İzledim

MARAŞLI – Bir Başka Dünyanın İnsanısın

Maraşlı  9. bölümde bir önceki haftaya göre reytinglerde geriledi.  Totalde 6,49 reytingle 5., AB’de 5,62 reytingle 6. ve ABC’de 5,45 reytingle 8. oldu. her üç kategoride de 5. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^

 

Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun

Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun

Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım

Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun

 

Maraşlı’da üç haftadır bölümlerin temposu biraz azaldı. Evet, yine derli toplu bir bölümdü, MahCel sahnelerini gözlerimden kalpler çıkarak seyrettim ama aksiyon sahnelerinin az olmasının etkisiyle tempo düşüktü.

Mahur gider gitmez Hilal ve Kemal, Maraşlı’yı arabayla aldılar. İstihbaratın Mahur gittiği için Maraşlı’yı görevden çekmek istemesi ve sanki koskoca plan Mahur’a bağlı gibi davranmaları bana bayağı komik geldi. Bir yandan da Maraşlı, Türeller’e başka türlü yakın olamayacağı için de mantıklı görünüyor bu düşünceleri. İlhan Maraşlı’yı kendine koruma yapacak değil ya? ^^

 

Aşkın kokusunu içine çekmek

 

“Tarih 8 Mart 2021. Mahur Hanım başka memlekete gitti. Onunla birlikte dünyanın en güzel bakan gözleri de gitti. Onunla birlikte dünyanın en güzel kokusu da gitti. Her şey bitti. Geri dönmez artık. O kadar şey yaşamış insan geri döner mi hiç? Türeller’in evine giremem artık. Başarısız olduğum yetmiyormuş gibi aşık oldum. Aşık olmak benim gibi bir adamın yapacağı son hata. Lakin aşk hataların en güzeli. Mahur gitti. Mahur’la birlikte dünyanın en güzel ismi de gitti.”

 

Mahur’a aşkını itiraf eden Maraşlı’nıni onun gidişinin ardından aldığı ses kaydıyla aşkından şüphesi olanların da aklında soru işareti kalmamıştır sanırım. Ben zaten Maraşlı’nın asla görev uğruna aşk itirafında bulunduğunu düşünmemiştim. Mahur’un ardından döktüğü gözyaşları sahte olamazdı.

 

Mahur: “Gidemedim.”

Maraşlı: “Görüyorum bayan.”

 

Mahur’un bir anda eve gelişiyle Maraşlı şaşkınlıktan tam bir kedi olmadı mı? ^^ Mahur ile birbirlerine sarıldıklarında ne de güzel çekti dünyanın en güzel kokusunu içine. Mahur haklı olarak şüphelerini gidermek için Maraşlı’ya birçok şey sordu. Maraşlı bence sadece arkadaşlarıyla gittikleri restoran konusunda yalan söyledi. Tahmin ettiğimiz gibi o gece aslında istihbarat görevlileriyle randevusu varmış. Evet, istihbarata gerekirse Mahur’a yalan da söyleyeceğini dile getirmiş, ama Mahur’a yalan söylemekte ne kadar zorlandığı restoran yalanını söylerken belli oluyordu. Diğer sorularına belki eksik cevap vermiştir, o kadar.

MahCel sahnelerinin hepsi o kadar güzeldi ki… Sanki uzun bir süre onları böyle göremeyeceğiz için çiftimize doyalım diye yazılmıştı. Ama bir yandan da Maraşlı’nın en başta Mahur’a görev için yanaşmış olmasının, istihbaratla arasında aşk oyununa dair geçen konuşmaların onu içten içe rahatsız ettiği belliydi. Çünkü kalbindeki gerçeğin böyle bir oyunmuş gibi görülmesi ona çok dokundu. Yalnız madem ilişkileri bu kadar kısa sürecekti, bu süreçte Maraşlı’nın Mahur’a sürekli “sen” ve “Mahur” diye hitap ettiğini duysaydık. Sevgilisine “Bayan.” diye hitap eden ilk erkek olarak tarihe geçti.  Ağız alışkanlığı herhalde. ^^

 

 

Mahur: “Ferit canım hoş geldin.”

Ferit: “Hoş bulduk canım.”

Maraşlı: “Canım?”

 

Daha önce Mahur Maraşlı’yı sarışın mankenden kıskanmıştı, şimdi kıskanma sırası Maraşlı’daydı. Maraşlı’nın ömründe ilk defa bir kadını kıskandığına bahse girebilirim. Ama haklı, erkek model de kıskanılmayacak adam değildi. ^^ Mahur da kıskanılmaktan hoşlanınca Maraşlı’nın Ferit’i eski sevgilisi sanmasına ses etmedi başta. Ama sonra Maraşlı’ya “Ecem’in onu kandırdığını” söylediğinde Maraşlı’m nasıl da sevindi? Aşık rolü yapıyor olsaydı ne kıskanır ne de eski sevgilisi değil diye sevinçten dört köşe olmazdı.

 

“Vallaha mı?”

 

 

 

Mahur’un Maraşlı ile her baş başa kaldıklarında ona sokulup öpmeye çalışması beni birazcık rahatsız etti. Maraşlı’nın nasıl bir adam olduğu bildiği halde neden daha yeni olan ilişkide böyle davrandı adamcağıza? Acaba bilerek mi yaptı, ne kadar dayanabileceğini görmek mi istedi? Belki de babasıyla problem yaşayan pek çok kadın gibi sevdiği adamın üzerine gereğinden fazla düştü.

 

Evlenmeden olmaz bayan

 

Ama aferin Maraşlı’ya. Stüdyoda Mahur ile öpüştüklerinde daha ileriye gidip sevişme yaşanmasın diye kendine engel olmayı başardı. Çünkü henüz böyle bir şey için erkendi, her şey çok yeniydi. Mahur ile aşk için birlikte olduğunu, böyle bir şey için birlikte olmadığını kendine, Mahur’a, hatta Aziz’e göstermek, kanıtlamak istedi. Hem Maraşlı gibi bir adamın tarzı da değil öyle ilk günden sevdiği kadınla birlikte olmak. O sevdiğinin elini tutsun, ona sarılsın, dünyanın en güzel gözlerinde kaybolsun.

Zaten ilişkinin bu başlangıç dönemleri daha keyifli değil midir? Tutku devreye girmeden önceki o flört aşamasının tadı bir başkadır. Hele hele bunu belki de hiç yaşamamış Maraşlı için. Sabah Mahur ile mesajlaşmaya çalışırken, telefonda konuşurken, daha bir özenli hazırlanırken tıpkı liseli aşıklar gibiydi. Yalnız Mahur’un mesajına ne cevap yazacağına bir türlü karar verememesi, o acemiliği çok tatlıydı. Ve kesinlikle Maraşlı gibi bir adam öyle sevgilisiyle mesajlaşmaz, arayıp sesini duyar. Onun tarzı daha eski dönem aşıkları gibi. Yakında mektup da yazarsa hiç şaşırmam. MahCel fandom ikinci başkanı Şirin Hanım da çok haklı. O sabah daha bir yakışıklıydı. ^^

 

 

Maraşlı ilk defa rüyasında Mahur’u da gördü. Rüyanın başında ikisinin de konser alanı saldırısındaki gibi çimlere uzanmış hali, sonra gülümseyen yüzlerle birbirlerine doğru yürümeleri, Mahur’un paltosunun kırmızı renge dönüşmesi, silahların patlaması, bu defa hem erkek hem dişi geyik olması, Savaş’ın ters dönmüş şemsiyesinden damlayan yağmur damlalarını görmemiz gibi detaylar bende şu fikre neden oldu: Maraşlı’nın şu an yüzünü tek güldüren şey Mahur ile yaşadığı aşk. Ama o, Mahur’un da tıpkı Zeliş gibi vurulmasından ve onu kaybetmekten korkuyor, buna da Savaş’ın neden olacağını düşünüyor. Mahur’un kırmızı paltosu kanı, Savaş’ın şemsiyesinden akan yağmur damlaları da Maraşlı’nın gözyaşlarını temsil ediyor. Tahminimce çok yakında Mahur, Maraşlı’nın gözü önünde Savaş tarafından vurulacak.

 

 

Mahur’un bu zor zamanlarda annesinin mezarına gidip onunla dertleşmek istemesi, aşık olduğu adamı annesine getirmesi önemli bir detaydı. Mahur ilk defa gerçek aşkı tattı ve en sevdiğiyle paylaşmak istedi. Maraşlı’nın o sırada onu yalnız bırakarak uzaktan seyretmesi ise yine ne kadar saygılı olduğunu gösterdi, tıpkı Maraşlı ile Aziz gözü önünde konuşurken kafasını çevirmesi gibi.

 

 

Savaş, İlhan’ı uyuşturucuların bulunduğu yere götürüp ona uçaklarla uyuşturucu taşıyacaklarını söyledi. Pekala İlhan’dan habersiz de bu işi yapabilirdi. Bence, İlhan’ın bu durum karşısında ne yapabileceğini görmek istedi. İlhan tam tahmin ettiğim gibi bu durumu kabullenmedi. Firuzan, Savaş’ın huyuna gitmesini söylemişti, İlhan da bunu kabullenmişti. Ama bu konu huyuna gitmek için kabul edilebilecek bir şey değil. Çünkü yakalanma durumunda onun da başı yanacaktı. Şirketi büyütmek için risk almış ama o risk İlhan’ı hapse gönderebilecek boyuna varmamış hiçbir zaman. Tabii ki İlhan’ın bunu yapacağından yüzde yüz emin olan Savaş ile ortağı Acar ve oğlu duruma hazırlıklıydılar, polis baskınında malları çoktan oradan çıkarmışlardı.

Acar’ın oğlunun babasından habersiz İlhan’ın peşine düşmesi ile tesadüf eseri İlhan’ın Maraşlı’dan yardım almasını sağlado. Böylece Maraşlı’nın o evden biriyle daha yakın oldu. Bence Maraşlı’nın İlhan’ı kurtarması temelde buna hizmet etti. Acar da oğlu da bana Savaş kadar kötü adam imajı veremedi. Acar’ın oğlunun İlhan’ı silahla kovalarken ona “Pudra şekeri” diye seslenmesi sahnenin en akılda kalıcı yönüydü. Kılkuyruk Ozan’dan sonra şimdi de pudra şekeri İlhan’ımız oldu. ^^

 

 

Önüne gelenin Ozan’a şamar oğlanı gibi davranmasına, onu ezmesine, aşağılamasına bayılıyorum. Ozan, İlhan’ı kandırıp CEO oldun diye kendini bir şey sanıyorsun ama Savaş seni ciddiye almıyor. İlhan’ı öldürmek gibi saçma sapan fikirlerini sunmaya devam edersen yakında kovulacaksın sevgili piyon. Maraşlı’ya da kendine neler yapabileceğini unutup telefonda küfretmeye kalkınca da böyle baş aşağı asılıp “Celal Abi” diye yalvarırsın işte. Buz gibi suyla ıslak keke dönüştüğünü ne çabuk unuttun. ^^ Maraşlı, onu salmadan önce Osmanlı tokadı da yapıştırdı ya, içimin yağları eridi. Küfrettiği sahneden bu sahneye geçiş de çok iyiydi. Tekrar tekrar seyredip kahkahalarla gülmelik bir sahne çekmişler.

 

Ağlıyor gibi yapayım da affetsinler beni…

 

Aziz, tüm aileyi topladı ve onlara Ömer’in arabasına uyuşturucuyu koyanın kendisi olduğunu itiraf etti ve sebep olarak aşkını öne sürdü. Bence Maraşlı, Mahur’un babasını anlamasını ve eve geri dönmesini sadece görev icabı değil, samimi olarak istedi. Çünkü kendisi de aşık olunca Aziz’i bu konuda anlayabildi. Ne de olsa hataların en güzeli olan aşk, aşık adama her hatayı yaptırabilir. Aziz’e yaptırdı, Maraşlı’ya da yaptıracak. Maraşlı, Sedef’in kalbi kırık olduğu için görüntülerde öyle konuşmuş olabileceğini ve ona kızmadığı da söyledi. Bölüm sonu itibariyle Mahur’un da artık kalbi kırık. Bu yüzden bundan böyle Maraşlı’ya söyleyeceği sözler Maraşlı’nın kalbini delip geçse bile Maraşlı ona kızamayacak. Ama yine de aşk Aziz’in Ömer’e bunları yapmasını benim gözümde hafifletmiyor.

Bu bölüm Ecem’e ne kadar sinir olduğumu söylemeye kelimeler yetmez. Ecem’in konuşma düğmesini kapatmak istedim resmen. Maraşlı da Mahur da sanki bilmiyor mu ayrı dünyaların insanları olduklarını? Hayatında ilk defa aşık olmuş en yakın arkadaşın, heyecanının içine etmesen olmaz mıydı? Aman, zaten bu Ecem değil miydi Mahur’un annesinden kalan anahtarlığı kaybolduğunda sanki değersiz bir şeymiş gibi kızın çıldırmasına anlam veremeyen?

Ecem yetmedi, bir de Aziz Maraşlı’ya benzer şeyler söyledi. (Pof!) Maraşlı hasta yatağındaki Aziz’in sözlerini saygıyla karşıladı. Çünkü kendisi de bir kız babası. O yüzden de Aziz ile empati yapabildi. Zaten hep Mahur’u incitmekten, kırmaktan, mutsuz etmekten korkuyordu. Onunla ayrı dünyaların insanları olduklarının da hep farkındaydı. Ama bir yandan görevi vardı, bir yandan da kalbinin sesini susturamıyordu. Bir de üstelik Aziz, Mahur’u kendi elleriyle Amerika’ya götüreceğini söyleyince sadece onun korumalığını yapıp aşkı Mahur’un gözlerinde yaşamayı seçti. Yalnız Aziz’in bu durumda Mahur’u korumaya devam etmesini istemesi de bencilliğin kaçıncı seviyesi? Kızın bu aşkla mutsuz olmasın; ama bir nefes kadar yakın ve bir o kadar uzakken mutsuz olsun, öyle mi?

 

Severek ayrılalım…

 

Maraşlı’nın Mahur’a sanki kendisi böyle düşünüyormuş gibi yaptığı ayrılık konuşması, Mahur’un aşkla mutsuz olmaya razı gelip ayrılığa direnişi sanki bir sezondur seyrettiğim bir çift ayrılıyormuşçasına etkiledi beni. Gürültüsüz patırtısız yine sakin sakin konuştular ve ayrıldılar… Birbirlerine son bakışlarındaki hüzün çok etkileyiciydi. Uzun zamandır beni en çok etkileyen ayrılık sahnelerinden biri oldu bu. Üstelik hem ayrılıp hem de bir arada olmaya devam edecek olmaları çok zor… Bakalım bu ayrılığa ne kadar dayanabilecekler? Kalplerinin sesini duymamayı nasıl başarabilecekler?

 

Mahur: “Ne oluyor sana? Yine uzaklarda gibisin.”

Maraşlı: “Bayan bizden olmaz.”

Mahur: “Nasıl yani?”

Maraşlı: “Bayağı. Biz başka dünyaların insanlarıyız. Biz başkayız. Bak ben senin için kaba saba bir adamım ve bunu çok iyi biliyorum. Sen sanatçısın, aklın başka, çevren başka, dünyan başka.”

Mahur: “Ne olmuş yani?”

Maraşlı: “Olmayacak duaya Âmin demeyelim. Yol yakından dönelim. Mutsuz oluruz.”

Mahur: “Aşkın pazarlığı mı olur ya? Mutsuzluksa mutsuzluk. Hani aşık olmuştun sen bana?”

Maraşlı: “Aşık oldum elbet, orası gerçek.”

Mahur: “Şimdi ne değişti?”

Maraşlı: “Bak ben senin yine yanında olacağım, tamam mı? Ben seni yine korurum, gerekirse senin için canımı veririm yine.”

Mahur: “İstemem.”

Maraşlı: “Gölgen olurum senin. Ama sadece o kadar. Başka bir şey değil.”

Mahur: “Kıvırıyorsun yani?”

Maraşlı: “Kıvırmıyorum, hakikati söylüyorum.” 

Mahur: “Bu mu son sözün?”

Maraşlı: “Budur bayan. Son sözüm budur.”

 

 

Bölüm Savaş gece babasının başında mezarlıktayken Necati’nin yanına gelmesi ve Savaş’ın ona “Ağabey.” diye hitap etmesiyle son buldu.

 

Savaş: “Ağabey.”

Necati: “Neymiş bu kadar acele olan?”

Savaş: “Maraşlı. Sana bir mesaj gönderdi. Görüşmek istiyormuş.”

 

Necati’ye dair daha ilk bölümlerde yaptığım tüm tahminler tuttu. Necati, hem Savaş’ın aile içinde bağlantıda olduğu kişi hem de Sedef ile Ömer’in oğlu çıktı. Annesi ile babasını ayıran, babasının yıllarca hapis yatmasına sebep olan ve onun neden olduğu olayların sonucunda babasını öldürmek zorunda kalan bir adam olarak Aziz’den nefret etmekte ve ondan intikam almak istemekte çok haklı. Ben bu durumdan Sedef’i sorumlu tutamıyorum çünkü muhtemelen Necati’ye hamile olduğu için Aziz ile evlenmiş ve onu sevmek için kendini zorlamış. Aziz’in de gerçeği bilmediği besbelli. Acaba Necati bu gerçeği ne zaman ve nasıl öğrendi? Ölmeden önce Sedef mi itiraf etti? Savaş ile bir araya nasıl geldiler?

İstihbaratçı Mehmet İnce ve bu ölümü araştıran savcı cinayetinin arkasındaki kişi de eğer Necati ise, neden Mahur’u öldürtmek istesin? Halbuki Mahur’a sevgisinden bir an bile şüphe ettirmedi bu bölüm de dahil. Belki Maraşlı’nın Mahur’u kurtardığı o ilk an dışında amaç sadece Mahur’u korkutmaktı, öldürmek değil.

Maraşlı’yı neden Savaş’ın elinden kurtardığı da belli oldu: Mahur, Maraşlı’ya aşık olduğu için. Necati, eğer Maraşlı’dan şüphelendiyse işlerine bulaşmasın diye onun Mahur ile birlikte olup aklının karışmasından pekala memnun olur. Belki sadece sevgili kız kardeşi mutlu olsun istemiştir.

Acaba Necati, Savaş’ın uyuşturucu ticaretinde hangi noktada? Amacı şirketin adını lekelemekse, an yüzde 51’i Savaş’a ait. Amacı İlhan’ı küçük düşürmekse İlhan sadece Aziz’in oğlu değil ki, anne bir kardeşi. Aklımızdaki tüm soruların detaylarını öğrenmeliyiz.

Necati bence ceset ve mezar konusunu da bilerek açtı Sadık’ın yanında. Onun tedirginliğini arttırıp mezarı açmasını sağlamak istedi. Aziz’in kalp krizi geçirmesi Sadık’ın tedirginliğini arttırınca Sadık ve Nuran, Ömer’in mezarını açtılar. Tabii ki mezar boştu. Bence cesedi Necati ve Savaş oradan çıkarıp mezarlıktaki boş mezarına gömdüler.

Fragmanlara göre bizi ayrılık, hüzün, gözyaşı, Maraşlı ile Savaş arasında aksiyon ve büyük ihtimalle Mahur’un vurulması bekliyor. Tam istediğim şeyler. Yeni bölümü merakla bekliyorum.

Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?

 

Göz atmanızı öneririz: Maraşlı Bölüm Yorumları

 

YORUM

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap