KADERİMİN OYUNU – Geçmiş Peşini Bırakmaz

Kaderimin Oyunu Star TV için bu sezonun en iyi çıkışlarından birisini yaptı ve ikinci bölümü ile de reytinglerini ortalama iki puan yükseltti. Total’de 5,50 reyting ile 6. AB’de 4,25 reyting ile 4. ve  ABC’de 5,62 reyting ile 4. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazarım Bade‘den. Keyifli Okumalar…

 

Kaderimin Oyunu, ilk bölüme nazaran çok daha akıcı ve tempolu bir bölümle ekrandaydı. Birkaç flashback ve kısa süreli hastane sahneleri dışında ağırlıklı olarak tek mekanda geçmesine rağmen baştan sona sürükleyiciydi.

İlk bölümü Asiye ile Cemal’in yıllar sonra hiç ummadıkları bir anda karşılaşmalarıyla ve Nergis’in bayılmasıyla noktalamıştık. Nergis’in bir anda yere yığılması Asiye’nin uğradığı şoktan hızlıca kurtulmasına vesile olup onun yanına koşmasını sağladı ama Cemal olduğu yere adeta mıhlanmışçasına kılını kıpırdatamadı. Yere yığılanın onun kızı olmasından bağımsız sadece bir “insan”a yardım etmesi gerektiğini düşünerek var gücümle onu sarsmak istedim. Helin içimden geçenleri okumuşçasına Cemal’i yardım etmeye davet etti ancak Asiye’nin bu talebi kesin bir dille reddetmesi yerinde bir karardı. O geceden sonra ne Nergis eski Nergis ne Asiye eski Asiye ne de Cemal eski Cemal’di. Nergis’in öfkeli ve hırçın, Asiye’nin tedirgin , Cemal’in ise pişman ve üzgün halleri bölüm boyunca kendini gösterdi.

 

“İnsanın istemediği ot burnunun dibinde bitermiş” misali Asiye o geceden sonra Cemal’le yeniden karşılaşmaktan kaçınmaya çalışsa da önce Cemal’e çay servisi yapmak sonrasında da onun arabasında seyahat etmek zorunda bırakılması kaderin cilvesi değil de nedir? Hem Asiye hem Cemal pot kırmamak için uğraş verseler de Cemal’in bu konuda çok da başarılı olduğu söylenemez zira Asiye’yi hastaneye bıraktıktan sonra Helin’e Asiye-Mahir hakkında konuşuyor diye çıkışması abartılı bir tepkiydi.

Bu bölüm itibariyle Asiye-Cemal geçmişine dair flashback’leri seyretmeye başladık. Birkaç kez şirin Amasya’yı gezmiş biri olarak bu sahnelerden ekstra keyif aldığımı belirtmeliyim. Ben Cemal’in Asiye’ye olan aşkına kesinlikle inandım. Bu kadar aşık ve kadınına “Senden ayrıldığım gün, benim öldüğüm gündür” diyen bir adamın genç yaşından dem vurarak ve maddi durumunu bahane ederek ailesini terk etmek için sebep yaratmasını aklım almıyor. Bu kadar basit olmamalı, hele de telefonla terk edecek kadar basit olmamalı diye düşünüyorum. Cemal’i bu raddeye getiren hikayeyi seyredebilmeyi umuyorum. Flashback demişken, Cemal-Helin geçmişi için de aynı şekilde bir beklentim var. Raci’den Helin- Cemal tanıştığında Cemal’in kamyon şoförü olduğunu öğrendik ve dolayısıyla yollarının nasıl, ne şekilde kesiştiği ve Nedret’in bir şoförü nasıl oldu da damadı olarak kabul edebildiği konusundaki merakım arttı.

 

Asiye’nin nevresimleri değiştirmek için girdiği Cemal’le Helin’in odasında görmüş olduğu her evlilik fotoğrafının kalbinde yara üstüne yara açtığına eminim. Asiye yıllarca evlatlarına hem annelik hem babalık yapmaya, zor şartlar altında kendi ayakları üzerinde durmaya çalışırken kendisine sonsuza dek aşık(!) olacağını sandığı eski kocası güle oynaya evleniyor. Hangi kadın olsa aynı hissiyatı taşırdı. Cemal’le olan yüzleşmesinde bunun tam tersi bir duruş sergileyerek ona konuşacak hiçbir şey kalmadığını söyleyerek kestirip atması güçlü Asiye’mize yakışır bir hareketti.

 

Demirhan ailesinin kahvaltı masasındaki sohbeti aile fertleri hakkında ufak ipuçları verdi bize. Karakter tanıtımlarında “bencil” olarak lanse edilen Helin’in bu yönünü henüz göremesek de kocasına olan aşkından gözünün başka bir şeyi görmediği ve hayatı çok da ciddiye almadığı aşikar. Nedret, tabir-i caizse kibir abidesi. Harun dediğini dinlettiren, otoriter bir baba imajı çizdi. Raci küstahlıklarıyla ilk dakikadan itibaren kendisine sinir olmama yol açtı. Zahide’nin ise Nedret tarafından devamlı susturulmasıyla ve azarlanmasıyla istenmeyen gelin olduğunu düşündüm. Harun’un damadını şirkete ortak edecek kadar öz oğluna güvenmemesinin sebebi ne olabilir? İşleri iyi idare edememesi, kazandığı paraları başka kadınlarla yemesi, Raci’nin babasının başka biri olabileceği gibi muhtelif nedenler kurcalıyor zihnimi.

 

 

Mahir hastanede gözlerini açar açmaz kendisini evli ve çocuklu bir adam olarak bulması gerçeğini başarılı bir idare etti, Asiye’yi zor durumda bırakmadı. Ancak Asiye’nin gerçeğini öğrenmek konusundaki isteğinde de kesinlikle haklıydı. Mahir’in iyi ve güvenilir bir adam olduğu konusundaki düşüncemi yinelemek isterim. Herkesin yapamayacağı bir olgunluk ve anlayışla karşıladı bu durumu. Fakat bir noktada Asiye’yi eleştirmek zorundayım. Yaşadığı zorlu hayat ve başına gelen felaket nedeniyle güler yüzlü, sıcakkanlı bir mizaç sergilemesini beklememiz abes olur elbette ama etrafa bir şey belli etmemek adına en azından Mahir’in ailesinin yanında rol yapmalı, kendisini çok zorlayacak olsa da tebessüm etmeli, Mahir’e sıcak davranmalı. Sahte evlilik yalanının uzayacağı aşikar, dolayısıyla Asiye’nin biraz daha gayret etmesi gerek. Ve beklenen soruyu sormak isterim: Bu sahte evliliğin gerçeğe dönüşeceğini – üstelik Cemal de konaktayken, oh olsun J –  umut eden ve o günü sabırsızlıkla bekleyen kaç kişiyiz?

 

 

Kız çocukları anneye daha düşkün olsalar da hiç kuşkusuz baba figürü de bir kız çocuğu için önemlidir. Nergis’in de babasına düşkün olduğunu flashback’lerden anladık. Hiç ummadığı bir anda, üstelik doğum gününde terkedilen ve hayalleri yıkılan bir kız olarak Cemal’le karşılaştıktan sonra büründüğü öfkeyi anlayabiliyorum ve ona hak veriyorum da ancak bu öfkesini Uğur’dan çıkartmasını ve Ahmet’i sürekli itip kakmasını çok yanlış buluyorum. Bir çocuk annesini ve babasını seçemiyor, dolayısıyla Ahmet de günahsız bir çocuk.

İlk bölüm yorumumda Mahir’in Harun’un oğlu olabileceğini tezini öne sürmüştüm. Merakımız bu bölüm itibariyle giderildi. Açıkçası gerçeğin bu kadar çabuk ortaya çıkacağını tahmin etmiyordum. Helin ve Raci babalarının bu acil toplantı organizasyonun sebeplerine ilişkin türlü teoriler üretirken nur topu gibi bir kardeşlerinin olduğunu öğrenmeleriyle hayatlarının şokunu yaşadılar. Helin’in şoku çabuk atlatıp gerçeği kabulleneceğini düşünüyorum ki zaten Mahir’i sevdiğini dile getirmişti de. Ancak aynı şeyi Raci için söylemek çok zor. Henüz Cemal’in şirkette çalışmaya başlayacak olmasını bile hazmedememişken servetlerine yeni bir ortak çıkmasını nasıl kabullensin? Belki de Raci tek başına çalıştığı için gerçekleştirmesi ihtimal dahilinde olan illegal işleri ört bas edebiliyordu ama Harun’un bu hamlesiyle eski rahatlığından eser kalmayacağı kesin.

 

 

Emine’nin Mahir’in öz annesi olmadığı gerçeğine şaşırdığımı belirtmeliyim. Mahir’e aşırı düşkün olması ve onu öz oğlundan bile daha çok sevmesi de ayrıca şaşırtıcı. İlk bölüm yorumumda sormuş olduğum “Mahir’in 17 yıl boyunca kendisine bu kadar düşkün annesini ziyarete bile gelmemesinin sebebi ne olabilir?” sorusu da kendi kendini imha etmiş oldu böylelikle. Mahir’in ise koca bir serveti elinin tersiyle iterek tüm hayatını fakir ve yalnız bir adam olarak geçirmeyi göze alması onun karakterli olmasını ve mütevaziliğini gösteriyor. Öte yandan yıllar sonra Harun’un bir telefonuyla yurduna geri dönmeyi kabul etmesi artık hak ettiğini almak istediğini de düşündürtebilir. Umarım gururu mantığının önüne geçmez de gecikmeli de olsa hakkına kavuşur.

Her seyircinin favori sahneleri olur muhakkak. Bu bölümde kalbimi bıraktığım iki favori sahnem var: Birincisi; “kan çeker” misali Uğur’un Ahmet’le kısa sürede kaynaşması ve bu nedenle Nergis ona bağırdığında “Ben onun abisiyim” diye karşılık vermesi. İkincisi; Mahir’in sırf Uğur’u mutlu etmek için ona bisiklet alması. Öz babasını öldü olarak bilen Uğur’un Mahir’i baba yerine koyacak olması son derece doğal. Mahir ise hiçbir zaman gerçek bir aileye sahip olamamış ve söylemlerinden anladığımız kadarıyla hiçbir zaman da buna kavuşamayacağı düşünülen yalnız bir adam olarak Asiye ve çocuklarını mutlu etmek elinden geleni yapacaktır.

 

 

 

 

Nergis’in doğum gününde kendisini terk eden babasının küçük oğlunun doğum gününde onun hediye paketlerini taşımak zorunda kalmasının onun için ne kadar acı verici olabileceğini tahmin etmek hiç de zor değil. Yalnız kalıp hıçkıra hıçkıra ağlamak için gittiği ormanda zaten bölüm boyunca öfkesini kusmuş olduğu Ahmet’i de görünce yine sinirlerine hakim olamadı ve onu kovdu. Hızlıca gözden uzaklaşan Ahmet’in kaybolduğunu düşünerek panikle annesinin yanına koşması “İşte merhametli Nergis” dedirtti.  Bunu duyan Cemal’in Ahmet kendi çocuğu da sanki Nergis değilmiş ona bağırması ve onun üzerine yürümesi Asiye’nin haklı tokadıyla durduruldu. Bölüm de Helin’in Ahmet’le birlikte ortama gelmesiyle noktalandı. Helin tokadı gördü mü görmedi mi bilinmez ama görmüş olsa bile Cemal’in uyduracağı herhangi bir bahaneye inanacağını düşünüyorum.

 

 

Göz atmanızı öneririz: Kaderimin Oyunu Bölüm Yorumları

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce