İYİ GÜNDE KÖTÜ GÜNDE – Bir Varmış Bir Yokmuş

Kış aylarında romantik komedi izlemek pek benlik değil açıkçası. Yaz aylarında izlemeye başlarsam, ilerleyen bölümlerde de yeni bölüme dair duyduğum heyecan devam ederse sonbahar ve devamında kış aylarında da takip ederim. İyi Günde Kötü Günde romantik komedi türü ile sonbahar aylarında yayına başlaması ile benim açımdan maça 1-0 geride başladı. Ama ilk bölüm hatırına elbette ekran karşısına geçtim. İşte izlenimlerim…

(For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)

 

Bire bir uyarlama olmasa da Jennifer Lopez’in yıllar önce izlediğim Darısı Başıma (Wedding Planner) dan esinlenme var. Filmde esas kızımız Mary tecrübeli bir düğün organizatörüdür. Müşterisi Fran’ın düğününü organize etmektedir. Hep başkalarının mutluluğu için çabalayan Mary, kendi aşk hayatına bir türlü zaman ayıramamaktadır. Mary bir gün Steve adında bir gençle tanışır. Çok kısa sürede ona aşık olur. Fakat gelin görün ki Steve, müşterisi Fran’ın evleneceği nişanlısı çıkar. Özellikle Leyla’nın düğün organizasyonundaki imajı filmdeki Mary ile aynı. Bizim damat adayı Ozan Dolunay filmdeki aday Matthew McConaughey’den daha karizmatik değil ama tatlı ^^

 

 

Leyla… Leyla’nın enejisini genel olarak sevdim. Ailesinden, arkadaşlarına yan karakterler ile uyumu iyiydi. Düğün organizasyon şirketindeki kıskanç iş arkadaşları bile unutulmamış ama elbette en çok Seda’yı sevdim. (Yakın zamanda kendine ait bir hikayesi olursa sevinirim.) Elçin Sangu’yu romantik komedide görmek büyük keyif. Yaşadığı travmayı nasıl bastırdığı -belki de bastıramadığı – konusunda ikna oldum ben. Hikayesinin devamını izlemeyi isterim.

 

 

Sarp, 5 yılda epeyce büyük işler başarmış. Otelcilik aile işi mi pek anlayamadım ama değilse 5 yılda büyük işler başarmış. Aferin ona! Ozan Dolunay’a yukarıda iltifat ettim. Ama aynı iltifatı Sarp olarak edemeyeceğim. Sarp’ın kesinlikle yaşça daha büyük biri olması gerekirdi. İki kadın başrolden birkaç yaş küçük görünen erkek başrol olur mu? Cast çok uyumsuz kurulmuş! Umarım gözümüz, kalbimiz alışır, çünkü Ozan Dolunay denince asistan Mert nedeniyle yeri bende bir başkadır…

 

 

Peki Sarp Melisa’ya aşık mı? Deli divane aşık hissi alamadım ben. Ama bir kadını da yüz üstü bırakamam dediyse bu ikilinin ayrılması da arasına kara kedi girmesi de zor görünüyor.

 

 

Melisa’yı sevdim. Özellikle de içtenliğini. Üzülmesin isterim. Net! Ne Sarp tarafından ne de Leyla… Babasından kaynaklı bir ayrılık korkusu var belli ki.

 

Leyla’nın ailesini çok sevdim. Nasıl sevmem; anne Derya Alabora baba Hakan Salınmış. Baba – kız ilişkilerini pek sevdim. Leyla babasının değerlisi o kadar belli ki. Anne de bir başka alem; onun kızının evde kalma korkusu ile çöpçatanlıkta sınır tanımamasını, Leyla’nın adayları püskürtme yöntemlerini pek sevdim.  Hamam sahnesini de… Ama son adayı Adem’i püskürtmesi o kadar kolay olmayacak belli ki. Olmasın da… Çünkü Aksel Bonfil.    Senaryo ekibinden olduğuna göre kendine sahne yazar herhalde ^^

 

 

Leyla’nın ailesini ne kadar sevdiysem Sarp’ın ailesini bir o kadar sevemedim. Zengin ama bir o kadar da görgüsüz.  Perihan ilk bölüm için çok zayıf yazılmış bir karakter. Bir de nedense Nergis Kumbasar’ın Kiralık Aşk’daki karakterinden çıkamadığını hissettim ki, tatsız!  Bu karaktere dair belki de tek sevdiğim sahne kendi kendine düğün organizasyon fikirlerine onay verdiği koşu sahnesiydi ^^

 

