Aylardan Ekim… Tiyatro mevsimi başladı, ne güzel. Bu sezonun ilk tiyatro yazısı konuk yazarım Bade‘den : Karmakarışık … Keyifli Okumalar ^^
Prömiyeri 10 Kasım 2017’de gerçekleşen ve o tarihten beri ‘Sezon içerisinde Seyredilecek Oyunlar’ listemde üst sıralarda yer alan ancak seyretme fırsatı bulamadığım bir oyundu İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun Karmakarışık isimli komedisi. Ekim ayı programı açıklandığında, oyunun Kozyatağı Kültür Merkezi’ndeki Gazanfer Özcan & Gönül Ülkü sahnesinde sahneleneceğini öğrenmemle birlikte bunun kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu düşündüm, zira Devlet Tiyatrosu oyunları çoğunlukla Avrupa Yakası’nda sahneleniyor ve her oyun sezon boyunca yalnızca bir kez Kozyatağı Kültür Merkezi’nde oynanıyor.
Senelerdir süregelen bir klasik olarak temsil tarihinin 13 gün öncesinden biletimi aldım ve bir Cumartesi akşamı yeni sezona keyifli bir oyunla “Merhaba” demek üzere salondaki yerimi aldım.
Oyunun konusu kısaca şöyle:
“Richard Phillips adında saygın bir bakan rakip partinin sekreteriyle küçük bir kaçamak yapmak için bir otel odası tutar. Ancak otel odasında bir cesetle karşılaştıklarında olaylar içinden çıkılmaz ve karmakarışık bir hal alır”.
Bundan sonrası, tahmin edilebileceği üzere, gerçeklerin ortaya çıkmaması adına ard arda söylenen yalanlar, yanlış anlaşılmalar, kaçmalar & kovalamacalar ve bitmek bilmeyen bir tempo…
Oyun, ara dahil yaklaşık 3 saat sürüyor ancak o kadar akıcı, dinamik ve her şey öylesine senkronize ki bir an bile sıkılmıyorsunuz. Buna “Haldun Dormen farkı” diyor ve oyunun yönetmenliğini üstlenen büyük ustanın önünde saygıyla eğiliyorum…
Erkan Taşdöğen hariç kadrodaki diğer tüm oyuncularla yeni tanıştım, iyi ki de tanıştım, hepsi gayet başarılı performanslar sergilediler. Ama oyunun iki başrolü; Richard rolündeki Erkan Taşdöğen ve George rolündeki Fatih Kahraman için ayrı bir parantez açmamak haksızlık olur. İki oyuncu tabir-i caizse döktürdüler, oyunu sırtladılar, özellikle karşılıklı sahnelerindeki uyumlarına ve senkronizasyonlarına bayıldım.
Hiç mi eleştireceğin bir şey yok diye soracak olursanız, kimilerine göre basit gelebilecek olsa da benim takıldığım bir nokta var: Erkan Taşdöğen’in pet şişeden su içmesi. Su, pet şişe yerine cam şişede olsa daha şık bir görünüm olacağı kanısındayım. Ya da illa da pet şişe kullanılacaksa şişedeki etiketin çıkartılmış olmasını yeğlerdim. Londra’daki bir otel odasında Türk marka suyun bulunmasının inandırıcılığa ket vurabileceği düşüncesindeyim.
Yeni sezonun açılışını böylesine eğlenceli bir oyunla yapmış olmak beni çok mutlu etti. Tüm ekibi tebrik ediyorum. Günlük yaşamın stresinden bir nebze olsun uzaklaşmak, gülmek, hoşça vakit geçirmek istiyorsanız Karmakarışık’ı kesinlikle listenize almalısınız.
Unutmadan, ilgili diğer yazılar için blogun SAHNE SANATLARI kategorisini mutlaka ziyaret edin.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.