Maraşlı dördüncü bölümü ile Total’de 7.30 reytingle 5. AB’de 6.34 reytingle 3. ve ABC’de 6.75 reytingle yine 5.oldu.Total’de ve AB’de bir önceki hafta gibi yine yükselme var. Bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^
Bu hafta da ekran başından kafam çorba oldu diyerek kalkanlar orda mı? Sanırım Maraşlı’nın en çok bu özelliğini seviyorum. Her bölüm yeni sırlar, yeni bulmacalar, yeni teoriler bizi bekliyor. Her bölüm daha fazla bağlanıyorum diziye. Ayrıca bölümlerin başında jenerik öncesi “Bu bölümde birazdan…” diye verilen mini özete de bayılıyorum, merak duygumu artırıyor.
Geçtiğimiz bölümü Savaş’ın dağ evine vardığı anda bırakmıştık. Maraşlı tetiği çektiğinde vurduğu kişinin Savaş veya sağ kolu olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım. Savaş, Mahur’u alıp oradan uzaklaşsa da tabii ki Maraşlı bir kez daha Mahur’u onun elinden kurtardı. Savaş, bunu istemeseydi bu biraz daha zor olurdu, bunu da kabul etmek lazım. Besbelli Savaş’ın başka bir planı var. Peki neden yeni bir plan devreye girdi? Mahur’un ölmesini isteyen kişiye ifadesini geri çekmesi yetecek mi gerçekten? Savaş, Mahur’a babasının nasıl zengin olduğundan, eski ortağı Ömer’in ölümünden bahsetti. Savaş bunca şeyi nerden biliyor? Aile içinden bu meseleden bilgisi olan kişiden mi edindi bu kadar bilgiyi, yoksa Savaş’ın Ömer ile bir yakınlığı mı vardı? Ömer, Aziz’in eski ortağıymış. Mahur’un bu konuyu araştırıp didiklemesi üzerine öğrendik ki Ömer’i Aziz ve şoför Sadık öldürüp gömmüşler. Maraşlı, Aziz için boşuna “Bu serveti nasıl yaptığı bile belli değil.” dememiş.
Bu bölüm en çok üzüldüğüm Necati oldu. Aziz’in, bir babanın patlayacak arabadan diğer oğlunu kurtarıp öbürünü içerde bırakması babalık falan değil. Bir Maraşlı’nın babalığına bak, bir Aziz’inkine. Biri kızı için dağları deler, diğeri oğlu için kılını kıpırdatmaz… Aziz, ölmesine seyirci kalacak kadar Necati’yi sevmiyorsa bunun ciddi bir nedeni olmalı. Ya Necati, onun öz oğlu değil ya da Aziz için çok önemli bir sırrı biliyor, bu yüzden de ölmesi işine gelecek. Bence Necati, Sedef ile Ömer’in oğlu. O da Aziz de bunu biliyor besbelli. Necati, bu yüzden kendini alkole vermiş olabilir. Belki buna ek olarak Aziz’in Ömer’i öldürdüğünü de biliyordur. Aziz ise Necati öz olmadığı için alkolik olmasını, vaktinin büyük çoğunluğunu evde kitap okuyarak geçirmesini umursamıyor muhtemelen. Necati, bu yüzden Savaş ile iş birliği yapmış ve açığa çıkmamak için Mahur’un ölmesine seyirci kalmış olabilir. Necati zaten yaraları olan biriydi; şimdi yaraları iyice büyüdü, kanamaya başladı. O her içine kapanıp ağladığında, onu bu hale getirenden tiksindim doğrusu. Ama kendini bu kadar hırpalamak, acılarını alkolle unutmaya çalışmak, kendini alkol denizlerinde boğmak yerine onun acılarıyla baş edebilen, güçlü bir adama dönüştüğünü görmek isterim. Tatlı hizmetçi Behiye ile aralarındaki şeyin dile gelmesini ve onunla mutlu olmasını istiyorum. Açıkçası Necati kötü karakter çıkarsa gerçekten üzülürüm. Evet, Serhat Kılıç’ın kötü karakteri çok güzel canlandıracağından hiç şüphem yok ama Necati’nin sadece yaralı bir kedi olarak kalmasını istiyorum.
Gelelim ikinci ihtimale. Necati değil de Mahur, Sedef ile Ömer’in çocuğu olabilir. Belki hem Necati hem de Mahur. Çünkü Ömer’in hapise girdiği bir süreç var. Bir de Sedef, Ömer’in onun için yaptığı anahtarlığı Mahur’a bırakmış ve Mahur’un ismini de Ömer’in hediyesi şiir kitabındaki bir şiirden seçmiş. Bu durumda Savaş’ın arkasındaki kişi de Aziz olabilir. Evladının ismini sevdiği adamla bir şiirden seçmek de bence çok şık bir hareket yalnız, bayıldım. Sedef’in okuduğu şiir:
Mahur Beste – Attila İlhan
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
Mahur: “Annemle babamın şiiriydi bu. Ne kadar da sevmişler birbirlerini.”
Maraşlı: “Mahur Hanım, emin misiniz?”
Mahur: ……
Maraşlı: “O anahtarlığı annenize Ömer vermiş.”
Mahur: “Yani?”
Maraşlı: “Annenle Ömer birbirlerine aşıklarmış besbelli.
Mahur: “Hayır… Olamaz öyle bir şey…”
Maraşlı: “Bu hiç hoşuna gitmeyecek lakin içimden bir ses daha çok şey öğreneceğiz diyor.”
Mahur’un Aziz ile yüzleşeceğini ve Ömer hakkındaki şüphelerini ona soracağını hiç tahmin etmiyordum. Bu cesaret mi, fevrilik mi? Bence her ikisi de. Ama Mahur’un Aziz’e söylediklerinin tamamı gerçek olduğu için Aziz kendine hakim olamayıp Mahur’a tokat attı. Şimdi bu hareketiyle Mahur’un söylediklerini onaylamış oldu. Bakalım Mahur’u nasıl ikna edecek bunu yapmadığına? Sadık da zaten bu konu açıldığında kendini ele vermeye çok müsait. Ya Mahur ya Maraşlı önünde sonunda onun ağzından gerçeği öğrenecektir.
Aziz: “Ben sana doğruyu söylüyorum. Annen bu hayatta sadece beni sevdi, ben de onu. Ömer bizim yakın bir arkadaşımızdı. Birlikte çok vakit geçirdik. Ömer ile annenin arasında derin bir dostluk…”
Mahur: “Sana tek bir soru soracağım baba. Tek bir soru.”
Aziz: “Sor.”
Mahur: “O adama bir şey mi yaptın?”
Aziz: “Nasıl bir şey?”
Mahur: “Öldürdün mü onu?”
Mahur’un Maraşlı’ya güvenip onu yeniden yakın koruması yaptıracağı belliydi. Bunun asıl nedeni dağ evine Savaş’ın gelmesi. Maraşlı’nın onu ikinci kez ölümden kurtardığını öğrenmesi sadece kararını pekiştiren bir etken oldu. Maraşlı da amacına ulaştı, şimdi hem Zeliş’e bunu yapanları bulacak hem de başına bir şey gelmesini istemediği Mahur’u koruyacak. Mahur’u korumak istediğinden eminim çünkü Mahur’un ona güvenip inandığını söylerken samimi bir keyif vardı yüzünde.
Maraşlı’nın evdekilerin yazılarını elde etme planı çok başarılı. Böylece yazıları elindeki plakanın yazılı olduğu kağıtla kıyaslayabilecek. Yoksa eminim Ozan’ın adresini hiç merak etmiyordur. ^^ Aziz Bey’den itirazsız çek kabul etmesi de bildiğimiz Maraşlı’ya hiç uymuyordu zaten.
