Mahkum ikinci sezonun üçüncü bölümünde de geçen sezonki ivmesini yakalayamadı. Bölüm reytingleri sonuçları TOTAL 2,97 reyting ile 11., AB’de 2,28 reyting ile 13. ve ABC1’de 2,39 reyting ile 14. oldu. 27. Bölüm yazısı konuk yazar Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Mahkum “senin hikayen ne” dediğimiz 27.bölümüyle ekranlarımızdaydı bu hafta. Fırat’ın geçmişine giriş yapılması, ikişer adet Fırat- Barış, Barış-Büge sahnesi, Fırat’ın ekibinin Barış ve ekibine yaklaşmasıyla, temposu yüksek, gerilimli, duygusal, güzel bir bölüm izledim kendi adıma ve memnun kaldım bu haftadan. Yayınlanan üç bölüm içerisinde en çok bu bölümü sevdim diyebilirim. Yeni bölüm fragmanı bu haftadan daha iyi bir bölümün yolda olduğunu gösterse de reytinglerdeki düşüşle dizimiz için tehlike çanları çalmaya başladı galiba. En azından neredeyse tüm izleyiciler bu kanıda. Gönlümden geçen 39 bölüm oynaması , ocak ayında başladığı ekran yolculuğunu aralık ayında noktalaması, karakterimizin hikayelerinin hakkı verilerek işlenip, biz Mahkum severlere, adına yakışır bir final izletilmesi. Hem izleyiciler hem ekip ve oyuncular hikayelerinin tamamlanmasını hak ediyorlar. Umarım bu şans verilir kanal tarafından. En azından yeni dizilerinin yayın tarihi belli olana kadar ekran yolculuğumuza devam edebilmeyi temenni ediyorum.
26.bölümü kuyumcu soygunun ve Mami’nin vurulmasının ardından, Barış Büge buluşmasıyla eş zamanlı olarak, Fırat’ın Dadaloğlu’nun mekanına gelişi ve onu göz altına almasıyla, Dadaloğlu’nun Fırat’ın arkasından bakıp “Aynı annene benziyorsun. “ demesiyle noktalamıştık.
“Dadaloğlu Fırat’ın babası mı yoksa çocukluk fotoğrafını çeken kişi mi?” sorusunun cevabını ilk sahnede aldık. Karakter tanıtımlarında Fırat için ailesini genç yaşta kaybettiği yazıyordu. Ben de ailesinin ölümüyle hukuk insanı olması arasında bir bağ olabileceğini, ailesini ondan alan kişi ya da kişileri bulmak için bu mesleği seçmiş olabileceğini düşünüyordum.
Fırat’ın babasının hayatta olması, üzerine 29 yıl hapiste yatmış olması sürpriz oldu.
Oğluna veda ederken kısa bir işi olduğunu, en kısa sürede geri geleceğini vaat eden Dadaloğlu belli ki bir daha dönememiş. Hapse girmesinin sebebi Hacı’nın babası mı yoksa Zahit Yesari mi merak ediyorum. Bu sefer birinci seçenek olacak gibi geliyor bakalım. Bir suç mu işledi yoksa birinin suçunu mu üstlendi? Barış’a “Binlerce insan güvende olsun diye onlarca insan öldürdüm. Kim benim kötü olduğumu söyleyebilir ki” diyen Dadaloğlu’nun iki hayatı mı vardı acaba? Oğlu ve karısıyla Adalar’da sürdürdüğü hayatı, İstanbul’daki kirli hayatının kılıfı olarak mı kullanıyordu? Hacı’nın onu çocukluğundan beri tanıyor olması, çocukluğunun babası ve Dadaloğlu’yla aynı sofrada geçtiğini söylemesi ama Fırat’ın babasını tanımaması böyle hissettirdi. Muhsin Dadaloğlu’nun gerçek adı ne acaba yani Fırat babasını hangi isimle tanıyordu? Babasının gidişinin ardından annesi ve Fırat’ın hayatı nasıl değişti, babanın fotoğraftaki yüzünü yok edecek noktaya nasıl geldiler? Fırat’ın küçüklüğüyle ilgili flashback sahneler geldikçe sorularıma cevap alabilmesi umuyorum.
