Kanunsuz Topraklar bu güzel bölümünün karşılığını alarak, bütün kategorilerde reytinglerini arttırdı. Dileğimiz hikayenin bu şekilde akıcı ve tempolu gitmeye devam etmesi ^^Dördüncü bölüm reytingleri, Total’de 5,04 reyting ve AB’de 3,98 reyting ile 6. ve ABC1’de 5,38 reyting ile 5. oldu. Bölüm yazısı Gözde‘den… Keyifli okumalar ^^
Kanunsuz Topraklar bu hafta üç ana eksende ilerledi. İlki GülDav’ın taze aşkı ve Gülfem-Ali Gelik nişanı. İkincisi madencilerin dertleri. Üçüncüsü ise bulunması gereken silahlardan kaynaklı Davut, Kasapoğlu, Ali Gelik üçgeni. Her üç konu da bir şekilde birbirine bağlanmıştı ve bu beni zerre rahatsız etmedi. Bölüm de su gibi akınca, bu çarşamba dört haftadır ekran karşısından en memnun ayrıldığım çarşamba oldu.
Geçtiğimiz bölümü Davut’a Kasapoğlu’ndaki silahların bulunması için jandarma ve devletle iş birliği teklifiyle noktalamıştık. Bölüm Davut’un göstermelik idam sahnesiyle açıldı. Başroller bu kadar çabuk ölmeyeceği için Davut’un idamdan kurtulacağını biliyorduk. Beklediğimiz gibi onu Kasapoğlu ve adamları kurtardı. Ancak beklemediğim şey onu ihbar edenin de Kasapoğlu olmasıydı. Ben rutin bir kontrol sırasında yakalandı sanmıştım. Yalnız Davut, idamdan kaçtıktan sonra elini kolunu sallayarak dolaştığı ve halk bunun bir anlaşmadan kaynaklı olduğunu bilmediği için karardan vazgeçildiğine dair bir bilginin bahsi geçse ideal olurdu. Senaryonun burasında bir açık vardı.
Gülfem ile Davut sahnelerinin her biri çok güzel, çok derin olmasına rağmen iki buçuk saatlik bölüm içinde süre olarak yetersiz buluyorum. Ağzıma bir parmak bal çalınıyormuş gibi hissediyorum. Lütfen bu muhteşem çift için çok daha fazla sahne seyredelim. Beşinci bölümden bu açıdan umutluyum.
Gülfem, Davut’a üstü kapalı ilan-ı aşk ettiğinde Davut’un da buna hemencecik karşılık vermesini bekleyemezdik. Aralarında bu kadar büyük bir sosyo ekonomik uçurum varken Davut’un Gülfem’e karşılık vermesini art niyetli bulabilirdim. Onun yerinde kim olsa önce aşka direnirdi. Yani Gülfem’in ona taş kalpli olduğunu söylemesi bana biraz fazla geldi. Gülfem, Davut’un aslında üzüldüğünü fark edemedi. Davut’unki taş kalplilikten çok, bağrına taş basmaktı.
Bu bölümdeki her bir GülDav sahnesine ayrı ayrı bayılsam da favorim çoğu kişi gibi Davut’un Gülfem’i kıskandığı sahne oldu. Çiftlerin böyle tatlı tatlı didiştiği sahneleri ve kıskançlık sahnelerini hep çok sevmişimdir zaten. Ali Gelik’in yanında onu görene kadar evlenmesini salık veren Davut Efendi, gerçekler gözünün önüne gelince böyle rahatsız olursun işte. Hani birbirinize uygun değildiniz? Şimdi kalkmış evlenmemesi için kıza vaatlerde bulunuyorsun. Gülfem sana söylediği her kelimede haklı. Yalnız bir gülbeşekere iyi kandırdın Gülfem’i. O gülbeşeker alınmazsa bozuşuruz söyleyeyim. ^^ Gülbeşeker deyince aklına Çalıkuşu gelenler? Filmini ve 2013’te çekilen dizisini çok sevmiştim. Sahnenin sevdiğim yönlerinden biri Gülfem ile Davut’un sırt sırta durması, çok az yüz yüze gelmesiydi. Birbirlerini görmeden sadece konuşarak anlaşabildiler. Yani birbirlerini görmeden de duygularını hissedebildiler. İlk resmi el ele tutuşmamız da hayırlı olsun. Kıskançlığın bir erkeğe böyle tesir etmesi ne kadar da hoş. ^^
Fikriye’yi her geçen bölüm daha çok seviyorum. Gülfem, onu sadece Condor’un sevdiğini düşünse de Fikriye de onu çok seviyor, o mutlu olsun diye çabalıyor. Gülfem bir madenciyi sevmiş, ona uygun değil demeden onu sevdiğine kavuşturmaya çalışıyor. Çünkü Fikriye için de para puldan önce gelen kavramlar var: Dürüstlük, sevgi, aşk, gerçek mutluluk gibi. Aferin ona gidip Davut ile konuştu. Bana göre Davut’a söyledikleri Gülfem’i küçük düşürmedi, aksine Davut’un gözünü iyice açtı. Davut Gülfem’in bu evlilik için kendini feda ettiğini, resmen bir nevi ortaklık için satıldığını tahmin etmiyordu. Muhtemelen sadece kendine uygun bir damat adayını kabul etti sanıyordu. Göl kenarındaki sözlerini de o an ciddiye almaya başladı.
Davut’un Gülfem ile konuşmaya gidip, onu bir kez daha Ali Gelik ile görmesi de iyi oldu. Kıskançlık besbelli bizimkinin kalbini, duygularını harekete geçiriyor. Bu sahne de GülDav’ın yakın temas anlarında birbirlerinden nasıl etkilendikleri, kalp atışlarının nasıl hızlandığını, nefeslerinin kesildiğini gördüğümüz, öpüşmeden de tutkunun hissettirilebildiği bir sahne olmuş. Dudaklara ve gözlere yakın çekim yapılması da bir artı. O güzel gözlerin aşkla baktığını, o dudakların heyecanla titrediğini görmek sahnenin havasını kat be kat arttırmıştı. Çiftim hem nahif hem bir o kadar da tutkulu.
Bazı seyircilerimiz “Dizide aşk ne kadar hızlı başladı.” diyor. Özellikle “Davut ne ara bu kadar aşık oldu?” diye soruyor? Yalan yok, ben de isterdim birbirlerine açılmadan evvelki süreci, aşkın kalplerinde büyüyüp gelişim sürecini. Ama bu bir dönem işi. Büyüklerimizden dinlediklerimize göre o zamanlarda çiftler birbirlerine açılıp evlilik yoluna daha çabuk girerdi. Uzatmalı ilişkiler de vardı, ancak şimdiye göre çok az sayıdaydı. Hem şu an Gülfem’in evlendirilme durumu söz konusuyken aralarındaki aşk çabuk gelişmeli, ikili bir araya gelmeli ki aşkları için birlikte mücadele edebilsinler. Bence Davut da üçüncü bölümden beri Gülfem’den etkileniyor. Sadece Gülfem gibi bunu bize hissettirdiği bir sahne görsek daha fazla ikna olurduk. Yoksa Davut’un Gülfem’in alnındaki yarayı temizlerken ondan etkilendiğini görmemek için kör olmak lazım.
Davut’un ilişkiler konusunda örnek alması gereken kişi kesinlikle Celal. Nasıl da Hatçe’ye ilk görüşte aşık olup ikinci karşılaşmada hislerini doğrudan belli etti. Celal dikkat et fazla sürat kazaya neden olabilir. Daha ikinci günden kıza “Fındığım.” diye hitap etmek nedir yahu? ^^ Hatçe de başta gıcık olsa da Celal’in şirinliğinden etkilendi gibi duruyor. Öpücük sonrası tokat da atmadığına göre CelHat çiftimiz hayırlı olsun diyebiliriz. Şimdi geriye Eyüp kaldı. Vicdan azabından kurtulabilirse onu da şu kendisini seven kızla baş göz edebiliriz.
Yavuz kadar leş bir karakterin de onca talibinin olmasına ne buyrulur? Şimdi de Kevser, eline geçen mektupla onu tehdit ederek onu yeğeniyle evlendirmek istiyor. Kevserciğim yeğeninin başı yanar, vazgeç sen bu plandan. Bırak Yavuz tencere kapak gibi olduğu Behice’ye kalsın. Zaten gidişat da öyle gösteriyor. Yavuz başta aşkını reddettiği Behice’ye yanaşmaya başladı. Bence güçlerini birleştirirlerse muazzam sinsi bir çift olurlar. Ha yine de Behice için üzülür müyüm emin olamadım. Kendileri engin düşünceleriyle yine beni gıcık etmeyi başardı.
Gülfem, dokuz kadın için kendini feda ettiği halde kadınlar madende çalışmaktan vazgeçtiklerinde onlara içimden küfrettiğim doğrudur. Neyse ki sonradan tekrar madende çalışmaya karar verdiler de Gülfem boşu boşuna Ali Gelik ile evlenme yoluna girmemiş oldu. Yalnız Yavuz tecrübesiz kadınları gidip en tehlikeli yere verdi. Şimdi bu işin sonunda kadınlara bir zarar gelmese bari. Kadınların madene inmesi lafla geçiştirilmesin, onları madende görelim. Davut’un ileride madeni madenciler için alıp onlara bırakma fikri de lafta kalmasın. GülDav’ın aşk hikayesine fazla odaklanıp bu konuyu es geçmeyelim. Sonra dönem dizisi olmasının bir anlamı kalmıyor.
Ali Gelik her geçen bölüm daha da nefretlik bir adama dönüşüyor. Kadına şiddet uygulaması, kadın vücuduna karşı fetiş bir ilgi duyması, bir de üzerine geçmişte Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlılara silah satabilecek biri olmasıyla iyice gözümden düştü. Bir de o yüz ifadeleri yok mu, sinirlerimi zıplatıyor. Necip Memili karakteri o kadar iyi canlandırıyor ki Ali Gelik’e sövmeyen yoktur.
Kasapoğlu’nun da sandığımız gibi bir adam çıkmayışına da çok memnun oldum. Meğer Kasapoğlu silahlar konusunda Ali Gelik gibi düşünmüyormuş. Kasapoğlu-Davut iş birliği kaçak kömür satışı konusunda hoşuma gitmese de bu açıdan oldukça iyi oldu. Bu vesileyle nihayet Davut ile Ali Gelik yan yana geldiler. Davut’un Kasapoğlu’nun Ali Gelik’i öldürmesine engel olmasına açıkçası kızamadım. Ali Gelik ölse Gülfem de bu evlilikten hemencecik kurtulmuş olacaktı, ancak silah konusu bir vatan meselesi olunca Davut’un görevi aşka tercih etmesine kızamam.
Canım Fatma Ana’m. Sen Gülfem’in kalbini gördün ve zengin demedin, şımarık demedin, Malik’in kızı demedin onu oğluna layık gördün. Onu gelinin olarak görmek istedin. Eminim Fatma Ana Gülfem’i Elif gibi sevecek, Gülfem de onu annesi gibi. Birbirlerinde teselli bulacaklar. Sen olmasan senin bu oğlun hislerine rağmen gururuna yenik düşecekti.
Gerçi Davut, buluşma yerine vaktinde gidip Gülfem’in Ali Gelik ile nişanlanmasına engel olamadı ama onun da bu aşka erişebilmesi için böyle bir imtihana ihtiyacı vardı. Hislerini tam olarak anlayabilmek için önce acıyla yoğrulması gerekiyordu. Tıpkı nişan dönüşü Ali Gelik’in arabası kurşunlandığında içinde Gülfem’in de olduğunu sandığı o andaki gibi.
Hasan’ın ölümü çok ani oldu. Onun daha hikayesi tamamlanmamıştı. Fikriye ile aralarında bir yakınlık olduğunu düşünmüştüm. Fikriye’nin de ablası Gülfem gibi aşkı seçip mücadele edeceğini düşünmüştüm. Keşke Ali Gelik’in aracında Hasan değil de bilmediğimiz biri olsaydı. Tam ne güzel Ali’nin arabasına yapılan saldırı sayesinde nişan bozulacak derken Malik’in sırrı ortaya çıktı. Sizce Malik’in öldürdüğü kadın kim? Eşi olabilir mi?
Gülfem ile Ali Gelik’in nişanından aklımda kalan iki şey var. İlki Behice’nin gelinden havalı olmaya çalıştığı saçları. Malefiz filminden fırlamış gibiydi. ^^ İkincisi de Ali Gelik’in yaptığı Gülfem tablosu. Beceremiyorsan bu işi bırak rica edeceğim. Neyse ki Gülfem kibarlık yapmak yerine dürüst davranıp Ali’ye gerçeği söyledi. Ağzına sağlık Gülfemciğim. ^^
Gülfem ile Davut’un ilk hatta ilk iki öpücüğü birden geldi. ^^ Ah benim aptal aşıklarım, kalkıp da Malik’in konağının kapısının önünde öpüşülür mü? Ama şimdi Davut da haklı, yaşadığı kaybetme korkusuyla aklı başından gitti. Sevdiceğini sağ salim görünce, onu sevdiğine tam anlamıyla emin olunca bıraktı kendini aşkın rüzgarına. E Gülfem’de de aşkına karşılık bulmanın heyecanı ve sevinci vardı. Nasıl da yere attı yüzüğünü hiç tereddüt etmeden. Bölüm Malik’in GülDav’ı öpüşürken görmesiyle son buldu. E bu kadar ortalık yerde kendinizi kaybederseniz olacağı budur. Yeni bölüm fragmanları bizi çok iyi bir bölümün beklediğini söylüyor. Gelen fragmanlar beni çok heyecanlandırdı. Beklediğim kadar iyi bir bölüm seyretmek dileğiyle…
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Göz atmanızı öneririz: Kanunsuz Topraklar Bölüm Yorumları