Menajerimi Ara reyting gittikçe düşüyor, düşüyor, düşüyor… Gerçi final açıklandığından beri reyting sancısı çekmiyoruz ama yine düşüş olmadan finale yürümesini isterdik değil mi? Dizinin bu bölümü Total’de 1.28 reytingle 14. AB’de 1,21 reytingle 8. ABC’de 1,67 reytingle 6.oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazar Dreamy Tangerine‘den. Keyifli okumalar ^^
Bu bölümü sevebilirdim eğer final ilk başta seyirciye Gülin’in ağzından çıtlatıldığı gibi 47. Bölümde olsaydı…
Halbuki bölüm çok güzel başlamıştı. Önce enfes bir rüya sekansı izledik. Babasız büyüyen küçük yaralı kız çocuğunun nefis bir genç kadına evirilerek babasıyla savaşını bitirdiğine, o yarayı sarmayı artık başardığına tanık olduk. Bu sahnedeki tüm detaylar aslında Dicle’nin iç dünyasının ve korkularının mükemmel bir metaforuydu. Rüyasının ilk kısmında babasıyla meselesini kapatıp huzura kavuşan Dicle, bu sefer tüm benliği ve ruhuyla aşka teslim olup, aşkın bin bir rengine büründü sevdiğiyle. Derken Barış bir anda ortadan kaybolur, tekrar belirdiğinde bir aynanın içinden bakar Dicle’ye hem çok yakın hem de fazla uzak, aşkın renkleri de silinmiş üstünden. “Bir sorun mu var asistan kız?” diye seslenir üstelik. Tıpkı ilk tanıştıkları günlerdeki gibi…. “Barış bir star, o başka bir gezegenden, sense bir asistansın, kendi dünyandaki insanlarla arkadaşlık yapmalısın” diye uyarıldığı günlerden kalan bir his… Diclecik Barış tarafından terk edildiğini, Barış’ın ona olan aşkının bittiğini düşünmektedir içinde. En büyük korkusu tekrar gelip onu bulmuştur işte, sevdikleri tarafından terk edilmek.
Dicle rüyasından uyanınca anladık ki DicBar’ımızın ilişkilerine mola vermelerinin üzerinden korkulduğu gibi haftalar değil, sadece birkaç gün geçmiş. İkisi de birbirini deli gibi özlüyor üstelik. Sürekli telefonlar kontrol ediliyor, ya ararsa, aramış mı? Dicle’nin Barış’ın instagram canlı yayınını izlemesine, Barış’ın aşk hakkında konuşmasına, Dicle’nin telefona iyi geceler dileyip öpmesine kalbini bırakmayan var mı? Bırakın biz ayrıldık kelimesini kullanmayı, ailelerine biz biraz mola verdik bile diyemeyen bir çift onlar, hala daha birbirlerini kırmaya devam etseler de (bkz. reklam teaser çekimi) daha fazla ayrı kalamayacaklarını biliyoruz.
Sonrası? Sonrası için yukarıda sıraladığım edebi cümlelerimi bir tarafa bırakıp biraz vites yükseltmem gerekecek, çünkü bölümün geri kalan kısmı için büyük harflerle “BİZ NE İZLEDİK AZ ÖNCE?” diye sormak istiyorum. Düşündükçe gülüyorum, gülüyorum ama sinirden.
Bölük pörçük konular, uzayıp giden, ana konuya hiçbir katkısı olmayan konuk sahneleri…. X menajerin Y oyuncusunu ikna çabaları… X ve Y’yi siz doldurun, kimler olduğunun ne önemi var, kaç kere izledik daha önce. Finale bir kalmışken, ortada çözülmesi gereken ana cast’a dair, Ego Ajans’a dair mevzular varken 3 ayrı konuk hikayesi fazla geldi, haftaya final olduğunu bilen seyirciye de izlemesi gereksiz bir eziyet oldu. Sahneleri izlerken sürekli olarak tamam geç bunları sadede gel hissi yaşadım. Fandomun izlemeyi çok istediği DicBar’ın bir gala etkinliğine katılması meselesi de ne güzel teğet geçti değil mi? Gala’ya katıldılar, ama ayrı ayrı! Ucuna kadar gelip de göremediğimiz bir sahne daha!
Dicle Barış’a neden köpekbalığı dedi? Ben düşünüyorum düşünüyorum; Barış’ın köpekbalığı sıfatını hak edecek bir davranışını bulamıyorum. Dicle’den bazı şeyleri sakladı, saklamak için yalana başvurmak zorunda kaldı ama Dicle’yi sırtından vuracak işler çevirmedi ki Dicle onun köpekbalıklığını görsün. Köpekbalıklığından kasıt tuttuğunu koparmak, kafasına koyduğunu yapmak ise Dicle bu konuda kendisini defalarca ispatladı zaten, biz bile gururla söylüyoruz çoğu kez yavru köpekbalığı diye. Barış’ın en son isteyip de elde ettiği şey ise bir bağımsız filmde rol almak oldu, o konuda da Dicle Barış’ın güvenini zedeleyici yorumlarda bulunmuştu. Ceyda Barış’a istediği türde iş ayarlaması Barış’ın Dicle’nin arkasından iş çevirmesi demek değil ki! Bizim bildiğimiz Dicle’nin hiç söylemeyeceği bir şeyi söyletme savrukluğu da sinir katsayımızı yükseltti durup dururken!
