Kaderimin Oyunu ekran yolculuğuna başladı. Yolu uzun, reytingi bol olsun dileğimizle ilk bölüm için reytinglerine göz atalım. Total’de 3,64 reyting ile 11. AB’de 3,18 reyting ile 9. ve ABC’de 3,30 reyting ile 10. oldu. Aslında kötü değil, hele ki asıl hikayenin 2 bölümde başladığını düşünürsek… İlk bölüm izlenimleri konuk yazarım Bade‘den. Keyifli Okumalar ^^
Kadere inanır mısınız? Yaşadığımız olumlu/olumsuz olayların, başımıza gelen felaketlerin kaderle bağlantılı olduğunu düşünür müsünüz? Benim cevabım: Evet. Öykü Karayel Akın Akınözü ve Sarp Apak’ı buluşturan Kaderimin Oyunu tam da bu tema üzerine kurulu bir dizi olmuş.
En sonda söylemem gereken şeyi en başta söyleyeceğim. İlerleyen bölümlerde oluşması beklenen dörtgenimizde tarafım nettir: Asiye – Mahir. Büyüme çağındaki kızını, yeni doğmuş bebeğini ve lohusa yatağındaki karısını sebep ne olursa olsun terk eden ve senelerce arayıp sormayan bir adamla empati kurabilmem mümkün değil, üzgünüm.
İlk bölümü, giriş bölümü veya karakterlerin tanıtıldığı bölüm olarak nitelendirmekten ziyade Asiye’nin hikayesi olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Zira ilk bir saat boyunca seyrettiğimiz tek ana karakter kendisiydi. Genel geçer dizi akışının aksine ikinci erkek başrolümüz bir saat sonunda, esas erkek başrolümüz ise bölümün son 10 dakikasında göründü. Bu bağlamda risk alınmış olduğu da söylenebilir. Sefirin Kızı dizisinde gerek oyuncuların yönetimi gerekse de Ege’nin güzelliklerini yansıtmadaki başarısıyla hep tebrik ettiğim Emre Kabakuşak akıcı bir rejiye imza atarak bu riski başarıyla bertaraf etmiş.
Bölüm açılışıyla birlikte Asiye’nin zorlu hayatıyla baş başa kalıyoruz. Asiye, evlatlarına hem annelik hem babalık yapmak zorunda kalan, çalıştığı Tekstil fabrikasından aldığı(!) maaşla kıt kanaat geçinen, fedakar bir anne. Çocuklarını tek başına büyüten, kendi ayakları üstünde durmaya çalışan güçlü kadınlara her zaman hayranlık ve saygı duymuşumdur, dolayısıyla Asiye de beni etkiledi. Nergis’in kendisine yapılan tecavüz girişimine karşı nefsi müdafaa girişiminde bulunurken kazara Halil’in ölümüne sebep olmasıyla bir gecede hayatı tamamen değişiyor. Gün aşırı kadına şiddet/kadın cinayeti haberleriyle uyandığımız bu çağda bu tip sahneler dizilerde kesinlikle gösterilmemeli veya gösteriliyor diye atıp tutan bir seyirci değilim. Maalesef hayatın gerçeği. Kaldı ki söz konusu sahne bence gayet dozunda da verilmişti. Ne eksik ne fazla…
Asiye’nin soğukkanlılığını kaybetmeyerek hayatlarını kökten değiştirecek kararı hızlıca uygulamaya koyması ile Amasya’dan Edirne’ye doğru başlayan yolcuğunda gözüme çarpan bir mantık hatası (sosyal medyada rastladığım “ışıl ışıl araba ile elinde plaka bilgisi bulunan polise yakalanmadan Amasya sınırlarından nasıl çıktılar” gibi yorumlara kulaklarımı tıkamayı tercih ediyorum) olmadı. Dediğim gibi, beni Asiye’nin evlatları için her şeyi göze alacak, her türlü fedakarlıkta bulunacak bir kadın olması ilgilendirdi.
Sarp Apak’ı ilk kez dramda seyreden biri olarak biraz garipsediğimi söyleyebilirim. Sanki her repliğin sonunda her an bir espri patlatacakmış hissiyatı taşıdım. Zamanla alışılacaktır. Mahir iyi bir adam. Asiye’nin tam da dibe vurduğu ve yolun sonuna geldiğini düşündüğü anda herkesin yapmak istemeyeceği veya yapmaya cesaret edemeyeceği bir hamleyle tabir-i caizse onu ipten alıyor. Ama bir taraftan da gizemli bir yönü olduğunu düşünüyorum. 17 yıl önce Rusya’ya gitmesinin ardındaki ailevi sebep ve aradan geçen 18 yıllık zaman zarfında bir kez olsun kendisine fazlasıyla düşkün annesini ziyaret amaçlı bile olsa yurduna ayak basmamasının sebebi ne olabilir?
Demirhan ailesinin fertlerini henüz kendileri hakkında analiz yapmaya yetecek kadar tanıyamadık. Ancak Harun Bey’in Mahir’in babası olması olasılığını düşünen sadece ben değilimdir sanırım. Evin hizmetçisi ile yasak aşk yaşayan evin beyi ve bu aşkın meyvesi çocuk sık rastladığımız bir klişedir. “Klişe candır” mottomu burada yine tekrarlamak isterim.
Bölüm finali önceden tahmin edilebilir olsa da Cemal’in ve Asiye’nin birbirlerini gördükleri an yaşadıkları şok ve Nergis’in bayılması ile kendi adıma diziye devam etme motivasyonumu oluşturan vurucu bir finalle noktalandı. Tanıtım fragmanlarında da gördüğümüz üzere Asiye- Cemal ikilisinin geçmişini ve aşkını flashback’lerle seyredeceğiz. Cemal’in terk etme gerekçesinin benim için affedilebilir bir yanı olmadığını düşünsem de hikayesini, onu bu yola sürükleyen nedenleri merak etmiyor değilim. Helin’le yollarının nasıl ve nerede kesiştiğini de. Zira Demirhan ailesinin bir taksi şoförünü damat olarak kabul etmeyecekleri aşikar.
Bir dizinin bana sorular sordurmasını seviyorum. Bu bağlamda Kaderimin Oyunu hem zihnimi çalkalayan sorularla hem de uyandırdığı merak duygusuyla beklentimi karşıladı. Derdini ortaya koyan, temiz bir ilk bölümdü. Emeklere sağlık.