Mahkum yeni bölümüyle 12 Mayıs’da ekranlara gelecek. Son iki bölüm analizi ile nerede kalmıştık hatırlayalım mı? (Son bölüm reytinglerini merak edenler için Total’de 5,33 reyting ve AB’de 4,50 reyting ile 2. ve ABC1’de 4,82 reyting ile 3. oldu. Bölüm yazısı konuk yazar Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Mahkum temposu yüksek 19.bölümle ekranlara geldi bu hafta. 18.bölüm finalinden sonra “Biz Sinyor meselesi bitsin ana konuya dönülsün dedikçe adam her taşın altından çıkıyor. Yadigar da onun adamı çıktı. Oldu olacak Fırat ve mahkum tayfanın kaçışının arkasından da o çıksın. Fırat kaçsın da ağıma düşsün demiş olsun” demiştim. Neredeyse haklı çıktım. Bölüm sonu itibarıyla ilerleyen bölümlerde ilgili hiçbir tahmin yapamıyorum. Bizi neler bekliyor ciddi ciddi merak ediyorum. Aklımdaki soru “Gerçekten 2.sezon olacaksa dizi hangi konuyla ilerleyecek?” Hikayesi bir sezonluk olan diziyi nasıl geliştirip iki sezonluk malzeme çıkaracaklar merak ediyorum.
19.bolüm yorumuna geçmeden önce 18.bölümde yaşananları hatırlayalım.
Cemre’nin Katili Kim?
Mahkum “Cemre’nin katili kim?” sorusuna cevap ararken, iki yeni kayıp verilen 18.bölümüyle ekranlardaydı bu hafta.
Geçen haftaki bölümü Cemre’nin evinin yakınında kapüşonlu biri tarafından bıçaklanmasının ardından gelen Fırat’a veda edip ölmesiyle kapatmıştık. Olay yerinde bulunan Rafi ve Mücahit, Sasha ve Barış katil adayları arasındaydı. Kapüşonlu bu dörtlüden biri mi yoksa başka bir isim mi çıkacak beklentisiyle geçtim televizyon karşısına. Mahkum, bölümler yer yer durgun geçse de çektikleri final sahnesiyle bir sonraki haftayı beklemeye neden olacak merakı izleyicinin içine salan bir dizi. Bu haftaki final de tam böyle bir sahneydi. Tıpkı 4.bölüm sonunda Ali Fırat’a ailesi için “Abi onları sen öldürmedin, ben öldürdüm” dediğinde ekrana bakakaldığım gibi bu hafta da aynı şekilde öylece kalakaldım ekran başında.
Tam da tahmin ettiğim gibi bu bölüm katilin kim olduğu netleşmedi. Hacı kaçarken Sasha’yı, Fırat Cemre’nin başındayken arabayla geçen Barış ve Büge’yi gördü. Biz izleyicilerin gördüğü diğer isim ise çöp kutusunun önündeki kapüşonlu şahsa çarpıp koşmaya devam eden, sonrasında kanlı ellerini yıkadığına şahit olduğumuz Mücahit’ti. Ellerindeki kan Cemre’ye mi ait diye düşündüm ama nedense bunun bir şaşırtmaca olma ihtimali yüksek geliyor. Mahallede bulunma amaçlarının Nazan’ı susması konusunda ikna etmek olduğunu söyledi Rafi ki ben de geçen bölüm sonundan beri böyle düşünüyorum.
Barış’ın en baştan beri bu cinayeti sahiplenmiş olması ve sürekli Sasha’yı araması, Sasha’nın onun emrini yerine getirdiğini düşündürdü haliyle.
Cemre’yi sokakta yürürken Büge görmüş ve konuşmak istemişti. Cemre reddedince Büge peşinden mi gitti de onun öldüğünü gördü acaba?
Cemre sokak sokak gezdi gidebildiği mesafe, evinden Fırat’ın “Cemre” diye haykırışının duyulabileceği kadarmış meğerse. O arada da maşallah Ali’yle konuşmuş, Barış’ı aramış. Biz bunları görgü tanığının Ali’yle ilgili ifadesinden ve Fırat Derya komisere Cemre’nin telefonunu gösterince öğrendik.
Derya komiser Fırat’ın eski iş arkadaşıymış. Birlikte pek çok davada çalışmışlar. Zafer’den sonra diziye yeni bir komiserin gelmesi iyi oldu. Sonuçta sokak ortasında bir kadın öldürüldü, dolayısıyla da soruşturma gerekiyor. Ferda ve Yurdaer’inki gibi gizli saklı gömülüp örtbas edilebilecek bir durum değil bu. Neslihan Arslan hoş gelmiş konuk olarak dizimize.
Fırat Derya’yı Cemre’nin katilinin, katili değilse bile azmettiricisinin Barış olduğu konusunda ikna etmeye çalıştı. İspatlamak için zaman istedi. Başaramazsa teslim olacağına dair söz verdi. Cemre’nin kendi yüzünden öldürüldüğünü söylese de çalınan kanıtlar konusunda kadını inandırmakta başarısız oldu. Fırat’ta da ne kader varmış. Önce mahkumlara, gardiyanlara, müdüre, sonra Tahir’e ve Büge’ye katil olmadığını anlatmaya çalıştı şimdi sıra Derya’ya geldi.
Derya’nın Fırat’ı emniyetteki odasında saklaması belki bir yere kadar anlaşılabilir. Gerçek hayatta tabi ki olmaz ama dizi bu ya suçlu gibi içeri sokup odasına kilitledi diyelim, peki Fırat, Barış’ın karşısına sorgu odasında çıkınca, onun kendini açık edeceğini, Barış diye hitap ettiğinde bunu kabul edeceğini, suçluysa suçunu itiraf edeceğini nasıl düşündü işte bu anlaşılır değil. Yani camın arkasında komiserin olacağı besbelliyken Barış’tan bir itiraf gelmesi nasıl mümkün olabilir ki. Sorgu odası dışında herhangi bir yerde Barış’ın karşısına çıksa, polisin bilgisi dahilinde üzerinde bir dinleme cihazı ile onu konuştursa Barış yemi yutardı belki.
Fırat sabırsız ve fevri davranmaması, kartlarını açık oynamaması gerektiğini hala öğrenemedi Barış’a karşı. Bölüm boyunca bunu iki kere yaptı. Birincisi robot resim gelmeden sorgu odasında Barış’ı suçlaması oldu. Robot resim Ali’ye ait çıkınca Barış yine keyiflendi. Peki ama görgü tanığı olduğunu ilk öğrendiğindeki gerginliği nedendi? Eğer o yapmadıysa kendinden emin beklemeliydi robot resmin gelmesini. Ali’yle Cemre’nin tartışma nedeni neydi acaba? Ali korktuğu için tanık olmayı kabul etmedi belki de. İkincisi ise Sasha’nın arabasında bulduğu bıçağın üzerindeki kanın kime ait olduğu anlaşılmadan Sasha’nın mekanında Barış ve onu Cemre cinayetiyle suçlamasıydı. Bıçağın üzerindeki kan Cemre’ye değil ama Ali’ye ait çıktı. Flashbackte gördük ki onu öldüren Sasha değilmiş. Saldırmış ama eli kesilen Ali kaçmış. En azından Ali cinayetinden tutuklanır derken Sinyorun müdahalesiyle Sasha cinayet saatinde başka yerde olduğunu kanıtlamış oldu. Yine Barış karşısında kaybeden konuma düştü Fırat maalesef. Barış’ın haz kaynağı zaten Fırat karşısında aldığı galibiyetler. Fırat sağ olsun ekmeğine yağ sürüyor. Bu arada madem bir bıçak analizi cinayet mahallinden Sasha’nın evine gelene kadar analiz edilebiliyordu biz neden Tahir’in cinayet bıçağını analiz ettirip Fırat’a getirmesini dört bölüm( yaklaşık 9-10 güne karşılık geliyor tahminen) bekledik?
Olay yeri inceleme kısmı abartılıydı evet yani ekiplerin bulamadığı yada bulup da önemsemediği çapa ve anahtarı Fırat’ın oraya vardığı anda görmesi, eliyle koymuş gibi bulması …( Fırat bulsun diye oraya bırakılmış gibiydiler) Ama bir konuda haklıydı ki Derya gibi deneyimli( öyle diye düşünüyorum) bir komiser de bunu çok iyi biliyordur, polisiye dizileri ilgiyle takip eden bir izleyici olarak diyebilirim ki olay yerinde olağan dışı görülen her şey delildir yada değildir diye sorgulanmadan alınıp incelenir. Bunun davayla ilgisi olduğunu düşünmüyorum deyip bırakılmaz. O sahneden anladığım o iki nesne orada görülmüş ancak önemsiz bulunup alınmamış.
Bölümde Fırat gibi beni de hayal kırıklığına uğratan ilk isim Nazan oldu. Kadının hayattaki belki tek yakınım diyebileceği, kızı gibi sevip baktığı teyzelik ettiği Cemre ölmüş, o ifadesinde Yesarileri değil Fırat’ı suçluyor. Sonra da Cemre’nin üzerinden çıkan son eşyaları ben bunları hak etmiyorum, Fırat beni anlar diyerek ona yolluyor. Yani bu adamlar onu canından başka neyle tehdit etmiş olabilirler ki… Şimdiye kadar iki başlarınaydılar. Cemre’den başka bir ailesi varsa da bilmiyoruz. Eğer canını kurtarmak için yalan ifade verdiyse de pek bir işe yaramadı. Geçmiş olsun.
Nazan’ın Cemre’den özür dilediği sahnede vicdan azabı hissediliyordu. Acısı hakikiydi. İfade vermeden önce olsaydı bu sahne daha da inandırıcı gelirdi. Zahit’le konuşmasının, onu evden kovmasının, Zahit’in pişmanlığını dile getirmesinin bir anlamı olabilirdi eğer Cemre hayatta olsaydı. Ölünün ardından atılan pişmanlık naralarının pek de manası yok maalesef.
Ali Cemre’nin katili olarak tespit edildiğinde Fırat için ikinci hayal kırıklığı gerçekleşti. Ali’nin kendiyle konuşacağına, katilin o olmadığına emindi. Ekip sayesinde yerini bulup gittiklerinde ise intihar süsü verilerek öldürülmüş Ali ile karşılaştı Fırat ve Derya Komiser. Fırat’ı ipten alan Ali olmuştu cezaevindeyken. Fırat da o esnada o ana geri döndü ama maalesef Ali’yi o ipten alamadı. Alsaydı da elinden bir şey gelmeyecekti. Cesedin önce öldürülüp sonra asıldığı tespit edildi zaten.
Fırat, Cemre’nin katilini yakalamayacağını anladığı anda Derya’ya verdiği sözü tutmaya karar verdi. Cemre’nin cenazesinden sonra teslim olacaktı.
En beğendiğim iki sahne bu aşamada geldi. Birincisi Fırat’ın ekiple vedalaşması, ikincisi Nazlı’yla vedası ve annesiyle ilgili gerçekleri anlattığı anlardı.
Mahkum tayfa için hep aile gibi oldular diyordum bir kez daha emin oldum bu hafta. İlk kaçış zamanlarında hepsi kendi çıkarları için birlikteydi belki. Nazlı ve bıçak bulunacaktı ki Savcı suçsuzluğunu ispatlasın ardından da diğer mahkumlarınkini. Hepsinin amacı kendi masumiyetlerinin kanıtlanmasıydı aslında. Bunun yolu da Fırat’ın yeniden savcı olmasından geçiyordu. Oysa bu hafta Kamber ve Hacı’nın Fırat’ın teslim olma kararına tepkileri kendi davalarıyla ilgili değildi. O içeri döner de kendileri kaçak yaşamak zorunda kalırlar derdine düşmediler. İtirazları Fırat’ın yenilgiyi kabullenip savaşmaktan vazgeçmesineydi.
Hukuk fakültesine başladım. İlk derste hocamız sordu “Adalet nedir?” diye.
Adalet ağaç sulamaktır dedi. Zulüm ise dikenleri.
Biz o kadar çok diken suladık ki ağaçlar susuz kaldı.
Beybaba ve Paşa ise Fırat’ın kararına saygı duyuyor ve onu içeriden çıkarmanın sözünü veriyorlardı. Fırat’sa onların mücadeleye devam edeceklerinin gönül rahatlığıyla kararının kesin olduğunu tekrarlıyordu. O sırada Yadigar Nazlı’yı getirdi meyhaneye. Fırat ve Nazlı daha yeni kavuşmuşken, yine yeniden ayrılık yoluna giriyorlardı. Fırat kızıyla geçireceği son gece için minnettardı.
Sabah olduğunda Nazlı ve Fırat’ın vedası yüreğimi burktu. Nazlı’dan can alıcı soru bu esnada geldi.
Nazlı : Cemre ablanın cenazesine gidiyormuşsunuz Kamber amcam söyledi. Annemin de mi cenazesi oldu da bir daha hiç gelmedi? Annem nerede baba?
Fırat için gerçeklerden kaçacak yer kalmamıştı artık. Nazlıyla yüzleşme zamanıydı. Kızını son kez uçurarak deniz kenarına doğru götürdü ve annesinin öldüğünü tane tane anlattı ona.
Konuşmanın son kısmı Cemre’nin cenazesi eşliğinde gerçekleşti. Fonda Fırat’ın sesi Barış, Zahit ve Tahir başta olmak üzere kızın muhtemel katil adayları mezarına toprak atıyorlardı. Zahit Bey’in göz yaşları bana işlemedi maalesef çünkü son pişmanlık fayda etmiyor. Egosu uğruna kızını annesinden ve babası bildiği adamdan ayıran, ona bir gün bile babalık etmemiş olan adam, kızın ardından gözyaşı dökse ne fayda. Vakfında okutarak, iki para yardımı yaparak baba olunmuyor maalesef.
Cenaze dağıldıktan sonra Fırat ve mahkumlara gelmişti Cemre’ye veda etme sırası. Fırat çok iyi her avukat olduğunu ona daha önce söylemediği için özür diledi Cemre’den. Davasını çözeceğine ve onu unutmayacağına söz verdi.
Barış’ın cenazedeki buz gibi tavrının nedenini daha sonra anladık. Derdi Zahit’miş. Kızının mezarına toprak ararken ellerinin titremesine, gözlerinin dolmasına takılmış. Kendi cenazesinde de izlemiş babasını aylar önce ama o zaman hiç tereddüt etmeden, üzülme belirtisi göstermeden toprak atmış mezarına. O zaman bilmiyordu ama sonradan öğrendi ki o esnada biliyormuş Zahit’in mezardakinin Savaş, yanında duran oğlunun Barış olduğunu. Barış’ın gözü önünde onun cenazesinde ruhsuz olan adamın oğlu da varlığını yeni öğrendiği kız kardeşinin mezarında ruhsuz olur tabi ki.
Kendi cenazemde bana bile bile acı çektirmiş.
Barış kendi deyimiyle kötülüğe hapsolmuş, mahkum olmuş durumda. Kötülük yaparak nefes alıyor bir nevi, bu durumdan memnun olmadığı nadir anlardan biriydi belki de cenaze sonrasında Büge’nin yanında ona içini dökerken.
Büge’ye artık diyecek lafım yok. Bir daha da evi terk edeceğim, gideceğim, kalamıyorum demesin Barış’a. Evden en uzak kalacağı süre birkaç saat olacaksa almayalım öyle terk etmeyi. Büge Cemre’nin öldüğünü görünce Barış’ı mı aradı gelip kendisini alsın diye yoksa Barış Cemre’nin peşindeyken tesadüfen mi buldu Büge’yi anlamadım.
Geçen hafta yoksa Büge “Bir daha kimseyi öldürmezsen yanında kalırım” mı diyecek Barış’a, umarım demez yazmıştım. Gerçekten de dedi. Barış’ın sözünü tutacağına sanırım bir tek Büge inanıyor. Ben şahsen izleyici olarak bunun gerçek olacağına ihtimal dahi vermiyorum.
Cenaze sonrası Fırat ve Derya emniyete doğru giderken bu kez Nazan’ın ölüm haberi geldi. Ali öldüğüne göre başka bir katil olmalıydı, Fırat katil Ali değil iddiasında kararlıydı. Nazan’ın evinin önünde beklerken Sasha’nın arabasını gören Fırat’ın torpidosunda bulduğu kanlı bıçak Barış ve Fırat’ı bir kez daha karşı karşıya getirdi.
Gecenin sürpriz finali de bu esnada gerçekleşti. Sinyor sayesinde Fırat’a cezaevi yolu görünürken, Fırat’ın son anda Sinyorun arabasında gördüğü Yadigar, ona bir nevi savaşmak için yeni bir motivasyon oldu diyebiliriz.
Herkes Öldürür Sevdiğini
19.bölüm Fırat’ın Yadigarla ilgili parçaları birleştirmesi ve katilin o olduğunu anlamasıyla başladı. Mahkum arkadaşlarının hayatlarının tehlikede olduğuna ve onlara haber vermesi gerektiğine Derya’yı inandıramayınca çareyi kaçmakta buldu Fırat. Derya için büyük bir hayal kırıklığı oldu bu. Fırat’a güvenmenin bedelini, müdürüne hesap vermek zorunda kalarak ödediği için hem mahçup hem kızgındı. Bu arada olay yerindeki anahtar da tahmin ettiğimiz gibi meyhanenin anahtarıymış. Yadigar başından beri Fırat’a ve ekiple ilgili gelişmeleri Sinyora taşıyan adammış. Beybaba, dışarıdaki tek bağlantısı olan otuz yıllık dostunun onu sırtından bıçakladığını, yirmi beş yıllık mahkumiyetine sebep olan iki kişiden biri olduğunu ve yine yeniden bıçaklayacağını nereden bilsin. Tabi ki kaçma esnasında ona başvurdu. Paşa en başta sormuştu bu dayıya ne kadar güveniyoruz diye aslında, şüpheci yaklaşmıştı ama beybabanın onları riske atacak birini aralarına almayacağına güveni tamdı Fırat’ın. Paşa da ikna oldu sonrasında. Aylarca bir kötülüğünü de görmeyince hepsi Yadigar’ın son hamlesiyle hayatlarının şokunu yaşadılar. Yalnız bu adam polisken de mi dilsiz numarası yapıyordu? Yoksa sonradan mı konuşmaya başladı? Beybaba 30 yıllık dostunun konuştuğuna hiç mi şahit olmadı da suskunluğunu hiç yadırgamadı? Ekip Yadigar’ın hain olduğuna mı yansın, Cemre’nin katili olduğuna mı, güvendikleri adamın onları öldüreceğine mi. Beybabanın çektiği vicdan azabı da cabası. Beybaba ve Fırat aynı kaderi yaşıyor. İkisi de dostları tarafından sırtlarından bıçaklandılar. Fırat son anda yetişip Yadigar’ı durdurdu ama yaralanan Beybaba ölecek sandım Hacı ve Paşa eczaneden dönmekte geciktiklerinde. Neyse ki mahkum tayfadan bir kayıp vermedik. Beybabanın omzuna saplanan kurşunu çıkarmak Fırat’a düştü. Dr. Ferman’a ikinci selamdı bu.
Yara tam dikilecekken polis sirenlerini duyunca tekrar kaçtılar. Bu sefer sığınak olarak Tahir’in evine seçti Fırat. Tahir eski dostuna borcunu ödeme konusunda samimi mi bilmiyorum ama ben kendisine hala tam olarak güvenemiyorum. Fırat kardeşine yeniden koşulsuz güvenebilecek mi merak ediyorum. Tahir az şey yapmadı. Delil karartma ve müebbet aldırtmayı geçtim, Nazlı’yı alması konusunda Barış’a yardım etmeler, Fırat’ı polise ihbar etmeler, onu yakalayabilsin diye Barış’a yardım etmesi, üstüne bir de adam açık açık Zeynep’le seni ben tanıştırdım onu önce ben sevdim dedi. Cemre’ye Zeynep’le Fırat boşandıktan sonra biz birlikte olacaktık dedi. Bunlar kolay kolay unutulacak, hazmedilecek şeyler mi? Ayrıca Fırat’ın arkasından çevirdiği işlerden dolayı doğru düzgün bir özür de duymadık Tahir’den. Hala tek hatam yanlış zamanda yanlış yerde olmaktı diyor. Kendimi kurtarmak için seni sattım demek yürek ister tabi. Fırat bunları unutup Tahir’i affetse de izleyici unutmaz.
Barış, Fırat’ın sürpriz bir şekilde karşısına çıkıp arabasına binmesiyle, Sinyor ve Yadigar arasındaki bağlantıyı, kendisiyle ilgili bilgilerin Sinyorun eline geçmiş olabileceğini öğrendi. Fırat arkadaşlarını kurtarma derdine düşmüşken o ise Yadigar’dan delilleri alma derdine düştü. Hacı sağ olsun amacına ulaşamadı. Barış Hacı’nın Fırat gibi olmadığını, gözünü kırpmadan ateş edebileceğini görünce üstüne de adam önce Yadigar’a sonra kendisine sıkınca korkusu görülmeye değerdi.
Barış Sinyor yüzleşmesi nihayet gerçekleşti. Köstebek fotosunun gündeme gelmesi de iyi oldu. Zira yedi ay önce yıkılacak durumda olan binada öyle bir buluşma imkansızken Rafi’nin bunu atlamasına şaşırmıştım. Neyse de ki Sinyor fotoğrafa kanmamış. Sinyor gecen hafta Sasha’yı kaçırmış ve Sasha’nın dediğine göre bir anda bırakmaya karar vermişti. Barış 18.bolum boyunca Sasha’yı ararken onun için ciddi ciddi endişelendi. Büge de her anına şahit oldu bu sürecin.
Sasha’nın dönmesiyle Barış gerçekten mutlu oldu. Ali meselesinden Sasha’yı kurtarmak için de Sinyora baş vurmuştu. Bu hafta Sasha’yı polisten kurtarmanın karşılığında Barış’tan ne isteyeceğini merak ediyordum adamın. Yesari şirketinin tek sahibi olmayı talep ettiğinde Barış şaşırdı. Zahit’in böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini o da çok iyi biliyordu ama özgürlüğünü kaybetmemek uğruna soyadından şirketten vazgeçmeye razıydı. İkisi de babasının umurumdaydı esasında Barış’ın değil. Formaliteden babasıyla konuştu ama kararını vermişti. Babasının itirazına rağmen kararında ısrarcıydı. Zahit’in o sırada göz altına alınmasıyla bir kere daha dört ayak üstüne düştü Barış ve Sinyorun istediği imzayı attı. Zahit bir anda sahip olduğu her şeyi kaybetmiş gibi dursa da bu anlaşmanın iptal olma ihtimali var. Yönetim kurulu Barış değil sonuçta Savaş. Mahkemede Barış’ın kimliği ortaya çıktığı anda attığı imza geçersiz olur. Zahit de şirketine tekrar kavuşur.
Fırat Derya’dan kaçıp, ekibi kurtarıp Tahir’e sığındıktan sonra bir kez daha kızıyla buluştu. Çok az işinin kaldığını söyledi. Nazlı babasından işi bitince onu annesinin mezarına götürmesini istedi. Zeynep’in en sevdiği çiçek papatyaymış. Nazlı annesi için toplamış. Fırat mezarlığa birlikte gitme sözü verdi kızına, zaten Zeynep’e de kızımızı bulacağım diye söz vermişti cenazede. Baba kızın Zeynep’in mezarına gidecekleri sahneyi merakla bekliyorum
Fırat hapisten çıkıp bıçağın peşine düştüğünde Barış nasıl onu Fırat’tan almak için bulmasını beklediyse, şimdi de Fırat, Barış’ın Sinyordan delilleri almasını bekledi. O an geldiğinde ise Barış ve Sasha’nın peşine düştü. Onların peşinde ise Fırat’ı yakalamaya kararlı olan Derya vardı. Fırat’ı elinden kaçırarak meslek hayatını tehlikeye girmişti kadının. Fırat’a güvendiği için hem ona hem kendine kızgındı. Onu ne olursa olsun adalete teslim etmeye kararlıydı.
İstasyondaki kovalamaca sonunda bir kez daha karşı karşıya geldiklerinde bu sefer delillerin içinde olduğu çantayı almayı başaran Fırat oldu. Bu da Barış için yolu sonu demekti. Hapse girmektense ölmeyi tercih edeceğini mezarının başında Savaş’a söylemişti zaten. Büge’yle yiyeceği son akşam yemeği aynı zamanda hayata da vedası olacaktı Barış’ın.
Tomris, Cemre’nin Zahit’in kızı, kızın annesinin katilinin ise Zahit olduğunu öğrendikten sonra evi terk edip Büge’yle birlikte oğlunun evine geldi. Tomris söylediği her şeyde haklıydı Büge de bunun farkındaydı ama Barış’ın değişeceğine, eski Barış olabilme ihtimaline sıkı sıkıya tutunmak istiyordu tüm kalbiyle. Büge’nin aklıyla kalbi arasında verdiği savaşın galibi kalbi oldu bu hafta. Ne olursa olsun Barış’ı bırakmayacağını fark ve itiraf etti son akşam yemeğinde.
Tomris keşke Büge geldiği zaman tüm eşyalarını toplayıp gitseydi de tekrar dönmeseydi o eve. Zahit onun savcılığa gidip her şeyi itiraf etmesine zaten izin vermezdi bu belli bir şeydi de kadını boğmak fazla olmadı mı? Bu sefer kayıp Yesariler cephesinden geldi. Tomris’e veda ettik 19.bölüm itibariyle.
Barış’ın Zahit’e benzediğine defalarca vurgu yapıldı bu bölüm ve son sahne de bunu kanıtlayacak nitelikteydi. Barış kendi hayatına son vermeye karar vermişti ama Büge’yi de yanında sürüklemesi, aylar önce Nazlı’yı annesiz bıraktığı, babasından ayırdığı gibi şimdi de kendi oğlunu Can’ı annesiz babasız bırakmayı göze almıştı özgürlüğünü kaybetmemek uğruna. Buna maalesef ki aşk değil bencillik denir.
Peki Barış ve Büge o son içkileri içebilecekler mi? Bence hayır. Onları durdurabilecek 3 ihtimal var.
- Can’ın uyanıp anne ya da baba diye seslenmesi.
- Sasha’nın kapıyı çalması
- Gelecek telefonla Barış’ın annesinin ölüm haberini alması.
Barış da artık Nazlı gibi annesiz. Nazlı’nın Barış’ı “ Biliyor musun benim annem de ölmüş” diyerek, babasının sözleriyle teselli ettiği, Fırat ve Büge’nin onları izlediği, Barış’ın küçücük kıza yaşattıklarıyla yüzleştiği bir sahne gelir mi acaba? Her defasında “yaptığımdan pişman değilim, hiçbir zaman da olmayacağım” sözünü yuttuğu bir sahne izlemek isterim.
Fırat bölüm itibariyle özgürlüğüne kavuşmak için son dönemece girdi. Elindeki doysa ve yanında Nazlı’yla Derya’ya teslim olmadan önce ekibe ertesi gün sonra savcı olarak yanlarına döneceğinin sözünü verdi. Erken zafer kutlamasını yaptılar. Onlara Bekir ve Nazlı da katıldı.
Fırat Derya’ya teslim oldu nihayet elinde delil çantasıyla. Çantanın içine baktı mı, delillerin içinde olduğundan emin miyiz diye içim içimi yedi valla. Savcının bir daha oyuna gelmesine, bir daha hüsrana uğramasına dayanamam ama fragmanlara göre sanırım nihayet suçsuzluğunu kanıtlıyor Fırat. Cemre’nin bu ana tanık olarak Fırat’ın yanında durması gerekirdi. Bunu en çok hak eden kişiydi Cemre. Mücadeleyi Cemre verdi kaymağını Tahir mi yiyecek?
Fırat’ın karakol önünde bekleyen habercilere masum olduğunun kanıtlanması için teslim olduğunu, gerçeklerin ortaya çıkacağını, kıyamet kopacağını ama adaletin yerini bulacağını söylemesiyle 19.bölümün sonuna geldik.
Fırat savcı kimliğiyle adliyeye döner dönmez ilk işi Barış davasıyla ilgilenmek olacaktır. Tabi bir de mahkumların davasıyla. Son olarak da Eren’i çıkarmasını isterim hapisten. Tüm ekibin dışarıda onu beklediği, çıktığı anda cezaevindeki son gün olduğu gibi birlikte “Halime’nin aşıklarını” söyledikleri bir sahne hayalim var. Bu parça ekibin sembolü oldu artık.
Fırat Barış’ı hapse attırmayı başarabilecek mi merak ediyorum. Bir ihtimal önündeki engel Barış’ın hastalığı olacak diye düşünüyorum.
Barış’ın hastalığına ilk olarak Savaş Barış doğum günü flashbackinde değinilmişti. Savaş ona ilaçlarını düzenli alıp almadığını sormuştu sanırım. Sonra da 17.bölümde Zahit Sinyora Cemre’nin annesiyle aşkını anlatırken bahsetti bu durumdan. 18.bölümde Barış, Zahit’in, kendisi hasta diye gidememesine mi o kadar şaşırdı yoksa psikolojik hasta olduğunu öğrendiğine mi tam anlayamadım. Benden neden nefret ettiğini bugün anladım dedi Barış. Hasta olduğunu o anda öğrendiyse senelerce vitamin kullandığını falan mı sanıyordu? Ya da hastalığının içeriğini mi bilmiyordu? Bunca sene kullandığı hapların hangi hastalıkla ilgili olduğunu hiç sorgulamadı mı? Bu sahnedeki sözlerini, hastalığı ortaya çıktığı için sevdiği kadınla gidemeyen, bu nedenle kendisinden nefret ettiğini anlamasına yoruyorum Barış’ın.
18.bölümde Cemre’nin ölmesinden en ufak bir rahatsızlık duymayan Barış’ın, onun ölüm emrini verme sebebi olarak Büge ve Can’ı kaybetmemeyi göstermesine sinir olmuştum. Bu hafta Barış’ın, Cemre’yle ilgili sözleri ilginçti. Onunla kardeşi olarak bir kere olsun konuşmak isteyeceğini söyledi de Cemre’nin telefonundaki arama neyin nesiydi o zaman? Yüz yüze konuşmadılar belki ama telefonda bir konuşma yaptıklarını düşünmüştüm. O kız galiba masumdu dedi Barış şaka gibi. Bunu nasıl algıladı hayret. Büge bile şaşırdı ölmesini istediği kızla ilgili söylediklerine. Ona cinayet saatinde orada ne işi olduğunu sorduğunda Sasha’yı durdurmak için gittiğini itiraf etti Barış. Cemre’nin kardeşi olduğunu Zahit’ten öğrenmiş meğer. İkinci kez kardeş katili olmamak için de ölüm emrini yerine getirmesin diye Sasha’nın peşine düşmüş. Katil Yadigar olmasaydı Barış’ın masum olduğuna inanmakta zorlanırdım. Tüm oklar onu işaret ediyordu çünkü. Kendi bile inkar etmezken bu çok da normaldi.
Yeni bölümü merakla bekliyorum. Annesinin ölümünün Barış üzerindeki etkilerini, yemek sahnesinin devamını, Fırat’ın suçsuzluğunun kanıtlandığı anı. Adliyeye savcı olarak döneceği anı. Mahkumların yanına savcı olarak döneceği anı.
Peki ya Savaş olayı ne? Barış’ın hastalığı nedeniyle halüsinasyon görüyor olma ihtimali nedir? Savaş gerçekse izleyici mi hayal gördü? Savaş 25.kattan hiç düşmedi mi? Ya da sahne flashback mi olacak?
Yine pek çok sorunun bizi beklediği 20.bölümde görüşmek üzere. Keyifli okumalar.
Göz atmanızı öneririz: Mahkum Bölüm Yorumları