Gelelim Arda ile Melisa’nın ailesine… Babaları için pek yorum yapamayacağım ama anne Aslıhan rolünde Şenay Gürler’i izlemek büyük keyifti. (İsmi geçince aklıma geldi; bizim Çukur’da Meliha’nın Sırrı konumuz vardı ^^) Perihan Aslıhan çatışması yaratılmak isteniyor belli ki ama bu aks yürümez benden size söylemesi…

 

 

Leyla Arda Ship’i için nerede toplanıyoruz?  Ali Yağcı kim bilmiyordum. Ama sosyal medyanın ayaklanması ile küçük bir araştırma yaptım. İzleyiciler haklı, acilen sakal bırakması gerekiyor ^^ Sakallı da olsa sakalsız da benim ilk bölüm ertesi ship’im ArLey dir. Ve sevindirici bir haber, yalnız değilim…

Basket sahnesinde Arda ile Sarp arasında bir rekabet yaratılacağının sinyali verildi. Demek ki bu ikilinin kapışması sıradan bir basket maçı ile sınırlı kalmayacak. Ne olabilir? Tabii ki Leyla!

 

 

Karşılaşma ve ilk yüzleşme ne kadar kötü ise Leyla’nın hayali bir o kadar eğlenceli idi: “Hopp, şişt, nereye gidiyon? Hayırdır paşam? Dur bakalım daha öyle kolay kolay gitmek yok, bu sefer öyle kolay kaçamazsın.”

 

 

Leyla’nın ‘Kara Gün’ öncesinde gördüğü rüya aklı, dili unuttum dese de kalbinin Sarp’ı unutmadığının işareti: “Fotoğrafı yırtınca unuttun mu? Gerçekten unuttun mu Leyla?”  Leyla adına gönül rahatlığı ile yanıt verebiliriz: “Hayır”. İşte tam da bu nedenle Sarp’ın onu terk etme sebebini sorguluyor ya…

Sorguluyor sorgulamasına da keşke 5 yıl sonraki ilk karşılaşma sahnesi daha incelikli yazılsaydı. Önce ilk karşılaşmaya doğru geçen zaman dilimini düşünelim. Sarp şehre gelmiş, aynı okuldan mezun olduğu ve düğününde terk ettiği kadın aklına da düşmüş (bakınız fotoğraf) okulun mezuniyet günü olduğunu öğreniyor ve Leyla’nın da o davete gelebileceğini hiç hesaba katmıyor öyle mi? Saçma. Olası bir karşılaşma durumda verecek bir yanıt hazırlamamış mı? Saçma.  Özür? O da yok. Tek söylediği: “Artık her şey için çok geç.”

 

 

Sarp’ın düğünü terk etmek için kendine göre mantıklı ve hatta Leyla’yı (büyük ihtimalle kendinden) koruyan bir sebebi var belli ki. Bunu da ilerleyen bölümlerde öğreneceğiz. Ama bu sebep izleyiciye ve daha da önemlisi Leyla’ya ne kadar mantıklı gelecek öğrenince değerlendireceğiz.

 

İyi Günde Kötü Günde reyting pek parlak değil: Total’de 2,50 reyting ile 8., AB’de 2,98 reyting ile 4. ve ABC1’de 3,24 reyting ile 5. sırada. Dizinin tekrarı ise; Total’de 1,38 reyting ile 21., AB’de 2,09 reyting ile 9. ve ABC1’de 1,92 reyting ile 12.sırada.

Neyse ki bu dizinin matematiği iki kadın bir adam üzerine kurulmamış. Yani üçgen yok! Leyla’nın düğünlerini organize edeceği Melisa ve Sarp’ı ayırma çabası olacağını hiç zannetmiyorum. Hikayemiz Melisa’nın Sarp’la adım adım evliliğe giden birlikteliği, organizasyon sırasında Leyla’yla kuracağı arkadaşlık, bu samimiyet karşısında Sarp’ın davranışları ve bu davranışların da etkisi ile Leyla’nın Sarp’a kırgınlık kızgınlık arası öfkesi ile devam edecektir. Yazının girişinde de belirttim; İyi Günde Kötü Günde romantik komedi olarak Temmuz en geç ağustos ayında yayına girmesi gereken bir yaz dizisiydi. Diğer diziler yeni sezona ‘merhaba’ demeden yerini alması çok daha iyi olurdu. Ama daha oturaklı hikaye ve repliklerle Sarp’ın hikayesi açıldıkça, Leyla’nın yapacakları ile hikayemiz renklenince daha akıcı bölümler gelecektir. Umarım! Dilerim!

Tüm ekibin emeğine sağlık…

 

 

Yazıda tweetini alıntıladığım Mohn‘a yazıya verdiği renk için teşekkürler.

Kapak görselini twitterdan aldım, kolaj kimin elinden çıktı ise teşekkürler…

 

İyi Günde Kötü Günde 2. Bölüm Fragman

Demek flashback… Severiz…

 

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce