HAFTAYA KUŞ BAKIŞI 19 – 25 ŞUBAT

Haftaya Kuş Bakışı bölümünde Özlem artık misafir değil ev sahibi <3 Geride bıraktığımız haftanın EN’lerini  kaleme aldı, sizin EN’lerinizle yorumlarda buluşmayı dört gözle bekliyor…

Az sayıda editör müdahalesinin nedenine açıklık getirecek olursam: Bu hafta benim için ilk yarısı kısa bir seyahatle hareketli, ikinci yarısı ise seyahatteki hava değişiminin yol açtığı hastalıkla durağan geçti. (Kendime not: Çıldır’da ne güzel ifil ifil esiyor derken iyiydi, şimdi ciğerlerin sökülürcesine öksür bakalım)  Son enerjimi yazıyı siteye eklemekte kullanıyorum.  Keyifli okumalar ^^

 

Oldukça soğuk bir pazar sabahından günaydın.

Çiftlikteyim ve kar yağıyor. Sıcacık bir soba ve üzerinde tıkır tıkır kaynayan çaydanlık… Anlayacağınız keyifli bir ortamda enlerimi paylaşacağım bu hafta;

 

HAFTANIN ACI BİBERİ: ESRA EROL

Sen Anlat Karadeniz yerinden indi bu hafta. Bu dönem özellikle nereyi açsak ensest ve tecavüz. Esra Erol’un bu haftaki programı ise bence bir gaflar heyelanı gibiydi. 26 yaşında bir adam anne ve babasını aramak için programa geliyor. Sonra öğreniyoruz ki annesi henüz 13 yaşındayken abisinin tecavüzü sonucu bebeği doğuruyor ve bebek olay büyümesin diye evlatlık veriliyor. Olmayan şeyler değil ve biliyorum ki kafamızı çevirdiğimiz de kaybolmayacak ama her şey bu kadar ortalıkta konuşulmalı mı sorusundayım.

Yani bu olay gazetelere geçerken bile isimlerin baş harfleri veriliyor, yüzler buzlanıyor; sen canlı yayında pat diye ‘senin baban aslında dayın’ diye açıklıyorsun.

Kendimi o adamcağızın yerine koydum ve hayatım bitti. Bu adamın bir sosyal çevresi bir hayatı var. Bu adamcağız bundan sonraki hayatında nasıl devam edecek? Bilmedim, bilemedim… Bu tür hassas konular böylesi programlarda ortaya serilmemeli. Çünkü 3.sayfaya her baktığımda öyle sırlar çıkıyor ki artık benim midem kaldırmıyor. Namus ve töre cinayetlerinin bu kadar yukarılarda olduğu bir ülkede bu kadar kimin eli kimin cebinde haberi ikiyüzlü namus anlayışımızı gözler önüne seriyor ne yazık ki…

(Editör notu: Şoklardayım, diyelim ki böyle bir durum ile karşı karşıya kalındı, bu özel açıklama ekran önünde mi yapılmalıydı? Evlilik programlarının sahte ya da değil sevdaları, kavgalarından kaçarken reyting uğruna hayatlara vurulan darbelere şahit oluyoruz. İnsanların acılarından beslenen bu reyting canavarı programların)

 

HAFTANIN YA DA SON GÜNLERİN MÜZİĞİ: TUNA KİREMİTÇİ- TUNA KİREMİTÇİ VE ARKADAŞLARI

Hayır, albümü yeni keşfetmedim tabii ki ama bu ara o kadar fazla dinliyorum ki…

15 gündür takıntım ‘Birden Geldin Aklıma’ idi, Sena Şeker’in gerçekten şeker gibi sesiyle…

 

Bu ara ise Öykü Gürman ile söylediği ‘Aramızda İyi Şeyler Olabilirdi’ şarkısına takıldım. Albümde bir tane bile boş şarkı yok. Belki bugüne siz de fon müziği yapmak isteyebilirsiniz.

 

HAFTANIN NEFES KESENİ: HAZAN VE NİHAYET GELEN AŞK AYDINLANMASI (FAZİLET HANIM ve KIZLARI)

Dile kolay tam 36 bölüm bekledik. Kızdık sinirlendik tırnaklarımız yedik. Ve geldi gelmekte olan. Bu hafta Yağız’ın o kapıya yaslanıp muzip muzip fizik kurallarına aykırı demelerini mi yoksa Farah’ın Yağız’ı öptüğünü görünce tatlı tabağını düşüren Hazan’ın topunuzu doğrarım bakışları mı bilemedim hangisini tahta oturtsam… Ama o kadar keyif aldım ki izlerken.

Hele ki Farah gece erken bitmesin diye film izleseydik dediğinde Hazan’ın yok artık tepkisi var ki kahkaha attım resmen. Fazilet Hanım ve Kızları izleyicileri bilir; bizim dizi ve kahkaha atmak kavram olarak acayip uzaktır birbirine.

İlk kez dizi bittikten sonra Yağız ve Hazan’ın odada Fazilet’e basılma sahnelerini ve sahte aşıkların akşam yemeği sahnelerini birkaç kez izledim.

HAFTANIN YOK ARTIK YANİ ABARTSAYDINIZ! SAHNELERİ: EMRAH (ÇUKUR)

 

O alelacele çekilen polisten özür dileme sahnesine girmek istemiyorum.

Ama zaten paşamızın sahneye ilk girdiği andan son sahnesine kadar buram buram Leon ile John Wick arasında gidip gelen karakteri beni sıktı işin açığı. Aslında bir arkadaşın sosyal medyada yazdığı ‘Emrah Amir’den önce polis teşkilatı bir toz ve gaz bulutuydu’ paylaşımı durumu o kadar iyi ifade ediyor ki… (Kimin yazdığını bulamadığım için alıntılayamadım, sahibinden özür dilerim)

HAFTANIN EN NAİF, EN HÜZÜNLÜ VE EN SEVİNÇLİ SAHNESİ: HAYATIN SONU VE BAŞLANGICI (İSTANBULLU GELİN)

İstanbullu Gelin başladığı andan itibaren çok ilgiyle takip ettiğim bir dizi. O geleneksellik içinde bağırıp çağırmadan, çirkefleşmeden ve entrika çevirmeden nasıl iyi ve güzel insan olunur onu izliyoruz Süreyya ile her hafta…

Bu hafta Begüm’ün ölümü ve Süreyya’nın bebek haberi Nil’in aynı şarkısı eşliğinde verildi.

Bir ölüm bu kadar mı güzel anlatılır?  Ağladı şarkılara sapmadan, kendini yerlerde süründürmeden… O kadar beğendim ve öylesine etkilendim ki. Zaten cenaze sahnesi hem hüzün hem de umudu taşıyordu içinde hayat gibi. Ve sonrasında Süreyya’nın bebek haberi geldi.

 

 

HAFTANIN HAYAL KIRIKLIĞI: UFAK TEFEK CİNAYETLER

Nedense senaryo bir yerlerde koptu ve toparlanamadı bir türlü.

Oya’yı inatla beyaz tutmaya çalışmaları, bir hafta tamam hadi intikam alalım atağına geçip ertesi hafta ergen aşık triplerinde bütün intikam planını unutmuş vaziyet de ortada dolaşması bir türlü yol aldırmadı senaryoya. Zaten kadın entrikalarını bol bol farklı yerlerde izliyoruz. Klasik, boşanmak istemeyen kadın aile kartını kullanır, çocuk ve sana ihtiyacım var kartını ekler. Tamam, ama bu bizi nereye götürecek. Ortada hayatı tamamen değişmiş, intihar etmeyi denemiş hatta bu deneyim nedeniyle çocuğu olamayacak bir kadın ve hayatının bir bölümünü yoğun depresyonda evde geçirmek zorunda kalmış bir adam var peki ne yapıyorlar evcilik oynuyorlar…

Umarım senaryo en kısa zamanda toparlanır ve o şaşalı günlerine geri döner.

KISA KISA

Haftanın Gafı: Bin tane anlam yüklenen bandananın bizzat Sinan Egemen’in kendisi tarafından çöpe atılması (Fazilet Hanım ve Kızları)

Haftanın En Sevimli Sahnesi: Aslı’nın sarhoş halleri (Siyah Beyaz Aşk) Editör yazmadan yazalım, alkol sağlığa zararlıdır

Haftanın Görülmek İstenen Diyaloğu: Begüm Süreyya’ya Emir’i emanet ederken yaptığı veda konuşması (İstanbullu Gelin) Keşke böyle olsa bütün diyaloglar…

Haftanın Yetti Gayri, Canıma Tak Etti Durumu: Fandom terörü.  Yani bir dizide kendi istedikleri karakter birazcık olayın dışında kalsın, biraz farklı bir şey yazılsın hakaretler havada uçuyor. Yapmayın arkadaşlar hakaret etmeden de kendimizi ifade etmeye alışmalıyız. Burası hayal dünyası ve gerçek dünyada tepki gösterecek daha fazla olay mevcut.

Haftanın Sevimsizi: Fazilet Hanım ve Kızları’ndaki Selin ve Farah ile Sen Anlat Karadeniz’deki Eyşan ve Mustafa bölüşemediler ödülü.

Vedat dediğinizi duyar gibiyim de o kategoriler dışı bir varlık. Bir Kırgın Çiçekler’deki Benim Kemal’im yazmaz vardı. Bir de Vedat o kadar yani…

Benden bu haftalık bu kadar, herkese mutlu huzurlu bir hafta dilerim…

 

(Editör Notu: Özlem Haftanın Olayı’nı atlamış HiLeon Fandom’ın başarısı <3 )

 

HAFTAYA KUŞ BAKIŞI 12 – 18 Şubat yazısını okumuş muydunuz?

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

5 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce