Stephen King romanlarını oldum olası çok severim. It ve dolayısı ile çocukluk korkularım arasında yer alan Pennywise ile ortaokul sıralarında tanışmıştım. İlk olarak kitap – ki iki sinema uyarlamasını da izlemiş biri olarak “her şartta kitap!” diyorum, ile girdi hayatıma. Ardında da romanın 1990 yılındaki ilk sinema uyarlaması. Konu oldukça sıradan: Maine’in küçük bir kasabasında yaşayan yedi çocuğun Pennywise adında palyaço şeklini alan canavarla mücadelesi. Bu kurguda çocuk yaşında seni korkutan palyaço mu canavar mı derseniz sorunun yanıtı çok basit. Pennywise’ın özelliği kişisel korkuları yönetebilmesi. Her çocuğun farklı zayıf noktalarını belirleyip onları bu noktalardan yakalıyor. Kendime en yakın gördüğüm sahne ise çetenin tek kız üyesi Bev Marsh’ın banyo sahnesi. Çocuk aklı, banyoda oyalanmadan hızlıca çıkmamın nedenidir lavabodan canavarın çıkabilme ihtimali (Hupps, spoiler ^^)
It 1990’dan sonra 2017’de yeniden uyarladı. Tam 27 yıl sonra. Sihirli bir rakam 27. Hikayede de Pennywise 27 yılda bir ortaya çıkıyor. Hikaye yeni uyarlamada yarım kalsa da rüzgar yüksek gişe hasılatı yönünden estiğine göre devam filmini çekmek için 27 yıl bekleyeceklerini zannetmiyorum^^
Filmde olaylar 1986 yılında geçiyor. Bu yılları yakından hatırlayan biri olarak mekan ve kıyafetler bana ekrandaki yıl inandırıcılığını geçiremedi. Yıl ile tek kurabildiğim bağlantı walkman ve ‘new kids on the block’ oldu. (Onlar da kim demeyin, dağılıp giden nice genç müzik topluluklarından biri, ama ne çok dinlerdik bi’ bilseniz, en iyi parçaları için tıklayın)
IT Fragmanları – Pennywise ile tanışın
Korkutan palyaço Pennywise rolünde Bill Skarsgard efsane bir performans çıkartmış. O bakışlar, o gülüş… Yeni Pennwise yorumunu çok sevdim. Efektlere çok emek verilmiş, korkutucu öğeler var. (İtiraf ediyorum, irkildiğim bir iki sahne oldu.) Yine bir Stephen King uyarlaması olan Stand by Me’deki gibi çocukların arasındaki bağ, diyalogları kurguya çok başarılı yerleştirilmiş ve çocuk oyuncuların da performansı başarılı… Ama genel olarak filmi yere göğe sığdıramayacak kadar iyi buldum mu? Hayır.
Pennywise korkuma rağmen film benim için en iyi korku-gerilim filmleri arasında yer almasa da gişe rakamları tam tersini söylüyor. Filmin ilk hafta cirosu tam 123 milyon dolar. Tanıtımındaki gerilla pazarlama taktiği ile şehir merkezlerine yerleştirilen kırmızı balonların etkisi olmuş mudur dersiniz? Bu hasılat ile hem bir korku filmi hem de Eylül ayında vizyona giren bir film için en iyi hafta sonu açılışına sahip olmuş durumda. Amerika’da şu ana kadar 273 milyon dolar hasılat elde etmesi ile film tüm zamanların en çok izlenen korku filmi oldu ve bu rakamla The Exorcist’i yerinden etti. Vizyon süresi tamamlandığında aradaki rakam epey açılacağa benziyor. Bekleyip göreceğiz, devam filmini beklediğimiz gibi…