Kaderimin Oyunu belki de izleyicinin isyanında olduğu gibi Cemal tutarsız yazılmaya devam edildikçe kan kaybedecek. Dizinin reytingleri düşüşte; 6. Bölüm ile Total’de 4,91 reyting, AB’de 4,01 reyting ve ABC’de 4,10 reyting ile tüm kategorilerde 7. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazarım Bade‘den. Keyifli Okumalar…
Son bölümü Necmi’nin oteldeki akşam yemeğine ani baskınıyla noktalamıştık. Hiç ummadığı bir anda onu karşısında gören Asiye yaşadığı şaşkınlığı ve korkuyu gizlemekte zorlansa da Necmi’nin meraklı bakışlarla kendisini süzen Demirhan ailesinin fertlerine mahalleden eski arkadaş olduklarını ve yalnızca selam vermek için uğradığını söylemesiyle “an”ı kurtardı ve soğukkanlı olmaya çalışarak Necmi’ye sarıldığı esnada orada hiçbir şey söylememesi konusunda yalvararak az sonra buluşmak üzere onu yolcu etti.
Asiye, kendisinin tedirginliği fark eden Mahir’e evde her şeyi anlatacağını söyleyerek söz verdiği gibi gizli bir köşede Necmi ile buluştu. Asiye’nin Halil’i öldürme sebebini açıklamasıyla Necmi’nin buna hemen inanması ve Halil’e sövmesi beni şaşırttığı kadar içinde hala vicdan kırıntıları olduğunu düşündürterek memnun da etti. Bir an şantajdan vazgeçecek gibi ütopik bir düşünceye kapıldığımı da itiraf etmeliyim. Ama paranın kokusunu alan ve bu uğurda onca yol tepen Necmi bu kadar çabuk pes eder mi? Elbette ki hayır. Beklenen şantajı yaparak Asiye’nin gecesini de mahvetmiş oldu.
Cemal’in Necmi’yi tanımamış olmasına şaşırdığımı belirtmeliyim. İlerleyen dakikalarda öğrendiğimiz üzere Cemal’in Amasya’da yaşamış olduğu yıllarda Necmi küçük yaştaymış. Hatırlamaması belki de iyi oldu zira günah çıkartmak için Asiye’nin peşinden ayrılmayan Cemal bu kez de onun sırrını öğrenebilmek için peşinden hiç ayrılmazdı.
Geçen bölüm sonu itibariyle bizleri merakta bırakan diğer bir konu da Nergis-Gülsüm geriliminin Nergis’in “O adam benim babam değil” isyanıyla sonlanmış olmasıydı. Neyse ki iyi niyetli ve saf Gülsüm Nergis’in bu fevri çıkışını Mahir’le kavga ettiklerine, bu nedenle de Nergis’in babasına küsmüş olmasına yormuş da konu krize dönüşmeden kapanmış oldu. Asiye’nin başına taptaze bir bela peyda olmuşken yeni bir sorunla karşılaşmaması sevindirici. Ancak her zaman bu kadar şanslı – bilhassa da konakta Zahide gibi kaostan beslenen bir birey varken – olmayabilirler. Gerek Nergis gerekse de Cemal fazla açık veriyorlar, çok dikkatli olmaları gerek.
Asiye: “Merak ediyorum, hiç mi söz etmedin Helin’e? İki tane çocuğum var bile diyemedin mi?”
Cemal: “Diyemedim.”
Asiye: “Neden? Bir evlilik yaptım, iki tane evladım var diyebilirdin. O zaman damat olamıyor muydun bu konağa?”
Cemal: “Çünkü başta söyleyemedim, sonra da geç kaldım, tamam mı? Hepsi bu.”
Asiye: “Kendi yalanına kendini de inandırdın yani.”
Cemal’in Asiye’nin peşinde koştuğu, onu kuytu köşelerde sıkıştırıp günah çıkartmaya çalıştığı her an “Cemal azalarak bitsin lütfen” hissiyatı taşıyan bir tek ben miyim? Hala Asiye’nin hayatında söz sahibi olmaya hakkı varmış gibi takındığı tavırların benim için tek kelimelik özeti : Yüzsüzlük. Aynı gece konağa döndüklerinde bu kez Necmi hakkında sorguya çekmek için dikildi Asiye’nin karşısına. Ancak kaya gibi sert bir duruş sergileyen Asiye’den aldığı son derece yerinde cevapla büründüğü sinirli ve gergin ruh halinden Helin nasibini aldı. Tabloyu asacağı uygun duvarı seçmeye çalışırken Cemal tarafından terslenince beş bölümdür etrafa gülücükler saçan, sevgi timsali Helin gitti; yerine kırgın, mutsuz, umutsuz bir kadın geldi. Bir ilişki karşılıklı sevgi, saygı, fedakarlık, anlayış gerektirir. Bu unsurlardan biri bile tek taraflı kaldığında mutsuzluk ve hayal kırıklığı maalesef kaçınılmaz oluyor.
Helin Cemal’in bir tarafının kırık olduğunun hep farkındaymış ama Cemal bunun sebebi hakkında ser verip sır vermediği için üstüne gitmediği gibi senelerce tabir-i caizce üç maymunu oynamış. Cemal’in ona şefkatle kucaklamadığı, ona sevgiyle bakmadığı her gün kalbinde biraz daha yara açılmış. Nasıl kötülük yapan insanların geçmişinde sevgisizlik, ebeveynlerden şiddet gibi derin yaralar görüyorsak Helin gibi mütemadiyen sevgi kelebeği şeklinde dolaşan kişiler de çoğunlukla muhtelif kırgınlıklarını gizlemeye çalışan, “mış” gibi yapanlardır. Helin’in tüm bu serzenişlerinin akabinde Cemal’in ihmalkarlığı kafasına dank etmişçesine karısına sarılarak onu avutması bana göre sadece “an”ı kurtarmaktı. Bir şeyler dürtmeden, serzenişte bulunmadan yapıldığında anlamlıdır. Yeni bir güne uyandıklarında yine umursamaz ve ilgisiz bir eş görmeye devam edeceğimize kaç puan?
Asiye: “Mahir ben artık ne söyleyeceğimi bilemiyorum gerçekten. O kadar mahcubum ki sana karşı.”
Mahir: “Tekrar tekrar konuşmayalım bunları. Biz seninle yol arkadaşı değil miyiz? Sen düşersen ben senin elinden tutacağım, ben düşersem sen de benim elimden tutacaksın.”
Asiye: “Tutarım tabii. Ben hayatımda görmediğim iyiliği senden gördüm Mahir. İyi ki varsın.”
Asiye’nin içini dökmesiyle Necmi’nin kimliğinden ve yaptığı şantajdan haberdar olan Mahir yine kendisinden beklenecek olgunlukla ve fedakarlıkla Harun Demirhan’dan alması gereken maddi hakkını Necmi’yi susturmak için kullanmaya karar verdi. Sosyal medyada rastlamış olduğum Mahir’in parlatıldığına dair yorumlara kesinlikle katılmadığımı belirtmek isterim. Mahir baştan beri güzel kalpli, dürüst, fedakar bir adam tıpkı Cemal’in de yüzsüz, arsız ve utanmaz bir adam olduğu gibi. Tam aksine kendini Asiye’ye affettirme çabalarıyla, ondan başka kimseyi sevmediğine dair söylemleriyle esas parlatılanın Cemal olduğunu düşünüyorum. Gözünü kamaştıran zenginlik için karısını arkasına bile bakmadan terk eden adamla servetini hiçbir bağı bulunmadığı bir kadın için feda eden bir adam benim için elma ile armut gibi aynı kefeye dahi koyulamaz. Hikayenin ekseninin AsMah’a kayacağı günü umutla bekleyen kaç kişiyiz?
