Şahin Tepesi bu hafta zıplama yaparak her üç kategorideki reyting ve sıralamasını yükseltti. Bu bölüm Total’de 4,00 reyting, 8,39 share ile 11. ; AB’de 4,13 reyting, 9,24 share ile 8. ve 20+ABC1’de 4,02 reyting, 8,30 share ile 7. oldu.
Konuk yazarım Gözde dizinin 4. bölüm izlenimlerini kaleme aldı. Öncelikle keyifli okumalar ^^ Ardından da yorumlarda buluşalım mı?
Şahin Tepesi bu hafta bugüne kadarki en iyi bölümü ile yayındaydı. Hikayenin iyice açılmaya başladığı, karakterler ile sahnelerinin dengeli ve gerektiği kadar olduğu, akıcı bir bölüm seyrettik. Ekran karşısındaki seyirci de diziye ve bölüme ısınmış olacak ki reytinglerde de sevindirici bir yükseliş var.
Geçtiğimiz bölümü Mete’nin gönderdiği videoyu Tuna’nın seyrederken yaşadığı şokla sonlandırmıştık. Tuna ilk şokun etkisini atlattıktan sonra ilk iş Deniz’in o gece yanında Mete’nin olduğunu öğrendi ve elbette hızla bu konuyu çözmek için harekete geçti. Ama o ilk hali, verdiği tepkiler, korkusu gösteriyor ki Tuna sahip olduklarını kaybederse yaşayamaz.
Nazik’in yere düşmesi ölümle sonuçlandı. Ama bu olay benim ihtimal verdiğim gibi Mete’nin bu servet avcılığı tavrında en ufak bir değişiklik yaratmadı. Üstelik meğer kardeşi Zafer de O’nunla aynı düşüncelere sahipmiş. İki kardeş de çocukluktan beri Akdoralara karşı kıskançlık ve kin besliyormuş. Meğer görüntüyü yedeklemiş Zafer, Mete tam Yılmaz her şeyi elinden aldı diye üzülürken imdadına yetişti. Annelerinin intikamını alma istekleri var. Ooo, çalıştığı evin fertlerine her düşmanlık besleyen şantaj yapmaya kalkarsa böyle, sonumuz ne olur?
Nazik’in ölümü de ilk anda gereksiz gelmişti ama eve O’nun yerine gelen Hatice çok meraklı ve konuşkan bir tip. Yakında kesin gerekenden fazla şey öğrenip hikayeye ciddi katkı sağlayacaktır.
Melek hemen babasının üstünde çalıştığı parfümle ilgili çalışmalara başladı. Yalnız formül defteri ve örnek parfümlerin içinde olduğu kutuyu odasında kilitsiz bir yere koyması hiç olmadı. Tuna’nın bu formüllerden haberdar olup o kutuyu ele geçirmesi işten bile değil. Yalnız Mithat neden Tuna’ya bu formüllerden hiç bahsetmemişti dersiniz? Parfümü piyasaya çıkarıp kızına güçlü bir Şeb-i Verda mı hediye etmek istiyordu acaba?
Erkan bu defa işini sağlama alıp yeni asistanıyla Melek’e çiçek yollamış. Ve bu çiçek Melek için o kadar değerli oldu ki… İçindeki gardenya sayesinde parfümdeki eksik notayı buluverdi. Eksik notayı böyle romantik bir jest sonucu bulması daha da güzel oldu. Yalnız gördük ki Melek bu işlerden baya iyi anlıyormuş. Besbelli babasıyla o olaylar yaşanmasaydı Şeb-i Verda şu an bu durumda olmayacaktı. Tuna’dan çok daha fazla yeteneği olduğu da aşikar. Eğer formülleri kaptırmazsa en kısa sürede O’na karşı kazanacağı zaferlere kadeh kaldıracağız. Melek eksik notayı bulma sevincini Erkan’la paylaşırken Erkan’ın liseli aşıklar gibi halleri ise çok tatlıydı. İnşallah Melek’le çok güzel bir çift olacaklar.
Tuna Melek’in Samet’le ortak olacağını duyar duymaz hemen bunun gerçekleşmemesi için harekete geçti ve başarılı da oldu. Elinde Samet’e dair bazı belgeler varmış. Yalnız O’na bunu söylediği sahnedeki özgüveni yine hayranlık uyandırıcıydı. Peki Mithat’ın biricik Şeb-i Verda’sını nasıl böyle bir adama satmak istedi? Neden tekrar ayağa kaldırmak için hiç çaba harcamadı da sadece satılıp parasını yemek istedi? Bunun sebebi de yine Melek’le alakalı olabilir mi sizce?
Tuna, Samet’i aradan çekmiş, tam ne güzel ortaklığın iptal olduğu açıklanacak diye seviniyordu, Melek’ten büyük bir gol yedi. Erkan Melek’in imdadına yetişti ve ortağı oldu. Melek bunu açıkladığında Tuna’nın yaşadığı şoka ayrı, Erkan’ın O’na göz kırpışına ayrı, Efe’nin O’na bakışına ayrı hasta oldum. ^^
Melek – Erkan – Samet’in iş birliği kararını öğrenen Ceylan’ın önce tepki gösterse de Melek’e bu yüzden sırt çevirmemesi, toplantıda da sevinçle hazır bulunması güzeldi. Erkan’ın peşinde dolanmaya da hâlâ devam ediyor. Umarım resmen reddedildiğinde Melek’e düşman olmaz. Yalnız boşboğaz bir karakter olması Tuna’nın işine yaradı ortaklık olayında olduğu gibi, bir an önce bunu fark etmeli ve daha dikkatli olmalı. Ceylan bilinçli olarak Erkan’a da boşboğazlık yaptı ve Melek’le Demir’in eski sevgili olduklarını yumurtladı. Erkan’ın bu şekilde ilgisinden vazgeçeceğini mi düşündü yoksa kendi canı acıdığı için O’nunkini mi acıtmaya çalıştı? Bence ikisini de amaçladı.
Melek ve Demir ilişkisinin yeniden başlamayacağı iyice belirginleşti. Melek’in hiç öyle bir niyetinin olmadığı apaçık; hem Demir’le olan konuşmalarındaki tavırlarından, hem de evli bir adamla ilişkisi olmayacağını belirtmesinden. Böyle ilkeli bir kadın olduğu için tekrar sevdim O’nu. Ama Demir’in hem Erkan’dan gelen çiçeği gördüğünde, hem restoranda Erkan O’na Melek’le ilgilendiğini söylediğinde bozulması eski sevgilisine karşı hâlâ hisleri olduğunu bir kez daha hissettirdi bize.
[wp_ad_camp_1]
EfDa cephesi bu bölüm oldukça hareketliydi. Henüz ilişkileri başlamasa da, her ikisinin ailesinden yana engeller olsa da, kalplerinin yepyeni hislerle attığını birbirlerine direkt ifade etmeseler de, bunun ikisi de farkında.
Dans dersi akşamı Efe Verda’yı eve bırakmak için beklemiş meğer. Efe’nin Verda’yla ilgilenmediğini kendince ispata çalışır hali çok tatlıydı, Verda’nın kendine güvenli hali de. ^^
Efe: Sen niye bu kadar gerildin? Yani böyle bekledim diye özel bir durum falan mı var zannettin?
Verda: Nasıl yani?
Efe: Ne bileyim, sana yazdığımı falan mı düşündün?
Verda: Yo. Başına gelecekleri bile bile, bunu düşünecek kadar cesur olduğunu sanmıyorum.