Dadaloğlu’nun torunuyla ilk karşılaşması sorgu odasında oldu. Nazlı’yla birbirlerine bakışları, dedesinin onu çağırmasıyla hemen kalkıp yanına gitmesi, Nazlı’nın tanımadığı adamın cama dayadığı eline tereddüt etmeden elini uzatması kan çekiminden mi acaba? Sözlerin değil gözlerin konuştuğu güzel bir sahneydi. Yaşlı adamın torununa duyduğu özlem gözlerinden okunuyordu. Fırat’ın duruma müdahale edip Nazlı’yı alıp uzaklaşmasıyla bu karşılaşma kısa sürmüş oldu. Aynı şekilde Nazlı’nın babasının iş yerini ziyareti de kısa sürdü.
Evde babasını uyandırırken pek heveslisiydi oraya gitmeye ama Fırat’ın anneanneye gitme teklifini daha çok sevdi Nazlı kız.
Fırat Nazlı dahil ekipten hiç kimsenin Dadaloğlu’yla muhatap olmamasını istediğinde acaba babası olduğunu biliyor mu dedim ama sorgu sahnesinden sonra bilmiyor gibi geliyor artık.
Fırat Dadaloğlu sahnelerinde gerilim dozu yüksekti. Özellikle Fırat, adamın kişisel eşyalarını istediğinde, Dadaloğlu’nun gözlerinde beliren ifade böyle bir anda oğlunun kendini tanımasından duyduğu korku gibiydi. Oysa ben o arabayı Fırat görsün de kim olduğunu anlasın diye yanına aldı sanmıştım. Demek ki Fırat odaya yaklaşınca panikle cebine atmış.
Fırat’ın sorguda Barış’ın yerini öğrenmek için Dadaloğlu’nun üstüne gittiği sahne favorilerim arasında yerini aldı. Dadaloğlu oğlunun yaşadıklarıyla ve Barış Yesari’ye duyduğu öfkeyle, nefretle yüzleşti. Fırat karşısındakinin babası olduğundan habersiz sorularıyla onu derinden yaraladı.
Fırat: Sen hiç aileni kaybettin mi? Gözlerinin önünde ailen darmaduman oldu mu? Benim oldu. Karımı kaybettim, eşimi. O yardım ettiğim Barış Yesari benden karımı aldı, çocuğumu aldı benden, evladımı. Bir zindanın içinde evladını görememenin ne demek olduğunu biliyor musun Dadaloğlu? Ha. Ona kavuşamayanlara ne demek olduğunu biliyor musun? Onun kokusunu içine çekmemek ne demek biliyor musun? Biliyor olman lazım. 29 yıl hapis yattım dedin. Biliyor olman lazım. Çünkü sen de en az benim kadar mahkumluğu tatmışsın. O dört duvar insanın üstüne üstüne gelir değil mi? Sevdiğine kavuşamamak ne kadar acı bir şey biliyorsun değil mi Dadaloğlu sen? Sana tek bir sorum var. Hiç arkanda seni bekleyen bir evladın oldu mu? Ben oldu. Bir yuvam vardı, bir yuvam vardı, yıktılar. Başımın üstüne. Şimdi de başka insanların yuvalarını yıkıyorlar. Sen mübarek adamsın ya , dert babasının ya sen. Göster lan… Hadi bana nasıl bir dert babasısın göster. Gösteremezsen alırım seni, içeri tıkarım, yatarsın 29 yıl daha. Anladın mı beni? Şimdi söyle, nerede saklanıyorlar?
Dadaloğlu’nun gözlerinde oğluna cevap vermemenin, yardımcı olamamanın, onun yaralarını saramamanın acısını, utancını gördüm. Öyle ki Barış nerede sorusuna genelde alaycı cevap veren adam, son kez sorduğu “Nerede saklanıyorlar” sorusuna “Onlarla bir ilgim yok” derken Fırat’ın gözlerine bakamıyordu.
Zahit Yesari’den sonra şimdi de karşımızda baba figürü olarak Dadaloğlu var. Zahit gibi oğlunu sevmeyen, ona eziyet etmekten zevk alan bir babanın aksine oğlunu seven ve ona özlem duyan bir babaya benziyor. Ama bir o kadar da acımasız yanı var. Fırat onun kim olduğunu öğrenince yaşanacakları merak ediyorum. Fırat’ın hastalığı ölümcülse, unutmakla başlayıp erken yaşta ölümle sonuçlanacaksa, kızını emanet edeceği birine, birilerine ihtiyacı olacak. Dayısı ve anneannesi var Nazlı’nın ama Büge’yle yapacağı evlilikle ilk etapta Nazlı’yı ona emanet edecek gibi duruyor. An gelir de kızını kendi babasına emanet edecek kadar Dadaloğlu’na güvenebilir, onu affedebilir mi merak ediyorum.
Fırat ve ekibi iki kere Barış’ı yakalamaya çok yaklaştı bu hafta ancak ikisinde de işe taş koyan Giryan oldu. İlkinde müzede bir anda Fırat diye bağırarak, onun Barış’ı gözden kaçırmasına neden oldu ki Fırat ona dışarıda beklemesini söylediği halde peşinden gitmişti. Ama Sasha’nın onu neredeyse öldürecek olmasıyla paniğe katıldı. İkincisinde Dadaloğlu’nun mekanında karşılaştığı kardeşini oradan kurtararak, Eylül’ün içeriye haber uçurmasına neden oldu. Bence Fırat, Giryan’ı ekipten ve operasyonlardan uzak tutsa iyi olacak yoksa Barış’ı hep kıl payı kaçıracaklar gibi duruyor.
Fırat ekipte bir köstebek olacağından şüphelendi ve bu konunun araştırılması için çalışmaları başlattı. Bölümün son sahnesinde Fırat’a gelen ve Büge Dadaloğlu buluşmasını gösteren videoyu yollayan Barış diye göz altına aldıkları genç miydi acaba? Fırat, Defne’den çocuğun intikam alacağı adamı isterken, bu yolla hem Barış’ı hem de köstebeği bulacaklarını söyledi çünkü. Büge’yi bu buluşma konusunda yönlendiren Barış belli ki. Mücevherleri paraya çevirme konusunda Dadaloğlu yardım edecek demek ki. Büge daha önce de Fırat’a karşı Barış’ın yanında durmuş olsa da Fırat’ın ilk etapta köstebeğin o olduğuna inanacağını sanmıyorum. Videoyu çeken ya da çektirenin Barış olma ihtimali yüzde kaç acaba? Fırat ve Büge’yi birbirinden uzaklaştırmak için her şeyi yapar Barış.
Giryan’ın Fırat’a yakın olmaya çalışması, onu etkilemeye çalışması, onu derdini söylemesi için zorlamasının tesadüf olmadığından neredeyse emin oldum diyebilirim bu bölüm. Geçen bölüm, Fırat’tan bir şekilde kardeşinin intikamını almak için mi ona yakın duruyor acaba diye düşünmüştüm ama bu hafta itibariyle Dadaloğlu tarafından Fırat’a gönderildiğine dair hislerim arttı. Barış’ın hedefinin Hacı olduğunu nasıl bildiğini sorgulamadı Fırat. Kardeşini kurtarmak için Barış’ın peşinde olduğuna kolayca ikna oldu. İşin o kısmının yalan olduğunu sanmıyorum ama Hacı’nın ölüm emrini veren Dadaloğlu Giryan’dan Fırat’a Hacı bilgisini vermesini ve oğlunun bir şekilde kendisine ulaşmasını hedeflemiş olabilir. Sanki Fırat’ın kendiyle ilgili düşüncelerini öğrenme görevini Giryan’a vermiş gibi geliyor. Fırat’a baba acın mı var demesi, Ayşe’nin Dadaloğlu için çok babacan görünüyor dediğindeki tavrı ve sözleri şüpheli geldi bana. Bir iki bölüme kokusu çıkar bu işin.
