Mahkum 16. bölüm reytinglerinde tüm kategorilerde tüm perşembe dizileri gibi kan kaybetti. Total’de 6,15 reyting ile 1., AB’de 5,45 reyting ile 2. ve ABC1’de 5,63 reyting ile 3. oldu. Bölüm yazısı konuk yazar Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Mahkum verdiği bir haftalık aranın ardından 16.bölümüyle geldi ekrana. Fragmanlar dolu dolu bir bölümün geleceğinin habercisiydi. Gerçekten de öyle oldu. Baştan sona temponun hiç düşmediği, dram ve komedinin dozunda olduğu heyecanlı, gerilimli, duygusal ve eğlenceli bir bölüm izledik.
15.bölümü yalıdaki canlı bombayı durdurmaya çalışan Fırat ve Barış’ı patlamaya birkaç saniye kala koşarak uzaklaşırken ve fonda bir patlama sesiyle kapatmıştık.
Yeni bölümü aynı sahneyle açtık. Fırat’ın bombalı yeleği üst katta bir odaya atıp kapıyı kapandıktan sonra Barış’la alt kata doğru peş peşe koşuşuşuyla eş zamanlı olarak Büge’nin dışarıda kapıyı açtırmasının ardından, içerideki insanların dışarı çıkışını izledik. Büge neden gitmedi, kapıyı açacak adamı nereden buldu, adam zinciri kıracak aleti yanında mı taşıyordu diye sorgulamıyoruz tabi. Ya da Tomris hazırlanıp çocukları alıp partiye gitmek için evden çıkarken Zahit, kadının bakıcısı, evin hizmetçisi vs. nerelerdeydi. Muhtemelen onları yalıya bir şoför götürdü -eğer taksi çağırmadıysa- o adam Zahit’i arayıp haber vermedi mi?
Olanları boğazdan izleyen Sinyor planın sabote edilmesinin intikamını almak için, Can ve Nazlı’yı kaçırıp Fırat ve Barış’a çocuklarına sağ salim ulaşmak istiyorlarsa, kendilerini mahkum ettirme şartı koştu. İtiraf videolarını çekmek için Sinyorun tanıdığı iki gün mühlet, Fırat ve Barış’ı mahkum olmadan çocuklarını kurtarmak için birlikte hareket etme noktasına getirdi. Barış, Fırat’a çocukları için ateşkes teklif etti etmesine ama çocukları kurtardıktan sonra Barış Nazlı’yı Fırat’a bırakır mı çok da emin değilim ki Barış’ın, Fırat Nazlı bende kalacak demesine “bakarız” diye cevap vermesi, Fırat ekibi toplayıp gitmeye yeltenince lafı çevirip tamam demesi, tereddüdümde haklı olduğumun göstergesi gibiydi. Bu sahnede Büge’nin Barış’a müdahale etmemesini, Fırat’a kızının onda kalacağının güvencesini vermemesini, oğlunun kaçırılmasından duyduğu acıya veriyorum. Aynı şekilde Sasha “Can’a bir şey yapmaz, biz Nazlı’ya bir şey yapmamıştık” gibi bir laf ettiğinde “Bahsettiğin benim oğlum nasıl konuşuyorsun” demesine karşılık “Siz Nazlı’ya ne yaptınız ,ne demek istiyorsun? ” diye sorgulamamasını da…
Barış bir nebze de olsa Fırat’a aylardır ne yaşattığını anladı diye düşünüyorum daha doğrusu umuyorum. Bir musibet bin nasihatten evladır diye boşa dememişler ama bu musibet Barış’a ne kadar işleyecek onu bilmiyorum. Oğlunu kendi elleriyle Sinyora bırakmanın çaresizliğini yaşadı o da. Fırat bunu ona söylediğinde Sinyorla aynı kefeye koyduğu için kendisini alınganlık gösterdi Barış. Evet belki o Nazlı’nın saçının teline zarar vermedi ama neden? Fırat kızına zarar gelmesin diye sustuğu için. Fırat hastaneden kaçtıktan sonraki gece gözünü karartıp, kızıyla birlikte ölmeyi göze alıp, Nazlı’yla gitmekte diretseydi , kesin nişancılara “vur” emri vermeyecek miydi Barış? Öylece gitmelerine izin mi verecekti? Ya da Fırat köstebek konusunda onunla buluşmayı kabul etmeseydi, dediği gibi çirkinleşip Nazlı’yı oyuna dahil edecek planlar yapacak mıydı yapmayacak mıydı? Nazlı’ya bir şey yapmadıysa Fırat buna sebep olacak bir şey yapmadığı içindir. O nedenle Barış’ın kendini Nazlı konusunda masum görmesine hak vermiyorum. Annesini öldürdüğü küçücük kızın babasını da öldürecekti Barış gözünü bile kırpmadan. Kızı ailesiz bıraktığı yetmezmiş gibi bir de bilmediği bir yerdeki bir yurda yollayacaktı.
Can ve Nazlı sayesinde ekip, Bekir, Fırat ve Cemre cephesiyle Büge, Barış ve Sasha cephesini aralarındaki nefrete rağmen iş birliği yaparken izlemek keyifliydi. Tüm oyuncuların sahada olduğu sahneler olması, bölüm içinde hepsini izlemek hoşuma gitti. Herkesin çocuklar için elini taşın altına koyması, üzerlerine düşeni yapmaları güzeldi. Paşa’nın nihayet sayısal kuponuna kavuştu ama plan dahilinde kuponu yakmayı göze aldı mesela.
Sasha’yla birlikte kuponu kara para aklayan Sami’ye sattıkları anlar, otelde çift gibi davranmaları, Barış’ın kasayı araması, her ortamla Fırat’la atışmaları, çamaşırhanede buluşup kasaya ulaşmaları, Hacı ve Kamber’in bombacıya ulaşmak için hamamda aracıyla görüşmesi, ardından otelde Arap turist gibi davranmaları, Büge ve Bekir’in kuru sıkı silahlarla oteli basmaları sevdiğim sahnelerdi.
Yurdaer Müdür, Barış’ı ilk tehdit ettiğinde kendi ayağına sıktı, Barış onu sağ bırakmaz demiştim. Uzatmalarını oynadığı hayatı bu hafta itibariyle bir dövüş salonunun odalarından birinde Barış’ın elinden son buldu. Yurdaer para hırsının kurbanı oldu. Elindeki bilgilerle polise gideceğine, bu bilgileri Yesarilere karşı kullanacağı birini arayıp para koparmak sevdasına canından oldu. Barış ve Sasha’nın adını öğrenmek, ona ulaşmak için o kadar araştırdığı Rafi’yi Yurdaer’in nasıl bulduğunu merak etmedim de değil hani. Sonuçta güçlünün yanında durarak hayatının kurtulacağını sanıyordu ama Bekir haklı çıktı. “Bana bir şey olmaz çünkü ben haklının yanındayım siz güçlünün” demişti. Kaybeden Yurdaer oldu. Mücahit yalnız kalacak şimdi. Bekir ve Paşa ona salonda ne yaptılar acaba? İyi bir dövselerdi keşke. Yurdaer’in öldüğünü öğrenince Barış’a iyice bilenecek de acısını sadece ondan çıkarmak istese iyi, Fırat’ın da başını yakmaya çalışacak. Kim bilir belki bu sefer akıllıca davranır da Barış
Bu arada bizim bir eski savcı yeni avukat Tahir vardı hani iki bölüm önce otoparkta Fırat’ın yerini polise ihbar ederken bırakmıştık kendisini. Ona ne oldu acaba? Fırat, kendisini ifşa edecek diye kaçtı mı yoksa?
Büge’nin hayattaki en değerli varlığı Can. Canının parçası oğluna kavuşmak için polise gitmeyi, Barış’ı ihbar etmeyi göze aldı. Sevdiği adamla oğlu arasında seçim yapmak zorunda kalmak onun sınavlarından biri oldu. Sinyor engeline takılmayıp da içeri girmeyi başarsaydı Büge, onu ihbar etmesini yadırgamazdım. Oğlu için Barış’ın yanında kalmak, oyununa ortak olmak zorunda kalan kadının yine oğlu için oyuna son vermesi kadar doğal bir şey olamaz. Büge’nin şirkete gelip de Sinyora olan öfkesini Barış’tan çıkarırcasına attığı tokat, Barış’ı önce Büge’nin hamile olduğunu öğrendiği, ardından bebeğin kendisinden olduğunu anladığı ana götürdü. Barış ve Büge karşılıklı olarak birbirlerine kızgın olsalar da Büge, “hamileyim” dediğinde Barış bebeğin babası olduğunu anında anlayacak diye düşündü. Yüzünde beliren gülümseme buna işaretti sanki. Oysa o evliliğin ilk ayında hamile kalan kadının kardeşiyle karı koca olmaya meraklı olmasına yordu bunu. Zorunlu evliliğin yalan olduğunu ima ettiğinde yediği tokadın ardından Büge’nin düşünmesini, her şeyi bildiği gibi bunu da düşünüp bulmasını söylemesi üzerine gerçeği anladı Barış. Kim derdi ki baba olma sevincini “Abi benimmiş” diyerek gözyaşları içinde paylaşacağı isim Sinyor lakaplı Efkan Ağabeyi olacak. Sahne sonrasında da Sinyorun kara para aklayan adamı Sami’yi hatırlamasını sağladı o tokat.
Barış ve Büge’nin korkularını paylaştığı ve Can’ın doğumunu hatırladıkları sahne çok duygusaldı. Büge anne olarak korkusunda, endişesinde haklı. İki gün oğlundan ayrı kaldı ne hale geldi, belki şimdi Fırat’la empati kurar da onun aylardır ne hissettiğini anlar. Barış’ın Can’la ilk karşılaşma anına şahit olduk nihayet. Can’ın Savaş’ın kucağında ağlarken, Barış onu kucağına alınca susması, bebek haliyle gerçek babasının kim olduğunu anladı hissi verdi bana. Kendisini gerçekten sevenin Barış olduğunu hissetti sanki. Barış’ın kendi oğlunu kucağına almak için izin istemesi üzücüydü. Onu koklaması, koklarken ağlaması, Büge ve Savaş’ı tebrik etmesi dokundu doğrusu.
Barış: “Naber Cano. Daha belli değil mi? Nasıl dünya beklediğin gibi bir yer değil değil mi? Öyle. Hayat tam da böyle bir yer işte oğlum. Doğduğun andaki gibi. Sen ağlarken herkes gülüyor. Ama sen merak etme. Senin mükemmel bir annen, mükemmel bir baban var.”
Kendi oğluna yıllarca amcalık etmek zorunda kalan, oğlum diyemeden onu uzaktan izleyen bir adamın, başka bir babayı kızından ayırdığı için vicdan azabı çekmemesi ilginç gerçekten.
Barış ve Büge Can için endişeliyken diğer yandan Fırat’ın durumu da pek farklı değildi. O endişe ve korkuya ek olarak bir de suçluluk duygusu taşıyordu içinde. Nazlı konusundaki isyanında ise sonuna kadar haklıydı.
Fırat: Kızım o benim ya. Kızımı çanta gibi oradan oraya taşıyorlar aylardır. Benim yüzümden başına gelmeyen kalmadı. Tam kavuştum derken her seferinde ellerimin arasından kayıp gitmesinden çok sıkıldım. Kalbim ağrıyor Nazlı’yı özlemekten. Benim yüzümden kızımın başına gelenleri düşünmek… Yarın öbür gün soracak; baba bunlar neden oldu diyecek, niye, annem nerede? Verecek cevabım yok. İçim kararıyor, umudumu kaybediyorum. O bir çocuk. Onun yaşındakiler şu anda koşmanın peşinde, arkadaşlarıyla oynayacakları oyunların peşindeler, ben ne yiyeceğim diye düşünüyorlar. Onun o sarı saçlarını koklayıp kucağımda uyutmam gerekiyordu benim, başka bir şey değil. Ama her seferinde kızım kavuşacağız, bekle beni, ha gayret… Ama başarısızlık. Karşısına geçip demek istiyorum artık, kızım ben buradayım, artık gitmiyorum kızım, bundan sonra hep beraberiz demek istiyorum. Benim kızım bunları hak etmedi.
Cemre onu içine düştüğü umutsuzluktan kurtarmak için elinden geleni yapsa da sözleri onu avutmaya yetmedi. Evet hepsi umudunu Fırat’a bağladı, o düşerse hepsi düşer ama Fırat’ta da insan ve maalesef her insan gibi güçsüz hissettiği anlar olacak şu anki gibi. Ailesini, mesleğini kaybetti bu adam. Kızı bir psikopatın elinde. Her şeyin fitilini çeken ise Barış’ın peşine düşmesi oldu. Kim ne derse desin kendini suçlamamak elinde değil Fırat’ın.
Cemre’nin babası bildiği adamla ve ailesiyle ilgili gerçekleri bu hafta da öğrenemedik. Beybaba kardeş mevzusunu anlatmış ona ikilinin sahnesinden anladığımız kadarıyla. Cemre kardeşi olmadığından emin bu da Beybabanın kurmaca bir suçtan 25 yıl yatmış olma ihtimalini güçlendiriyor. Zahit Beybabayı tanıdı gibi. Onun içeri atılmasında da parmağı olduğu kesin. Cemre öfkesinde çok haklıydı. Kendinden gizlenenleri öğrenmek en doğal hakkı. Babası gerçek babası değilse, öz babası kim? Zahit mi? Peki annesi öz annesi mi? Yoksa gerçek annesinin teyzesi olma ihtimali var mı? Yesarilerle bağı ne bu kızın? Barış ve Savaş’ın kardeşi olma ihtimali var mı? Hala cevaplanmamış bu kadar soru varken Cemre nasıl veda edecek 17.bolumde anlam veremiyorum. Yine diyorum finale kadar kalmayı hak ediyor bu karakter.
Baba – evlat flashbacklerinden yana şanslıydık bu hafta. Nazlı Fırat sahnesi de Can Barış sahnesi kadar güzeldi.
Fırat :Nasıldı uçuş küçük hanım.
Nazlı: Çok güzeldi büyük adam.
Fırat : Demek ki neymiş ,uçmak için salıncağa ihtiyacımız yokmuş gördün mü ?
Nazlı : Evet. Kuş olmama da gerek yok. Sen ol yeter baba.
Fırat: Ben hep olacağım kızım, hep olacağım.
Nazlı: Hep uçur beni.
Fırat: Bir şartla. Uçmak istediğini kimseye söylemeyeceksin. Anlaştık mı? Yoksa düşürmeye çalışırlar.
Nazlı: Sadece sana ve anneme.
Fırat: Aferin kızım.
Sasha ve Barış şirkette belgeleri imha ederken, Fırat ve Cemre de kaptanın ailesini bulup karısı ve oğluyla konuştuktan sonra kaptana bombayı sağlayan aracıya ulaştılar. Hacı ise Kamber’le birlikte aracıyla temasa geçip asıl isme yani “bonbon” lakaplı kadına ulaştılar. Kadının mekanına gitme esnasında iş Bekir’e düştü.
Bekir’in aracı olmasıyla Fırat içeri yabancı dövüşçü olarak girerken, kadınlar da bonbon u kuaförde kafalayarak kendilerini davet ettirdiler.
Fırat dövüşürken Barış kadının odasından sinyora ait belgeleri alacaktı sanki ama nedense son anda o iş Cemre’ye düştü. Sasha ve Cemre kilitli odayı bulduklarında Cemre içeri girdi ve Efkan Dağlı’ya ait görüntüleri aldı. O sırada kapı kilitlenince içeride mahsur kaldı.
Neyse ki dövüşü kazanan Fırat kadının özel odasına davet edildi de Cemre’yi fark edip , kadını oyaladı. Böylelikle hapse girmeden çocukları alacak kozu elde ettiler.
Büyük gün gelip çattığında Sinyorun Barış ve Fırat’a verdiği süre de doldu. Sözde itiraf videoları çekildi. Çocukların bulunması üzerine Sinyorun foyasını ortaya çıkaracak videoyu sosyal medyaya yüklemesi için Sasha’ya haber verildi. Yalnız benim anlamadığım o video neden sosyal medyaya yüklenmeden önce Sinyora gönderildi? Adamın hiç haberi olmadan tüm habercilerle aynı anda videoyu izlemesi daha mantıklı olmaz miydi? O zaman ne İnterneti kesebilirdi ne de çocukları zehirleyecek zamanı kazanırdı. Bu kısım aklıma hiç yatmadı. Sonuç olarak yaptıkları plan ellerinde patladı. Sinyor deşifre olmadı ama Fırat ve Barış gözlerinin önünde çocuklarının zehirlenişlerini çaresiz bir şekilde izlemek zorunda kaldılar. Çocuklar baygın babaları korku dolu bir bakışla kırılmayan camdan onlara bakarken bölüm sona erdi.
Yeni bölümde bir şekilde çocukları içeriden çıkaracaklarını düşünüyorum. O kapı açılmalı. Çocuklar ya orada kendilerine gelmeli ya da hastaneye götürülmeliler. 1.fragmanda Barış’ın ilk haline bakılırsa Can kurtulmuş ve yanlarında olmalı gibi geldi bana. Büge Barış’ın Zeynep’i öldürdüğünü kimden öğrendiğini merak etmiştim ikinci fragmanda cevabını aldım. Melike, Savaş ve Ferda cinayetlerine rağmen Barış’ın yanında duran Büge, Zeynep cinayetini öğrenince evi terk edecekmiş gibi duruyor. Peki bunca aydır oğluyla tehdit ederek onu yanında tutan Barış, şimdi gitmesine izin verecek mi? Büge giderse yalnız gitmez, Can’ı da götürür yanında. Barış buna göz yumacak mı? Eski Büge geri mi geliyor yoksa iki günden yine Barış’a aşık Büge sahalara döner mi? Ben şahsen aşık aşık dolaşanı değil, Barış’a karşı dik, temkinli ve mesafeli duran, ondan lafını esirgemeyen, onunla kavga eden , meydan okuyan Büge’yi izlemeyi tercih ederim.
2.fragmana göre Fırat ve Barış düşmanlığı geri dönmüş bu durumda çocuklar kurtulmuş olmalı ve muhtemelen Barış yine kalleşlik yapıp Nazlı’yı Barış’tan bir şekilde almış olabilir. Yoksa Fırat Büge’den neden bir kez daha yardım istesin? Fırat bu hikayeyi ben yazıyorum unuttun mu? Ben bitti demeden bitmez diyor Barış’a. Bu hikayenin sonucunda Zeynep’in ölmemiş olduğu bir senaryo izlemeyi diliyorum hala. Fırat’ın elindeki sarı zarfta Barış’ın kasasındaki dosyalar ve ses kaydı mı var acaba? Büge bunları Fırat’a vermiş olabilir mi? Sinyor Barış’tan ne isteyecek? Tahminimce Fırat’ı öldürmesini. Çocukları almak için Fırat’la iş birliği yapan Barış, Fırat’tan kurtulmak için pekala Sinyorla iş birliği yapabilir. Bir ihtimal de çocukların hala Sinyorda olması. Sinyorun Can’ı vermek için Barış’tan Fırat’ı öldürmesini istemiş olma ihtimali. Ha Sinyor aynı zamanda Fırat’tan da Nazlı’yı verme karşılığında bir şey isteyebilir tabi. Bu arada ben bu Sinyordan iyice nefret ettim biline. Fırat’ın boş anına denk gelmiş olacak ki o mezara düşüyor. Cemre vurulacak mı acaba? Barış Fırat’a ateş ediyor gibi görünse de Cemre’nin yere düşmesi ve gözünden süzülen yaş vurulmasına işaret gibi. Cemre’nin diziden ayrılmasından daha kötü bir şey varsa ölerek ayrılması olur. Hikayesi bitmeden bu ayrılığı hak etmiyor ne oyuncu ne karakter ne de biz Cemre seven izleyiciler.
Yeni bölümde sorularımıza cevap bulmayı, Sinyora veda etmeyi, Fırat’ın Nazlı’ya kavuşmasını, Cemre’nin ayrılmamasını umut ediyorum. Yeni bölümde görüşmek dileğiyle. Herkese keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…
Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı? Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…