Kategori: İzledimMahkum

MAHKUM – Sen Bana Mecbursun, Ben de Sana

Mahkum 15. bölüm reytinglerinde tüm kategorilerde reytingini yükseltti, sıralamada ise ikinci oldu. Total’de 7,52 reyting, AB’de 7,76 reyting ve ABC1’de 7,61 reyting ile 2.lik maç olan gün için oldukça iyi değil mi? Bölüm yazısı konuk yazar Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

 

Mahkum kısa ama tempolu bir 15.bölümle karşımızdaydı. Bir yandan Sinyor- Barış – Fırat cephesi, onların kaybolma ve bulunma aşaması, Fırat ve Barış’ın zorunlu hareket etmesi, öte yandan ekibin Nazlı’yı alma planı, diğer taraftan Cemre’nin babasının dosyasının ayrıntıları ve Beybaba ile bağı işlenen konulardı.

Bölüm Fırat ve Barış’ın Sinyor tarafından kaçırılmasının 15 dakika sonrasında, boş ambar görüntüsü eşliğinde bayıltıldığı yerde uyanan Sasha ile açtık. Uyanır uyanmaz da daha yerinden kalkamadan Büge’nin söz bombardımanına maruz kaldı. Bir yandan ona laf anlatmaya çalışırken, diğer yandan Barış’tan iz araması, bayıltıldığı ve Barış’ı koruyamadığı için kendine kızması, Barış’ın gözlüğünü bulduğundaki endişesiyle Barış’a gerçekten değer verdiğini hissettim.

 

 

Onun aksine Büge’nin gerek telefonda gerek evde Sasha’yla olan sahnelerde Barış için endişeli hali, yüksek tondan konuşması, bağırması fazla abartılı geldi, bana çok geçmedi maalesef. Tabi ki onun için korkabilir, sonuçta eskiden aşık olduğu ve hala zaafı olan adam o. Üstelik çocuğunun babası. Bu doğal bir tepki olurdu dozunu ayarlayabilseydi. Ama kendini parçalarcasına tavrı yapaydı. Büge’nin başına taş mı düştü de iki günde Barış olmadan yaşamayacak, nefes alamayacak kadar ona aşık – hatta kocam diyecek kadar- hale geldi. Daha dün Barış’a üzerine yürüdüğü için hesap soruyordu, öncesinde kendini güvenceye almak için ses kaydının olduğu kalemi çalmadı mı bu kadın? Tamam, geçen hafta Fırat’ı ona getireceğini söylerken, “Siz olmadan yaşamamın anlamı yok” falan dedi de çok da samimi bulmamıştım o sözlerini. Barış’ın güvenini kazanmak için mecburen bu yolu seçti gibi hissetmiştim. Sanırım bu hafta bu sözlerinin gerçek olduğunu ispatlamak için bu yol seçilmiş.

 

 

Normal şartlarda Büge, Barış’ın sevinerek “Savcı artık yok” demesine tepki olarak yarım ağızla, sırf söylenmiş olmak için söylenmiş bir “Aaa ama böyle bir şeyden zevk alman hoşuma gitmiyor.” cümlesi kurmazdı. Sadece Nazlı’nın kimsesiz kalma düşüncesiyle bile Barış’a demediğini bırakmaz, bu sözü onun burnundan getirirdi. Zaman zaman Büge karakterinin tutarsız yazıldığını düşünmeme sebep oluyor böyle sahneler.

 

 

Sinyorun mekanında Rafi’nin baygın haldeki Fırat ve Barış’ın üzerine beyaz çarşaf örttüğü sahneye bölümün ilerleyen saatlerinde geri döneceğimizi düşünmüştüm. Başroller ölmez bilsem de bir anlığına “Ne oluyoruz?” demedim değil yani. Sanırım Sinyorun ölüm fantezisinden ibaret bir hareketti bu. Aslında Fırat ve Barış’ın zincirli halde uyanmasına ek olarak bir de üzerlerinde kefen gibi beyaz örtüler olsaydı, “Makber” eşliğinde, “Öldüm mü, yaşıyor muyum, neredeyim?” gelgitleriyle yaşayacakları paniği izlemek daha da keyifli olurdu. Yine de aynı anda uyanmaları, sırt sırta kalkmaları, birbirlerini görmeye çalışmaları, nerede olduklarına anlam verememeleri, yakalanmalarının suçlusu olarak birbirlerini görmeleri, Sinyorun bilgisi dahilinde orada olduklarını öğrendikten sonra birbirilerini tehditlerini gülerek izledim.

 

Fırat: Savaş… Sinyor biliyor mu bunları?