Mahur, Maraşlı’dan Zeliş ile birlikte onlara taşınmasını istedi. E çok korkuyor, o yanında olmadığında hep tedirgin. Maraşlı bu teklifi kabul etmedi. Aslında önce ileride kabul edeceğini düşünmüştüm ama şimdi hem Zeliş’in huzuru hem de ses kaydı alma gibi nedenlerden dolayı kendi evinden vazgeçmeyeceğini düşünüyorum.
Maraşlı, sadece kızının yanında ya da o sorgu odasında değil, çok telaşlandığı zamanlarda da farkında olmadan şivesiz konuşuyor. Neyse ki ormanda şivesiz konuştuğunda o an aşırı gergin olan Mahur bunu fark etmedi.
Ayrıca ona bu görevi veren, sorgu odasındaki istihbaratçıların onu bu göreve hazırlama şekli de iğrenç. Adama kızının vurulduğu gün çekilmiş bir video gösterip ona böyle acı çektirmek nasıl bir insanlıktır? Bir tür psikolojik test bu belli, ama insafsızca…
Bu bölüm Mahur’u at binerken görünce içimden bir gün Maraşlı ile yan yana at binerken onları görme düşüncesi geçti. Çiftlerin yan yana at binme sahnelerini çok sevmişimdir hep.
Mahur, yaşadıklarını hiçbir arkadaşıyla, psikiyatrıyla paylaşamayınca onu dinleyen, kendince dert ortağı olan Maraşlı oldu bölüm boyunca. Annesinin hatırası anahtarlığı bulamadığında bunu önemsemeyen Ecem de nasıl yakın arkadaşı bilemiyorum yani…
Mahur, psikoloğuna gidemeyip hissettiklerini Maraşlı’ya anlattığında Maraşlı online eğitimle psikolog olmuş biri gibiydi. Mahur onca şey söyledi, Maraşlı’nın cevabı “Geçer.” oldu. ^^ Sonraki sahnelerde de belki Mahur’a beklediği şeyleri söylemedi, ama ona iyi geldiği kesin. Mahur da ona iyi geliyor olsa gerek Maraşlı’nın bu bölüm ilk defa espri yaptığını da duyduk.
Mahur: “Delireceğim galiba. En sonunda delireceğim.”
Maraşlı: “Ben buradayım, tamam mı? Gitmeye de niyetim yok. Ne senin delirmene ne de başına bir şey gelmesine izin vermem.”
Mahur: “Neden yapıyorsun peki bunu?”
Maraşlı: “Maaşım iyi.”
Yalnız gündüz sahildeki sahnede Mahur, Maraşlı’dan kendisine bir daha bayan dememesini istemişti, ama Maraşlı ona “Bayan.” demeye devam etti, o da kafasını kırmadı. Kıyamamıştır. ^^
Mahur ile Maraşlı bir kez daha karşılıklı kahve içtiler. İlkinde Mahur ile mecburiyetten kahve içen Maraşlı, şimdi kahveyi kendisi demledi. Mahur’un da bu defa yüzü gülüyordu. Çünkü aralarında bir bağ, bir yakınlık kuruldu, onlarınki sadece işveren – koruma ilişkisi değil artık. Acaba Maraşlı ona kendini ne zaman açacak? Sonuçta her ikisinin de yaralarının sebebi aynı kişi değil mi?
Mahur, gizlice Savaş ile buluşmak için Maraşlı’dan onu beğenen mankenle yemek yemesini istedi. Ama kendi kazdığı kuyuya düştü. Kadın, evine gidebileceklerinden bahsettiğinde nasıl da kıskandı. ^^ Maraşlı da az değil, hem Mahur’un bu buluşmayı bir amaçla ayarladığının hem de kıskandığının farkında, onu kızdırmaya çalışıyor. Bıyık altından gülerek ayrıldı stüdyodan. ^^ Oh be, şöyle gül biraz adam. Sadece Zeliş’in yanında değil, hep gül.
Mahur: “Beni 10’da buradan alırsın değil mi?”
Maraşlı: “Yani ben bu gece için kendimi izinli düşünmüştüm ama.”
