Netflix’in 4 bölümlük mini dizisi Mezarlık, poliste yeni kurulan ‘özel suçlar’ biriminde çözülen cinayetleri işlediği her bölümü ile ayrı bir film tadında seyir keyfi sunuyor. Film tadında demişken, film uzunluğunda da… Ama mini dizi olarak keşke bölümler bu kadar uzun olmayıp, cinayetler bir yerine iki daha kısa bölümde çözülseydi dedirtiyor.
Her bir bölümdeki farklı cinayet, kadın cinayetlerinin gerçek bir sorun olduğunun altını çiziyor ve farkındalık yaratmayı amaçlayan mesajlar içeriyor. Mezarlık senaryosu, cast ve reji uyumu ile seyir zevki veren projelerden biri olmuş. Her ne kadar senaryoda yerel izler yerine Amerikan dizileri hissiyatı daha fazla olsa da merak unsuru yerinde yerleşilmiş, akıcı bir üslup var. Mezarlık senaryo ekibi Özden Uçar, Onur Böber ve Evren Oğuz’un kalemine sağlık. (İlk bölümde yakalanan katilin 4.bölümde aldığı ceza indirimi alması Pınar Gültekin davasındaki karara ne kadar uyuyor.) Yönetmen koltuğuna Abdullah Oğuz’un oturmuş olması da diziye bir katma değer katıyor.
Dizi Mindhunt’dan esinlenmiş bir şekilde emniyet içinde Önem komiser önderliğinde kadın cinayetlerinin araştırılması ve sonuca ulaştırılması ile görevli küçük (oldukça) ve özel bir birim kurulması ile başlıyor. Bu birime sağlanan imkanlar oldukça kısıtlı, ofis olarak da verilen alan : Mezarlık. (Zemin kattaki eski arşiv odası) Bu birimin adının neden mezarlık olduğu ekipten Hasan Bey ile Sophia’nın sohbetinde açıklanıyor.
“Bizim büroya neden mezarlık diyorlar biliyor musun? Emniyette ne kadar çözülemeyen faili meçhul cinayet dosyası varsa hepsi arşivdedir. Adalet arayıp bulamayanların son durağıdır mezarlık.”
Başkomiser Önem’in (Birce Akalay) küçük ekibi, emniyet müdür yardımcısının sürgün edilen asi oğlu Serdar (Olgun Toker), bölüm kurulana dek emekliliğine kadar cinayet yerine bulmaca çözmeyi tercih edecek olan Hasan Bey, polis teşkilatında olmasa da illegal yöntemleri ile destek vermek üzere ekibe katılan, sonra da kendini teşkilatın içinde bulan zehir bilişimci Sophia (Berna Öztürk) ve olay yeri inceleme sorumlusu, heyecanlı, epeyce takıntılı Berk’ten (Baran Güler) oluşuyor.
Birce Akalay’ın dingin oyunculuğunu sevdim, Olgun Toker zaten çok severim, canlandırdığı karakterlere farklı bir ruh katıyor. Şahsuvar Aktaş yılların deneyimini konuşturmuş, Hakan Meriçliler’i komedi ile tanımıştım ama emniyet müdür yardımcısı rolüne çok yakışmış. Alev alev dizisinde psikopat damat rolünde dikkatimi çeken Cem Sürgit ise savcı Gökhan karakteri ile hikayenin ayrı bir yönü, kurum içi çekişmelerinin taraflarından biri.
Her şey, vücut bulduğu köklere geri döner, bedenimiz toprak olur, kanımız su, ısımız ateş, soluğumuz hava. Ahenkle doğanlar, ahenkle ölürler…
Mezarlık’ın her bölümü farklı bir isme sahip “Güneşten Daha Sıcak”, “Bir Nefes Kadar Yakın”, “Göldeki Kadın”, “Düğüm. Dizideki her bölüm başka bir kadın cinayeti inceliyor ve çözüme ulaşıyor. Enteresan olan bu dört cinayetin hiçbiri gündemde sıklıkla rastladığımız, eski eş/sevgili, töre cinayetleri değil. Gerçi her hikayede şüpheler bu kişilere yoğunlaşsa da sonuçta bambaşka nedenler ile canice cinayet işleyen katiller ile karşılaşıyoruz. 4 bölümde de olsa görünen o ki, her dosyaya yeteri kadar özen gösterip, sistemsel baskılardan uzak özgür çalışma ortamı verildiğinde hiçbir cinayetin üstü kapanmaz.
“Mezarlık 2. sezon olacak mı?”, hatta kesin olacağını düşünüp, “Mezarlık 2. Sezon ne zaman?” soruları ile veda ettiğimiz dizinin ben de bıraktığı tat, toplumsal konulara, gündemdeki gerçek olaylara atıfta bulunarak dikkat çeken projelerin çoğalarak artması ne güzel olur idi. Hem daha Hasan Bey’in kızının katilini de bulacağız değil mi?
“Bu ülkenin tüm kadınlarından özür diliyorum. Onlara sokakta arkalarına bakmadan yürüyebilecekleri güveni Emniyet teşkilatı olarak veremediğimiz için. Tacize tecavüze uğradıkları halde adalete inanmayıp bunu saklamak zorunda kaldıkları için. Bu ülkenin tüm çocuklarından özür diliyorum. Canice vahşice öldürüldükleri halde katilleri hala sokakta ellerini kollarını sallayarak dolaşabildikleri için. Kadın, erkek, çocuk fark etmez; haksızlığa uğrayan, adalet arayan fakat bunu bulamayan tüm vatandaşlarımdan özür diliyorum. Savunmasız, masum insanların hakkını yiyen, onların canını yakan, yargıdan kaçan, kendini dokunulmaz sananlar! Size sesleniyorum. Artık işler değişecek”
Hadi inşallah!
Diliyorum ki her nerede, her ne zaman işlenmiş olursa olsun cinayete kurban giderek yaşam hakkı elinden alınan her bireyin kanı yerde kalmaz, katilleri yakalanır!
