KAÇIŞ – Hayatta Kalmak İçin Ne Kadar İleri Gidersin?

Her hafta Çarşamba günleri yeni bölümü yayınlanan Kaçış ikinci bölüm yazısı  Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^

 

 

Geçtiğimiz bölümü Mehmet’in yerine geçmek istediği ve öldüğünü sandığı terör örgütü üyesi ile göz göze gelmesiyle noktalamıştık. Günlerce bir kuyunun dibinde hayatta kalan o terör örgütü üyesinin Mehmet’in Londra’dan tanıdığı Rahman çıkması bölümün ilk sürpriziydi. Mehmet’in hayatta kalmak için ne kadar ileri gidebileceğini ilk kez bu karşılaşma sonrası gördük. Mehmet hayatta kalmak için hiç tereddüt etmeden Rahman’ı öldürdü, çünkü onun hayatta kalması Rahman’ın yerine geçmesine, ona dönüşmesine bağlıydı. Halbuki Mehmet, Ezidi köyüne sadece haber yapmak için gelmişti ancak şimdi hayatta kalmak ve memleketine dönebilmek için katil olmak da dahil yapmayacağı şey yok. Üstelik sadece Rahman’ı değil, onun gibi terörist olmayan masumları bile gerektiğinde öldürebilmeli ki oradan kaçabilsin. Ayrıca Mehmet’in onların arasına karışabilmek için eksiksiz bir plan yapmasını, zekasını da takdir etmek lazım. Mehmet sadece görüntü olarak bir terör örgütü üyesine benzemek, başkasının kimliğini çalmak gibi planların dışında çevresini de çok iyi gözlemlemiş ve onlar tarafından nasıl bulunabileceğini bile hesaplamış.

 

 

Aslında kuyudaki kişinin Rahman olması Mehmet için bir avantaj oldu. Tıpkı baskın sırasında köy merkezinden uzakta olduğu için örgüt tarafından yakalanmadığı gibi burada da şans ondan yanaydı. Çünkü besbelli Rahman da terör örgütüne daha yeni girmiş biriydi ve Mehmet’in acemi tavırları sadece günlerce kuyuda kaldığı yalanı sebebiyle değil, bu yüzden de normal karşılandı. Mehmet onu bulan kişilerin sorduğu sorulara o kadar uzun uzun düşünerek cevaplar verdi ki adamlar onun aslında Rahman olmadığını anlayacaklar diye endişeden gerilerek seyrettim bu sahneleri. Hop oturup hop kalktım desek yeridir. Eğer görüntülü aramada onunla konuşacak kişi yüzünü görseydi ifşa olacaktı ve yine şansı yaver gitti, kaldıkları yer bombalandı. Tabii aslında dakikalarca ölümle burun buruna gelmenin, bombalardan kaçmaya çalışmanın neresi şans diyebilirsiniz ancak bombalanan alandan tek kurtulanın o olması da şans değil de nedir?

 

 

Mehmet koskoca bir adam ama bölüm boyunca bir bez bebekle konuşuyor, hastanede onu karşısında görünce sevinçle gülümsüyor diye de yadırgamamak lazım. Baktığınızda İlker ve Noah birlikteler, yalnızlık hissetmediler. Ama Mehmet günlerce hem de cesetlerin koktuğu bir köyde tek başınaydı. Bir bez bebeği bile arkadaş bellemesi bu durumda anlaşılabilir. Üstelik bu bebek dizide Mehmet için umudun simgesi, onun uğuru, şansı. Dikkatinizi çekmek isterim Mehmet yanında o bebek varken ne kadar zor durumlara düşse de hep kurtuldu.

 

 

2. Bölümde Mehmet’i kurtarıp hastanede tedavi edilmesini sağlayan terör örgütü üyesi Fadıl karakteri ile tanıştık. İlk yazıda Aras Aydın’ı seyretmek için sabırsızlandığımı söylemiştim. Sabırsızlanmakta haklıymışım, gerçekten de Fadıl rolünde çok başarılı bir performans sergilemiş. O da Aziz Çapkurt ve diğer oyuncular gibi terör örgütü üyesi rolünde o kadar sahici geldi ki gözüme, karakterinden ilk andan nefret ettim. Onu yıllar önce bir romantik komedi dizisiyle tanımıştım, yıllar içinde oyunculuğunu ne kadar geliştirdiğini görmek beni çok mutlu etti.

Açıkçası Fadıl’ın Rahman zannettiği Mehmet’e bu kadar çabuk güvenmesini, ona ödül gibi para verilmesini, onu örgütte mesleğini icra edeceği bölümün başına geçirmesini yadırgamadım dersem yalan olur. Sonuçta Rahman’ı onu tanıyan hiç kimseye teyit de ettiremediler. Hem hangi terör örgütü üyesi yanında bez bebek taşır ki? Ama şu da var ki Mehmet Rahman rolünü çok iyi yapıyor, yürüyüşüyle bile terörist izlenimi veriyor. Engin Akyürek bu bölümde de yine beni kendine hayran bırakmayı başardı.

