Bugün 20. Bölümü ile ekranlara gelecek Kızım dizisinin 19. bölüm değerlendirmesi konuk yazarım Gözde den… Ner’de kalmıştık hatırlamak ister misiniz? Keyifli okumalar ^^
Cuma akşamlarımın vazgeçilmezi yine dört dörtlük bir bölümle karşımızdaydı bu hafta da. Tam 19 bölümdür her hafta aynı heyecanla ekran karşısına geçip bölüm sonunda “Yine iyi bölümdü.” diyebiliyorum ne mutlu bana.
Bu hafta dizinin yönetmeni değişmişti. Ancak kendi adıma anlatım dili ve kurgu açısından ciddi bir fark göremedim. Zaten iki yönetmenden biri olan Merve Girgin Adını Feriha Koydum’dan sevdiğim bir yönetmendir. İlk yönetmenimiz Gökçen Usta’ya emekleri için çok teşekkürler, fazla ara vermeden yeni projesini seyrederiz umarım.
Yazamadığım son iki bölümde Demir’in hapse girmemek ve yurttaki kızı Öykü’ye ulaşmak için verdiği çabalara tanık olmuştuk. O’nun babalığına, kızına olan sevgisine tekrar tekrar hayran oldum. Öz annesi Asu terk etmesine rağmen hiçbir kan bağı olmayan Candan’ın sanki gerçek annesiymiş gibi Öykü için endişelenmesi, yurttan alabilmek için nerdeyse Murat’la evlenmeye kalkması da O’na olan hayranlığımı katladı. Bu bölümlerde binbir kılığa giren Buğra Gülsoy ve Tugay Mercan’ın performansları enfesti. Özellikle kadın kılığındaki halleri, o sahneleri tekrar tekrar seyredilecek cinstendi. Bir kez daha Demir ve Uğur’u sizden başkası oynasa bu kadar iyi oynayamazdı demek istiyorum.
O iki bölümde içimden diyordum ki “Keşke Demir ve Candan evlenip Öykü’yü yurttan kurtarsalar.” Senaristimiz de benim gibi düşündüğünden bölüm başladığında onları evlenmiş ve Öykü’yle yurttan eve gelmiş olarak bulduk. O kadar ponçik görünüyorlardı ki hemen yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Tabii sevinçten dört köşe olsam da kafamda deli sorular yumağı. ^^ Geçen bölüm sonunda karakola teslim olmaya gelen Demir ve Uğur hapse girmedi mi? Eğer hapse girdilerse nasıl çıktılar? Ve bu evlenme nasıl gerçekleşti?
Meğerse on beş gün önce Demir ve Uğur tam bir haftadır hapistelermiş, Öykü de yeniden yurtta. Demir’in dört duvar arasında her an Öykü’yü düşünen hali yine iç burkutucuydu. Sağ olsun Candan her şeye rağmen onlara avukat tutmuş. Bu, benim Öykü Asu’yu seçtiği günden beri görmek istediğim Candan’dı. Tüm yalanları bir kenara koyup Öykü için de olsa Demir’e destek olması O’nun ilk bölümden beri bize gösterilen yardımsever, sevdiklerini için her şeyi yapabilen profiliyle de örtüştü.
Bu hapis sürecinde maalesef psikolojik olarak yıkılan Öykü yurtta bayılıp hastaneye kaldırıldı. Cemal sağ olsun Demir’den intikam alacağım derken küçücük hasta bir çocuğun da hayatını alt üst etmeye devam ediyor. Hala sevdiği kadının evladı olan bir çocuk için tüm intikam duygusunu bir kenara koyup hareket etse de tüm bunlar yaşanmasa, dizide canımızı sıkan tek şey Öykü’nün hastalığı olsa… Asu ve verdiği zararlardan kurtulduk şükür, ama Cemal’le daha çok işimiz olacak belli. (Pofff!)
Öykü hastanedeyken Candan’ın cezaevini arayıp Demir’i O’nunla telefonla konuşturması çok güzel bir fikirdi. Baba kız telefonda konuşurken yine ciğer kalmadı tabii. Onları bu halde seyrederken bir an önce kavuşsunlar ve yan yana görelim istedim yeniden. Yine söylüyorum bu yıl ekranlardaki en iyi çift net ÖyDem’dir, nokta.
Demir: Sen yemek yemiyormuşsun, güçsüz düştün kızım herhalde ondandır.
Öykü: Sen nerden biliyorsun?
Demir: Bilirim ben, babalar her şeyi bilir.
Yalnız onlar konuşurken araya girip telefonu kapattıran cezaevi müdürüne de gıcık olmayan var mıdır bilemiyorum. Özel bir durumdan dolayı izin verdi diye böbürleneceğine baba kızın biraz daha konuşmasına ses çıkarmasaydı ya duygusuz herif.
Candan’ın tuttuğu avukat sayesinde elmasları çalanların Demir ile Uğur olmadığı anlaşılınca, elmaslar da onların üstünden çıkmayınca ikilimiz serbest kaldı. Candan bunu Öykü için yaptım deyip dursa da biliyoruz ki hem Öykü hem Demir için yaptı. Lütfen kendinizi kandırmayınız Candan Hanım. ^^ Karar açıklanınca dizinin sevgi böcüğü Uğur’un kurtarıcı melekleri Candan’ı öpmelere doyamaması da tam O’nluk bir hareketti doğrusu. ^^
“Ay ben valla tutamıyorum kendimi. Ben öpeceğim kardeşim. Valla öpeceğim, billa öpeceğim ben ya. Sen bizim kurtarıcı meleğimizsin ya; sen bizi kurtardın; sen bizim canımızsın, ciğerimizsin, Candan’ımızsın.”
Ama ne yazık ki Demir hapisten çıksa da şartlar Öykü’yü yurttan almasına izin vermedi. Bunu duyan Öykü’nün isyanı, Demir’in O’nu yatıştırma çabası yine yüreğimi dağladı. Kesinlikle Buğra Gülsoy rolünü öyle hakkıyla oynuyor ki “Evet, Demir Öykü’yü alacağım diyorsa mutlaka alacaktır.” diyorsunuz. Ve Buğra Gülsoy’a babalık gerçekten çok yakışıyor. Bölümün yayınlandığı akşam attığım tweet’te “#BuğraGülsoy gerçek hayatta baba olsun bir an önce. Amin.” demiştim. Öğrendim ki eşi Nilüfer Hanım hamileymiş. ^^Bebekleri sağlıkla Dünya’ya gelir inşallah.
[wp_ad_camp_1]
Bu durumun üzerine gördüğüm en güzel evlenme tekliflerinden biri geldi Candan’dan. ^^ Zaten ne kadar yanlış bir hareketti Murat’la evlenmeye kalkışması, üstelik kalbi Demir için çarparken.
Candan: Evleneceğiz.
Demir: Hı?
Candan: Senle ben evlenirsek Öykü’yü alabileceğiz. Doğru insan sensin benim için.
Demir: Hı?
Candan: Yani, şey, Öykü’yü alabilmek için doğru insan sensin. O yüzden evlenelim biz.
Demir: Hı?
Candan: Demir, benimle evlenir misin?
Demir: E, evet. Evet, evet, evet, evet tabii ki! Tabii ki! Evet!
Demir’in şaşkınlığı, sevinci, heyecanı o kadar tatlıydı ki sesli kahkaha attım bu sahneyi seyrederken. Candan da “Bu bir formalite evlilik olacak.” dese de kendisine “Duy da inanma demek.” istiyorum. Demir’in geçen gün söyledikleri için saçma demesine niye bozuluyorsunuz o zaman Candan Hanım? ^^
Candan: E tamam, hemen yıldırım nikahı yapalım o zaman.
Demir: Yıldıralım.
Uğur ve Hacı Ana’nın şahitliğindeki “sözde formalite” nikahı bölümlerdir beklemekteydim elbette. Tek eksik Öykü ve Gece idi; artık CanDem ilerde küçük, sade bir düğün yapar da onlar da katılırlar. Uğur’un çektiği nikah fotoğraflarında elini kolunu nereye koyacağını bilemeyen şaşkın çiftimiz çok tatlı değil miydi sizce de?
Peki, Candan ve Demir’in Öykü’ye gelip bu haberi verdikleri sahnede, siz de benim gibi demediniz mi daha ilk andan aile oldular diye?
Bu sahnelerde kullanılan şarkı da çok doğru seçilmişti. Bir de nikah sahnesi hemen evimin dibindeki nikah dairesinde çekilmiş. Belki bir gün o salonda evet deyip imza atmak bana da nasip olur, kim bilir? ^^
Demir ve Uğur hapisten kurtulur kurtulmaz Cemal’i ihbar ettiler ve taşlar evinden çıktığı için Cemal bir süre tutuklu kaldı. Keşke taşlar sahte çıkmasaydı da, uzun süre kurtulsaydık kendisinden, çok güzel olmaz mıydı?
Asu da diziden ayrıldı ama kendi gitti, günlüğü başımıza bela kaldı. Bir şekilde evine giren Cemal, günlüğü buldu ve kendisi için yazılan sayfayı okudu. O sayfada “Seni ben ihbar ettim, benim yüzümden sekiz sene hapis yattın.” yazması gerekiyordu bence, ama Öykü ve Cemal’e dair bir şey yazıyor. Tek umudum öyle bile olsa bunun Asu’nun yalanı olması.
Ve geçtiğimiz bölümlerde öğrendik ki meğer Öykü mahkemede Asu’yu Cemal’in “Babana zarar veririm.” tehditi yüzünden seçmiş. Bu bölümde Demir de bunu öğrendi. Ben ilk başta böyle düşünmüştüm ancak dizinin orjinaline sadık kalındığı fikri daha ağır basmıştı. Maalesef her dizinin bir kötüsü olmak zorunda ve bizimki de Cemal olduğundan kendisine uzun süre katlanmak zorundayız. Üzgünüm ama Serhat Teoman’ın karizması bile Cemal’i katlanılır kılmıyor.
Uğur ve Hacı Anne barıştılar ama Hacı Anne’nin çok yaratıcı barışma şartları vardı. Zaten Uğur’un artık düzenli ve yasal bir işte çalışması gerekiyor. Çalışacağı kafenin sahibi rolüyle diziye katılan Hababam Sınıfı serisinin gülen çocuğu olarak tanıdığımız Tuncay Akça hoş gelmiş, sefalar getirmiş.
Tabii ki ikinci şarttaki Hacı Anne’nin bulacağı ve evlenilecek kız çatlak Nilgün’den başkası değil elbette. Allah Uğur’a her anlamda kolaylık versin. Koca adam o yaşta Sevgi’yle buluşmak için evin kapısı kilitli diye camdan kaçtı yahu. ^^
Aslında Sevgi tekrar Uğur’la görüşmek istemiyordu ancak sınıftaki İlayda – Öykü kavgası O’nun da gözünü açtı. Zaten bu kavga olmasa da bence Uğur, Sevgi’yi ikna ederdi. Ağzı öyle iyi laf yapıyor ki:
Sevgi: Uğur Bey, biz farklı dünyaların insanlarıyız. Zorlamayalım bence.
Uğur: Ya, ne farklı dünyası ya? Ya sen Dünya’sın, ben senin Ay’ınım ya. Etrafında dönüyorum be, anla artık be.
Yalnız UğSev buluşması ile tahmin ettiğim bir gerçek daha ortaya çıktı. Sevgi’nin babası Uğur ile Demir’i çok iyi tanıyan ve en son dolandırıldılar diye onlarla dalga geçen Hüseyin Komiser’miş. Şimdi UğSev cephesi çok daha eğlenceli olacak. “S..tı Uğur bez getir.” cümlesi bu duruma cuk oturdu kesinlikle. ^^
[wp_ad_camp_1]
Kesinlikle ev sahnelerinde de gördük ki Öykü, Demir ve Candan en şahanesinden bir aile oldular hemen. Hastalığından dolayı formalite gerçeğini Öykü’ye söyleyemeyince, Candan’ın akşamları kendi evinde kalma planı da suya düşünce, Öykü de bu evlilikten inanılmaz mutlu olunca birbirinden tatlı, duygulu sahneler seyrettik bölüm boyunca. Birkaç ay önce ne annesi, ne de babası olmayan Öykü’nün artık O’nu çok seven bir ailesi var ve dediği gibi şanslı. Ama Demir de çok şanslı Öykü gibi bir kızı olduğu için. İnşallah Öykü, Cemal’in kızı çıkmaz. Haaa, biyolojik olarak öyle çıksa bile hiç fark etmez. Öykü benim gözümde Demir’in kızıdır, nokta. Ve kesinlikle gördük ki Candan da aralarında hiçbir kan bağı olmasa da Öykü’nün annesidir.
Bu ihtimali saymazsak şimdilik tek sorunumuz Demir’in işsiz olması. Candan’ın klinikte asistanlık teklifini de reddetti ama bu bölüm Demir’i bu işte göreceğimizden eminim. Kim bilir nasıl eğleneceğiz o zaman. ^^
Öykü’nün hastalığı yüzünden uyurgezerliği başladı ne yazık ki bu bölümde. Ama bir yandan da iyi oldu, bu sayede Demir’le Candan ilk geceden aynı odada yatmaya başladılar. Yalnız bölüm sonunda Öykü bu yüzden fark etmeden evden çıktı ve kapının önünde Cemal bekliyordu. İnşallah sadece sağ salim eve geri gönderir Öykü’yü.
Bölümün en güldüğüm kısmı Öykü’nün ve O’na sarılan Demir’in bitlenmesiydi. Bit yüzünden evde çıkan işlerle formalite evliliğin gerçeklik yolunca hızla yol alması, Demir’in evlilikten tatlı şikayetleri, Öykü ve Demir’in saç kestirme muhabbetleri, Candan’ın Demir’in kafasındaki bitleri ayıklarkenki yakınlaşmalarına tanık olduk. Bu formalite muhabbeti uzun sürmez zaten, iki kalp birbiri için atarken ne kadar sürebilir ki?
Ve Öykü, Demir ve Candan’ın aynı yatakta yatarken üçünün ellerini Öykü’nün birleştirdiği o an. ^^ Kesinlikle en güzel sahnesiydi bölümün. Bu anlar hiç bitmesin, o eller hiç ayrılmasın ve onlar hep mutlu olsunlar. Sevgiyle kalın.
“Karanlık yok. Yalnızlık yok. Ben varım ben! Biz varız!”
Dizi ile ilgili diğer yazılar için blogdaki izledim/Kızım kategorisini ziyaret edebilirsiniz…