Fazilet Hanım ve Kızları bildim bileli Cumartesi akşamlarının zirvesindeki yerini istikrarla koruyor. Sosyal medya paylaşımlarına da bakarsak ana akış Yağız, Sinan ve Hazan ile dolu. Anlayacağınız benim haricimde herkes izliyor olmalı^^ Başlamak için çok mu geç? Ben karar vere durayım, siz Özlem’in yazısının keyfini çıkartın…
Ben ciddi bir Mahir Günşıray hayranıyım. Bütün projelerini izlemeye çalışırım. Sürekli ekranda göremediğimiz için de her yeni projesi benim için ‘altın’ değerindedir. Fazilet Hanım ve Kızları’na da böylece başladım. Nazan Kesal’ın o köpürte köpürte oynadığı “Fazilet istemiş Çok muuuu?’’ kulak tırmalayıcı repliğine rağmen geçtim ekran karşısına…
Ve bildik, bilindik bir hikayeyle yola girdik. Bakımsız erkek kılıklı bir kız ve gizli gizli platonik aşık olduğu zengin, sorumsuz süper şımarık, yakışıklı ve çapkın esas oğlanımız Sinan Egemen… Bir de ondan bir ‘tık’ daha yakışıklı (bence tabii ki) karizmatik ve aşırı sorumluluk sahibi Yağız Egemen var…
Konumuz ise sosyal medyada bir türlü bitmeyen ‘Yağız ve Hazan mı?’ yoksa ‘Sinan ve Hazan mı?’ sorusu üzerine…
Yaşı daha genç arkadaşlara ‘Yağız mı? Sinan mı?’ diye sorsak -Sinan’ın o muhteşem sevimli yaramaz erkek çocuğu gülümsemesinden dolayı olmalı, cevapları büyük oranda Sinan da Sinan olur…
Biliyoruz ki yakışıklısın da bu uzun süredir ilişkide olduğun kız arkadaşını sürekli ve hiç durmadan aldatmana nasıl bir bahane yaratıyor biri bana anlatsın. O kızı yazık delirttin attın bir kenara. Ama bizim hanım tayfası – nedense, Hazan ve Sinan istediği için o kızın yaşadıklarına kör sağır kaldı. Sadece sonuca odaklı baktılar da ‘bu kız bu hale neden geldi’ düşünmediler. Annesi öldüğünde sanki tek acı çeken kendisiymiş gibi bar köşelerinden çıkmayan hatta inatla sarhoş araba kullanarak kendisini Hazan’ı ve yolda karşısına çıkan bilumum insanı tehlikeye atan da kendileri. Biz kadınların nerede ayarsız bir tip görsek düzeltme isteği nedeniyle cazip geldiği kesin de, yok kardeşim bu romantik falan değil bu sadece çocukluk, sorumsuzluk…
Neden? İşte orası da apayrı bir muamma… Kızı önce ‘sevgilim’ diye tanıtıp işinden olmasına neden oldu. Sonra yüz güzeli yarışması kazananı olarak açıklayarak iyice içinden çıkılmaz bir duruma soktu.
Neden? Ailesini kızdırmak hınç almak? Neyin intikamı belli değil. Bu yaparken Hazan’ın hayatını düşündü mü? Asla…
Tek düşündüğü sadece ve sadece kendi zevki, eğlencesi idi. Kendi egoları ve bizzat şımarıklığı…
Eh hadi birde Yağız ve Hazan tarafında duralım işin…
Yağız o kadar kardeşini koruma içgüdüsüyle doludur ki onun dolduruşları sonucu hani o Bin bir Gece Masalı’nda asla kurtulamadığımız bir otel odası klişesine tutuluyoruz ki of offf yaz yaz bitmez…
Yahu kadının birisi modellik yarışmasını kazanması için kızını pazarlamak istemiş senin kardeşine… Eeee, ne olmuş yani? ‘Hayır’ der, olur biterdi. Yani otel odasına gelip o kıza had bildirmek nedir Yağız beyciğim? Siz ki taaa Amerikalarda eğitim almış pek beyefendi bir kişiliğe sahipsin… Kardeşinizin namusunu korumak için ‘Dur sen para karşılığı kadınlarla haşır neşir olma; ben olurum.’ nedir Allah aşkına…
Neyse karakterimizin tek defosu mu bu? Yok değil. Senin daha baban yaşıyor kuzum, her poposu sıkışanın peşine koşturmak neden ya? Doğruluk ödülümü verdiler sana…
Efendim Yağız beyimiz Hazan’a aşık. Olur, insanlık hali. Hani o kardeşinin sevgilisi falan filan var ya; ya bırakın daha bir sevgililik durumu falan yok. Sinan yalan bir açıklama yaptı tam olaylar gerçeğe dönecekken de olaylar patladı. Ne olduğu belli olmayan bir durum kaldı ortada…
Ne Sinan Hazan’a aşık ne de Hazan Sinan’a. İşte hırs yaptılar dolanıp duruyorlar…
Yağız açısından durum farklı mıdır? Bence değildir. Hazan Yağız’a farklı geliyor eyvallah. Eh kızımız da güzel, ama ben Yağız tarafından da bir aşk olduğuna inanmıyorum. Aşık olma hali en başta bir ‘kıyamama’ durumudur. Sen sevdiceğini pamuklara sarıp sarmalar, onu korur kollarsın. Kuzguna yavrusu şahin görünür hesabı, ona toz konduramazsın. Bu açıdan bakınca, bu Egemen erkeklerinin bu kıza ve ailesine etmedikleri hakaret kalmadı, o nasıl olacak? Yani iki eve geldiler gittiler iki dertleştiler diye aşk mı oldu? Ben inanmıyorum arkadaşlar. Aşık adam ne o kadar çabuk vazgeçip acısından barlarda sabahlar ne de o kadar seri vaziyette hakaretler sıralar. Sizin inandığınız aşk olgusu bu ise, bu işte ya da aşk anlayışınızda bir defo var derim.
Git açıl yeni denizlere, gül, spor yap, eğlen, hayatın tadını çıkart be kızım… Hazır o dünyayı bile birbirine sokma yeteneği olan anacığından da kurtulmuşsun.
Benden bu kadar Hazan kardeşim, gerisini Can Yücel tamamlasın(*);
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni…
(*) Can Yücel’in Buluşmak Üzere isimli şiirinden
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.