldı. Onun şarkılarının saundu bizim diziye çok uygun. Nisan’ın sahnede söylediği şarkı “Şimdi Böyle Biriymiş” de güzel bir jestti. Çünkü şarkının sahibi Demet Özdemir’in yakın arkadaşı Afra. Demet Özdemir ile düet versiyonunu tüm dijital platformlardan dinleyebilirsiniz.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?

Göz atmanızı öneririz: Eşref Rüya Bölüm Yorumları

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap