Fazilet Hanım ve Kızları izleyicisi değilim. Sadece dönem dönem kısa videolar, sosyal medya akışında karşıma çıkan yorumlar ve konuk yazarım Özlem‘in yazılarını takip ediyor olmam ne dizi ne de oyuncular hakkında yorum yapmam için yeterli olmaz. Tek bir gerçek var ki, Çağlar Ertuğrul çok matrak bir adam^^
Photoshop challenge: tvlerde sabahlari verilen kayip insan bulma programlari tadinda icinde kerime sinan yagiz olan bi gorsel yapin bi bakayim
— Caglar Ertugrul (@CaglarErtugrul) January 16, 2018
31. Bölüm yazısı yine misafir yazarım Özlem‘den. Keyifli okumalar, ardından yorumlarda buluşmayı unutmayalım ^^
Bu hafta daha büyük heveslerle oturmuştum ekran karşısına…
Ama Yağız Bey’ciğimi bir ‘hırsını kum torbasından çıkartırken’ birde Hazan’a doğruyu söylemek için ‘#sonşansın yoksa seni sevmeye devam ederim ama güvenmem’ derken izledik.
Yazı ortasında hashtag ne alaka demeyin; YağHaz fanları 2 haftadır kanalın ve yapım şirketinin belirlediği hashtagi kullanmıyorlar malum. Haklılar da… Sürekli ağzımıza bir parmak bal çalınarak bırakıldık. Ve sonuç, dizi TT listesinde yoktu.
[wp_ad_camp_1]
Biz ne mi izledik bu hafta? Kendilerini hırslarına kurban edip hem kendi hem de çevrelerindeki erkeklerin hayatını cehenneme çevirmiş mutsuz kadınları izledik sadece…
“Kağıtta gemi yapar gibi erkeklerden kahramanlar yapardı.
Onları suya bıraktığında bir zaman yüzerlerdi ve o ‘bir zaman’ onların gerçekten gemi olduğuna inanırdı.
Sonra suyun kağıda yayıldığını onu ıslatıp yumuşatarak ağırlaştığını sonunda da kağıttan küçük geminin battığını görürdü.
Görürdü ve gerçekten büyük bir gemi batmış gibi üzülürdü.
Ağlardı… Ağlamaktan korkmazdı… Ama neye ağladığını saklardı hep.”
Sanem Altan
Dizi bu satırları hatırlattı bana. Ve sizlerle paylaşmak için tozlu raflardan buldum çıkartım. (editör notu: Yazar tozlu raf betimlemesini mecazi anlamda kullanmış olmalı ^^)
Aslında baştan sona kadın hikayeleri izliyoruz. Bir adamı alan, ona olmadığı elbiseyi giydiren, ona sıfatlar ve vasıflar yükleyen, O’nu diğer bir kadının elinden türlü entrikayla almaya çalışan kadınlar… Erkekler çoğu zaman piyon bu hikayelere. Arzu nesnesi olan da, seçen de, karar veren de erkek değil hiç bir zaman. Kadınların hırslarına ve oyunlarına alet olmaktan öteye geçemeyen kurşun askerler.
Nil ve hırsları bizi ilk sezon bıktırmıştı. Bu sezon çıktı yine piyasaya; hazır tedavi olup kendisine yeni bir hayat kurabilecekken yine geldi ve girdi tekrar savaşa. Yazık… Yine en çok kendi canı yanacak ya da bu sefer tutup çekip alacak Sinan’ı ve kendi mutsuzluk evrenlerini kuracaklar birlikte…
Nil’in yanında en az onun kadar akıl sağlığını yitirmiş has kankası Selin var. Selin oyundan düşmüştü epeydir. Onu külkedisi modunda en az kendisi kadar ucuz kayınvalidesiyle evcilik oynarken görüyorduk ama O da dönüyor oyuna. Peki ne pahasına? Kendisini sevmeyen, asla sevme ihtimali olmayan bir adamı hayatında tutmak ve o çok sevgili babasını elinden alan Ece’ye ders vermek pahasına…
Bir de bu dizilerdeki zengin bebelerin durumlarını ben anlayamıyorum. Babalarıyla ilk ters düşüşlerinde sürünüyorlar. Bu çocukların anneleri öldü. Ondan kalan miras hakkı ne oldu da bu kız birden bire pazardan giyinmeye başladı?
İtiraf edeyim; ilk kez Yasemin’le bile empati kuracaktım ki son sahnede şer odağını topladı ve bu acıdan kurtuldum. Tamam, çok travmatik bir süreç yaşamışsın; küçük yaşta pazarlanmak ve fuhuş, bir yandan psikolojik şiddet çok ama çok acı. Ama ahh be kardeşim, bu kadar acı seni adam edeceğine daha da sert saldırtıyor ve her sertleştiğinde daha ve daha çok canın acıyor. Ben Yasemin’in Gökhan’ı sevdiğine ikna oldum neden bilmem… Her şeyi güç savaşına çevirmek yerine, gitse ve içini açsa Gökhan’a kurtarabilir oyunu ama hayır! O her şeyi hırsına kurban etmeyi seçiyor…Her geçen gün kendi cehennemine kendisi odun taşıyor, daha da harlıyor ateşi. Ne kadar üzüldüm kızıyla olan sahnesine. Nasıl güzel seviyor kızını. Ya o çocuk, nasıl sevgi dolu, ürkek ve üzgün. O sevginin onda birini Gökhan’a gösterebilseydi keşke…
Yasemin… Yasemin’in hayat dersi Sevda ve kızı olacak. Sevda karakterini sevdim ben. Dizide normal kadın kontenjana biri geldi de kurtulduk. Bakalım Sevda Gökhan’a iyi gelecek ve yaralarını sarabilecek mi?
Ve Fazilet… Nazan Kesal sen ne büyük, sen ne şahane bir oyuncusun. Bu hırslı, patavatsız, ucuz, güçlü, nefretlik ama yine de sarıp sarmalamalık Fazilet’i nasıl ‘gerçek’ canlandırıyorsun…
Kerime ve Fazilet hırsları akıllarının önüne geçmiş iki kadın. Olaylar açığa çıkarsa Kerime’yi hapse yollamaktan çekinecek hiçbir şeyi kalmayacak Hazım Bey’in. Bunu da mı düşünmez bu kadın? Hem oğlunun hem de kardeşlerinin bu kadar canını yakmaya nasıl karar verir bir insan?
[wp_ad_camp_1]
Valla Hazan ile ilgili bir şey yazmak gelmiyor içimden. Adam seni itip kakıyor; adam seni ve kardeşini iki dakikada birbirine düşürüyor ve sen hala bu adama olmayan hasletler yüklüyorsun ne acı… Ben Hazan’dan umudumu kestim. O da kendisinden umudunu kesmiş olmalı ki Sinan’la ilişkisinde tamamen asker arkadaşına bağladı. Yakında kahveye gidip okey pişpirik oynaya başlayacaklar. İşte bir mutsuz kadın daha… Hayallerimin prensini aldım ama prens kurbağa çıktı diyemediği için hem kendisini hem Yağız’ı hem Sinan’ı ve en son olarak hem de bizi delirtiyor… Şimdi birde Nil geldi, ona kaptırmamak için uğraşacak da uğraşacak…
Biz kadınları ve cehenneme çevirdikleri evreni kendilerine bırakalım. Hazım bey Yağız’ı çağırdı… Şimdi ihtimaller çok da fazla değil aslında…
Bunu da anket konumuza saklayalım ve cevapları hep beraber arayalım bakalım hangimiz ne kadar yaklaşabileceğiz gerçeğe…
Ankete katılmak için tıklayın
Unutmadan, dizi ile ilgili diğer yazılar için Fazilet Hanım ve Kızları kategorisini tıklayın …
Fazilet Hanım ve Kızları 32.Bölüm Fragman