Cuma reyting listesinde rekabet dolu dizgin… Kırmızı Oda bu savaşta Total’de 8,20 reyting ile 2., AB’de 12,13 ve ABC1’de 11,06 reyting ile birinci. Kırmızı Oda’ya hikayesi ve hayalleri ile (Can hayal olmasın, amin!) renk katan Boncuk’a dair bölüm yorumu, konuk yazar Curcu‘dan Keyifli okumalar…
Haftalardır Kırmızı Oda’da Burcu Biricik’in canlandırdığı Boncuk karakteri üzerine yorumlar aldı başını gidiyor. Bu durumda biraz da benim bahsetmem gerek diyerek sıvadım kolları. Burcu Biricik’i senelerce takip edip her işini izlemiş biri olarak tarafsız bir yazı olması için uğraşacağım elbet, fakat yazının girişinde şunu söylemeden geçemeyeceğim: Burcu Biricik’i hiçbir zaman böyle izlemedim.
Kırmızı Oda projesi herkese sürpriz oldu. Beklenen bir proje değildi -en azından yakın zaman için – heyecanla ilk yayınlanacağı bölümü bekledim. Nihayet o gün geldiğinde, izlediğim Burcu Biricik alışıla gelen imajından çok farklıydı; görüntü olarak Şeref Meselesi’ndeki Kübra’ya benzediğini düşünenler oldu. Haklılardı da; bir tık andırıyordu. Ama bölüm yayınlanınca insanların aklına ne Hülya geldi ne Kübra ne Dila… Boncuk konuşuluyordu sadece. Burcu Biricik öyle bir Boncuk olmuştu ki ilk haftadan beri de izleyenlerin tam notunu alarak sevdirdi kendini. Boncuk daha önce yayımlanan KIRMIZI ODA – Gittiğim Yerden Dönüş Yok yazısında anlattığı üzere, yaralı bir çocuk, yaralı bir kadın. Babasının eve getirdiği ‘Hanım’ ile bütün hayatları kabusa dönüşüyor tüm ailenin. Baba evinden kaçmak için evlendiğini düşünüyordum önceleri sadece çünkü evlendiği adam da harika biri değil. Şiddeti fiziksel uygulamayan ama ne sevgi gösteren ne muhabbet eden bir adam Sadık. Boncuk yağmurdan kaçmak isterken doluya tutulmuş demiştim kendi kendime.
Son bölümde bu fikrim de değişti. Olay sadece baba evinden kaçış değilmiş meğer. Kırmızılı Hanım’ın belalısı Cengiz, tüm aileye hayatı dar etmiş geçmişte yaşadıkları bir gece. O öyle bir geceymiş ki hepsi için bin bir geceden uzun sürmüş. O gece yaşananlardan sonra anne susmuş kalmış, bir daha da konuşmamış. Küçükken ablası ve Boncuk’u sıra size de gelecek diye korkutan Cengiz’den kaçıp kurtulmak için evlenmiş, Hollanda’ya gelin gitmiş Boncuk. Bırakın dilini öğrenmeyi, senelerce yaşadığı yerde bir kafeye oturup bir fincan kahve bile içememiş… Kocası da konuşmayan, sarıp sarmalamayan, taş gibi bir adam olunca Boncuk yapayalnız kalmış. O büyük yalnızlık ona dedeleri getirmiş.
Dedelerin yanında bir de Can’ımız var… Var olmasına var da, Boncuk’un hayallerinde mi yoksa gerçekten mi var orasını bir türlü anlayamıyoruz işte! Haftalar önce parkta muhabbet ettiklerini bildiğimiz Can’ın varlığından eminken, geçen hafta kalkıp Boncuk’un peşinden İstanbul’a gelince herkesin kafasında beliren tek şey “Can da Boncuk’un hayali mi?” sorusu oldu. Bana sorarsanız Can diye biri var ama Hollanda’da duruyor öylece… İstanbul’a gelmeler falan hikaye, nitekim Doktor Hanım’ın dedikleri de destekliyor düşüncemi. Ya siz ne düşünüyorsunuz? Kırmızı Oda Can gerçek mi?
imkansızlar güzeldir… ❤️@burcu_biricik#burcubiricik #kırmızıoda pic.twitter.com/FbRI01VDBi
— ?????. ? (@legendofhulya) January 8, 2021
Kırmızı Oda bölüm yazıları için tıklayın.
Kırmızı Oda 20. Bölüm Fragman
Biraz da fragmandan bahsedelim. Bizim Can Boncuk’a mektup yazmış. Boncuk sırf mektupta Can’ın onunla vedalaşmak istediğini yazdığu için gecenin bir yarısı alıp başını sokaklara çıkıyor Bakalım bu hafta bizi neler bekliyor? Boncuk daha iyiye gidecek mi? Dedelerin tümünden kurtulabilecek mi? Mutlu sona ulaşıp Can’la can mı bulacak yoksa Sadık’la mı devam edecek hayatına hep birlikte göreceğiz…