Ceyda’nın Barış’a sen daha önce hiç gerçek bir menajerle çalışmamışsın deyip yılların Feris’ini kendince bir kalemde çizip atması içi boş egosuna güzel bir örnekti ama keşke Barış da Ceyda’nın ağzının payını verebilseydi. Ceyda’nın hırsı en tehlikeli türden, önüne geleni yakıp yıkan cinsten, Barış’a iş bağlarken bile onun borcu kapaması sayesinde abisinin beladan kurtulduğunu başına kakmaya devam ediyor, üstüne vazife olmadığı halde reklam çekiminde senaryo hakkında Dicle’yi azarlıyor, küçük düşürüyor. Menajerimi Ara izleyicisi de haklı olarak biz niye hala Ceyda’nın bitmek bilmeyen sinsiliklerini izliyoruz diye sinir krizi geçiriyor ama o an henüz bilmiyor ki, sinir krizinin büyüğü bölüm sonunda gelecek!
Çalınan mücevherlerin Kıraç’ın çantasından çıkmasının altında Ceyda var bunu hepimiz biliyoruz da tam bu noktada biz hangi diziyi izliyoruz diye sorguluyoruz? Yasak Elma mı, Paramparça mı? Twitter’da yazdım burada da tekrarlayayım, Ceyda tehlikeli bir kadın evet, ama bu kadarı Ceyda için bile fazla… Aynı zamanda şirketinin çalışanı olan eski sevgilisinden yüz bulamayınca böylesi bir rezalet ile ancak gazetelerin üçüncü sayfasına haber olunur. Son Yaz’daki Halil Sadi’nin avukatı Fatih’ten mi aldı acaba bu akılları? Biz en fazla plaza entrikaları döndüren beyaz yakalıları izliyorduk bu dizide, böylesi kriminal saçmalıkların Menajerimi Ara’da işi ne?
Aslında isyanım bölümden çok, bu bölüm yazılıp, rejiye teslim edilip, tahminen en az yarısı çekildikten sonra, pat diye 2 bölüm sonra final kararı alıp senaristin 3-4 bölüme yaymayı planladığı konuların tek bir bölüme sıkıştırılmasına sebep olanlara.
Önce dizi yaz sonuna kadar devam edecek dendi, (yaz sonu= ağustos sonu olarak düşününce ben 50 hatta 51 bölüm sürer diyordum) hatta bunu 38. Bölümde Dicle’nin ağzından seyirciye duyurdular, kaldı ki o sahnenin, yarı şaka yarı ciddi yeni sezon işlerine geçme talebi olması muhtemel oyunculara dair bir gönderme olduğu benim için net! Derken DicBar’lı afişlerle Menajerimi Ara yaz boyu ekranda diye afişler asıldı sokaklara, sonra bir anda 47. bölümün final olacağı dedikoduları yayıldı, üstelik bu karar da bu kez Gülin’in ağzından seyirciye hissettirildi. Seyirci tam bu habere alışmaya çalışırken 45. Final haberi resmi kanaldan açıklandı. Tamam, dizinin bu ratinglerle 45’i görmesi bile bir mucizeydi, başkaları olsa çoktan ipi çekilmişti, bunca zaman hem kanal hem yapım bu dizinin arkasında durdu, vazgeçmedi ve daha önce bunun örneği de görülmedi bunu biliyor ve önemsiyoruz. Sezar’ın hakkı Sezar’a… Ama 43. Bölüm yayınlanmışken, 44’ün senaryosu çekilmeye başlanmışken 45’te final yapıyoruz da demeyin artık. Anlıyoruz bu da ticari bir iş, kar/zarar hesabı var, sonuçta herkes parasına bakar ama esnaf zihniyetinden çok kurumsallık devreye girseydi de bari hikayenin hakkını verebilmek için yazana, çekene, oynayana ve izleyiciye saygı gereği her şey tek bölüme sıkışmasaydı. Keşke kanal ve yapım, burada da öncü olup, hikayeyi önceleyip ona hakkını doğru dürüst teslim etme şansını da verselerdi. Ama burada parantez açayım, Ceyda’nın kriminal zırvalarıyla final 47 olsa bile dalga geçerdim.
Memleket gündemi zaten malum, diziler birçok insan için hoş vakit geçirmelik, kafa dağıtmalık bir kaçış yolu…. mu sanmıştınız? Asla! Bu memlekette dizi izleyen de dert sahibi olur.
Not: Dicle’nin rüya sahnesinde Twitter üzerinde fikir alışverişinde bulunduğumuz EnMainnn rumuzlu kullanıcıya sevgilerle!
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.