Uzun zaman sonra bölüm içi dinamikleri yerli yerinde olan, bölüm sonu bir sonraki bölümü merak ettiren senaryoya, geçtiği dönemin içine alabilecek dekorda, ince detaylı araştırılmış yapıma ve hakkı verilmiş oyunculuğa sahip izlediğim ilk dizi oldu Netflix Kulüp. Tam değerlendirme yazısı yazacaktım ki, benden daha detaylı yazabilecek kişi ricamı kıramadı. Kulüp izlenimleri Suzi Anjel Debahar‘ın kaleminden…
5 Kasım 2021! Ben ve çevremdeki Yahudi toplumundan dostlarım için uzun zamandır beklediğimiz bir tarihti. Neden mi? Uzun süredir ülkemizde Yahudilerle ilgili herhangi bir film veya dizi yapılmamıştı ve ilk kez dijital bir platform üzerinden Türkiyeli Sefarad Yahudileri’nin hikayesi milyonlara ulaşacaktı. “Kulüp” ile ilgili sektördeki bazı dostlarımdan harika bir proje olduğuna dair duyumlar almıştım. Bu yüzden hepimiz çok heyecanlıydık.
O gün geldi çattı ve ilk gece ailecek soluksuz 1.sezonu yarıladık, ertesi akşam da diğer bölümleri tamamladık. Dizi beklentimi kesinlikle karşıladı; sözün özü, Netflix’de yayımlanan Kulüp dizisinin 1492’den bu yana Osmanlı topraklarında yaşayan bir millet olarak bizlerin yaşamını oldukça realist bir biçimde yansıttığını ve tüm ayrıntılara önem verilen bir dönem dizisi olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle Kulüp dizisi gerçekleri mi anlatıyor sorusuna yanıt aramadan, dizinin konusuna bakalım;
Gökçe Bahadır’ın başrolünü oynadığı Netflix dizisi “Kulüp”, 1950’li yıllarda İstanbul’da bir gece kulübü etrafında yaşananları anlatıyor. Dizinin ana teması Yahudi kökenli Matilda’nın hapisten çıkmasıyla onu bugüne kadar hiç tanımamış olan kızı Raşel’în (Asude Kelebek) ilişkisi üzerine yoğunlaşıyor. Matilda, Pera bölgesinde bulunan bir Orhan Bey’in (Metin Akdülger) kulübünde çalışırken bir yandan kulübün yöneticisi Çelebi (Fırat Tanış) ve sahne alan sanatçısı Selim (Salih Bademci) ile çatışmalar yaşamakta, bir yandan kulübü çalışanlar için bir yuva haline getirmeye çalışmaktadır. Aynı zamanda Matilda, kızı Raşel’i Pera bölgesinde belalı olarak tanınan Fıstık İsmet’ten (Barış Arduç) korumaya çalışmaktadır.
Aslında ana karakter Matilda Yahudi olduğu için daha çok bizim yaşantımızı anlatıyor gibi görünse de diğer azınlık vatandaşlarımız ile ilgili de bazı konulara değinilmiş. Ana karakter olmasalar da Kulüp çalışanlarında Rum’dan Ermeni’ye birçok vatandaşımızın hikayesine şahit olduk.
Dizide senaryo ve oyuncu performanslarından bağımsız yapım açısından alkışlanacak önemli detaylar var. Bu detaylar belki sizlerin dikkati çekmemiştir, belirtmek istiyorum. Dizide figüran olarak cemaatimizden 60 kişi oynadığını biliyor muydunuz? Türkiye’de o dönemde yaşayan Yahudileri, Yahudi dostlarımızdan seçmek için gösterdikleri titizlikle ne kadar doğru bir yaklaşım takip ettiklerini hepimize kanıtladılar. Ayrıca dizinin çekimleri sırasında Türk Yahudi Toplumu üyelerinden, dönemin Yahudi kültürünü doğru yansıtabilmek için danışmanlık alındı. Uzmanlar dekor, dizi de Ladino (Sefaradların konuştukları lisan) dilinin konuşulması ve Ladino şarkıları oyuncu kadrosuna öğretmek ve Sefarad (568 yıl önce İspanya’dan kovulup Türkiye’ye yerleşen) mutfağından yemeklere, gelenekler ve bayram ritüellerine kadar tüm detaylarla ilgilendiler. Kısacası çok özenli bir sanat yönetimi var. Özellikle dizide kullanılan şive, hatta o dönemdeki Ladino aksanlı Fransızca kelimelerin doğru telaffuz edilmesi özel bir tebriki hak ediyor.
Oluşturulan muhteşem plato ve görsel efektler ile kendimizi o dönemin Pera’sındaymışız gibi hissettik. Sevgili babamın da doğup büyüdüğü yer olan, bizim tabirimizle Kuledibi yani Galata Kulesi ve İstiklal Caddesi çevresi en ufak ayrıntısına kadar bizim için baştan yaratıldı. Düşünsenize Galata Kulesi bile külâhsız hâliyle görüldü. Bu da 1950’lilerin dönem mekânlarının detayları ile incelendiği ve dekorun buna göre tasarlandığını gösteriyor. Dizide bölümler ilerledikçe babamın sohbetlerimizde geçmişten bahsederken “O zamanlar Kulüplerden çıkmazdık.” ifadesinin ne kadar doğru olduğunu anladım. Aile büyüklerimizin maalesef 1942’de yaşadıkları ,bugün bile yüzleşmekten kaçınılan, toplumsal bir yara olan Varlık Vergisi ve dedelerimizin Aşkale’ye gönderilme gerçeğine de değinilmesi çok doğru bir yaklaşım olmuş.
Bu diziyle çoğu zaman ötekileştirilen ve “cimri Yahudi”, “pis Yahudi” gibi fıkralarla bize önyargılı yaklaşanlarla yeri geldiğinde benzer hayatlar yaşadığımızı ve çok da farklı olmadığımızı anlatmış olduklarını düşünüyorum.
Bölüm içindeki performansları ile dizinin yıldızı parlayacak olan yüzlerinden Matilda’nın kızı Raşel yani Asude Kelebek ve Mordo yani İlker Sami Kılıç özel bir alkışı hak ediyorlar. Bu iki karakter kimsesizler yurdunda büyümüşler. Eskiden Ortaköy’de olan ve adı Orfelina olan bu yurt sahneleri de çok gerçekçi anlatılmış. Diziye danışmanlık yapan ekip o dönemlerde orada büyüyen bir dindaşımıza ulaşmış ve onun yaşadığı anılar da bu sahnelere yol göstermiş. Peki Kulüp dizisi yetimhane sahneleri nerede çekildi? Benim de lise yıllarımın geçtiği dönemin en köklü okullarından Kadıköy Moda’daki Kadıköy Kız Lisesi içinde bulunan köşk tüm çocukluğu boyunca Raşel’in evi olmuş. Şu anda terkedilmiş halde olan Mermer Köşk adıyla bilinen Muhtar Paşa Konağı’nın uluslararası bir platformda yayımlanan dizide mekan olarak kullanılması restorasyonuna vesile olur umarım.
Kulüp dizisi müziklerinden bahsetmeden yazıyı sonlandıramazdım:
Adio Kerida (Hoşça kal Sevgilim) ve Yo Era Ninya –(Ben Çocuktum) şarkıları çocukluğumuzdan beri anneanne ve babaannelerimizden severek dinlediğimiz ve eşlik ettiğimiz şarkılardır. Ayrıca Fazıl Say ve Serenad Bağcan’dan Serenad da harika bir parça değil mi?
Mathilda’nın yüzünde buruk bir gülümseme bırakan Yo Era Nina’nın sözlerine de yer vereyim. Diziyi izleyenler için tanıdık gelecek bir hikaye:
“yo era ninya de kaza alta / no savia de sufrir / por kaer kon ti berbante / me metites a servir”
(zengin aile kızıyken / acı nedir bilmedim / kalbimi çalınca sen / dünyaları görmedim beraber olmak için / kendi kendimden geçtim)
Tüm oyuncu kadrosunun oyunculuğu harikaydı. Hepsi birbirinden mükemmel bir performans sergilediler.
Yönetmenler “Öyle Bir Geçer Zamanki”, “İstanbullu Gelin” ve “ Muhteşem Yüzyıl’dan” tanıdığımız Zeynep Günay Tan ve Altın Portakal En İyi Yönetmen Ödülüne sahip Seren Yüce. Senaristler Ayşin Akbulut, Rana Denizer ve Necati Şahin’i de canı gönülden tebrik ediyorum.
Tüm bu detaylar bir araya geldiğinde Kulüp dizisinin azınlıkların ruhunu okşayan bir tarafı var. Nice güzel projelere…
Kulüp dizisi ikinci sezonu olacak mı bilemiyorum ama birinci sezonun ikinci yarısı olan son 4 bölüm 6 Ocak 2022 tarihinde yayına girecek, merakla bekliyoruz.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.