Gizli Saklı final haberi üzdü. Biliyoruz ki final kararının temeli rating sistemine dayalı. Fakat hem kanal hem de yapım diziye hak ettiği özeni göstermezken nasıl hedeflenen ratinglere ulaşmasını bekleyebilirler ki? Sona yaklaşırken Gizli Saklı’nın 6. Bölümünde neler olmuştu hatırlayalım mı? Bölüm izlenimleri Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^
Bu haftaki yazıyı yazmak için şu an keyifle bilgisayar başına geçmiş olmam gerekirken ben tahmin edeceğiniz nedenle ne yazacağımı, nasıl yazacağımı bilemez haldeyim. Bölümde seyrettiklerimize, bölümün bana hissettirdiklerine odaklanmak ve yazıya dökmek oldukça güç. Ancak gerçekten çok sevdiğim dizimiz, NazMir çifti, oyuncularımız, ekip ve Gizli Saklı’ya değer veren, günlerdir büyük üzüntü yaşayan seyircilerimiz için son bölüme kadar yazmaya devam edeceğim.
Geçtiğimiz bölümü Pamir’in Tarık’ın çalışma odasında Levent olarak onunla görüştüğü sırada, masasının altına yerleştirdiği dinleme cihazının yere düştüğünü fark etmesiyle noktalamıştık. Pamir öyle güzel aptala yattı ki onunla birlikte cihazı gören Tarık ve Adem haliyle ondan şüphelenmedi ve görüşmelerine bahçede devam ettiler. Adem bile inandı düşünün ki kendisi çok şüpheci ve temkinlidir. ^^ Benim bu dinleme cihazı mevzusunda garibime giden bir şey oldu. Bizim ekip dinleme cihazının bulunması üzerine hiç konuşmadı. Ancak Tarık’ın Levent’e kardeşi gibi değer vermesi ve onunla iş yapmak istemesi operasyon için büyük avantaj. Ben asıl şunu merak ediyorum Pamir tam bir görev adamı ve çok güzel de rol yapıyor ama ya bir gün o da Tarık’ı gerçekten severse o zaman ne olacak?
Sadullah Amir’in tam bir tesadüfle kına gecesini basmasını ve bizim muhteşem dörtlünün ona yakalanmalarını ben olumlu bir gelişme olarak gördüm. Böylece artık amire yakalanacağız korkusu ortadan kalktığı için daha rahat Aynur’a olan oyunlarını sürdürebilecekler ve Sadullah Amir’i Aynur’dan uzak tutmak için de binbir numara çevirmek zorunda kalmayacaklar. Bir de üstelik işler çok ileri gitmeye başladı, Aynur’un düğünü yapmasını da onu düğüne davet etmesini de hayatta engelleyemezlerdi.
Sadullah Amir’in karşısında Pamir’in Nazı, Naz’ın da Pamir’in arkasını nasıl kolladığını fark ettiniz değil mi? Halbuki operasyonun başında ikisi de birbiriyle çalışmak istemiyordu, ortaklık bitsin istiyordu, hatta Pamir amirine Naz’dan şikayet ediyordu. Ama şimdi ikisi de birbirine değer verip güveniyorlar, bu operasyonu ‘birlikte’ başaracaklarına inanıyorlar. Yani burada etken olan şey kalplerinde yeni filizlenen aşktan ziyade artık onların birbirlerinin öyle lafta değil, tastamam ‘ortağı’ olmasıydı.
