Bein Connect romantik komedilerinden Hayaller ve Hayatlar Meryem’in katili kim sorusuna halen bulamadığımız cevap ile devam ediyor. Her hafta iki bölümü yayımlanan dizinin 3. Haftası yani 5. ve 6. bölüme dair değerlendirme yazısı Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^
Hayaller ve Hayatlar’ın bu haftaki bölümlerinde hüzün ve neşe bir aradaydı. Böylesine trajik bir ölümün ardından yaşanan acının yansıtıldığı anların sahnelerin arasına tebessüm ettiren anlar o kadar başarılı yerleştirilmişti ki o anları asla yersiz bulmadım. Aksine onlar bölümlerde nefes aldığım anlar oldu. Açıkçası dizi anlatım tarzıyla uzun zamandır bu türde en severek takip ettiğim işlerden biri oldu.
Alaz istediği kadar otopsi raporu, ilaç kutusu desin Meryem’in intihar ettiğine inanan var mı? Ben başından beri öldürüldüğüne, o ilaçların ona zorla içirtilmiş olduğuna eminim. Şu an önemli olan bu cinayetin üstünün örtülmemesi ve bunu yapanın kim olduğunun ortaya çıkarılıp ceza almasının sağlanması. Bu ölümde Dicle’nin ağabeyinin parmağı olduğunu asla düşünmüyorum. Hatta geçen bölümlerde tavırlarını itici ve arabesk bulduğum ağabey için bu bölümlerde oldukça üzüldüm. Keşke Meryem onunla birlikte olsaydı, gerçekten sevilseydi belki de şimdi hayatta olacaktı.
Başından beri Meryem ile gizemli konuşmalarından dolayı Alaz’dan şüphelenmiştim, 6. Bölümün son sahnesinde Alaz’ın yaptığı telefon konuşması da bunu doğrular nitelikte. Alaz’ın telefonda konuştuğu kişi de Taner’in karısı değil de bir başkasıdır gibi geliyor. Yalnız Meryem’i öldüren gerçekten Alaz ise, GünAl çiftimiz başlamadan bitmiş demektir. O yüzden ben Alaz’ın Meryem’in ölümünde payı olmamasını, bu telefon konuşmasının bir yanıltmaca olmasını umuyorum.
“Taner ve Meryem öldü. Herkes Meryem’in Taner’i öldürdüğünü düşünüyor. Ama biz öyle olmadığını biliyoruz.”
Meryem’in muhtemelen Taner Bey ile ilişkisi de yoktu, lakin onun üzerinde bu kadar büyük bir etkisi olduğuna göre acaba Taner Bey, Meryem’in babası, annesinin bir yakını ya da akrabası olabilir mi? Meryem’in onun ölümüne verdiği tepki bir sevgili ya da çok yakın akraba gibiydi.
Alaz’ın Güneş’e karşı duygularını samimi buluyorum. Onun bürolarında çalışmaya devam etmesini isterken bunu bir amaç uğruna değil, kalpten istediğini hissettim. Ona değer verdiği belli. Onu gözünün önünde tutmak için işe devam etmesini isteyebilir ama kalkıp da birlikte öğlen yemeğinde sandviç yiyecek hali de yok ya.
Ancak Meryem konusundaki tavırlarından hiç hoşlanmıyorum. Hemen damgaladı Meryem’i Taner’i öldüren odur diye. Tamam ilk etapta insan Taner’in öldürülmesiyle Meryem’in intiharı aynı gün gerçekleştiği için böyle düşünebilir, bu çok normal. Ama Alaz’ın bunu söyleme biçimi herkesin aklına gelen düşünceyi dile getirmekten ziyade emin olma duygusu içeriyordu. Güneş’in onun bu söylediklerine verdiği sert tepkiyi de hak etti. En başta Meryem’in abiye kıyafet üzerindeyken intihar etmiş olması mantıklı değil zaten. Eğer olay düğün günü olmasaydı Dicle gibi şık kıyafetle intihar etmiş olabilir denilebilirdi, bu durumda değil.
Bu bölümde Güneş yani Aybüke Pusat’ın performansı için de ayrı bir paragraf açmak isterim. Meryem’in ölümünden kendini sorumlu tutan, intiharını kabullenmeyen, arkadaşına iftira atılmasını içine sindiremeyen ve ona iftira attığını düşündüğü kişilerden lafını esirgemeyen hem çok acı çeken hem de dimdik ayakta duran Güneş karakteri mükemmel canlandırılmıştı. Ayrıca Özge Gürel’i de daha sakin oyunculuğuyla seyretmek güzeldi. Kendisi dramda da bu kadar başarılıyken ağırlıklı olarak romantik komedi işlerde yer almamalı.
Sergen ne kadar düşünceli ne kadar nahif bir adam. Daha birkaç günlük çalışanına ne kadar da değer veriyor. E tabii bunda duygularının da payı vardır elbet. Senin kendini daha iyi hissetmen için yaptıklarına da gaddarlık denmez be Dicle. Sürekli hiçbir şey yapmadan durup öleni düşünmek sadece acıyı katlıyor, oyalanmak en iyi ilaç. Zaten Dicle de çalışmanın kendine iyi geldiğini anladı. Ayrıca DicSer’in ilişkisi şu an daha önce dizilerde rastladığımız patron-çalışan temalı ilişkilerden çok daha başarılı işleniyor. Tabii bunda Sergen’in farklı olması önemli bir etken. Ne kadar da egosuz bir adam değil mi?
“Dünya dönerken durursanız dengenizi kaybedersiniz. Bazen yeniden hareket etmeye başlamanız için birinin zorlaması gerekir. Benim için de bu kişi patronum olmuştu. Acaba bana nasıl bir iyilik yaptığını biliyor muydu?”
Setanay’ın Emre ile balayı yapacağı yere para ziyan olmasın diye dört arkadaşın hep birlikte gitmesi güzel fikirdi. Normalde arkadaşları öleli daha kaç gün oldu, ne tatili diye yadırgardım ama hem o kadar para ziyan olmasın hem de gerçekten ortamdan, acıdan uzaklaşmak iyi gelebiliyor. Ama bizimkilere bu tatilin yaradığını söyleyemem. Özellikle Setenay hem Meryem hem Emre açısından çift yönlü üzüldü. Bu arada dizinin repliklerini oldukça başarılı buluyorum. Yaptıklarına tatile Setenay’ın “Yas turizmi” demesi, “Meryem göçüğü” tabiri bunlardan ikisi.
Ben Setenay olsam Emre gibi biriyle evlenmeden kurtuldum diye sevinirdim. Setenay’ın en yakın arkadaşlarından biri, bir nevi kız kardeşi vefat etmiş, adam depozitonun, evdeki eşyaların paylaşılmasının derdinde. Böyle bir zamanda bu konuları konuşmanın sırası mı? Üstelik sen bu kadına aşık değil miydin? Nasıl böyle çabucak vazgeçebildin? Valla Setenay’ın annesi haklı, emeğiyle alınmış hiçbir şey Emre’nin ailesine bırakılmamalı. SetEm çifti barışsın isterim ancak bunun için Emre’nin bu yaptıklarından köpek gibi pişman olup Setenay’ın peşinden koşması gerekiyor. Setenay onu affedecekse bile hemen yelkenleri suya indirmemeli, gururunu çiğnetmemeli. Düğündeki kavgada kız tarafı haklıydı zaten, yasal olarak kese gelinin hakkıdır.
Melike’nin Meryem’in eczanesinde hiçbir akrabasının olmaması üzerine aşk hayatına hız kazandırmak istemesi mantıklı da sevgili adayımızın onu cenazede görüp beğenmesi nedir arkadaş? Düğünlerde bekarların kız beğenmesini normaldir de cenaze ne alaka? Zaten o adamı da Melike’nin yanına hiç yakıştıramadım. Evli ve çocuklu bir adamla ilişki yaşanır, evlenilir de eski eşinin lafı geçinde çirkefleşen adamla da evlenilmez yani.
Melike’nin evine giren hırsızın başta Meryem ile bir alakası olduğunu düşünmüştüm, fragmanı görünce onu aşka götüren bir araç olduğunu anladım. Dobra Melikemiz de aşksız kalmamalı öyle değil mi?
Yeni bölüm fragmanı oldukça eğlenceli. İki bölüm dram ağırlıklı bölümlerden sonra oldukça iyi gelecek. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümleri nasıl buldunuz?
Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…
Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı? Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…