Özlem‘in tane tane neden izlediğini anlattığı “Neden Meryem?” yazısından sonra sıra dizinin biraz daha derinine inmeye geldi. Yine Özlem’in kaleminden karakterlerin arasında bir yolculuğa çıkmaya ve Oktay’ın hayatına dokunmaya ne dersiniz?
İnsanın en temel ihtiyacı sevilmek ve beğenilmektir.Tarihteki bütün skandallar, esasen bir kadının ya da erkeğin sevilmesi ama tercih edilmemesinden patlar…
Savcı Oktay son zamanlardaki televizyon karakterleri arasında en nefret edilen, en tiksinilen olma yolunda emin adımlarla ilerlerken çevresinde bir şekilde sevgiden, vefadan ya da korkudan ona hizmet eden bir kadınlar ordusuyla devam ediyor yoluna…
Oktay ve kadınları
Çok şanslı bir adam Oktay. Liseden beri flört ettiği ve tüm üniversite hayatında ona yardım eden, destek olan, yumuşak, munis, sevgi dolu ve gerçekten güzel bir kadına sahip: Meryem.
Kendi arabasını ona verecek, kaza yaptığında aman o uğraşmasın diyerek gidip aracın peşinde koşturacak kadar adamış kendini bu ilişkiye. Düşünsenize ilk lise aşkınızı… İşte tam da o saflık, o temizlik ve o hesapsızlıkla kör kütük bağlı Oktay’a. Sorgusuz sualsiz… Adamın yeni çevresinde değiştiğinin, artık hayattaki hedeflerinin ve amaçlarını değiştiğini anlayamayacak kadar da kör. Birçoğumuz gibi yani… Ve hayata karşı o kadar savunmasız… Peki, Oktay’ın en büyük kurbanı mı Meryem? Bence değil. Tamam, çok acı tecrübelerle öğrendi hayatın gerçeklerini ama şu an daha güçlü ve gerçek hedefleri olan bir kadın.
Meryem anlaşılabilir bir karakter iken Beliz’in Oktay saplantısı ilginçtir aslında… Aşırı zeki, maddi olarak sıkıntısı yok, bütün bunların yanı sıra çekici bir kadın Beliz. Nasıl olur da düşer Oktay gibi bir adamın ağına diye aklınızdan geçirdiniz mi? Düşer, bu düşüş o kadar kolay olur ki hem de, çünkü biz kadınlar sevdik mi karşımızdakini net ve gerçek göremeyiz nedense… Senelerce beklemiş. Bu bekleyiş sırasında Oktay’ın Meryem’den ayrılacağını ve kendisiyle evleneceğini planlamış. Aslında kağıt üzerinde aşırı şık bir çift. Geleceği olan bir savcı ve onu destekleyecek; hayallerine, hedeflerine ulaştıracak kariyerli güzel ve güçlü bir kadın. İlmek ilmek işlemiş onu Oktay.
Bu kadar zeki bir kadın nasıl bu kadar aptal olur mu diyorsunuz? Olur… Bundan çok daha da aptal olur. İnsanın en kolay yalan söylediği ve en kolay kandırdığı kendisidir aslında. Ve ne yazık ki kadın milleti kazanma hırsıyla doludur. Bu nedenle hastanede duyduklarına rağmen daha fazla sarıldı Oktay’a… Amaç ne olursa olsun sahip olmaktır artık. Her anlamda Oktay’a yardım ederek elini o kadar kuvvetlendirdi ki Oktay’ın… Her kadının içine sindiremeyeceği sevdiği adamın sevgilisini bile savundu bu uğurda.
Ve Derin… Bir milletvekilinin biricik sanatçı bohem kızı… Bulunduğu sosyal statünün etinden sütünden sonuna kadar faydalanan ve hayatta ki tek amacı çocukluk arkadaşı olan Savaş’ı kafeslemek olan Derin… Kendisi olamayan. Birilerinin karısı, kızı, sevgilisi kimliğiyle hayatını sürdürmeye çalışan çok güçlü iken aslında serinin en zayıf halkası. En sevdiğim dediği adamı elde etmek adına onu düşürdüğü kuyuları umursamayan ve anlaşıldığı kadarıyla bütün hayatı kendi kendisine geçmiş bir zavallı.
İşte Oktay’ın en büyük ve en sadık müttefiki… Onlarınki kesinlikle bir nefret ve çıkar ilişkisi. Sosyal statü olarak Oktay’ı ne kadar küçümserse küçümsesin, başı sıkıştığı anda onun şantajlarına ya da planlarına gönüllü olarak uyan ciddi bir müttefik Derin.
Ve son olarak tabii ki Oktay’ın annesi. Aslında normal standartlarda bile anneleriyle göbek bağını çok kopartamaz erkekler. Ama Oktay’ın annesi tam bir efsane bu konuda. Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş misali; ama bir yandan da artık geldiği mevkiinin bütün imkanlarından ben de faydalanmalıyım dürtüsüyle hareket eden, bunun için de elini pisliğe bulamaktan asla çekinmeyen ilginç bir karakter.
Bütün bu kadınların ortak yanı mı ne? Bulaştıkları bütün suçlara, yaptıkları bütün pisliklere, kendilerine yapılan bütün kötülüklere katlanmalarına neden olan tek bir gerçek var. Saplantılı sevgileri ve çaresiz bir şekilde sevilme ve onay bekleme duyguları…