Barış: Bilmiyor tabi ki. Bilmeyecek de.

Fırat: Öyle mi?

Barış: Savcı…

Fırat: Ne

Barış: Kızın elimdeyken kimseye bir şey söylemeyeceksin değil mi?

Fırat: Söyleyeceğim. Vallahi söyleyeceğim. Telefonun yanında yok, Sasha yok. Sen şu an bir hiçsin. Buradan her şeyini kaybedip çıkacaksın ya da çıkamayacaksın. Kaderin iki dudağımın arasında. Anladın mı?

Barış: Hele bir dene, hele bir dene. Bak göre neler yapıyorum sana o zaman.

Fırat: Göreceksin. Göreceksin. Barış… Barış…

Barış: Sus lan.

Fırat: Anladın mı Barış? Herkese söyleyeceğim. Baaarışşş…

Barış: Kapa çeneni bak kulağını ısırırım.

 

Üç yaşındaki çocuklar gibi kavga eden birer adet Fırat ve Barış bırakıyorum buraya.

Sinyor odaklı bölümün en güzel yanı bol bol Fırat Barış izlemek olsa da inşallah karakterin konukluğu daha uzun sürmez. Sonraki bölümü de aynı odaklı izleyeceksek eğer bu Sinyorun veda bölümü olmalı.

 

 

Bir yandan Sasha ve Büge Barış için endişelenirken, Cemre’nin eve gelişiyle Barış’ın buluştuğu kişinin Fırat olduğunu öğrendiler. Sonrasında ikisinin birden kayboluşunu Sinyora bağlamaları çok da zor olmadı. Büge ve Sasha Sinyorun evine giderken ekip de onları takipteydi. Onlar Barış’ı bulduğunda bizimkiler de Fırat’ı bulmuş olacaklardı.

İlk bırakılan Barış oldu. Sinyorun amacı Fırat’ı ele geçirmekti ne de olsa. Onu alınca Barış’la işi bitti. Zahit oğluyla oradan çıkarken Fırat da Sinyorun yanına götürülüyordu.

 

 

Barış’ı sağ salim dışarıda gördüklerinde Büge’nin de Sasha’nın da mutluluğu içtendi. Barış ilk önce Büge’ye sarılınca Sasha’nın mahzun hali gözümden kaçmadı. Barış’ın hayatındaki ilk kadının Büge olduğunu bilse de yine de bu gerçekle yüzleşme anıydı bu bir nevi. O Barış’ı hayatının temeline koymuş olsa da Barış’ın hayatının temelinde Büge var. Belki de içten içe kıskanıyor ona sevgisini. Belki de içinde Barış’a karşı beslediği hisler bağlılıktan minnetten fazlası. Barış ayrılırken Büge’yi öpüp kendisini öpmeyince de bocalaması bundan belki. Büge ise Sasha’yı kıskanmıyor artık. Bu da sahnede dikkat çekici diğer ayrıntıydı. İkisi sarıldığında gülümseyerek baktı. Bunun iki nedeni var. Birincisi Barış’ın kendine olan aşkından emin artık, ikincisi Sasha için Barış’ın, Barış için Sasha’nın ne kadar önemli olduğunu biliyor. Barış’ın ayrı oldukları zamanda da bir hayatı olduğunu ve bu hayatın büyük bir parçasını Sasha’nın oluşturduğunu kabullenmiş.

Rafi Fırat’a gerekli uyarılarını yaptıktan sonra sıra Sinyor –Fırat tanışmasına gelmişti.

 

 

Sinyor: Hoş geldin meşhur savcı Fırat Bulut.

Fırat: Bu aralar o kadar çok kafama silah dayıyorlar ki gerçekten gram keyif almıyorum.

Sinyor: Şahane bir cevap. Ezber bozan adamları severim.

Fırat: Ben de bir harekete başladığında devamını getiren adamları severim.

 

Fırat bu sahnede de söylediği adaletin peşinde bir adam. Tam da bu yüzden Barış’ı Sinyora satmadı. İstediği Barış’ın ölmesi değil, yaptıklarının hesabını adalet önünde verip en ağır cezaya çarptırılması. Kalan ömrünü cezaevinde geçirmesi. Barış günahlarının bedelini ödemeden ölmeyi hak etmiyor çünkü. Aynı sebepten bölüm sonunda bir salon dolusu kartel üyesinin hayatını kurtarmak için de canını dişine takmadı mı? Normal şartlarda hepsini tek tek yakalayıp adalet önüne çıkarırdı oysa şimdi ölmesinler diye uğraşıyordu. Ortamdakilerin ne kadarı masum tartışılır tabi. Belki eşler için masum denebilir. Büge gibi onlar da eşlerinin yaptığı işin farkında değillerdir belki. Kaçakçı olsalar bile Sadullah’ın ihanetinin bedelini hepsine ödetmek haksızlık Fırat’ın gözünde. İşini yapan ama hain olmayanlar için de masum ifadesi kullanılabilir belki. Burada bence Fırat’ı asıl harekete geçiren onların ölümünde payı olacağı düşüncesi oldu. Dinamitleri yalıya taşıyarak bu katliama ortak olacaklardı bir nevi.

Fırat ve Barış, Sinyorun dayattığı görevi ve zorunlu iş birliğini kabul etmek zorunda kalırken, bir yandan kendi çıkarlarını düşündüler. Fırat onu yanında tutarak kızını almayı amaçlarken, Barış ise Fırat’ın kendisini görerek sürekli Nazlı’yı hatırlamasını, böylece acı çekmesini sağlama derdindeydi.

 

 

Barış- Fırat- Sasha-Paşa dörtlüsü Sadullah’ın mekanından tarihi eserleri çıkarma planı için bir araya gelmişti. Yalnız bu sahnede Fırat’ı tebrik etmek lazım. İlk kez gerçekten kılık değiştirmiş ve tanınmaz olmuştu. Diğer değişimlerde de aynı özeni bekliyorum.

 

 

Bu esnada Kamber ve Hacı Uzakdoğu lokantasından Yesari Towers’a verilecek siparişi takip etmek için pusudaydılar. Beklenen sipariş geldiğinde Kurye Hacı yemeği Büge’nin evine getirmişti. Nazlı artık bir adım ötelerindeydi.

 

 

Hacı: Kusura bakma baci… Ben Mr.Haci …

 

Fırat’ın Nazlı’yı alma planı çok güzel düşünülmüştü ancak önlerinde tek bir engel vardı: Senaristimizin acımasız kaleminin baba – kız kavuşmasına izin vermeye niyeti yoktu. Hacı’nın pis boğaz gibi yemekleri acı sosları mideye indirip operasyon ortasında bayılmasına mı yanayım, çocukların evde olmamasına mı? Bu adamın zaten suçsuzluğunu ispatlama şansı şimdilik kalmadı yani kızını alsa bile Barış için tehlike arz etmiyor, bu ayrılık bitse, Fırat kaçak hayatına Nazlı’yla devam etse ne olur sanki. Hayatta kızından başka bir şeyi kalmamış bir adama bu kadar eziyet fazla.

 

 

Daha kaç kere umudu sönecek, hevesi kırılacak? Barış sırf Fırat kızına hasret kalsın ve acı çeksin diye vermiyor onu ama yeter yani. Şimdi bir de Nazlı’yı İstanbul’dan gönderme meselesi çıktı. Bu Fırat’ın kulağına gittiği anda, bıçağın kemiğe dayandığı nokta olacak ki, o an itibariyle Nazlı’yı almak için tüm sınırını zorlayacaktır ve bu kez başaracaktır Fırat.

Nazlı ilk kez okuldan ve arkadaşlarını özlediğinden bahsetti bu hafta. Beş yaşında bir çocuk olarak çok ağır şeyler yaşadı.  Yedi ay gibi bir zamanda Sasha’nın evinde bir odada kapalı kaldı, Ali’yle pansiyonda ve sokakta kaldı, Tahir’in evinde kaldı, Yesari yurdunda kaldı derken, aylar sonra ilk kez normal bir ev hayatı gördüğü düşünülürse Yesarilerin yanında yaşamaya alışmaya başlaması çok doğal.

 

 

Zeynep’in boşluğunu Büge ile dolduruyor belli ki. 10.bölümden sonra annesini hiç sormaması, içten içe onun bir daha gelmeyeceğini, öldüğünü kabul etmesinden dolayı olabilir mi? Bu gerçeği bildiği halde inkar edip önceki bölümlerde ısrarla babasına, Ali ve Tahir’e “Annem gelecek değil mi?” diye sorarken artık hiç bahsetmemesini buna yordum.

Fırat’ın içine düştüğü durumdan kurtulmak için bir şekilde kızını almayı şart koşacağını tahmin etmiştim. Merak ettiğim Barış hakkında konuşmamak için ondan mı Nazlı’yı isteyecek, yoksa bildiklerini anlatmasına şart olarak Sinyordan mı kızını talep edecekti? Fırat Barış’ı seçti. Yalnız Barış, Fırat’ın öldüğünden o kadar emin geldi ki Sinyorun evine, onun sesini duyup bir de karşısında görünce nasıl da korktu.