Yalnız göbek atarken Naz, Talat ve Çiçek’in amirlerine basıldığı an, Aynur’un bir yandan gelin oynamaya devam ederek amire tepkisini göstermesi, Namık’ın oynarken kapıyı açıp kapatır kapatmaz hemen oynamaya devam etmesi çok komikti. Resmen herkes ortamın etkisiyle kendinden geçmişti, sanırsın gerçekten Naz’ın kınasını yakıyoruz. ^^ Çiçek’e de aşk olsun sanki silah zoruyla Levent’in yengesini oynamayı kabul etmiş gibi sattı herkesi. Bayıla bayıla Aynur’la dünürcülük oynayıp altın yarışı yapmayı biliyordu. ^^
Aynur’un Pamir’i aileden görmesi, onu asla ezdirmemesi ve şimdiden sevmeye başlaması ne kadar güzel. Ancak Pamir için anne demek çocukluğunun en kötü anıları demek, sevilmemek, aldatılmak, terk edilmek demek, güven duyamamak demek. Aile deyince aklına gelen şey birbirine koşulsuz sevgiyle bağlı, güven duyan insanlar değil bunların tam tersi. Ancak şimdi onun bu hissettiklerini tersine çevirebilecek, Pamir’in yaralarını sevgiyle sarabilecek Aynur var. Aynur ile birlikte aile olmayı yeniden hissettirecek Naz ve Namık var. Elbette Pamir’in yaralarını Naz’a bu kadar çabuk açmasını beklemiyorum. Onun yaşadıkları hiç kolay şeyler değil ve kaç yaşına gelmiş Sadullah Amir’den başkasını aile gibi görememiş ki bana sorarsanız ona görebilmesi de oldukça uzun zaman almıştır. Ve hiçbir kadına güvenmemiş, güvenileceğine bile inanmamış, aşık olmamış. Hiçbir kadına bakarken bu duyguyu hissetmemiş ta ki Naz’ı görene kadar. Pamir aşk konusunda bence mesafe kat etti, sadece duygularını kabullenme ve itiraf edebilmek onun için zor. Anne yarasındaysa Pamir’in önce kan bağı olmayan bir kadının onu gerçekten anne gibi sevip şefkatle sarabileceğine, bir anne özeniyle ona yaklaşacağına, asla bırakmayacağına inanması gerekiyor. Pamir “Anne olmak öyle kolay değil.” derken çok haklı, her doğuran anne olamaz. Aynur onu doğurmasa da ona hissettirecekleriyle onun annesi gibi olabilir, yeter ki Pamir bunun olabileceğine inansın.
Pamir, kına gecesi evde sohbet ederken Naz ona “O senin de annen artık.” dediğinde evden kaçtı, çünkü o şu an bu yarasını Naz ile paylaşmaya hazır değil ve bu konu açıldığında evlere sığamıyor, bunalıyor, nefes alamıyor ve başka şeyler yaşayarak acısını unutmak istiyor. Bu defa sadece yürüyüşe değil bara gitti çünkü aşık olmaya başladığını ve bu aşkın ona getireceklerinden korktu ve kaçtı. Sonuçta aşık olduğun kadından yaralarını saklayamazsın, saklamamalısın ancak Pamir yaralarını paylaşmaya belli ki daha hiç hazır değil. İçinde taşıdıklarını diliyle birine anlatmaya, bir yandan kendi de yüksek sesle duymaya hazır değil.
Evet Pamir evden kaçıp bara gitti ama o artık eski Pamir değildi. Eskiden olsaydı Pamir orada kadehlerce içer, orada olmaktan keyif alır ve onunla birlikte olmak isteyen kadınla gider, geceyi onunla geçirir, duygusuz bir ilişki yaşar ve hayatına devam ederdi. Ama şimdi sevgilisiyle kavga etmiş bir adam gibi gözü telefondaydı. Madem Naz’ın sana yazmasını veya aramasını, seni merak etmesini istiyorsun sen haber ver Pamirciğim. “Dışarıdayım, geç kalmam.” yaz, çok mu zor? Sonra seni beklemeyip uyumuş diye bozulursun işte. ^^ Naz’ın Pamir’i merak etmesindeyse bence garip bir şey yok. İnsan değer verdiği, aşık olduğu insan bir anda gece vakti çekip gidince elbette onu merak eder, hele ki bu durum belli bir şeyin üzerine gerçekleştiyse. Naz’ın sanki hiç merak etmemiş, onu beklememiş gibi uyuyor numarası çekmesi yerindeydi çünkü Pamir onu tam konuşmanın ortasında aniden hafif kızgın bir tonda odasına göndermiş, evden çıkarken de haber vermemişti. Ertesi sabah Pamir’e trip atmakla da iyi etti bence ama Pamir anladı mı sanmam. Yalnız daha önce Naz kahvaltı hazırladığında kahvaltıyla işim olmaz diyen adamın şimdi kahvaltı sorması da onun değiştiğinin, hayatını yeniliklere açmayı istediğinin göstergesi. İşte aşk, pardon Naz adamı böyle değiştirir.
“İki farklı insan var sanki içinde… Bir tanesi merak etme her şeyi ben hallederim diyor, diğeri sanki her şeyin sorumlusu benmişim gibi davranıyor. Biri elimi tutup sabaha kadar başımda nöbet tutuyor, diğeri yüzüme bile bakmadan kaçıp gidiyor!”
Üst üste aile ve anne muhabbetleri Pamir’e o kadar fazla geldi ki yaralarının kanaması, bu konudan konuşmak istemeyişi, istemeden de olsa Naz’ı kırması çok doğal. İnsan hep en yakınındakini kırmaz mı zaten böyle nasılsa beni o anlar diye? Naz onun bu gelgitli tavırlarından dolayı kırılıp üzülse de ben Pamir’e kıyamıyorum. Onu sarıp sarmalamak, yaralarına derman olmak istiyorum. Naz da Aynur da onun yaralarının kanamasını sevgiyle durduracak, onu iyileştirecekler ama Pamir aşka hem kapılarını açmak istiyor hem de çok korkuyor, tam anlamıyla arafta. Naz ile evlilik fotoğraflarına bakarken, o hasta uyurken ona aşkla bakabiliyor ama sonra konu anne ve aileye gelince bambaşka bir adama dönüşüyor. Naz da tabii Pamir’in derdini bilemediği için onun çok üstüne gitti. İstemeden onu aile muhabbetleriyle sıkboğaz etti. Ailesiyle ilgili mevzunun bu kadar travmatik olabileceğini akıl edemedi. Evet Pamir evden çıkacakken o son söylediklerinde sonuna kadar haklı. Ve maalesef ondan neden kaçtığını bilemediği için de boşu boşuna üzülüyor. Gerçeği bilse onu incitecek bir konuda lafı bu denli asla uzatmaz çünkü Naz ailenin, sevgi dolu geniş bir aileye ne demek olduğunu çok iyi biliyor, bunun eksikliğini yaşayan birinin bunu daha çok hissetmesini asla istemez.
Tarık’ın Levent ile ilk iş birliğinde onun tırlarıyla silah taşımayacağı aşikardı. Birincisi ona güveniyor ancak önce bu sınavı da geçmesi lazımdı. İkincisi Tarık’ı hemen yakalayacak halimiz yok, evlilik oyununun biraz daha sürmesi gerekiyor. Operasyon bittiğinde NazMir sevgili olmuş olmalıydı ki sonrasında da birlikte olabilsinler. Bana göre tırların içindeki kasalara bakarken içerde kalmasında Naz’ın asla bir hatası yoktu. Uzaktan bakarken Adem’e yakalanan ve görevin Naz’a kalmasına sebep olan Talat da hatalı değildi, sadece Adem çok uyanıktı. Yalnız Talat’ı artık Tarık’ın da tanıması iyi mi oldu kötü mü bilemedim. Bir de Çiçek ile Tarık tanışırlarsa şenlik başlar ben diyeyim.
“Pamir’in Naz’a olan duygularını anlaması için onu kaybetme korkusuyla yüzleşmesi gerekiyor.” demiştim geçtiğimiz yazılarımda. Talat’ın yerine Naz tırlardaki mallara bakmak zorunda kalıp üstüne de soğutuculu tırın içinde kalıp donma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca Pamir de ilk defa Naz’ı kaybedeceğinden korktu ve ona bir şey olacak endişesiyle eli ayağına dolandı, tırın rutin kontrol için sağa çekilmesi şüphe çekebileceği halde bunu bile ayarlattı çünkü Naz’ı oradan bir an önce çıkarmalıydı, kaybedecek zamanı yoktu. Operasyondan önce Naz’ın hayatı geldi onun için, o an onun için en değerli şey Naz’dı. Onun içinde olduğu tıra yetişmek için arabayı nasıl da son sürat kullandı. Pamir tırın içinde Naz’ı donmadan bulduğunda nasıl da sevindi. Naz ise hala görev derdine ne güzel kasaların içinde ne olduğunu öğrendik diye düşünüyordu. Bu o anda Pamir’in asla umurunda değildi, yeter ki Naz’a bir şey olmasın.
Pamir’in Naz onca saat soğukta kaldığı için tabiri caizse onunla bebek gibi ilgilenmesi çok güzeldi. Ve bunu yaparken de asla yüksünmedi, onun için elinden gelen ne varsa fazlasıyla yaptı. Sayesinde bugüne kadar seyrettiğim en iyi duş sahnesini seyrettim. Naz’ın ateşi çıktı diye onu soğuk duşa sokarken Pamir de onunla duşun altına girdi. Sevdiği kadın duşun altında çok üşüyordu ve ayakta kendi kendine duramıyordu, ama ateşinin düşürülmesi şarttı, o halde pekala onun sağlığı için o da onunla birlikte üşüyebilirdi. Onu sakinleştirmek, rahatlatmak için nahif dokunuşlarla saçına, yüzüne dokunabilirdi. Ona sevgi dolu bakışlarını ve verdiği değeri gösteren sözlerini sunabilirdi. Ona ilk defa aşkla orada sarılabilirdi. Sahnede hiçbir gereksiz, abartılı replik yoktu. Sahne sadece romantizm içeriyordu, mesela suyun altında ıslandığı için Pamir gözümüze seksi gelmedi. Orada hasta olduğu halde Pamir’i öpmek isteyen Naz veya Naz’dan cinsellik anlamında etkilenen bir Pamir yoktu. Onlar birbirlerine bakarken gözlerinde aşk, sevgi, şefkat vardı. Pamir’in orada tek amacı Naz’ı iyileştirmekti. Naz’ın da Pamir’e sarılma sebebi ayakta güç bela durabiliyor olmasıydı.
Pamir’in duşun ardından Naz’ın odasına girmek için kapıya geldiğinde kapıyı açıp sırtı dönük sadece giyinip giyinmediğini sordu, öyle kafasını uzatıp Naz’a bakmadı. Normalde dizilerimizde klişe olarak adam veya kadın içeri girer diğerini yarı çıplak görür ve ondan etkilenir. Ama burada aslında olması gerekeni gördük, bu açıdan da bu kısacık anı çok sevdim. Ve yine bir kez daha Pamir Naz’ı uyurken seyretti. Çünkü bu anlar onun Naz onu izlediğini fark edecek korkusu yaşamadan, özgürce Naz’a içinden geldiği gibi uzun uzun bakabildiği anlar. Ve ilk defa NazMir aynı yatakta birlikte uyudular, üstelik sadece Naz Pamir’in elini tutarak. Yine bir klişeden uzak, geceleyin birbirlerine sarılma eylemine geçmeden. Yalnız fark ettiniz mi Naz ilk defa odasının kapısını kilitlememişti.
Naz sadece hasta olduğundan dolayı unuttuğu için mi yoksa Pamir’e artık tam anlamıyla güvendiği için mi kapısını kilitlemedi? Bence her ikisi de ihtimal dahilinde. Sadece ilki olsaydı Pamir yanında uyuduğu için ufak da olsa bir tepki gösterirdi. Ancak Naz uyandığında onu görmekten inanılmaz mutluydu. Ama tabii ki Pamir bütün gece onun elini tutup başucunda beklediğini itiraf edemedi, çünkü ona aşık olduğunu henüz kendine bile itiraf edebilmiş değildi. Onun bunu direkt söyleyebilmesi “Seni seviyorum Naz.” Demesi gibi bir şeydi ve şu an Pamir buna hazır değildi. Ona kızamıyorum çünkü kadınlara dair travması çok büyük, kendini bıraktığı kadına, onun da annesi gibi kendisini terk etmeyeceğine, aşkının samimiyetine yüzde yüz güvenmesi lazım.
Son sahnede Tarık yukarıdan Zeynep ile Pamir’i samimi bir şekilde konuşurken seyrediyor, Tarık ile Levent’in arasında sorun çıkabilir diye Naz Pamir’i yanına çağırdı ve dudağından öptü. Pamir de Tarık’ı fark etmediği için onun kendisini Yaz olarak değil Naz olarak öptüğünü sandı ve bir anda kendini aşka teslim ederek Naz’ı öpüverdi. Naz onu öptüğünde Pamir’in ilk başta şaşkın bir bakışı vardı ama sonra tatlı tatlı gülümsedi ve öpmek için hamlesini yaptı. Ancak Naz sahne sonunda şaşkındı, muhtemelen Pamir’in öpücüğüne karşılık vermesini değil, kendisini neden öptüğünü sormasını bekliyordu. Ve öpüşme sonrası aklından kesin “Bana gülümsüyor, aşık gibi bakıyor ama acaba beni Pamir olarak mı öptü, Levent olarak mı?” sorusu geçti. Zeynep ne güzel morardı ama. Kalkıp evli adama asılıp duruyordu, bu öpüşme de ona kapak olsun. ^^ Böylece NazMir çiftinin ilk resmi öpüşmesi de gerçekleşmiş oldu.
Nehir ile Yaz’ın arkadaşlığına bayılıyorum. Hatta bence Nehir ile Naz da çok iyi arkadaş olabilirler. Evet Yaz çok enerjik, etrafına pozitif enerji saçan bir kadın ama sonuçta Yaz’ı yaratan da Naz’ın kendisi. Naz da çok sevecen, hayat dolu biri. Naz’a da bravo demek istiyorum Nehir yakın arkadaşı olsa da Tarık’ın güvenini kaybetmemek için ona asla Tarık’ın gizli giz terapiye geldiğini söylemiyor. Nehir de boşu boşuna Tarık’ın kendisi aldattığından şüphelenip kendini yıpratıyor, Zeynep’e de ona sataşacak imkan doğuyor. Tarık da şimdi terapiye gittiğini söylerse ailesine bile maskara olacağını düşünüyor çünkü malum kendisi sıradan bir balıkçı değil. Halbuki Nehir onun bu kararını sonuna kadar desteklerdi.
Naz ile Tarık’ın bu defaki terapi sahnesinde de bölümün temel noktalarından aile vurgusu işlenmesi dikkat çekici. Tarık için bu hayattaki en önemli şeyin neden aile olduğu çok güzel ifade edilmişti. Eğer gerçekten Tarık’ınki gibi sırtınızı yaslayabileceğiniz bir aileniz varsa gerçekten çok şanslısınız. Tarık’a hak versem de ben bu konuda onun kadar keskin düşünmüyorum. İnsanın aile içinde bu denli güvenemeyeceği kişiler olabileceği gibi aileden görebilecek kadar güvenebileceği arkadaşları, dostları olabiliyor. Yani bu aslında biraz da şans meselesi belki de. Tarık’ın şansı ailesinin gerçekten güvenebileceği, onu sırtından bıçaklamayacak, güvenini asla sarsmayacak insanlardan oluşması. Naz için de aile kavramı Tarık’ınkine benziyor ve bence Naz Tarık aileyle ilgili düşüncelerini anlatırken annesi ile Namık’ı düşündü ve Pamir’e de ailesinden gördüğünü fark etti. O da Pamir’e de Tarık’ın aile üyelerine güvendiği kadar güveniyor, ona sırtını yaslayabileceğini biliyor.
Aynur’un karakola gitmesiyle bize de dizide NazMir’den sonra en sevdiğim çift olan Çiçek ve Talat’ın çok tatlı anlarını seyretme şansı sundu. Daha ikinci haftasından Çiçek ve Talat çiftini o kadar çok benimsedim ki bugüne kadar romantik komedilerde gördüğüm en iyi yan çift onlar diyebilirim, bu ışık bu ikilide var. İyi yan çift olmak demek genç, güzel, yakışıklı olmak anlamına gelmiyor; Çiçek ve Tarık’ın o etrafa yaydıkları tatlı enerji yeter. Şimdi onları #TalÇiç mi #TalÇek diye mi shipliyoruz?
Aynur bence pek çoğumuzun çevremizde rastladığı bir karakter olduğu için seyrederken birçoğumuzun sinirlerine dokunuyor. O kadar çok onun gibi çocuğunun evlenme zamanı geldiğinde istekleri bitmeyen var ki Aynur da onların ekrandaki temsili. Başlarda beni de Naz’a aşırı düşkünlüğü, onu devamlı arayıp durması delirtiyordu ama onun Pamir’e gizli evlilik için o kadar kızgın olmasına rağmen sahiplenici tavrı ve sevgisini şimdiden göstermesi beni Aynur sever yaptı. Ama Namık’ın gazıyla Sadullah Amir’e gidip Levent ve ailesinin bilgilerini istemesi çok abartılıydı. Gidip kendilerine sorsana ne öğrenmek istiyorsan. Arkalarından iş çevirir gibi ne kadar ayıp karakola gitmek.
Aynur’daki ailecek yemek sahnesi yine çok eğlenceli değil miydi? Aynur ile Çiçek’in karşılıklı sahnelerine bayılıyorum ya. Onların iki dünür gibi atışmaları o kadar gerçekçi ki. Ve Çiçek’in bir anda gaza gelip durumları abartması çok komik. Onun Aynur ile yarışma sevdasına 1000 kişilik düğün yapsak şaşırmam. ^^ Bu evlilik oyunu ne kadar sürse bizim için o kadar kar. Aile yemeği demişken Namık’ın devamlı taktıkları altınları devamlı geri alma muhabbeti beni çok eğlendiriyor. Yalnız pratikte sayıklayıp durduğu o Aynur’un taktığı altınları geri alan NazMir oluyor, Namık’a hatırlatmak isterim.
Yazıyı bitirmeden önce erken final kararıyla ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Açıkçası ben seyrettiğim birçok gerçekten iyi diziye erkenden veda etmemize sebep olan bu reyting sisteminden ve de özellikle FOX TV’nin acımasızlığından çok sıkıldım. 80 milyonluk ülkede dizilerin yayınlanmaya devam edip etmeyeceğini 3 – 5 bin kişi mi karar veriyor? Bu rakamın en az 100 bin kişi olması gerekmez mi? Üstelik uzun süredir reytingler ciddi düşme eğilimde yani denekler bile televizyondaki dizilere eskisi kadar ilgi göstermiyor. Dizilerdeki reytinglerin düşme eğilimi de sadece denek sayısı veya deneklerin zevkleriyle de ilgili değil elbette. Dizilerimizin süreleri inanılmaz uzun. Ertesi gün işe gitmek için 05’te kalkması gereken biri nasıl 00’a kadar bir diziyi seyredebilir? Gizli Saklı özelinde konuşmak gerekirse dizinin bölüm süreleri pek çok diziye göre kısaydı ancak yapımın özensizliği söz konusuydu, fragmanlar geç geliyordu, yapılan paylaşımlar da zayıftı. Bayram arasında toparlanır diye düşündüm ancak bayramda bile o kadar geç fragman yayınlandı ki. Rakibimiz ve aynı kanaldaki diğer diziler ikişer fragman yayınlamışken biz daha ilk fragman gelmediği için sinir krizi geçiriyorduk. Ayrıca FOX diğer iki yaz işinin tekrarlarını sık sık ve insanların ekran başında olduğu saatlerde yayınlarken Gizli Saklı’nın tekrarını sırf yayınlamış olmak için çok az yayınladı. Diziyi iki tane dizi ve bir tane yarışma ile rakip yapıp üzerine Şampiyonlar Ligi maçının olduğu günde reytinglerini arttırmasını bekledi. Bir de üstüne Youtube’da dizinin özel sahnelerinin bir bölümüyle, bölüm videosu Türk seyircilere kapalı yayınlanıyor, birkaç hafta sonra açık oluyor. Dizim başlamak isteyen birinin bayram arasında bile Youtube’dan bütün bölümleri seyretme şansı yoktu. Eğer Youtube sandığınız gibi reytinglere olumsuz etki ediyor olsaydı şu an en iyi reyting alan birçok dizinin o reytingleri hiç almaması gerekirdi. Youtube sandığınızın aksine seyirci çekmeye de faydalı. Bence kesinlikle yapımcılar ve kanallar arasında 13 bölümlük garanti anlaşmalar yapılmalı ve böylece devam edemeyecek olan dizilerin de hikayelerini düzgün bir şekilde tamamlayabilmesine izin verilmeli. Şimdi Gizli Saklı 8. Bölümde final olunca büyük ihtimalle 8. Bölüm revize edilecek, belki yarısı belki sadece 10 dakikalık kısmı ekleme olacak ve birçok şey yaşanamadan dizi bitecek. Aylardır ön hazırlık yapılan, bunca insanın emek verdiği bir iş için bu hak mı? Açıkçası yirmi yıldan fazladır televizyon kanallarından haftalık dizi seyretmeyi seven ben ciddi ciddi soğumaya başladım. Önümüzdeki sezon özellikle bu kanalda ve bu yapıma ait bir dizi seyretmeden önce kırk kere düşüneceğim ve inanılmaz sevdiğim bir oyuncu, yönetmen, senarist işi olmadığı sürece de FOX’ta yayınlanan bir diziyi yorumlamayacağım.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
*Gizli Saklı 8. Bölümde çalan şarkı: Dünyanın En Güzel Kızı – Mavi Gri
Aşkın En Güzel Hali – Batuhan Kordel
Erik Dalı – Cavit Tire
Göz atmanızı öneririz: Gizli Saklı Bölüm Yorumları