Her ikisi de aç olunca akşam seyyar nohut pilavcıda devam etti. Efe hayatında bir ilki yaşadı, O’na kalsa İtalyan restoranına falan giderlerdi. Ama bu yeni deneyim aslında O’na mutlu olmak için çok para harcamaya gerek olmadığını, küçük şeylerle de büyük paylaşımlar yaşanabileceğini gösterdi. Hem iğrenerek baktığı nohut pilav çok güzel yemektir, çok severim. Herhalde aramızda bu sahneyi seyrederken canı nohut pilav çekmeyen yoktur değil mi? ^^
Deniz’in kendi içinde yaşadıkları, Nazik’in ani ölümü, Tuna’dan gördüğü baskı haliyle O’nu çok bunalttı. Eşyalarını toplayıp dağ evine kaçtı ve şans eseri Verda O’nu giderken görünce EfDa yine birlikte vakit geçirdi. Efe’nin Deniz’i evde uyurken bulduklarında ilk önce bileklerine bakması Ezgi’nin intiharından ne kadar çok etkilendiğini gösteriyor. Efe’nin içindeki naif, duygulu adamı zaten ilk bölümde Deniz’le ilk sahnesinde fark etmiştim. Yalnız Deniz’in yaşadıklarından sonra intihara ihtimal veriyordum ve bunu yapmadığı için O’nun her şeye rağmen güçlü kalabildiğini düşünüyorum. Tuna devamlı Deniz’e yüklenip bu esnada O’nu küçümseyen, suçlayan sözler söylüyor; Deniz iyi dayanıyor doğrusu. Hem Deniz’i hem Efe’yi boyuna sorumsuzlukla suçluyor. Acaba suçlamak yerine farklı bir üslupla mı yaklaşsa? Yalnız Efe konusunda haklı, toplantı için hazırlanacak sunumu son dakikaya bırakan ve bunu nerdeyse devamlı yapan biriymiş. Haklı da olsa üslup değiştirmek Efe’nin iyi bir iş adamı olmasını sağlayacaktır.
EfDa’nın dağ evine giderken ve oradaki didişmeli hallerini seyretmek yine çok keyifliydi. İlişki başlamadan evvelki bu evreleri uzun uzun seyretmek isterim. Aralarındaki zorlu ilişki hemen başlamasa daha iyi olur.
Şu an birbirlerine hem koşuyorlar hem uzaklaşmak istiyorlar. Çünkü sağ olsun önce Tuna dağ evine geldi ve Verda’ya bir sürü kırıcı şey söyledi, O’nu basit bir heyecan olarak niteledi.
Tuna: Bravo. Fırsatları değerlendirmede üstüne yok. Gerçi şaşırdım mı? Hayır. Ama dikkat et bu yol senin için çok engebeli.
Verda: Anlamadım?
Tuna: İyi, tamam, daha net anlatayım o zaman. Diyorum ki kaleyi içten fethetmeye çalışmak iyi bir taktik. Ama akıntıya karşı kürek çekmiş oluyorsun. Bence sen yol yakınken vazgeç, boğulursun yoksa.
Ama aferin Efe’ye, Tuna’yı dinlemeyip Verda’nın peşinden gitti ve arabayla evine bıraktı. Ama sonra hem Tuna’nın, hem Melek’in ikisine karşı çıkan tavırları eve gelir gelmez de devam etti.
Melek: Buraya kadar gelip kızıma hakaret edemezsin.
Tuna: O zaman onu oğlumdan uzak tut. Bir daha kızını oğlumun etrafında dolaşırken görürsem…
Zaten Cem de benzer tavırlar içindeydi. Yalnız EfDa’ya karşı çıkarken kendisinin Deniz’le arkadaşlığına ne demeli?
Onlar da tıpkı EfDa gibi uyumlular. Yan yanayken yüzlerinde çiçekler açan bir çift oluyorlar. Yakınlıkları sırdaşlıktan aşka ve sevgililiğe dönüşecek besbelli. Ama Deniz’in Cem’i öpmesi gibi ilişkileri çok hızlı gelişmesin. İkisi de sevgililerinden yeni ayrıldılar, oldukça kötü şeyler yaşadılar, önce biraz birbirlerini tanımaları daha iyi olur. Aslında birbirlerini daha iyi anlayacakları için eski ilişkilerindeki bu benzerlikler de hoşuma gidiyor.
Zafer’in elindeki videoyu Tuna öğrenirse bu defa daha kötü şeyler yapabileceğini Mete’ye gözdağı verdiği sahnede hissettirdi, O’nu da hapse girmekten kurtardığını söyledi. Ama Mete yaptığı şantajın ne kadar yanlış olduğunu fark edip Tuna’yı ciddiye aldı mı, hiç sanmıyorum. Ayça ise Cem’in evine geldiğinde O’nu Deniz’le samimi görünce kıskanıp geri dönerken arabasıyla oradan geçen Yılmaz’a rastladı ve muhtemelen bu sayede şirketin ya da malikanenin bir çalışanı olacaktır yakın zamanda. Para avcısı ağabeyi de bir şekilde bunu öğrenir ve Cem’in başındaki bela bir süre daha devam eder. Deniz ve Cem bu belalardan nasıl ve ne zaman kurtulacak göreceğiz.
Bu arada ekmeğinin peşindeki Yılmaz’ her gördüğümde aklıma direkt Çukur’da canlandırdığı Remzi geliyor ve ben sahnelerine konsantre olmakta zorlanıyorum biraz. ^^
[wp_ad_camp_1]
Ezgi Efe’den ayrıldıktan sonra yeni hayatının ilk işini almış ve dans dersi alması gerekiyormuş. Tabii ki kimden? Elbette Verda’dan. Ezgi hemen Verda’yı tanıdı ve O’na Efe’yle ilgili sorular sorup bir de aldatıldığını anlattı. (Hey Allah’ım!) Verda duyduklarına bozulsa da derse odaklanmalarını sağladı ama O’nun için asıl sürpriz o esnada Efe’nin O’nu ziyarete gelmesi, üstüne bir de Cem’in gelmesi oldu. Efe’den bu sahnede Verda’ya bir itiraf geldi ve üstü kapalı hislerini itiraf etti. Efe’nin kimseyi dinlemeyip Verda’dan vazgeçmemesi O’nun bu hızlı gelişen aşkını daha da inanılır kılıyor.
Verda: Ya kızı aldatmışsın hâlâ zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsun. Senin gerçekten bir kalbin var mı?
Efe: Öyle mi? Belki ben de yeni yeni fark ediyorumdur bir kalbim olduğunu. Bu yüzden belki ben olmak istediğim yerdeyimdir.
Belki Verda da dün kendine itiraf ettiği hislerini Efe’ye söyleyecekti ama Cem sağ olsun hem EfDa yakınlaşmasına, hem de Verda’nın İstanbul’daki ilk işine limon sıktı. Yine de O’na kızamıyorum, çünkü Tuna ve Melek’in birbirlerine düşmanlıklarından dolayı EfDa’ya kızmasının aksine, Cem sadece ablasını çapkınlığı ile ün yapmış bir adamdan korumaya çalışıyor.
O esnada yaşadıklarını unutamayan Deniz, Mithat’ı suya attıkları köprü üstündeydi, yağmur altında ıslanıyor ve bir nevi günahlarından arınmaya çalışıyordu. Yanına Tuna geldi ve O’nu götürmek istedi. Deniz’in Tuna’ya anlattıkları gerçekten etkileyiciydi, O’nu bu konuda ilk defa gerçekten anladı annesi. Tabii bir defalık mı olacak bu anlayış, göreceğiz.
Ve ikisini orada İhtiyar Balıkçı Arif gördü. Balıkçı Arif Mithat’ın öldüğü gece de onları görmüş ama sonra hayal gördüğüne inanmıştı. Onları görünce tanıdı ve gerçeği anlayıp bunu Tuna’nın yüzüne vurdu, polise gideceğini söyledi. Tuna tabii yine korktu ama normal bir zamanlama olsa eminim hemen bu tehdidi de ortadan kaldırırdı.
Balıkçı Arif bisikletiyle polise giderken biri onu bilerek düşürdü ve öldürmeye çalıştı. Romeo’yu gezdirmeye çıkan Melek ve arabayla eve dönen Demir onu buldular. Balıkçı Arif zaten daha evvel de Demir’in aklını karıştırmıştı sözleriyle, şimdi de onlara “Onları gördüm. O ikisini gördüm.“ dedi. Bakalım muhtemel ölecek Balıkçı Arif’in bu sözlerinden sonra, Melek’in geçen gün orada bulduğu kol düğmesi ve bu sözleri birleştirerek ikisi birlikte Mithat’ın ölümünü araştıracaklar mı? Balıkçı Arif’e bunu yapan kişi Mete mi? EfDa cephesinde neler yaşanacak?
Haftaya bizleri heyecanlı ve aşk dolu bir bölüm bekliyor. Ben şimdiden merakla bekliyorum. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz ve yeni bölümü benim gibi merakla bekliyor musunuz?
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz Şahin Tepesi kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.