Mahir’in Harun’dan 500.000 TL talep ettiği konuşmaya Raci’nin şahit olması tatsız oldu. Bu kadar yüksek bir meblağın şüphe uyandırması olağan. İşkillenen Raci’nin Mahir’in geçmişini araştırması için asistanına talimat vermesi de hiç şaşırtıcı olmadı. Mahir gibi zeki bir adama ise paranın tamamını tek seferde Necmi’ye vermesini yakıştıramadım. Necmi bir daha Asiye’yi rahatsız etmeyeceğini söyleyerek yetinmeyi bilmeyen şantajcılardan olmadığını gösterse de Cemal’le Asiye’nin geçmişini hatırlamasıyla beraber bu kez de bu sırrı ifşa etmemek karşılığında Cemal tarafından Demirhan konağında şoförlük işine atanmasıyla Asiye’nin korkulu rüyası olmaya devam edecektir. Öte yandan otelde görmüş olduğu İlayda’dan hoşlandığını da göz önüne alırsak artık daha sık karşılaşacakları gerçeğiyle yeni bir flörtün ayak sesleri geliyor diyebilir miyiz? Yazar özel notu: Alican’ı harcayacaklar matmazel.
Geçen bölüm itibariyle saç baş yolduran Nergis’in bu bölümdeki ılımlı tavrını – özellikle de Mahir’e karşı – beğendiğimi söylemeliyim. Asiye – Gülsüm konuşmasına kulak misafiri olarak elbisesini boyayanın Nergis olduğunu öğrenen Helin’i son derece yerinde bir hamleyle sinirli olduğu gerekçesiyle durduran Cemal Nergis’le konuşmayı üstelenen taraf oldu. Nergis’in daha ilk saniyede “Bana kızım deme. Beni sevdiğine inanıyorum” diyerek babasıyla arasına mesafe koyması yaşadığı hayal kırıklığının ve yapmış olduğu fevri çıkışlardan ötürü duyduğu pişmanlığın yansımasıydı. Cemal’in “Senin derdin benimle. Ne yapacaksan bana yap” şeklindeki uyarısı ve Helin’den özür dilettirmesi kendisine nadir hak verdiğim konulardan biri. Helin’in özrünün zoraki olduğu biz seyirciler için gayet açıktı, keşke Helin’in almış olduğu hediyeyi de herkesin görme ihtimalinin olabileceği çöpe atmasaydı da konak halkı da onun duygularının samimi olmadığını çakmasaydı.
Cemal’e karşı mesafesini koruyan Nergis – umarım bu tutum kısa süreli olmaz – nankörce yaralamış olduğu Mahir’le yapmış olduğu duygusal konuşma ile aralarındaki buzları eritmiş oldu. Mahir; dinleyen, anlamaya çalışan, hatasını kabullenen, gerektiğinde de geri durmasını bilen bir adam. Nergis’in de bunu anlayabilmiş olmasını ve artık Mahir’i kırıp dökmemesini umut ediyorum.
Raci’nin , asistanından Mahir’in hiç evlenmemiş olduğuna dair bilgiyi almasının akabinde sevgili karısı ile birlikte Mahir ve çocuklar için DNA testi işine girişmeleri pes dedirtti. Zahide hiç de sevmez zaten böyle alavare dalavereleri. Gizlice ele geçirmiş olduğu çocukların diş fırçalarıyla birlikte kahvaltıda çayları tazeleme bahanesiyle toplamış oldukları bardaklardan Mahir’inkini hızlıca aşırarak Raci’ye teslim etti. İlk dakikadan itibaren kesin bardakları karıştırdı ve yanlışlıkla Cemal’inki aldı diye geçirdim içimden.
Geçen bölümdeki akşam yemeğinde Asiye’nin yaptığı kabak tatlısının tadını hiçbir yerde bulamadığı için hayıflanan Cemal Gülsüm’ün tatlıyı yakması sonucu Asiye’nin yeniden pişirmesiyle muradına ermiş oldu. Akşam yemeğinde yediğiyle yetinmeyip gecenin bir yarısı mutfakta tatlıdan aşırmaya devam ederken Uğur’a süt ısıtmak için gelen Asiye’yle yapmış olduğu yüzsüzce muhabbetten, Asiye’nin ise sanki bu sohbetten keyif alıyormuşçasına Cemal’in gözlerinin içine uzun uzun bakmasından hiç hoşlanmadığımı söylemeliyim. Uğur sütünü istemek için gelmese daha da bakmaya devam ederdi, eminim.
Hoşlanmadığım, hangi amaca hizmet ettiğini anlamadığım diğer bir sahne ise Asiye’nin Cemal’le birlikte kaçmaya karar vermesi temalı kabusuydu. İlk saniyeden itibaren bu sahnenin gerçek olmadığını anlamama rağmen yine de sinirlerime hakim olamadım. Asiye’yi kan ter içerisinde uyandıran bu kabustan ne anlam çıkarmamız gerekiyor? Asiye’nin aslında Cemal’le yeniden birlikte olmak istediğini ve bunun rüyasına yansıdığını mı yoksa yeniden bir araya gelmeleri ihtimalinin bile Asiye’yi delicesine korkuttuğu mu? Hiç beğenmedim, hiç sevmedim.
Kabak tatlısı temalı sohbetlerinde Asiye’nin tavrından ne kadar hoşlanmadıysam organik pazarda peşine takılan Cemal’le yapmış olduğu sohbette sergilediği duruştan da hoşlandım. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Cemal’in Helin’le olan geçmişini onun ağzından duymak yerine flaschbackler ile seyretmeyi yeğlerdim. Kendi adıma fazlasıyla inandırıcılıktan yoksun bulduğum Cemal’i mecburi evlilik, pişmanlık duyma , ailesine özlem gibi eylemler içerisinde seyretsem onunla empati yapabilme ve onu affedebilme ihtimalim belki olabilirdi fakat bu durumda “Konuştukça batanlar” kategorisine yerleşti benim gözümde. Neymiş kazadan sonra Helin’i sadece birkaç kez ziyaret etmiş, evli oldukları müddetçe Asiye’yi hiç aldatmamış, ailesine geri dönme isteği Helin’in ani hamileliğiyle rafa kalkmış. İhanet yalnızca tensel temastan ibaret değildir. Asiye’miz ne de güzel söyledi; o kadınla mesajlaşınca, onunla buluşunca, ondan gelen hediyeyi kabul edince aldatmış sayılmıyor musun? Cemal’i günahıyla ve utancıyla baş başa bırakarak arkasını dönüp gitti tıpkı yıllar önce kendisine yapıldığı gibi.
Sanırım pek çok seyircinin benimle hem fikir olacağı gibi bölümün en keyifli ve en güzel sahnesi müştemilatta Emine anne için yapılan doğum günü hazırlığı ve kutlamasıydı. Bugüne kadar aileye karşı mesafesini koruyan Nergis’in bile mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Neşeleriyle, gülüşleriyle, birbirlerine içten sarılmalarıyla tam bir aile gibiydiler. Nitekim Uğur’un annesine usulca “Babaannemin dediği gibi gerçekten büyük bir aile olduk mu biz?” sorusunun üzerine Asiye’yle Mahir’in uzun uzun bakışmaları çok manidardı. İşte görmek istediğimiz sahneler sevgili senaristler. Bize daha çok AsMah sahnesi verin , mersi…
Harun’un talebiyle Emine anne için konakta düzenlenen kutlamaya Raci’nin asistanının getirmiş olduğu DNA testinin sonucu damga vurdu. Bir şekilde Harun’un eline geçen zarfı açma şerefine de kendisi nail oldu. Test sonucunun Mahir lehine çıkması bizlere rahat bir nefes aldırsa da Mahir’in yaşadığı şaşkınlığı gizleyememesi bir çuval inciri berbat etmek olur. Bence susun oturun ve bu hadsizliği yapan kişilerin peşine düşün canım çiftim. Zahide’nin bardakları karıştırmış olduğuna ilişkin teorim iyice güçlense de bölüm sonu yayımlanan fragmandaki Cemal’in hal ve tavırları acaba işin içinde o mu var, test sonuçlarını değiştirtmiş olabilir diye düşündürttü. Sizce Cemal bu işe müdahil olmuş mudur?
Göz atmanızı öneririz: Kaderimin Oyunu Bölüm Yorumları