MASUMLAR APARTMANI – Masum Değiliz Hiç Birimiz

Hazır mısınız? Masumlar Apartmanı ’nı övmeye geldim. Sezonun en beğendiğim dizisi…

(For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)

 

 

Bir bölüm izleyici Safiye’nin karakterini merak ettiği için erkan başına geçiyor: takıntıları, huysuzlukları, kendine ve ailesine çektirdiği eziyet… Bu grubu bölüm süresi içinde büyük yer tutan aşk konuları sıkıyor.  Bir bölüm izleyici ise fandom olmuş bile, İnci ile Han’ın enerjisi için kilitleniyor ekrana…

 

 

Ben iki konunun homojen dağılımından oldukça mutluyum. İki saat boyunca sadece obsesif kompülsif bir kişinin hikayesini izleyemem, kanal değiştirme tuşuna bası veririm. Hikayenin kitaptan farklı olarak bir garip aşk hikayesi de barındırması konuyu yumuşatıyor bence. Farah Abdullah Birkan Sokullu faktörü de işin içine girince, tam tabirle erkan karşısına çivileniyorum. Hele son bölüm Han İnci ile mesajlaşırken yüzündeki sırıtışın benzeri bende de vardı. (Hemen yumuşarım, çok tatlı değiller mi <3)

 

 

Han İnci ile mesajlaşırken yüzündeki sırıtışın benzeri bende de vardı.

Flört etmeleri de çok tatlış ^^

-Dünyanın en şanslı aynasına öncelik vermek istedim.

-Neden?

-Her gün seni göreceği için…

 

 

Uygar’ın kapıya geldiği sahnede Han’ın efendiliğinin altını çizmek isterim. Sarhoş, kalbi kırık, bir o kadar yaralı ama gururlu, Han dersen tam ‘paşa’. Taksiye parasını verip onu evine gönderdi. Gönderirken “demek parayla her şeyi hallediyorsun” lafı yedi ama tüm hikayeyi bilen bizler paranın halledemediği sorunlar ile boğuştuğunu çok iyi biliyoruz.

Han’da da bir gariplik olduğunu anlamıştım ama nedense hayatına giren birilerinden küçük de olsa bir şeyler alıp / çalıp hatıra kutusunda biriktirdiğini düşünüyordum.  Aranızda The Fall’u izleyen var mı bilemiyorum ama seri katil olması bile olası idi. Sosyal medyada hastalığının tanımını görünce şaşırdım açıkçası. Fazla İngiliz polisiyesi izlediğimden midir bilemiyorum, seri katilliği daha çok yakıştırmıştım.

En çok hastalıklarının kökeni hakkında geçmişe dokunuşları seviyorum. Han örneğinden gidelim: Çöp topluyor bu çocuk da neden topluyor?  Küçükken o çok sevdiği oyuncağını çöpte buluyor. Oyuncakla büyüyemez diye annesi atmış çöpe. Ahh be kadın, nasıl travmalar bıraktın çocuklarına. Çocukluk travmasının yanı sıra evdeki steril yaşantıya, Safiye’ye duyduğu öfkenin bir şekilde ortaya çıkması… Tam tersi bir yaşam çiziyor kendine geceleri…

Ne kadar büyük bir zıtlık yaratmışlar: Temizlik hastası Safiye’nin kardeşi Han geceleri çöplerden karton topluyor.

 

 

Ama Birkan Sokullu öyle bir gülüyor ki, olsun varsın çöp toplasın diyor insan…

 

 

Psikolojik değerlendirmeyi uzmanlara bırakmak lazım.  ‘Safiye’nin hastaluığı ne? ‘ konusunda analiz yapacak değilim. Ama flashback olan her sahnede Safiye’nin olduğu kadar annenin hayatına da dokunuyoruz. Bugünün baba(!)sı  – (Safiye ve ıspanak sahnesi) karısına da psikolojik şiddet yapmış. O da bütün negatif enerjisini Safiye’ye yöneltmiş. Küçük Safiye’nin omuzlarına öyle bir sorumluluk yüklemiş ki…

Şimdilik sadece Gülben’e ablalık yerine annelik yaptığını gördük ama eminim ki diğer kardeşlerine de yapmıştır. Karakterini ‘annelik’ temelli oluşturmuş. Peki rol modeli kim? Annesi.  Rol model hayatına o kadar işlemiş ki annesi olmuş, onun odası, onun giysileri, onun sözleri ile vuruyor Gülben’e. Safiye’nin içinde yaşayamadığı o kadar çok şeyin eksikliği var ki en çok da dilinden düşüremediği ve rol model aldığı anne sevgisi… Zaman içinde annesine benzerse onun tarafından sevileceğini düşünmüş olmalı…

Safiye için en ağrıma giden sahne “gebersem de kurtulsam” demesi. Geberse hem kendi hem de ailesi kurtulacak diye düşünüyor. Oysaki kontrolü dışında geçekleşen davranışları için ailesinin mutsuzluğunun kaynağı olarak nitelendirilmesi çok acı.

Babanın Safiye’ye cezası çok ağır değil mi? Kızının rahatsızlığını biliyorsun, sırf başka bir şeye odaklanıp evdekileri rahat bıraksın diye istediği şeye bak.  Safiye’nin zaaflarını kendi lehine kullanmaktır bu!  Ispanak yapraklarını tek tek 4’er kere sabunla yıkarken (tam da ıspanak mevsimi başlarken, üstelik pek de severim; ilk yemeğimde ağzıma sabun tadı geleceğinden korkuyorum) ben üzüldüm. Bölümü izlerken izleyici ‘su faturası ne kadar geliyor acaba?’ diye soruyordu sosyal medyadan ben ise Safiye ile empati yaptım: ‘Ya sular kesilirse?’

 

 

Ama hayatta bir gülü bile koklayamayacaksan bu hayat da çekilmez be Safiye’m… (Bu sahne için Ezgi Mola’ya özel alkışlar, gülleri almak istemesi ama alamaması, alabilmek için yıkama ile çözüm bulması ama tüm yaprakların dökülmesi… Bir de kendini haklı çıkartmak için ‘pismiş bunlar’ demiyor mu…)

 

 

Bir kez daha yazayım; dizideki favori karakterim Gülben.  Merve Dizdar’a buradan kucak dolusu alkışlar… Ablasına duyduğu minnettarlık onu böyle bir hayata hapsetmiş. Hayatını yaşamasına engel olurken, zaman geçtikçe Gülben Safiye olmuş. Hep arada kalmış, yok sayılmış… Merve Dizdar’da Gülben’in silikliğini öyle güzel canlandırıyor ki. Kendi içindeki hesaplaşmalarına şahit olmak çok Han’ın arkadaşı Esat’a olan ilgisi “özletme kendini” ile vedası karakteri çok farklı yerlere taşıyor gözümde…

Neriman ailenin en küçüğü… Kendine küçük zararlar veriyor ama o zararları iyileştirmeye de çalışıyor.

Bu dairede akıl sağlığını korumak çok mümkün değil: Obsesif kompulsif bozukluğu olan bir abla, Kompulsif biriktirme hastalığı olan bir kardeş, Enürezis noktürna diğer kardeş, mazoşist ve astım hastası en küçük kardeş.

 

 

Farah Zeynep Abdullah’da çok ama çok farklı bir enerji var. Kişisel sosyal medya hesabını da takip ediyorum. Sanki her sabah günlük yaşam enerjisi dozu alıyor gibi. Dizideki İnci rolüne de öyle güzel yansıtıyor ki bunu.  Çok içten…

İnci babası ile ilgili problemlerini aşabilmek için babası gibi bir erkek arkadaş buluyor kendine, alkolik bir sevgili. Ona iyi gelirse babası ile yarım kalan ilişkisini de simgesel olarak kurtaracak. Bu nedenle Han’ı belki de Safiye’yi bile iyileştirmeye çalışacak…

 

Han’ın ablasını tedavi ettirecek şartlara sahipken neden yapamadığı sorusuna yanıtı -fragmanlara göre- gelecek bölümde bulacağız.

Masumlar Apartmanı reyting kaygısı yok ama sonuçlar mükemmel.  Dizi sezonun ilk 10 barajını geçmeyi başaran ilk dizisi! Her üç grupta da zirvede. Oranlar,  Total’de 8,33, AB’de 11,47, ABC’de 10,45.

 

Masumlar Apartmanı bölüm yorumları için tıklayınız.

 

Masumlar Apartmanı 3.Bölüm Fragmanı

(link otomatik olarak oynamadıysa tıklayınız)

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce