KARDEŞLERİM – Kardeşlik Hep Kazanır

Kardeşlerim sevenlerinin hedeflediği gibi 10 reyting barajını geçemese de tüm gruplarda zirvede; sonuçlar Total’de 9,53 reyting, AB’de 6,10 reyting ve ABC’de de 7,90 reyting. 16. Bölüm yazısı konuk yazar MoonA‘dan. Keyifli okumalar…

 

Aslında bölüme dair yazıma nereden başlayacağımı bilmiyorum, çünkü birçok konu elimde kalacak diye hissediyorum. Bu bölüm benim için önemliydi ve sizlerle düşüncelerimi paylaşmak istedim. 16 bölüme dair bu yazıda zorbalık, taciz ve güven tabirlerinin gölgesinde karakterlerin göze çarpan yönleriyle birleştirip ele almaya çalıştım.

Önce malum şer üçlüsüne -ya da kötülüğün üç tonu mu desem bilemedim, değinmek isterim. Böylelikle negatif düşüncelerimi en başta kenara atmış olacağım…

Tolga’nın başımıza çok daha beter dertler açacağını hepimiz az çok tahmin ediyorduk ve beklenenler oluyor. Kızlardan birinin yaralandığını duyunca yüzü değişti ya, minnacık bir an umut doğdu içime, belki yaptığından pişman olur, ama yok, ben ne kadar safsam Tolga da o kadar salt kötü biri! Tabi eline hiçbir şey de geçmedi üstelik herkesin önünde küçük düştü ve bu onu dönülmez yola sürükleyecek büyük ihtimalle…

 

 

Harika’ya gelirsek, kendisini karakter olarak ne kadar sevmesem de içindeki kız çocuğu böyle zorbalığı kabul etmez diye umut etmiştim. Maalesef çok yanılmışım, zira kendisinden zerre kadar empati görmedik. Resimlerin yayınlanmasına sevindi resmen, ay çıldıracağım! Eğer Tolga sarkıntılık yaptı diye Asiye’yi anladığına inananlar varsa bence çok da umut etmeyin çünkü Harika’nın tek derdi kendini kurtarmaktı. Ömer onu ne kadar iyi çözmüşse Oğulcan da bir o kadar çabuk kandı iki gözyaşına, güzel söze. Daha çok can yakacak Harika kızımız… Hele iflas ettikten sonra daha da hırçınlaşabilir. Pişman olacak mı peki? Yaşayıp göreceğiz…

 

 

Berk… Ah Berk, kötü müsün, çok kötü müsün yoksa başka derinliklerin de mi var? Bütün karakterler içinde bana anlaması ve tahmini en zor gelen kişisin o kesin. Geçen bölümdeki “Kadına el kaldırılmaz” lafından sonra senden başka tepki beklerdim. Sadece Aybike’nin adını duyunca tepki vermen, Asiye’ye olanlarla dalga geçmen minnoş kalbimi kırdı… Tamam, Aybike senin ilgini çekiyor, bu cepte. Ona her yoldan yürüyorsun, o da tamam, peki Aybike’nin senin bu davranışına nasıl tepki vereceğini hiç düşündün mü? Ya da kadına el kaldırmaya karşı olan biri bir kadının rencide olmasına nasıl göz yumabilir? Anlat bunu bize lütfen. Beceriyorsan sana inanmak için somut bir sebep ver bize. Şahsen ben bir şartla affederim seni, o da birinin hayatını kurtarırsan…

 

 

Gelelim en çok yazmak istediğim ama korktuğum kısma. Kızların başına gelenler nerden baksak iğrençti, yaşanmamalıydı ama oldu. Şu an önemli olan tepkiler. Doğrusu, çok şey tahmin ettiğimden farklı gelişti. Ben Tolga’yla buluşmada daha vurdulu kırdılı sahneler bekliyordum ama gördüğümüz medeni abilerdi. En baştan alalım o zaman.

Birincisi, Asiye’yi hiç değilse hastanede pansuman yapılırken görmek vardı ama çok gördüler bunu Asiye’ye. İlk bölümden beri kız herkes için üzüldü, heba oldu, bütün kardeşlerine anne oldu, karınlarını doyuracak diye çürük sebze topladı, kimse üzülmesin diye hep sustu, güçlü durdu, yeri geldi hepsini ayakta tuttu, çalışmaya başladı ama yaralandığında bile ilgiyi çok gördünüz ona.

 

 

İkincisi, Asiye’nin yeri bende hep ayrıdır. O yüzden belki de en büyük öfkem. Bazen kendimi ona Doruk kadar kapılmış buluyorum. Çok güçlü bir kadın karakter. Onun hakkında bir gün çok uzun bir yazı yazmak isterim. Bu bölümde de gözüm hep ondaydı yine. Asaletinden hiçbir şey kaybetmedi, ama Harika’ya sert bir cevap vermesini beklerdim. Bu durumu sadece o an yaşadığı şoka ve utanç duygusuna veriyorum.

 

 

Zaten Asiye’ye orda pek bir söz bırakmadılar; kardeşleri ve Doruk çok iyi verdiler herkesin cevabını. Bir de akşam söylediği, ”Keşke böbreğimizi alsaydılar da böyle olmasaydı” lafı yok mu… Çok üzdü beni. “Asiyem, başını eğme dik tut, bu bir rüyaydı farz et”. Seni seven, güvenen, destek olan sevdiklerin var, bunu hiçbir zaman unutma. En önemlisi de budur.

Asla yalnız değilsin, olmayacaksın. Bu sözlerim yalnız hisseden, rencide olan, haksızlığa uğrayan herkese.

 

 

Konunun iğrençliğindendir muhtemelen ama genel olarak tepkileri beğensem de bir şeyler eksik kaldı. Sanki tüm içimdekileri söyleyememişim gibi hissediyorum…

Aslında hepsi yeterince olgun davrandı, kızları incitecek kelimeler kullanılmadı. Kadir’in ve Doruk’un kontrollü tavrını çok beğendim. Tabi belki birkaç yumruk havada uçuşsa daha çok tatmin olurdum ama zorbalığa zorbalıkla cevap verilmemeli. Bu mesajı da kesin bir dille verdiler bize. Şengül’le Orhan’ın tepkisini çok merak ediyordum, sağ olsunlar yanıltmadılar. Ebeveyn figürleri benim için çok önemlidir, o yüzden her laflarına dikkat ederim. Orhan çok anlayışlı bir baba ve en büyük destekçi o oldu benim gözümde, resmen kalbimi kazandı. O gergin ortamda en doğru kelimeleri o kullandı: “Eğer evladın sana yalan söylemişse sebebi önce kendinde ara”. Şengül’ü tüm yaptıklarına rağmen gerçekçiliği için severim. İçimizden biri o, kendi doğrularıyla yanlışlarıyla. Ne kadar anlayışlı olmaya çalışsa da -çalıştı mı o da bilinmez, içinde hep aynı kalacak. O kitapları okudu ama ne çıkardı oradan acaba. Bir sosyal mesaj sezdim ama sadece eğlence olsun diye mi yazıldı o sahne demedim değil. Şengül iyi bir anne, çocuklarını da iyi yetiştirmiş genel olarak, ama burda gördüğümüz Orhan’ın payının kesin daha fazla olması.

 

 

Ayrı bir parantez de okul müdürüne açmayı kendime borç bilirim. O kadar içtendi ki, doğru kelimelerle herkesi nasıl da kucakladı… Gerçek bir pedagog bana göre de aynı onun gibi olmalı. Böyle bir öğretmen profili çizdikleri için senaristlere çok teşekkür ederim.

Dönüp yazdıklarıma baktığımda fark ettim ki yazmayı en çok arzu ettiğim iki karakterden birini bir türlü yazmamışım: Doruk.

Bölümün başında ilk düşüncem, bu kadar yol kat etmesine rağmen Doruk hala aynı Doruk: umursamaz, mesafeli ve biraz da bencil. Tepkiyi sadece Asiye’nin ismi geçtiğinde veriyor, gerisi onu ilgilendirmiyor. Yine öyle yaptı. Ama çok keyifliydi Doruk’un Akif Atakul zekasını kullanması, Melisa’ya destek olması, tabi Melisa biraz ayar verdikten sonra. Yine değişmeyen tepkilerde bugün: Doruk’un Asiye’nin yalanını öğrenmesi. Daha önce Harika’ya olduğu gibi, sinirlendi, gelip sordu ama bir farkla, Asiye’ye karşı o sertliği gösteremedi. Ve burada benzer sahnelerin olmasını ilginç buldum. Doruk için gerçeklerin önemli olduğunu bir daha görmüş olduk. Şimdi bakalım kendisi gerçeğin yükü altında kalınca hangi yolu seçecek…

 

 

Gerisi zaten düzenli bir kaos. Asiye’yi herkese karşı koruması, Asiye’nin de ona sığınması kalbimi fethetti. Sonrasında Eren kardeşlerin ve Doruğun hep birlikte hareket etmeleri, öfkelerini hep kontrol altında tutmaları gerçekten çok iyiydi. Tolga’ya layıkla cevabını verdiler ama Tolga daha çok yakacak canlarını… Olacaklara rağmen, Erenlerin ve Doruk’un kaynaşması çok güzeldi, çok özeldi. Doruk’un hem Asiye’yi hem Aybike’yi kollaması müthiş bir detaydı. İşte Berk ile farkı da tam da burada, en açık şekilde belli oldu. Doruk’a karşı hep mesafeli olup, kabullenemeyen Ömer bile artık daha olumlu davranıyor ona. Bununla da Doruk Atakul sözünü tutmuş oldu; Asiye’nin kardeşlerine kendini sevdirdi.

 

Tam da Asiye’yle sahneleri bitti derken Doruk’u kümeste görmek kalp ben. Özlemişim valla. Asiye’m de çok sevinmiş, o kadar belli ki. Ne kadar güzel bakıyor sevdiğine, aşkı içinden taşıp etrafına gül bahçesi gibi çiçek açtırmış. Nerdeyse hiç diyalogları olmamasına rağmen o kadar güzel iletiyorlar ki birbirine olan duygularını. Çay hakkında iki kelam etmek ancak bu kadar yüksek enerjili olabilirdi, gerisini siz düşünün. İşte bizi de onlara çeken budur; duyguların samimiyeti, derinliği ve artık bunlara Asiye’nin güveni de eklendi…

 

 

Güven demişken, son sahneye değinmeden bitiremem yazımı. Yüreğim ağzımda seyrettim. O gerginlik nasıl geçtiyse bana bir süre daha hiçbir şey düşünemedim. Ama Erhan’dan sağlam bir atak bekliyordum, geçen bölümde şüphelerim daha da kuvvetlenmişti. Doruk’un gerçeklerin ne kadarını öğreneceğini henüz bilmiyoruz ama benim için biraz erken oldu sanki. Doruk’un tepkilerini çok merak ediyorum. Az çok tahminlerim var ama en iyisi sadece bekleyip görmek. Ben Doruk’un güçlü karakterine inanıyorum ve bu durumda yapabileceklerinin en doğrusunu yapacağının umudundayım. Umarım Asiye’ni ve beni hayal kırıklığına uğratmazsın Doruk Atakul!

 

 

Buradan senaristlere de bir mesajım olacak. İlk önce kurguladığınız bu genç ve enerjik hikaye için teşekkür ederim. Sizler bu işin ustasısınız, ama lütfen biraz daha özen gösterin. Bölüm boyunca en çok olay yaşayan Asiye’yle Doruk’un karşılıklı replikleri nerdeyse yoktu. Bu da beni rahatsız etti. Karakterleri siz yarattınız, siz tanıyorsunuz, sadece siz sevdirip nefret ettirebilirsiniz. Birazcık tutarlı olursa çizdiğiniz karakterin davranışları, inanın bana, çok daha güzel geri dönüşler alırsınız bizlerden. Bu düşüncede -eminim ki, yalnız değilim. Umarım daha yolumuz uzun, seyir zevki yüksek bölümler izleriz.

 

Göz atmanızı öneririz: Kardeşlerim Bölüm Yorumları

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

14 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

7 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce