Şampiyonlar gibi bir kadro oluşturmuş Kötü Kan için ekran karşına geçmeyecektik de ne yapacaktık? Kadronun yanı sıra iyi bir olay örgüsü oluşturulmuş, karakterler üzerine de çalışmış. İlk bölümde tempo hiç düşmedi, devamında da düşmeyeceği anlaşılan açılımlara da gidildi. Devam demişken, dizinin geleceğinden de konuşalım: Günü zor mu? Kesinlikle, hatta bence rakiplerinden bağımsız, yanlış gün seçimi. Gelecek hafta izleyicisi oturmuş devam diziler başlayacak, zor rakipler geliyor. İlk bölüm ve hemen akabindeki tekrarın reytingleri umut verse de izleyici gönlünde asıl kanca 2. bölümde atılacaktır. Nazan ve Kartal için ses getirecek, gündemde çok konuşulacak bir sahnenin gerekliliği aşikar.
“Öyle tatlıdır ki hayat, her anını istersin, her saniyesini, her nefesini ama bir o kadar da acımasızdır hayat. Seni göklerde uçururken öyle bir çakar ki yere paramparça olursun!”
Ertan Saban hem aksiyon hem de duygusal sahnelerde döktürdü. Damla Sönmez Nazan ile efsane bir giriş yaptı. (Biraz Efsun hissiyatı almadım da değil!) Nazan – Kartal kimyasına Zeynel (Mert Doğan) tehdidi de başladığında daha fazla seyir keyfi olacak. Nazan tam babasının kızı. Sürmeneli Fevzi karakterine Hüseyin Avni Danyal ‘cuk’ oturmuş. Levent Ülgen’i ‘kusurlu baba Burhan’ rolünde keyifle izleyeceğiz belli ki… Süper bir dörtlü bizi bekliyor! Bir başka usta oyuncu Ziya Kürküt’ün ilk bölümde ölmesini istemezdim, belki birkaç flashback sahnesinde daha yer alır, kim bilir…
Yan aksta baba ve çocuk hikayeleri zordur. Hele ki anneleri gözlerinin önünde öldürülmüş, babaları yok, onları büyüten anneannelerinin acısı üzerine babaları ile yaşamaya gelecek çocuklarda kesin klişe repliklerle karşılaşırız derken, aksine sevdim. Hatta babalarından çekinen çocukları izlemek keyif bile verdi. Kartal ve çocukları sahneleri daha çok artsın, aralarındaki ilişkinin yumuşamasına da yavaşça şahit olalım. Dövmeci sahnesinde Ece > Gece/Ecel detayı da çok iyiydi.
Hikayede dikkatimi çeken unsurlardan biri de bu gibi aksiyon dizilerinde karşılaştığımız kriminal sahnelerin ütopik (mesela Çukur’da, Gaddar’da polis müdahalesine şahit olmayışımız gibi) olması Kötü Kan’da yoktu. Polis gerçekten de polis gibiydi. Örneğini Kartal’ın karısının katili olduğunu düşündüğü mafya babasını öldürmesi ertesindeki polis diyalogları oldukça gerçekçiydi. Rozetini attıktan sonra ‘salak, rozeti atacağına olay yerine müdahale etsene’ demiştim içimden; gerek kalmadı, komiser tam senaryoyu kurdu zaten!
Kartal’ın polis merkezini ziyaretindeki tek plana özel bir alkış. Ana akımda çok karşılaştığımız bir şey değil, bu emek özel bir alkışı hak ediyor.
İlk izlenimlerime göre Kötü Kan, izleyiciyi karanlık ve sürükleyici bir dünyanın içine çeken, intikam, entrika ve aile sırlarıyla dolu bir dizi. Ana karakterlerin içsel çatışmaları ve karmaşık ilişkileri, gerilim dolu bir hikayeyle birleşerek izleyiciyi her bölümde ekrana kilitleyecek gibi görünüyor.
Bu yazı sadece bir ön izlenim; izleyemeye kesin devam ederim ama bölüm yazıları yazabileceğimden emin değilim. Kalemine güvenen ve haftalık bölüm analizi yazmak isteyen olursa, memnuniyetle yayınlarız.