Hekimoğlu sezonu açtı. Bol reytingli bir sezon olsun dileklerimizle ilk bölümün reytinglerine göz atalım: Total’de 4.52 reytingle 4. – AB’de 3.16 reytingle 5. – ABC1’de ise 3.75 reytingle 4. Salı günü yeni projeler ile oldukça zorlu bir gün, bakalım gelecek zaman ne gösterecek…
Konuk yazarım Buke ‘nin kaleminden Hekimoğlu Yeni Sezon’un ilk değerlendirme yazısına göz atmak ister misiniz? Keyifli okumalar ^^ (For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)
Geçen sezon dizilerinden, bu sezonun ilk açılışını yapan Hekimoğlu, uzun bir aradan sonra ekranlardaydı. Tüm kadroyu çok özlemişim. Hepsine ayrı ayrı hoş geldiniz demek istiyorum.
2.sezon tanıtım fragmanı epeyce merak uyandırıcıydı. Hatta zaman atlaması mı yaşayacağız diye düşündüm bir an. O merakla oturdum ekran karşısına. Ama fragmanın aksine normale göre daha düşük bir tempolu bir bölümle başladık sezona.
Gecen sezon Hekimoğlu ve ekibini, Vahap’ın 10 milyon dolarını alıp gidişinin ardından, kutlama yaparken bırakmıştık. Zeynep istifa edip gittiği için, O’nun dışında tüm ekip oradaydı. En son İpek de kutlamaya katılmış ama hastanenin kaybettiği 10 Milyon Doları da Ateş’in başına kalmadan duramamıştı tabi ki.
Yeni sezonu yeni hastamızla açtık. Genç hastamız aniden bayılarak hastaneye getirildi. Öksürük, ciltte kızarıklık döküntü, baş ağrısı vs. belirtiler saptandı ilk etapta. Tansiyon problemi de vardı. Orhan tansiyon problemi ile tavladı Hekimoğlu’nu ve vakayı almaya ikna etti.
Hekimoğlu ve olay yeri inceleme 1 eksikle görev başındaydı yine… Ekip, Zeynep’in yokluğunu hissederken, İpek ekibin bir an önce tamamlanması için harekete geçmişti bile. Zeynep’in yerine birini almak için iş görüşmeleri ayarlanmıştı. Ateş her zamanki gibi poliklinikten kaçma derdindeydi. Ama kendisi için poliklinikte olmaktan daha zor bir görev yüklemişti İpek O’na. Ekibe katılacak 3.kişiyi Ateş seçecekti. Ateş için bu kolay bir iş olabilirdi, tabi ki ne kadar inkar etse de aklı Zeynep’te olmasaydı.
Daha işe gitmeden Zeynep’in evinde soluğu alan Hekimoğlu, önce O’na Vahap’ın gidişinin müjdesini verdi, ardından işe geri dönmesini istedi. Zeynep’in kolay kolay dönmeye niyeti yoktu. İlk bölümlerdeki Zeynep’le bugünkü Zeynep’i kıyaslayınca nereden nereye demeden edemedim. Karakter resmen birbiriyle çelişen davranışlar sergilemeye başladı.
Bu Zeynep sadece güzel olduğu için işe alındığını imaları üzerine Hekimoğlu’nun karşısına dikilip “Beni niye işe aldınız?” diye sormadı mı? Sadece güzelliği ile değil, bilgisi ve kişiliği ile de değer bulabilmek, sözü ve fikirleri ciddiye alınsın diye kişisel gelişim kitapları okumadı mı? Peki şimdi ne yapıyor? Hocası geliyor, “İşe dönmeni istiyorum” diyor. Kızın “Neden?” sorusuna “İşini iyi yaptığın için” cevabını veriyor. Kızımız ne cevap veriyor: “Sadece bu mu?” Neymiş bu kadarı yetmezmiş… Eee senin baştan beri istediğin buydu. Şimdi, “Sadece işine var olmak istemiyor muydun” demezler mi insana?
Hekimoğlu gitti bir yandan hastanın rahatsızlığının teşhisi için kafa yordu, bir yandan ekibe gelen adayların her birini tabiri yerindeyse kovmaktan beter etti. Hepsine bir kulp taktı. Armudun sapı üzümün çöpü, kaşının üstünde gözü var derken tüm adayları kaçırdı ya da görüşmeyi Orhan’a pasladı. Kendi deyimiyle iş görüşmesi yapacak son kişiydi.
Yine Zeynep’in kapısında belirdi Hekimoğlu ve iş görüşmesi yapmaktan sıkıldığını söyledi. Zeynep’in işe dönmek için bir şartı var. Hekimoğlu ile bir randevu… Baş başa bir akşam yemeği. Ateş şaşırdı ama kabul de etti. Bu tekliften de bir tek Orhan’a bahsetti Ateş… Orhan da ilk fırsatta haberi İpek’e yetiştirdi tabi ki… İpek’in tavrı Ateş’i kıskanır gibiydi.
Ertesi gün vaka üzerinde çalışırken Emre ve Memoli, Zeynep’i karşılarında görünce hem şaşırdılar hem de sevindiler. Zeynep, Hekimoğlu’nun dönmesi için çok yalvardığından bahsetti. Ekip konuyu kurcalayınca, Zeynep tam yemek şartından bahsedecekti ki Ateş ve Orhan odaya giriverdiler. Ateş Zeynep’ten aralarındaki antlaşmadan kimseye bahsetmemesini istese de Zeynep ekibe yemek olayını anlatmadan duramadı tabi ki… Emre ve Memoli bu duruma tepki verdiler ve Zeynep’e hata yaptığını söylediler. Emre’nin ilk tepkisi komikti.
Emre: Senin için çok yaşlı
Zeynep: Sen de çok gençsin.
Zeynep bu sözüyle Emre’nin kendisinden hoşlandığını bildiğini belli etti sanki. Bence tavrı hoş değildi.
Memoli de Emre de Hekimoğlu yüzünden Zeynep’in üzüleceğinden endişe ediyorlardı.
Memoli ve Emre bölüm boyunca özellikle Zeynep ile ilgili konuştular. Emre Zeynep’i çok istese de aramıyordu. Memoli ise artık iş arkadaşı olmadıklarını, öyle olsalar aramasının etik olmayacağını ama şimdi aramaması için bir sebep olmadığını söylüyordu. Zeynep’in gidisinin sorumlusu olarak Emre’yi görüyordu ve bunu her fırsatta dinlendiriyordu. Vaka hakkında da ikilinin farklı görüşleri vardı.
Vakanın gösterdiği belirtiler üzerine tam bir teşhis konulamamıştı hala… Hastanın kötüleşmesinin tedaviden bağımsız bir uyarıcı nedeniyle olduğu konusunda hemfikir olduklarında, soluğu ailenin yanında aldılar. Ateş açık açık hastaya ne verdiklerini sordu. Burada hastanın sevgilisinin tavırları şüpheli geldi bana. Sonunda anne öksürük şurubu içirdiğini itiraf etti. Daha önce de kullandığı için vermekte sakınca görmemişti. Hekimoğlu ilacın değiştirilmiş olduğundan emindi. Hatta ben de ilaçları sevgilinin değiştirdiğini düşündüm bölüm boyunca.
Bu bölüm bir tane poliklinik hastamız oldu. Orta yaşın üzerindeki teyzemiz eşiyle el ele diz dize oturmanın O’na yeteceğini düşünüyor ama bunu kocasına söylemeye cesaret edemiyordu. Eğer söylerse, kocası O’nun yaşlandığını düşünecekti. Bu nedenle Hekimoğlu’ndan kocasıyla görüşmesini ve O’na hafif bir hap vermesini istedi. Daha sonra teyzenin esi hastaneye geldi ve Hekimoğlu ile konuştu. O da karısıyla ayni dertten mustaripti. O da karısıyla el ele oturmak istiyor ama karısıyla aynı sebepten söyleyemiyordu. Karısının istediği haplar yerine hazımsızlık için hap verip gönderdi Hekimoğlu adamı, tabi adamın isteği ile. En sonunda karı koca birlikte geldiklerinde Hekimoğlu sırlarını çözdü. Evlilik yüzükleri farklı olduğu için yasak aşk yaşadıklarına kanaat getirdi. Meğerse onlarınki gençlik aşkıymış. Gençken ayrılmış, başkalarıyla evlenmiş sonra dul kalmışlardı. Bir sene önce de birbirlerini bulmuşlardı. Sonunda geçkin yaşlarını kabul edip birbirleriyle açık açık konuşup, daha sakin bir hayat yaşamaya karar verdiler.
İş çıkışı Zeynep de Ateş de yemek randevusu için hazırlanmaya başladılar. Zeynep Ateş’ten bayağı hoşlanıyor tamam da Ateş tam olarak ne hissediyor anlayamıyorum. Kıyafet ayakkabı seçiyor, hatta Zeynep’e vermek üzere kırmızı gülü de hazır. Ama yemeğe çıkma kararının doğru olmadığını söylüyor bir yandan Orhan’a. Vazgeçmeye de meyilli. Yine de yemeğe gidiyor ama yemek sırasında sözleri davranışlarıyla uyuşmuyor.
Bu arada İpek’in tavsiyesine uyup mavi gömleğini giydiği de kimsenin gözünden kaçmamıştır herhalde.
Ateş’in kıyafetlerinin kutularda olmasına anlam verememiştim, evini değiştirdiğini sonra fark ettim. Yeni evi hayırlı olsun Hekimoğlu’nun. Evi dışında bastonu da yenilenmiş Hekimoğlu’nun. Bunu ilk fark eden Zeynep sonra Orhan oldu.
Nihayet beklenen buluşma geldiğinde önce havadan sudan konuşmaya başladı Ateş, iltifatlar falan… Ama Zeynep elindeki tek geceyi havadan sudan muhabbetlerle geçirmek istemiyordu. Freud’un sözleriyle konuya giriş yaptı Zeynep. Buna göre Ateş’in O’na kötü davranmaya başlaması, Zeynep’ten hoşlandığı anlamına geliyordu ve Ateş’in söylediği yaptığı hiçbir şey Zeynep’i bunun aksine inandıramazdı. Ateş’in kendisine karşı duygularını açık açık anlatmasını istedi. Zeynep’in hoşuna gitmese de hatta canini acıtsa da Ateş’in analizi yerindeydi.
Ateş: Mükemmel olmayan her şeyi değiştirebilirim gibi bir yanılgı içerisindesin. Kanserden ölmek üzere olan bir adamla bu yüzden evlendin. Sevmek değil seninkisi, ihtiyaç duymak. Kocam öldü, şimdi yeni bir hayır işine ihtiyacın var. O yüzden bu aksam benimle yemeğe çıktın. Neredeyse baban yaşındayım senin. Yakışıklı değilim, çekici değilim, iyi biri bile değilim. Ama tam senin ihtiyacın olan şeyim: Kırık dökük bir adam…
Ertesi gün Ateş Orhan tarafından, Zeynep Emre ve Memoli tarafından sorguya çekildiler. İkisi de dolaylı açıklamalar yaptılar. Gecenin güzel geçtiğini söylediler ama “Bir daha buluşacak mısınız?” sorusunu geçiştirdiler.
Orhan ve İpek, Emre ve Memoli’nin aksine Zeynep’in Ateş’i üzeceğinden endişeliydiler.
İpek: Orhan … Sence Zeynep Ateş’in yaralarını satabilir mi dersin?
Orhan: Bilmem…
İpek: Anladım. Yeni eklemesin, o yeter diyorsun.
Orhan: Ya insanın aklından geçirdiklerini okuyan kaç tane arkadaşı vardır ki şu hayatta.
Ekip genç hasta üzerinde çalışmaya devam ederken Memoli ve Hekimoğlu’nun fikirleri bayağı çakıştı. Ateş belirtilere bakıldığında hastada iki ayrı nadir görülen hastalığın bir arada göründüğünü iddia ederken, Memoli bunun akıldışı olduğuna inanıyordu. Hekimoğlu’nun tezini çürütmek üzere Emre’yi de yanına alarak harekete geçti. Yaptığı tahliller sonucunda el boş döndü ve Hekimoğlu da O’nu pek rahatlatmadı doğrusu… Orhan bu kendini beğenmiş tavrını eleştirirken Ateş’in cevabı şahsına münhasır idi.
Ateş: Ya saçıma röfle yaptıracaktım ya kendimi beğenecektim. Daha hoş olmak için elimde iki seçenek vardı. Ben kendimi beğenmeyi seçtim hem daha kolay hem daha ucuz.
Orhan Memoli’ye olan tavrını tasvip etmiyordu. Bunu O’na söyledi. Böyle konuşarak, Memoli’nin eve gittiğinde kendini işe yaramaz hissettireceğini düşünüyordu. Ateş cevabi yine orijinaldi:
Ateş: Ben de tam bunu söylüyorum.
Orhan: Ne yani eve gidince kendini işe yaramaz biri gibi mi hissettin istiyorsun?
Ateş: Eve gitmesini istemiyorum…
Hekimoğlu hastanın iki farklı rahatsızlığı olmadığını, hastalığı tetikleyen nedenin yanlış öksürük ilacı olduğunu ispat etmek için Emre ve hastanın annesini eczaneye gönderdiğinde, anne kalfanın verdiği ilaçla oğluna içirdiği ilacın aynı küçük, sarı, yuvarlak haplar olduğunu söyledi. Hekimoğlu bunu duyunca hayal kırıklığına uğrasa da tezinden vazgeçmedi. O halde bu maddeyi vücuduna başka yollarla almış olmalıydı hasta. Önceki belirtilere böbrek yetmezliği ve parmak uçlarında ağrı da eklenmişti. Hepsi bir araya geldiğinde Ateş çocuğun izole edildiği odaya girdi ve O’na zararlı madde kullandığını itiraf ettirdi. Hasta arkadaşıyla birlikte iki kere zararlı madde kullanmıştı. Ateş haklı çıkmanın haklı gururunu yaşıyordu. Yine de aklı haplardaydı. Kesinlikle yanlış ilaç kullanmış olmalıydı hasta. Orhan, hasta iyileşmeye başladığı halde bunu takıntı haline getirmesine kızdığında Hekimoğlu: “Ben bitti demeden bitmez” demiş ve hastanenin eczanesine gidip öksürük haklarını incelemeye başlamıştı.
Eş zamanlı olarak hastane odasında hasta öksürük ilacını eline aldığında üzerinde C harfi olduğunu fark etmiş ve önceki ilanında harf olmadığını söylemişti. O sırada Ateş de orijinal hala çocuğun içtiği hapın aynı olmadığını görüp haklılığından emin olmuştu. Bölümü bu sahneye kapattık.
Yazıyı bitirmeden Muzo ve Aysel Hemşire’ye olan platonik aşkından bahsetmemek olmaz. Hastaneye gelen bir kadının Aysel Hemşire ile konuşmasına kulak misafiri olan Muzo Aysel Hemşire’yi o aksam istemeye geleceklerini sanıp kara yasa bürünmüştü. Ateş ‘ten aldığı gazla, Aysel Hemşire ile konuşmaya karar veren Muzo, tam içini açacaktı ki, Aysel Hemşire, ablasını istemeye geleceklerini söyledi Muzo’ya… Muzo’nun sevinci gözle görülüyordu. Resmen ağzı kulaklarına varmıştı. Keşke fırsatını bulmuşken aşkını da itiraf etseydi de kurtulmayı ama vazgeçti söylemedi. Muhtemelen bir daha da cesaret edip açılamaz.
Ve son olarak Hekimoğlu’nun yüzünü güldüren iki şey, aynı zamanda dizinin iki gizli başrolü “Ateş’in Dizisi” ve “tantuni”ye de yazıda yer vermek lazım. Bu hafta tantuni sahnemiz olmadı maalesef ama dizi tam gaz devam ediyordu. Doktor Murat’ın Leyla’sının hain ikiz kardeşi ile tanıştık hayırlı uğurlu olsun. İste meşhur doktorumuz ve Leylası…
Belçim Bilgin final sahnesinde kesin gelir diye bekledim bölüm boyunca. Fragmanda vardı çünkü. Yeni bölüm fragmanı verilince gördüm ki yeni sezon fragmanı daha çok önümüzdeki hafta yayınlanacak bölümden gelmiş. Gecen haftayı fragman ardından yayınlanan bölümün reytinglerinin önceki değerlerin altında olması belki de bölüm beklentileri karşılayamadığı içindi.
Bu hafta bomba gibi bir bölüm bekliyor bizi fragmanlara bakarsak. Ben bölümü heyecan ve merakla bekliyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere…
Unutmadan dizimize kocaman bir alkış göndermek istiyorum bölüm sonunda, Covid-19 salgını sürecinde hayatını kaybetmiş olan doktorlarımız için yapılan saygı duruşu takdire şayandı. Hayatını kaybeden tüm doktorları ve vatandaşları rahmetle anıyorum.
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.