 

Barış: Sen ölmedin mi lan? Sabah sıkmadı mı bu senin kafana?

Fırat: Bilmem öldüm mü acaba?

 

Aslında Hacı, Kamber, Paşa ve Bekir Sinyorun bahçesinde yakalanmasaydı, ona ihanet edenlerin isimleri vermek karşılığında Nazlı’yı isteyebilirdi. Günün sonunda Fırat talep etmeden Sinyor ona kızını vermeyi vaat etti. Ha adam sözünü tutar da Fırat’a Nazlı’yı verir mi hiç sanmıyorum. Fırat’ın zayıf noktasını kullanarak onu işleyeceği cinayetlere ortak etmek istedi sadece bence. Yine de yanılmış olmak isterim.

 

 

 

Fırat- Barış ikilisinin Barış ayağı bu hafta biraz karikatürize mi edildi ben mi öyle hissettim. Tamam Barış genelde alaycı konuşur, her lafı dalgaya alır ama hep dozunda olurdu. Bu hafta dozu biraz aşmış gibi geldi bana. Fırat’a ne kadar şirinlik etmeye çalışsan da Barış sen Zeynep’in katili, Nazlı’yı anne ve babasından, Fırat’ı kızından ve eşinden ayıran adamsın. Sen arada unutmuş gibi davransan da neyse ki Fırat unutmuyor ve her defasında düşman olduğunuzu yüzüne vuruyor. Bir tarafın gerçekleri hatırlaması gerek tabi ki. Bu ilişkinin ciddi tarafı Fırat hala ki öyle de olmalı arada Barış’ın damarına basmak, onu kışkırtmak için onun gibi o da aralarındaki ilişkiyi, konuşmaları dalgaya vursa da.

 

 

Akşam için düzenlenecek partinin organizasyonunu üstlenen Barış’ın amacı içeride katliam yapıp, suçu da Fırat ve ekibe atmaktı. Sandık ve kutularda parmak izleri olduğu için planın tıkır tıkır yürüyeceğini düşünüyordu. Tabi ki Sinyorun planından habersizdi. Büge’yle ettiği dansın ardından Sasha ile birlikte harekete geçecekleri sırada Sinyorun canlı bomba sürpriziyle karşılaştı.

Bölüm boyunca Barış – Fırat sahnelerinde güldük eğlendik, onlara doyduk ama son sahneye itirazım olacak. Ortada ciddi bir olay varken – canlı bombadan bahsediyoruz yani- bu ortamı bile komediye çevirmeye gerek yoktu diye düşünüyorum. Sahnenin komedi dozu değil gerilim dozu yüksek olmalıydı. Fırat koskoca cumhuriyet savcısı, üstelik de masa başından işlerini yürüten değil, sahada olmayı sevenlerden, kim bilir kaç tane operasyona katılmıştır, kaç tutuklama görmüştür. Hatta bomba imha vakasına bile denk gelmiş olma ihtimali var. Bu sahnede hangi kabloyu keseceğini bulmaya çalışırken, eski operasyonlardan bomba imha vakası flashbacki gelse, onu hatırlarken ne yapması gerektiğine karar verse daha iyi olmaz mıydı? Savcıya “ O kadar film izledin Fırat, hangisini keseceksin hatırla” repliği yazılmasını yakıştıramadım doğrusu.

Fırat canlı bombayı sakinleştirmeye çalışırken Barış’ın sanki adam ölürse bomba patlamayacakmış gibi ben bunu vururum diye tutturması, Fırat’ı kaçmaya ikna etmeye çalışması ama sonunda onu bırakamayıp isteklerini yapması komikti. Barış içten içe sempati duyuyor Fırat’a sanki.

“Bizim hikayemiz böyle bitemez” derken ki alt metin “Seni Sinyora bırakmam. Seni biri öldürecekse o ben olmalıyım”dı. Bombanın patlamasına son 10-15 saniye kala Sinyor ve adamlarına döndüğümüz için o arada Fırat bombayı durdurabildi mi durduramadı mı, durduramayacağını anladıysa adamın üstünden söküp camdan dışarı denize mi attı? Yoksa sondaki patlama sesi evin içinden mi geldi haftaya öğreneceğiz. Fırat ve Barış’ın peş peşe koşarak kaçması bombanın patlayacağına işaret gibi ama önemli olan içeride mi dışarıda mı patlayacak? Bir de merak ettiğim insanları salona kilitledi Rafi peki ekip oraya nasıl girdi çıktı artı Fıratların içeri girdiği kapı sonradan mı kilitlendi? Evdekiler panik halindeyken patlama sesiyle bölüm sona erdi.

 

 

Bölümle ilgili diğer cephemiz Cemre – Beybaba idi. Aylardır merak ettiğimiz sorunun cevabı geldi. Beybaba Cemre’nin babası değilmiş. Bu durumda ilk tahminim olan Zahit Cemre’nin babası tezime geri döneyim. Beybabanın ölümüne sebep olduğu bebeğin annesiyle Cemre’nin annesinin aynı kadın olduğunu öğrendik. Cemre 30’lu yaşlarında olduğuna, bebek ise 25 yıl önce öldüğüne göre mantıken Cemre’nin annesinin hamile olduğu zamanı hatırlaması gerekir. En az 5 yaşında olmalı annesi hamileyken. Ki bana kalırsa ya ortada ölmüş bir bebek yok olay baştan sona kurgu ya da Zahit tarafından öldürülmüş bir bebek var, Zahit kendini kurtarmak için Erol’dan suçu üstüne atabileceği birini istiyor, o da Beybabayı seçiyor. Cemre’nin annesiyle geçmişteki ilişkisinden dolayı Zahit’le onu Cemre’nin hayatıyla tehdit ederek bebeğin annesi rolünü oynattı kadına belki de. Yalnız biz neden Cemre’nin babasının suçu neymiş öğrenemedik? Beybabanın suçunu 13 bölümde öğrendik, bunu kaç haftada öğreneceğiz acaba? Teyzesinin açık açık Cemre’yle konuşması ve sakladığı zarf her neyse ona vermesi gerekiyor bence.  Cemre için hayatta inandığı, güvendiği tek kişiyi kaybetmek zaten zor, hatasından dönmesi ikisi adına iyi olur.

 

 

Cemre’nin bir yandan Fırat’a umut verirken, bir yandan ondan güç almayı dilemesi doğal seyreden bir olaydı. İkilinin birbirinin yanında ve birbirlerine destek olmasını seviyorum. Cemre’nin babasıyla Fırat arasındaki benzerlikleri saydığı anı ve davasını almasını anlamlı kılan sebebin bu benzerlik olduğunun farkına vardığı an güzeldi. Cemre nasıl Fırat’ı bırakmadıysa Fırat da onu bırakmayacak elbet bu davada. Artık düşmanları da ortak ne de olsa.

Bu arada Yadigar 4 bölümdür dizide. Konuşamadığını daha bu bölüm fark eden bir tek ben miyim acaba? Öyleyse kendimi kınıyorum. Beybabanın Yadigar’a söylediklerini duyan Kamber bunları Hacı ve Paşa’ya anlattı. Bu saatten sonra Beybabanın suçunu bilmeyen kalmadı. Yalnız keşke en başından duysaydın be Kamber “Üzerime ya büyük bir oyun oynandı ya da Cemre’nin bir kardeşi vardı onu ben öldürdüm” dediğini duysan suçu kesinmiş gibi yansıtıp herkesin Beybabaya karşı hayal kırıklığı yaşamasına sebep olmazdın.

Benim açımdan bölümde eksik olan bir sahne Beybabanın Cemre’nin annesiyle ilgili öğrendiklerini Fırat’a anlattığı andı. Bölümde yer alması gerekiyordu kesinlikle bence. Fırat’ın ilk duyduğundaki tepkisini merak ediyordum. Beybaba Fırat’a “Cemre hiçbir kardeşi olduğundan ve öldüğünden bahsetti mi sana” diye sordu mu mesela. Bu konuyla ilgili Cemre’ye nasıl yaklaşacaklarını konuştular mı? Sadullah araştırmasından akşama kadar olan süreç ışık hızıyla geçeceğine keşke birkaç dakika bu sahneye ayrılsaydı.

Cemre’ye bu hafta veda etmememize kendi adıma sevindim. Hikayesi bitmedi çünkü. Şimdi Beybabanın dosyasıyla da ilgilenecek. Finale kadar kalmayı hak ediyor karakter de oyuncu da. İnşallah ayrılık kararından vazgeçilmiştir ya da haber kaynağı yanlış durum almıştır. 16.bölümde karakterin akıbetini öğreniriz herhalde.

Yeni bölümde görüşmek dileğiyle… Keyifli okumalar.

 

Göz atmanızı öneririz: Mahkum Bölüm Yorumları

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Sanki Yeniden Doğar Gibi

Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen  Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Taze Başlangıçlar

Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

3 gün Önce

DEHA – Hayal Kırıklıkları

Deha 10.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Başka Bir Yalnızlık

Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı?  Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…

1 hafta Önce

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 hafta Önce