 

 

Mehmet’in yaşadıklarının yeterince travmatik olduğu yetmezmiş gibi esir alınan Zeynep’in başına gelenlerin de Mehmet’inkilerden farkı yoktu. Zeynep’in yaşadıkları bize o ülkelerde kadının gördüğü ikinci sınıf insan muamelesini gözler önüne serdi. Dizi, o ülkedeki adamların zihniyetinde kadının bir mal olarak görüldüğünü, fikrinin değersizliğini, işlerine gelmediklerinde kadına yapmadığını bırakmayan, kendi aşağılık egolarını kadınlar üzerinde tatmin eden canlılar olduklarını tüm çıplaklığıyla bize yansıttı. Eğer bir gün ülkesine dönebilmeyi başarırsa Zeynep’in gözlerinde okuduğumuz dram nasıl geçecek? Zeynep bu yaşadıklarını nasıl atlatabilecek? Üstelik Zeynep’in yaşadıklarının sorumlularından biri de bir başka kadın, hemcinsi. Ebu Zalim’in onu beğenip kendine ayırmak istemesi ne kadar iğrenç bir davranışsa, Fatima’nın Zeynep’i sırf kendi kıskançlığı için kadın pazarına göndermesi de iğrenç. Zeynep Ebu Abidin’e satılmasaydı belki böyle öldüresiye dayak yemeyecekti. Kadının kadına sözde aşk için yaptığı bu davranışları asla anlayabilmem mümkün değil. Benim için bu aşk değil, sadece bencillik.

 

Zeynep’e Ebu Abidin tarafından neden dayak atıldığını açıkçası merak etmiyorum. Çünkü yüzde yüz emin olduğum şey bunun asla haklı bir sebebi olmadığı. Para karşılığı satın aldığı bir kadın onun gibi zengin bir lidere satılmış olmaktan memnun olmak zorunda değil, onun arzu ettiği gibi bakire olmak zorunda değil, doğası gereği olduğu regl o güne denk gelmemek zorunda değil, kısacası özetle bu kadın bu adamla birlikte olmak zorunda değil. Keşke Zeynep hastaneye kaldırıldığında aynı anda oradan taburcu olan Mehmet onu görebilseydi. Bakalım bir daha nerede, ne zaman, nasıl karşılaşacaklar?

İlker ve Noah’ı Zeynep’ten ayırıp yeni bir yere kapattılar. Orada onlara su ve yemek verildiği için Noah bunun onların kendilerini öldürmeyeceklerini gösterdiğini belirtti, mantıken doğru gibi gelse de onlara yaşamaları için örgüt üyesi olma koşulu sunulacaktır. Onlar gibi hiç istemeden, kaçırıldıkları için zorla terör örgütü üyesi olan o kadar çok insan var ki… Tabii kabul etmezlerse de ilk bölümün başındaki görüntülerde olduğu gibi infaz edilmeleri kaçınılmaz…

 

 

Eğer teröristler onları öldürmeyeceklerse son sahnede sadece görüntülerini kaydedip bunu yayınlamayı planlamış olmalılar. Ancak Noah ile Mehmet’in o anda karşılaşmaları maalesef Noah için işlerin kötüye gitmesine sebep olacak gibi görünüyor. Mehmet, Fadıl’ı Mehmet olmadığına, Noah’ı tanımadığına inandırmak ve hayatta kalmak için yine ileri gidecektir. eğer ondan Noah’ı öldürmesini isterlerse bunu yapacaktır. Ben 3. Bölümde buna tanık olacağımızı düşünüyorum. Ne yazık ki Mehmet vicdanının haykırışlarını duymazdan gelmeye çalışarak mantığının sesine kulak vermek zorunda…

 

 

Kaçış yine övülmeyi hak eden bir bölüm sundu bize. Terör ve Ortadoğu, tam anlamıyla gerçekçi ve tek bir an bile övülmeden yansıtılıyor. Açıkçası bu gördüklerimizin sınırda ve sınır ötesinde yıllardır yaşandığını bilmek beni diziyi seyrederken bir hayli üzdü… 2. Bölüm bütün olarak bakıldığında ilk bölümün üstündeydi. Bunda en önemli etken birden fazla karaktere odaklanılması, birbirine benzeyen farklı hikayelerin harmanlanış şekli, daha akıcı bir kurgu ve Engin Akyürek başta olmak üzere kötü yorumda bulunamayacak oyunculuklar.

Tabii ki sadece senaryo ve oyunculuklardan bahsetmeyeceğim. Kaçış o kadar iyi çekiliyor ki başta yönetmen ve görüntü yönetmeni olmak üzere kamera arkasındaki tüm ekibin çok başarılı bir iş çıkardığı aşikar. Fragmanlardan böylesine iyi bir iş geldiği belliydi ve bunun sadece iyi bir fragman hazırlanmasından değil çekilen işin iyi olmasından kaynaklığı ortada. Bombalama sahnesi başta olmak üzere tüm sahnelerin yabancı yapımları aratmayacak kadar profesyonel olduğunu da söylemeliyim.

İlk bölüm yazımda eleştirdiğim özellikle gece sahnelerinin inanılmaz karanlık olması durumuna da bu bölümde hiç rastlamadım. Aksine bölüm genelinde daha aydınlık görüntülerle karşılaştık. İlk bölümde doğru şekilde tekrar yüklenmiş, dileyenler ilk bölümü bir kez daha seyredebilirler.

Bölümlerin başında ilerde göreceğimiz sahnelerden ufak bir kesit sunulması da benim sevdiğim bir kurgu şekli. Merak duygusunu katlıyor. Umarım her bölüm başından bu yapılmaya devam eder. Bir de bu hafta bölüm günü ön izleme yayınlandı. Açıkçası ben bölümden birkaç gün önce kısa bir fragmanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Ön izleme verilecekse de son sahneden olmamalı. Keşke Noah’ın başındaki çuval açıldığında olacakları bilmeseydim… Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler Kaçış’ın 2. Bölümünü nasıl buldunuz?

 

Göz atmanızı öneririz: Kaçış Bölüm Yorumları

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

7 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce