Salı gününün zirve adaylarından Hekimoğlu’nun bu haftaki reytingleri Total 4. sıra 7,20; AB 1.sıra 8,75 ve ABC1 2.sıra 8,93.
Konuk yazarım Buke ‘nin kaleminden Hekimoğlu 8. bölüm değerlendirme yazısına göz atmak ister misiniz? Keyifli okumalar ^^
Hekimoğlu sekizinci bölümüyle tam da dizimizin sloganı “Herkes yalan söyler” sözünü doğrular nitelikte vakalara şahitlik etti bu hafta. Bölümde A’dan Z’ye herkes yalan söyledi dersek yalan olmaz: Bir yandan hastalar, diğer yandan Memoli, Zeynep, Orhan…
Bölümü tahminimce geçen haftaki iddianın 1 ay sonrasından açtık. Çünkü Hekimoğlu bu bölüm polikliniğe gitti yine. Yalnız bir aylık ara vermek bayağı yaramış doktorumuza. Hastalara karşı daha bir sakin, daha bir pozitif gördüm kendilerini…
Yine birbirinden ilginç poliklinik hastaları kontrol olmak için sırada bekliyordu. İlk hastamız tanıdıktı, internetten araştırarak hastalığının teşhisini kendi koyan hastamız bu sefer de Corona virüs kaptığına karar vermişti. Çok şiddetli baş ağrısı , halsizlik, vücut kırgınlığı, gözlerin kızarması vs… Ateş hastayı büyük bir dikkatle dinledikten sonra O’na çok yerinde bir öneride bulundu.
“İnterneti bırak, baş ağrısı, halsizlik, kan çanağı gözler hep internetten. İnternetten senin beynin bulanmış. Okuduğunu da anlamamışsın zaten. Yatıp güzelce uyuyacaksın. Bir güzel yemeğini yiyeceksin, bağışıklığın güçlensin. Çık artık dışarı, dolaş, hava al. Bir kendine gel. İnsan içine karış.”
Gerçekten de internet, sosyal medya o kadar hayatımızın içine girdi ki, bir şekilde herkesi ele geçirdi. Sosyalleşmek bile sanal ortamda gerçekleşiyor. Yüz yüze sohbetler ne kadar azaldı. Arkadaş ve iş ortamlarında, toplantılarında bile telefonlar baş rollerde oluyor genellikle, acı ama gerçek. Bu açıdan Hekimoğlu’nun verdiği mesajları seviyorum.
Hasta oğlunu, mikrop kapmasın diye evde bırakıp doktora gelen ve telefonla oğlunu arayıp doktora o şekilde muayene ettirmeyi planlayan anne ile ayrı bir imtihan verdi Hekimoğlu…
Hele bir ana oğul geldi ki sanırım en çok güldüğüm hasta bu oldu. Gelininin yemekleri yüzünden hasta olduğunu iddia eden kayınvalideye Ateş’in koyduğu teşhis ile tıp literatürüne giren hastalığımızın adı: Gelinius Kıskanius oldu. Kadının, öğretmen olan oğlunun çantasındaki tebeşiri yutarak ateşini çıkarması pes dedirtti.
Bir gencimiz de hastanede tuvaletini yapamadığı için idrar testi için gerekli idrarı evde yapmak istedi. Hekimoğlu gelen idrarı teste yolladığında gence hamile teşhisi koydu. Çocuğun ısrarla örneğin kendisine ait olduğunu iddia etmesi komediydi.
Hekimoğlu en büyük şaşkınlığı, Zeynep’e pasladığı hastanın yatışının yapılmasıyla yaşadı: Kırk yılda bir polikliniği ekiyorum onda da gerçek hasta çıkmış.
Bölümdeki iki ana vakadan biri bu poliklinik hastasıydı diğeri de boksör Hamza Ertürk’tü.
Poliklinik hastasıyla Zeynep ilgilenirken boksör ile Ateş Emre ve Memoli ilgilendi. İki hastanın da teşhisi hastaların söylediği yalanlar yüzünden epey uzadı.
Zeynep’in aldığı vakada günde 18 saat uyuyan kadını getirmişti eşi. Uykunun yanı sıra uyandığı zaman eşine zarar sinirli olması da sıkıntılıydı. Ateş’in yönlendirmesi ile yapılan testler sonuç vermeyince geriye Ateş’in savunduğu ‘Afrika Uyku Hastalığı’ kaldı. Doğru teşhisin bu hastalık olması için çiftten birinin diğerini aldatmış olması gerekiyordu. Doktorların defalarca sormasına rağmen iki taraf da aldatmadıklarını söylemeye devam ettiler. En sonunda kadın komaya girince Ateş kadının eşiyle son bir konuşma yaptı. Adam karısının kendini aldatmış olabileceğini kabul edince tedaviye başlayabildiler. Adam karısı iyileşirse, aldatılmış olacağı gerçeğini kabul etmekte zorlanıyordu haliyle. Ama bir anlığına bile olsa karısının iyileşmemesini istemesi Zeynep’i kızdırmıştı. Karısının iyileşmesi adamı mutlu etmiş olsa da aldatılmış olma gerçeği ile adam karısıyla hastane odasında tartışıp çekip gittiğinde Zeynep denese de adamı durduramadı. Birbirlerini bu kadar severken birinden birinin aldatmış olmasına Zeynep de ihtimal vermemişti ama kadının yaptığı hata yüzünden terk edilmesi O’nu üzmüştü.
Hamza Ertürk vakasında da hasta boksör eski bir bağımlıydı ama 5 yıl önce uyuşturucuyu bırakmıştı. Ancak hastalığın seyri ve vücudun verdiği tepkiler uyuşturucu kullanmaya devam ettiğini gösteriyordu. Oysa hasta bunu ısrarla inkâr ediyordu. Karısı da O’na inanıyordu. Adamda böbrek yetmezliği baş gösterdiğinde kadın donör olmak istedi. Testler sonucu donör olabileceğini ancak hamile olduğunu öğrendi. Bebeği ve eşi arasında bir seçim yapması gerekiyordu. Kadın eşini seçti ancak adam böbreği ve nakli kabul etmedi. Kendisi ölse bile bebeği yaşamalıydı. Nakil yapılırsa hastaneyi şikayet edeceğini açık açık söyledi. Adam bir sebepten ölmeyi istiyordu . Bunun için antrenörünün ilaçlarını çalıp gizli gizli içtiğini fark etti Ateş. Ama adamın neden ölmek istediğini kimse anlamadı.
Bu iki vaka da Zeynep’i etkiledi. Eşini kaybettiği için özellikle kanser vakalarına duygusal yaklaşıyor. Bu bölüm bebek konusunda bir yarası olduğuna dair hislerim güçlendi. Ateş ile Hamza’nın karısının bebek yerine eşini seçmesi konusunu konuşurken Zeynep “Siz olsanız kimi seçerdiniz?” sorusunu sordu Ateş’e. Ateş de adamın ne kadar yaşayacağının önemli olduğunu söyledi. “50 yıl yaşayacaksa sorun olmaz ama 6 ay sonra ölecekse bırak olsun bebek yaşasın” dedi. Hamza’nın eşine de bebeğinden vazgeçmemesini önermişti Ateş. Zeynep “Ben yapamazdım” dedi ancak cümlesini tamamlayamadı Ateş O’na at yarışına gitmeyi teklif edince. Bu arada Ateş nihayet Zeynep’in aldığı hediyeyi açtı da ne aldığına dair merakımızı gidermiş olduk. Cep saati almış Zeynep Ateş’e. Hediyeyi açtıktan sonra kızı at yarışına çağırmaya karar verdi Ateş.
Bu hafta hastalar dışında iki konumuz daha vardı. Biri cuma günü yapılacak olan ‘onkoloji semineri’ idi ki, Orhan burada konuşmacı olacaktı. Diğeri ise Ateş’in büyük uğraşılar sonucu bir servet harcayarak edindiği at yarışı davetiyeleriydi. Orhan ile at yarısına gidip Şimşek’i izleyeceği için nasıl da çocuklar gibi sevinmişti Ateş. Ama işler planladığı gibi olmadı. Orhan cuma günü konuşmacı olacağı için gidemeyeceğini söyleyince büyük bir hayal kırıklığı yaşadı Ateş.
Boşuna yalancının mumu yatsıya kadar yanar dememişler. Orhan’ın da konuşmacı olacağım bahanesinin bir yalandan ibaret olduğunu tesadüf sonucu öğrendi Ateş. Orhan ille gidemeyince birlikte at yarışına gitmeyi Zeynep’e teklif etti Ateş. Zeynep, cuma günü seminere gideceğini söyleyince; Ateş, Orhan konuşmacı olacağı için gidip dinlemesini söyledi sitemli bir şekilde. Zeynep de Orhan’ın konuşmacı olmayacağını, iki hafta önce bu programı iptal ettiğini öğrendiğini söyledi. Ateş Orhan’ın kendine yalan söylediğini öğrenmiş oldu . Bu O’nu daha da hayal kırıklığına uğrattı.
[wp_ad_camp_1]
Zeynep’in Ateş’e karşı hisleri olduğu birkaç bölümdür izleyiciye yansıtılıyor. Doğum günü için hediye almalar, ilacını almayıp acı çeken Ateş için endişelenmeler, üzülmeler, merak edip aramalar. Hayranlık mı, hoşlanma mı, platonik aşk mı tam olarak adını koyamıyorum. Bu his ne ise, Zeynep’e Ateş’in teklifine evet dedirtti. Üstelik seminere birlikte gitme konusunda Emre’ye söz vermesine rağmen. Bir hayal kırıklığı yaşamak da Emre’ye düştü maalesef. Zeynep başka bir işinin çıktığını söyleyince Emre bayağı bozuldu ama belli etmemeye çalıştı tabi. Zeynep fark etmese de Memoli fark etti.
Emre bayağı hoşlanıyor Zeynep’ten. Bunu Memoli de gördü ama bir Zeynep görmüyor. Çocuk kızla vakit geçireyim diye seminere mi gitmeye razı oluyor, yemek yemeği mi teklif etmiyor, hastasıyla konuşması konusunda mı yardımcı olmuyor ama nafile…
Memoli de bölümün diğer yalan söyleyen elemanıydı. Bülent’in yerine gelen ilaç mümessili kız ile olan ilişkisini ekipten saklamak için bayağı uğraştı. İşe geç kalınca üstüne de bahaneler sıralayınca durum Ateş’in gözünden kaçmadı tabi. Ateş sayesinde Zeynep ve Emre de O’nun yalan söylediğini düşündüler. Ateş kız ile karşılaşınca ekibe ilk sorusu kızın kimin sevgilisi olduğu oldu tabi ki. Memoli durumu saklamaya çalışsa da kendini ele verdi . Ateş kızın kendine ulaşmak için Memoli’yi kullandığını hemen anladı.
Orhan Ateş’e yalan söylediği için, O’nu at yarışına gitme konusunda yalnız bıraktığı için içi rahat değildi. Ateş de böyle hissetmesine neden olmada bayağı rol oynadı bölüm boyunca. Laf atmalar, imalarda bulunmalar… Orhan içini rahatlatmak ve arkadaşının gönlünü almak için Ateş’i odasında ziyarete geldi. Üstelik yanında dizimizin gizli baş rolü de vardı. Evet dizimizin gizli baş rolü… Çünkü her bölüm istisnasız evimize misafir oluyor ve O’nu çok seviyoruz. Dizinin düzenli takipçileri kimden bahsettiğimi hemen anladı zaten. Evet TANTUNİ. Dizimizin ve Orhan – Ateş çiftinin vazgeçilmezi. Her hafta şimdi olsa da yesek dediğimiz lezzet… Normalde tantuniyi Ateş kapar gelirdi Orhan’ın odasına bu hafta sıra Orhan’daydı. Hem de Ateş’inki tam da istediği gibi domatessizdi. Tabi ki bu Ateş’in gönlünü almaya yetmedi.
Orhan’ı yalan söylemeye iten sebebin eşi Aslı olduğunu düşündüm bölüm boyunca. Dizinin ilk bölümünden itibaren eşi ile ayrıydı Orhan. Ha bu arada sarışın asistanı ile arayı tutturmaya çalışmadı da değil ama… Kadının da hocasının evli olduğunu bile bile peşinde dolaşması ayrı bir konu. Ateş’in deyimiyle Orhan aşk adamı. Gönlü pek çok sevgiyi barındıracak kadar geniş. Aslı Orhan’ın 3. eşi. Diğer eşlerini de çok sevmiş, Aslı’yı da çok seviyor. Boşanma durumuna gelmişler. Orhan evi yerine otelde kalıyordu. Bu hafta eşi ile arası düzeldi evine döndü Orhan. Eve dönmesi üzerine Ateş’e yalan söyleyince acaba Aslı mi istemiyor Orhan ve Ateş’in görüşmesini dedim. Bölüm sonunda asıl sebep ortaya çıktı: Avukat Selin. Ateş’in eski eşi, Orhan’ın da arkadaşı. Selin ile Orhan Ateş’ten önce de arkadaşmış. Selin İstanbul’a gelince Orhan’la da görüşmek istemiş. Orhan da Ateş rahatsız olur Selin’in burada olmasından dolayı diye düşünüp saklamış Ateş’ten. İstemezse görüşmeye gitmeyeceğini söyleyince Ateş medeni insanlar olduklarını, istediği gibi gidip görüşebileceğini söyledi tabi. Ama Ateş’in Selin adını duyunca duraksaması, duymamış gibi davranıp konu değiştirmeye çalışması, bu evlilikle ilgili bir yarası olduğuna işaret gibiydi. Acaba Ateş’in insanlardan kaçması, insanları kendinden uzak tutması, aşka kendini kapatmasının arkasında Selin mi var? Boşanmanın ardında yatan sebepler ne? Acaba bu ilişkinin bitmesinin ardında bir bebek yarası olabilir mi? Selin’i ve Aslı’yı dizide görebilecek miyiz yoksa sadece isim olarak mı kalacaklar?
[wp_ad_camp_1]
Bölüm finalini Ateş Zeynep randevusu ile yaptık. Tabi ikisinin buluştuğunu gören İpek’in Ateş’i kıskandığı da gözlerden kaçmadı.
Tıpkı bölümler önce İpek’in randevusunu sabote eden Ateş gibi. Ateş İpek’in taktığı şaldan buluşmaya gideceğini anlamış ve aynı mekana gittiği yetmemiş gibi kadının masasına da kendini davet ettirmişti Orhan ile birlikte. Ardından İpek’i adama karşı uyarıp kafasını karıştırmıştı. Sonuç olarak İpek adamla bir daha görüşmemişti.
Ateş ve İpek kedi köpek gibi olsalar da büyük aşklar nefretle başlar sözü onlar için söylenmiş gibi… Bu atışmaların sonunda aşık olacaklar gibi duruyor. Daha doğrusu zaten aşık olduklarını kendilerine itiraf edecekler ve kabullenecekler bence. Birbirlerine ters gitmek hobi hâline gelmiş. Bu hafta yine zıtlaştılar Hamza Ertürk konusunda. Ateş böbrek nakli için adamı listeye almasını istedi ama İpek sırada bekleten o kadar insan varken ayrıcalık yapamayacağını belirtti. Aralarındaki atışma sonucu İpek Ateş’in çok konuştuğunu ima edince Ateş de O’nu susmakla cezalandırdı ve bölüm boyunca bir daha İpek’in yanında konuşmadı. Bir çocuktan farksız olduğu sahneler güldürdü. Hatta Orhan da İpek ve Ateş’i çocuk gibi davrandıkları konusunda uyardı. İkilinin aşık hallerini izlemenin en az atışmalarını izlemek kadar eğlenceli olacağına inanıyorum.
Hekimoğlu’nun yeni maceralarında bulaşmak üzere…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.