Film Ekimi’ne niyet bilet bulamayınca taa Mart ayına kismet: Todos lo Saben ( Herkes Biliyor)
Hikayeden, çekenden, oyunculardan bağımsız filmin ben de özel bir yeri var. Basit bir neden. İspanyolca <3 Unutulmaya yüz tutmuş İspanyolca bilgim son dönem fenomen dizilerinden Casa de Papel ile az biraz geri gelmiş olsa da film izlerken alt yazısız bir genel akışı anlayabileceğim seviyede olduğumun farkına varmak içimi sevinçle doldurdu. Yeri değil belki ama öğrenmesi Türkçe açısından gramer yapı farklılığı nedeniyle zor ama keyifli bir dildir, tavsiye edilir.
Filme dönersek; Ben galiba Penelope Cruz ile Javier Bardem’i aynı projede (ilk aklıma gelenler; Loving Pablo, Vicky Christina Barcelona, Jamon Jamon … bir kaç tane daha olmalı) görmeyi pek seviyorum. Yetenekleri, elektrikleri yanı sıra tatlış bir çift oldukları için olabilir mi? ^^
Asghar Farhadi yine memleketinden farklı topraklarda hatta Fransızca’dan sonra şimdi de İspanyolca çektiği bir film. Ona farklı bir kültür ama İspanyolların günlük yaşamını, aile ortamını çok güzel yansıtılmış. İzleyip de ‘en kısa zamanda İspanya’ya gitmeli’ diye düşünmeyen yoktur herhalde… Asghar Farhadi öyle bir dünya oluşturmuş ki, bu dünyadaki karakterler Laura, Paco ve diğerleri – tüm yan karakterler bile, sanki içimizden birileri…
Penelope Cruz’u ilk sahnede görünce yoksa ben bir Almodovar filmi mi izliyorum oldum açıkcası. Yaş aldıkça güzelleşen kadınlardan. Ama çok özel bir
performans izledik mi kendisinden? Bence hayır.
Javier Bardem için ise Penelope Cruz’dan farklı olarak bir kaç ‘özel’ sahne söyleyebilirim. Hele ki babanın kızımı kandırdın sözler sonrasındaki yıkım… Ama onun açısından da çerez niyetine bir
Filmde en sevdiğim sahne kuşkusuz düğün sahnesi. Öyle güzeldi ki, davetli olmak istedim. Drone güzel detaydı. Hikaye içinde de drone ile çekilen görüntülerde İrene’yi kimin kaçırdığına dair bir ipucu bekledik ama, sonuç hüsran…
Biraz da spoiler;
İrene’nin kaçırılması ile aile içindeki tüm defterler açılıyor. Herkes her şeyi biliyor, ama yıllar boyu sessiz kalmayı tercih ediyor. Konu ilerledikçe ‘İrene’yi kaçıran kim?’ sorularına karakterlerimizle birlikte cevap arıyoruz. Ama hikaye ilerledikçe cevap aradığımız ‘Kim?’ sorusuna ‘Neden?’ sorusunun cevabını bulduğumuzda ulaşabileceğimizi anlıyoruz. İki bilinmezin içinde iken herkesten şüphelenmemek içten değil. Cevap bulmak için aileyi biraz silkelediğimizde sırlar da birer birer ortaya çıkıyor. İtiraflar geliyor, öyle itiraflar ki, ‘acaba doğru mu?’ diyorsunuz. Son dakikalarda yanıtı buluyoruz ama bulduğumuz yanıttan emin miyiz? Kendi adıma ben değilim: ‘Seni ailecek oyuna getirdiler Paco!’ ^^ Hem öyle bir oyun ki Laura’dan kocası Alejandro’ya, babasına, kız kardeşinin bile işin içinde olduğu bir oyun…
Farhadi’nin birçok filminde olduğu gibi izleyicinin de seçimlerini sorgulatan akış son dakikaya kadar sürüyor. ‘Ya ben olsaydım?’ Bakmayın yukarıda olmayan son yazdığıma ben olsaydım da kızım (olma ihtimali olan kişi) için son kuruşuma kadar verirdim.
[wp_ad_camp_1]
Cannes Festivali’nin 2018 açılış filmi idi Asghar Farhadi’nin bu filmi. İşte geçen yıldan bir kaç kare;
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.