Fırat’ın herhangi bir kadına bir bakışı neden hemen aşka yoruluyor izleyici tarafından anlamıyorum. Ya da senaristler mi böyle göstermeye çalışıyor bilmiyorum. Önce Cemre, şimdi Giryan. Bir ara Büge’ye de aşık edenler olmuştu onu. Şu adamı bir salsak mı acaba? Adamın aşk görecek hali bile yok. Tek derdi Barış’ı yakalamak ve kızını unutmamak, ona iyi bir baba olabilmek. Giryan’la olan yemek ve dans sahnesinin üzerine Fırat’ın üç günde kadına aşık olduğundan bahşedilmiş de o sahnede aşk yok ki en fazla etkilenme olabilir. O da hem alkolün etkisinden hem de kadının ona gösterdiği yakınlıktan kaynaklanıyor. Fırat kimseye kolay kolay açılamayacağını açık açık söyledi sınırını belli etti. Giryan’ın onu etkilemeye çalışması da aşkından ya da hoşlandığından değil zaten. Tek derdi konuşturup geçmişiyle ilgili bir şeyler öğrenmek.
Barış ve Büge cephesinde özlem vardı bu hafta.
Barış yer altında Büge’ye olan aşkını ve özlemini Azimet’e anlatırken, onun dizlerinde ağlarken sahneye paralel olarak Barış’ın Tomris’in dizlerinde ağladığı sahneden görüntü eklenebilirdi sahneye. Barış annesini hatırlayabilirdi.
Barış Büge’nin fotoğrafına bakarken, Büge de aynı fotoğrafa bakıp hem doğum gününe Barışsız gireceği hem de bir daha o zamanki gibi mutlu olamayacakları için üzgündü. Ve uzun bir aradan sonra Barış Büge doğum günü flashback sahnesi geldi.
Sahnenin çekimi, mekanı seçimi ve renkleri çok hoşuma gitti. Barış ve Büge çok tatlıydılar. Barış’ın sürprizi, Büge’nin mutluluğu, dilek tutmaları, 5 yıl sonrası için hayallerinden bahsetmeleri, Barış’ın baba olma isteği, gelecekte doğacak çocukları için isim seçmeleri o kadar samimiydi ki sanki bir Yeşilçam filmi içindeymiş gibi hissettim. Büge’nin Can’a ne zaman hamile kaldığı hiç konuşulmadı çift arasında ama doğum günü sürprizinin ardından kalmış olsaydı Yeşilçam konseptine çok uygun olurdu.
Bizim tanıdığımız Barış yeraltında saklanıyor olsa da mutlaka bir yolunu bulup Büge’nin doğum gününü kutlardı. Sürpriz yapayım derken kadının kalbine indirecekti neredeyse o ayrı. Sevdiği kadını, kendisine aşık olan kadına kaçırtıp, o yüzüne doğrultulmuş silah nedeniyle korkusu yaşarken arkadan gelip bayıltıp, yıllar önceki yere taşıyıp doğum gününü kutlama planını bir tek Barış Yesari akıl edebilirdi. Bravo.
Barış’ın iyi doğdun şarkısı Savaş’la kutladıkları doğum gününü hatırlattı. Aynı o zamanki ses tonuyla söyledi Barış şarkıyı. Büge’nin ilk tepkisi kızmak olsa da Barış’a “Ne istiyorsun?” diye sorarken ona direnmekten yorulmuş gözüküyordu. Barış her zamanki gibi umursamaz olsa da Büge’nin mücevherleri nasıl bozduracağını söylemediği için bozuk atması, acilen hasta çocuk için para bulması gerektiğini söylemesi üzerine ciddileşti ve onun gitmesine razı oldu. Parayı nasıl bulacağını söyleyeceğini de ekledi tabi ki.
Büge bölüm boyunca Barış’ın verdiği çantayla ne yapabileceğini bilemedi. Aklıyla vicdanı arasında gitti geldi. Fırat’tan da Ceyda’dan çantayı sakladığı ve onlara yalan söylediği için huzursuz, tedirgindi ve hasta çocuğa para bulamadığı için yaşadığı çaresizlikten dolayı sinirliydi. Kuyumcuya götürdüğü mücevheri bozduramayınca, Ceyda’ya çantadan bahsetmek zorunda kaldı. Ceyda tahminimin aksine ona çantayı Fırat’a teslim etmemesini söylediği gibi Barış’tan nasıl bozduracağını öğrenmesi için akıl da verdi. Şaşırdım yalan yok.
Fırat’ın Büge’yi doğum gününü kutlamak için aradığında, Barış’ı yakalamaya çok yaklaştıklarının müjdesini verdiğinde, içinden inşallah yakalayamazsınız dediğinden neredeyse eminim. Bir yanı halâ kıyamıyor, halâ vazgeçemiyor ondan. Hâl böyleyken ne olacak da Büge ve Fırat evlenecek merak ediyorum.3 ay sonrasına kaç bolüm sonra geleceğiz acaba? Barış’ı o deniz kenarına kim kaçıracak. Tek başına mı gidecek yanında Sasha ve Rafi olacak mı? Yoksa ekip toptan yakalanacak mı? Bir an önce günümüze gelsek de düğün sonrasında Barış’ın, Fırat ve Büge’yle savaşı nasıl olacak izlesek istiyorum. Düğünün işe yarayıp Barış’ı ortaya çıkarmasını istiyorum. Fırat’ın her şeyi tamamen unutmadan Barış’ı yakalamasını istiyorum.
Fırat ve Barış’ın ikinci sahnesi Barış’ın aksine bu kez Fırat’ın kabusu olarak çıktı karşımıza. Her zamanki gibi ikiliyi karşılıklı izlemek büyük zevk verdi. Fırat için hastalığını saklamak üzerinde ne kadar büyük bir yük ki, kabusunda bunun yanılsaması olarak Barış’ı hastalığını öğrenmiş olarak görüyor. Onu yakalamadan hiçbir şeyi unutmayacağını söylüyor. Bu da onun Nazlı’dan sonraki hayatta kalma motivasyonunu anlatıyor bize. Onunla hastalığı hakkında konuşuyor. Onun kendine acımayacağını biliyor çünkü. Barış’ı öldürdüğü anda ise kan ter içinde uyanıyor. Kabus gördüğünü algıladığında, kendini düşmanına benzememek konusunda telkin eden bir cümle yazıyor defterine. Ne kadar isterse istesin, Barış onu kendini öldürmesi için ne kadar zorlarsa zorlasın bunu asla yapmaması gerektiğini not ediyor. Fırat babasının bir katil olduğunu biliyor mu acaba? Suç işlememe konusunda kendini bu kadar zorlaması, hep adaleti savunması, hep doğru bir insan olmaya uğraşması babasına benzemekten korktuğu için mi? Nazlı’ya bu kadar bağlı olması, onu geride bırakmaktan unutmaktan korkması, unuttuğunda bile onun yanında olabilmek, babalık yapabilmek için onunla ilgili her şeyi not etmesinin altında da babası yatıyor demek ki. Babasının ona yaptığını kızına yapmamak tek çabası.
Mami’nin vurulması tüm ekibi ama en çok Defne’yi korkuturken, ameliyatın başarılı geçmesi ve hayati tehlikesinin olmaması hepsini rahatlattı. Defne kocasına karşı yumuşadı sanki gibi hissettim ama hastaneden zamansız çıkıp yarası iyileşmeden yeniden ekibin yanına gelmesi kadını yine kızdırabilir.
Bu bölüm Fukara’nın intikamına şahit olduk. Ekibi tehlikeye atmak pahasına kardeşim dediği adamdan şarkısını çalmanın hesabını sordu ve röportajda şarkının gerçek sahibini itiraf ettirdi. Evim dediği Barış’ın yanına dönerken Fırat’ı peşine taktığının farkına varmadı. Yeraltına döndüklerinde Barış ona ikinci bir şans verirken, Sasha kendi için suç işleyen Fukara’dan etkilenmiş görünüyordu. Söylediklerinde ciddi miydi yoksa çocuğu kullanmak mı derdi emin olamadım.
Fukara ve Barış’ı ellerinden kaçırmaları Mami’yi kızdırdı ve Fırat’la bu konuda tartışılar. Mami kendini vuran adamdan hesap sormak istiyor, Fırat hepsini bir kerede ele geçirip, bir kerede işi bitirmek. Daha önceki gibi Fukara’yı da yakalayıp ölümüne şahit olmak istemiyor. İkisi de kendince haklı.
Hacı ve Ayşe iyi bir ikili oldu. Hacı ilk görüşte ondan hoşlandı zaten de kız da güzel güzel bakmaya başladı Hacı’ya sanki. Hacı ondan Zeyat’la ilgili araştırma yapmasını isterken korktuğunun başına geleceğini düşünmüyordu elbet. Ayşe’nin kebapçıya gelip kardeşi hakkında öğrendiklerini söylediği sahnede çok şirinlerdi. Ayşe’nin nasıl söyleyeceğini bilememesi, Hacı’nın ona yiyecek içecek bir şeyler ikram etme konusundaki ısrarı, sonunda acili şalgamda anlaşmaları. Hacı Dadaloğlu’nun haklı çıkmasına mı yansın, kardeşinin uyuşturucu içinde olmasına mı? Sonuç olarak kardeşini Fırat’a teslim etmeye karar verdi.
Fırat ve Hacı dostluğunu seviyorum. İyi ki Hakan Karsak bu sezon da devam ediyor diziye. Her daim Fırat’ın yüzünü güldürmeye çalışması, kardeşini ona teslim edecek olmanın üzüntüsüne rağmen Fırat’a moral vermesi, ekip için yemek hazırlama teklifiyle iyi ki varsın Hacı.
Kebapçıdaki ekip yemeği kanlı bitti. Tam kardeşini Fırat’a teslim edip onunla vedalaşırken kalbine sıkılan kurşunla öldü Zeyat. Bir ağabey, bir dayı kaybeden Hacı bu kez de kardeş acısı yaşadı. Bölüm burada sona erdi.
Dadaloğlu’nun Hacı’ya Zeyat’la konuşmasını söylemesi boşuna değilmiş. Amacı onu bir şekilde İstanbul’a getirtip öldürtmekmiş demek ki. Zeyat’ın ölmesiyle zehir ticareti yapan biri ortadan kalkmış oldu.
Bakalım Hacı bundan sonra ne yapacak? Bu acıyla baş etme yolunu nasıl bulacak? İntikam mı alacak yoksa adaletten yana durmaya mı devam edecek?
Yeni bölümdeki Hacı Fırat sahnelerini merakla bekliyorum. Mami de içeriden bir sızıntı olduğundan şüphelenmeye başlıyor gibi.
Barış Dadaloğlu konuşması ilginç olacak gibi. Dadaloğlu çocuğu olduğunu ve en kısa zamanda onunla tanıştıracağını söylüyor Barış’a. Acaba onu yakınında tutma amacı Fırat’ı korumak mı? Onu oğluna kendi elleriyle mi teslim etmeyi planlıyor?
Rafi konuşursa başına gelecekleri biliyor dedi Dadaloğlu için. Böyle bir adam Rafi’den neden korkar neden çekinir. Rafi onunla ilgili ne biliyor olabilir?
Fragmanda iki sahne- Büge’nin elindeki bıçak ve son sahnede Can’ın yatağının altına gizlenmiş Barış – bir araya geldiğinde, Barış bir şekilde kurşun yarası alıp Büge’nin yanına gelecek diye düşündürdü beni. Büge de bıçakla kurşunu çıkaracak sanki. Büge’nin korkuyla bakmasını ise kapının çalmasına ve Fırat’ın eve gelmesine yorumladım.
Fırat’ın Büge’ye “ Ya Barış’ın kanlı yolundan yürüyeceksin ya da bu kan bitene kadar benimle kalacaksın “ deme sebebi onun köstebek olmasına inanmasından mı acaba? Başta inanmasa da Büge’nin kendisinden bir şeyler sakladığından zaten şüphelenen Fırat’ın bulduğu ilk açıkta Büge’den şüphelenebilir.
Fragman ışığında çok iyi bir bölüm bizi bekliyor gibi duruyor. Umarım yanılmam ve güzel bir bölüm yükselişe geçen reyting getirir dizimize bu hafta.
Yeni bölüm yorumlarında buluşmak dileğiyle. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.