Mahur: “Hayır canım beni burada yalnız bırakma. Ben korkarım tek başıma. Sen akşam 10’da gel beni al.”
Maraşlı: “Yani hanımefendinin başka planları var gibi, ayıp olmasın şimdi.”
Mahur: “Ya niye ayıp olsun? Gidin bir yemek yiyin, akşam 10’da da gel beni al tamam mı? 10 gibi bekliyorum.”
Maraşlı: “Bakarız.”
Mahur: “Bakarız?”
Mahur’un Maraşlı’yı atlatıp kendi başına iş yapmasına, gidip Savaş’la buluşmasına çok kızdım. Ama Savaş’ın kendisine dokunmayacağından emin olmasa bu riski göze almazdı. Ormanda da Mahur’u arabaya tekrar bindirip götürebilirdi ama yapmadı. Çünkü şu an onun önceliği Mahur’un ifadesini geri çekmesi. Ama tabii ki Maraşlı buluşma yerine geldi ve Mahur’u oradan aldı. Yalnız Savaş da Mahur’u beğenmeye başladı. Lütfen onun saplantılı aşkıyla bizi boğmayın. Zaten böyle bir durumda Maraşlı, sevdiği kadına yan bakan Savaş’a ne yapar bunu yazmama bile gerek yok. ^^ Mahur, Savaş ile konuşurken ifadesini geri çekeceğini söylemişti ama Maraşlı’ya tersini söyledi. Bence de kabul etmedi, sadece öğrenmek istediklerini anlatması için bir yalandı bu.
Bölüm içinde çalan şarkı / türkü seçimlerini çok beğeniyorum. Türkülerimiz o kadar güzel ki gerçekten de Maraşlı’nın yaptığı gibi saygı duyulmayı hak ediyorlar.
“Kapat kapıyı. Bu türkü çalarken arabadan inilmez, bitsin öyle.”
Aşık Mahzuni Şerif – İşte Gidiyorum Çeşm’i Siyahım
Cem Yıldız – Âhir Benem
Bu şarkının sözleri ise Yunus Emre’nin bir şiirindenmiş.
Dilşad’ın gizemli telefon konuşmaları ve İlhan ile kavga ederken Oğuz yerine Ozan demesinden dolayı Ozan ile bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Bu kavgaya tanık olan Necati’nin yaptığı çıkarım çok doğru. Dilşad, İlhan’dan ilgi göremediği için kocasını Ozan ile aldatıyor olmalı.
Maraşlı, Mahur’dan Savaş’ın sabah Kandilli İskelesi’nde biriyle buluşacağını öğrendi ve buluşma saatinde oraya gitti. Yalnız Maraşlı’nın arkadaşı Savaş’ın yaşadığı yeri nasıl buldu da onu oradan iskeleye gidene kadar takip etti onu anlayamadım. Savaş’ın buluştuğu kişi Ozan’dı. Meğer Ozan şirketi kurtaracak Katarlı yatırımcı derken Savaş’tan bahsediyormuş. Bence Mahur’un aradığı isim Ozan değil. Savaş bilerek buluşma yeri ve saatini Mahur’a duyurdu ki şüpheler yanlış kişinin üzerine yoğunlaşsın. Peki Ozan, Savaş’ı nerden ve ne zamandır tanıyor? Ozan’ın Mahur’u kurtarmaya giderken arabada birine mesaj attığını söylemiştim. O kişi ya Dilşad’dı ya da Savaş. Ozan’ın ısrarlı bir şekilde Maraşlı’nın Savaş ile iş birliği yaptığını iddia etmesi ve Aziz’in istememesine rağmen polise haber vermesi de kendi açıklarını kapatmak içinmiş tahmin ettiğim gibi.
Onları gören Maraşlı, Ozan’ın arabasına bindi ve ikisi yolda giderken kaza yaptılar. Maraşlı ve Ozan kazadan nasıl kurtulacaklar? Maraşlı bu gördüklerini kiminle paylaşacak?
Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?
Maraşlı Bölüm Yorumları burayı tıklayın.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.