Yazıya teşekkür ile başlamak gerek: Şahsiyet 7 8 9′ da bölüm başlarına yerleştirilen ‘hatırla’ temalı özetler tam gönlüme göre olmuş. Yetkili isimleri etiketleyerek az talep etmedim sosyal medya kanalı ile, ‘ben dedim oldu’ diye kendime pay çıkartmak değil ama doğrusu oldu, güzeli oldu ^^
İlk 9 bölümü geride bıraktık. Son üçlü, Şahsiyet 7 8 9 yayına girer girmek takip eden hafta sonu izleyip bitirdim. 10 11 ve final 12 olarak planlanan yayın programına göre yeni bölümleri haziran ayında izleyebileceğiz. Bu kadar uzun aralar olması sinir bozucu değil mi? Keşke haftalık ilerlese…
Agâh ın bıraktığı mesajların sırrını çözebilen var mı ? Yorumlarınızı merakla bekliyoruz..#şahsiyet789 şimdi puhutv’de! Hemen izle! @ayyapim pic.twitter.com/CcZvU8lIFW
— AY YAPIM (@ayyapim) May 12, 2018
Gelelim 7 8 9 özelinde benim için Şahsiyet’e…
Haluk Bilginer’i o kadar hayranlıkla izliyorum ki, ders niyetine izlenilesi bir performans çıkartıyor doğrusu… Bu nedenle hep Haluk Bilginer sahnesi olsun istiyorum, isterse hayat dersi niyetine anlatsın, isterse flört etsin, isterse de gitsin listesinden bir isim daha temizlesin… Kabul, akışa ters, biz Firuz’un geçmişini bile bilmek durumundayız ki karikatürize bir ‘kötü polis’ olarak yer almasın hikâye içinde…
Ve Müjde Ar, izlemek gerçekten keyif. Özellikle İffet’in kült sahnesine yıllar sonra gönderme yapılması da çok hoş olmuş doğrusu… Küfür bile ağzına ne yakışıyor… Küçük bir notum var, bedenine yaptırdığı uygulamalar kişisel tercihidir ama bu tercihlerin mimiklerini etkilediğini fark etmesini dilerim.
Bana göre kadronun en zayıf halkası -inanın Cansu Dere’den bile zayıf, Şebnem Bozoklu.
“Fotoğraflarda annem olsun, babam olsun, bir de ben olayım. Dünyanın en güzel manzarasında olsak da hepsi silinip gitsin bir tek biz kalalım. Çünkü biz bize yeterdik … “
Belki bu zayıflık oyuncu performansından çok karaktere ısınamamış olmamla da ilgili olabilir. Her ne kadar yalnızlığı vurgulanan bir kadın bile olsa onun kolejlerde okuyan, İngiltere’de mastera giden, yıllar boyu kendi ekmeğini kazanmış bir kadının biraz da olsa ‘güçlü’ yanını da görmek istiyorum. Ama alkol etkisinde olsun ya da olmasın hep zayıf, hep güçsüz…
Şenay Gürler ile Haluk Bilginer arasındaki enerjiyi Cansu Dere ile Metin Akdülger’den alamayan bir ben miyim? Tamam, Haluk Bilginer kaynaklı torpil geçiyor da olabilirim ama diğer tarafta da Metin Akdülger karizması diye bir gerçek var. Sahi Ateş artık basından olmadığına göre salt Nevra’nın sevgilisi olmanın dışında hikâyeye nasıl bir katkısı olacak? Yoksa Deva’nın önderliğindeki Köpek Öldüren takipçileri ile Ateş’in yolları kesişecek mi?
Tecavüze uğrayan Nevra mı?
Sadece benim kafam karışmış olamaz değil mi? Tecavüze uğrayan Nevra mı? Cesetlerin üstündeki şeritlerle verilen ‘Hatırla’ mesajı Nevra’ya mı? Yoksa ‘tecavüz’ sadece Nevra’nın yolunu değiştirmek üzere zamanında Tayyar’ın abisine söylenen ve Cemil’in adamları ile de devam ettirilen bir oyun mu? Nevra evin yakılmasını annesinin kocasından öğrendi. Zihni başından geçen tecavüzü unuttursa bile yangını da mı unutturabilir miydi? Son kararım tecavüz olayının zamanında Tayyar’ın abisini uzaklaştırmak için söyledikleri yalan olması yönünde. Siz ne dersiniz?
Ucunda tecavüz, Roman olmaları yönünde intikam ya da bambaşka bir neden de olsa öyle bir ‘yangın’ var. Öyle bir ‘ailenin ölümü’ de… Yalnız bu ailenin ölümünde ciddi bir örtbas olayı var. Ağır ceza hakiminden tut itfaiyeye, doktora kadar rüşvet/tehdit söz konusu. Cemil o aralar bu kadar güçlü değil? O zaman bu Cemil’i de aşan tüm Kambura’yı kapsayan bir konu. Ama ne?
Tehdit konusunda hasta raporunu veren doktorun Nevra’nın ziyaretinde söyledikleri çok dikkat çekici. Gazetelerin üçüncü sayfalarında neredeyse gün aşırı okuduğumuz haberlerin nedeni;
“Normalde dolandırıcılık umutla çalışır. Bir dolandırıcı gelip size “bana bir lira ver, sana on lira olarak geri vereceğim” der. Siz de açgözlü iseniz, umutlanırsınız ve ona bir lirayı verirsiniz. Ama bu ülkede artık dolandırıcılar umut satmıyor; kolayı var… insanlar sizden o kadar çok korkuyor ki, telefonda “ben polisim” diyen birine sahip olduğu tüm parayı verebiliyorlar. Eğer bir ülkede dolandırıcılar umutla değil korku ile dolandırıyor ise, o ülkede hiç kimseye ne iş yaptığını ya da kim olduğunu sormazsınız.”
Agah Bey’in öldürdüğü adamın cenazesine gitmesi, imam helallik isterken ağzının içinde yuvarladığı kelimelere, o günü kendine ‘off’ ilan etmesine rağmen yeni kurbanının kendi ayakları ile ölüme yürümesi konusundaki şaşkınlığı… Listedeki bu adam her gün öldüğü için kendi belasını kendi buldu, hatırlamayacak bile olsa elini kana bulamaya ne gerek var değil mi?
Ama en efsane ölüm yolculuğu repliği Cemil için;
“ ‘Bi’ ihtiyacın olursa’ demiştin, ‘mutlaka gel’ demiştin. Bi’ ihtiyacım var, rica etsem ölür müsün?”
[wp_ad_camp_1]
“Unutmak insana verilmiş en büyük hediyedir!”
Peki ya unutan kim? Unutulan ne? Hatırla mesajı Nevra’ya mı gidiyor? Nevra Agah Bey’in ‘gerçek’ kızı -ki bu doğum gününü bilmesini destekler, olabilir mi? Eğer öz babası değilse bile Kambura’da olduğu dönemde Nevra’nın annesi Nesrin ile bir ilişki yaşamış olabilir mi? İlişki yoksa bile tanışık oldukları kesin. Nesrin çok derin bir karakter. Az ama öz konuşuyor, hızlı düşünüyor, hemen uyguluyor. Korku nedir bilmiyor ki, Nevra’ya söylediği “Korkmaktan korkma!” manidar aslında…
Repliklerinde olduğu gibi duvar yazılarında bile uzun uzun düşündürmesi televizyondaki çoğu sabun köpüğü diziden sonra ilaç gibi geliyor değil mi?
Bu üçlü seride en sevdiğim replik yine Agah Beyoğlu’dan geliyor;
“Hayatın kıymeti olmazsa hayatın anlamı da olmuyor tabii”
Son bir alkış da rejiye: Onur Saylak ve Feza Çaldıran… Kadraj, çekim mekanları, renk, ışık… Ve tabii ki müzik…
Siz hiç Kambura da bulundunuz mu?
Sahi Kambura nerede? Kambura adıyla geçen belde gerçekte yok. Ama ‘Bölümlerde yer alan yarım adacık neresi?’ derseniz sorunuzun cevabı Bursa’nın doğal güzellikleriyle bilinen Gölyazı beldesi. Kambura’da bulunmadım (İyi ki) ama Gölyazı’da bulundum. Keyifli bir hafta sonu için yolunuzu düşürmenizi tavsiye de ederim ^^
Üç bölüm içerisinde en çok 9.bölümün finaline bayıldım sanırım. Bir duymaz, biri hatırlamaz ve biri de Agah Bey…
Yıllarca çalıştığı adliyede “gereği düşünülse de gereği yapıl(a)madı” diye düşünen ve kendi adaletini sağlamak için yola çıkan seri katil Agah Bey ve cinayet şube polisi Nevra Elmas’ın kesişim kümesi ne? Agah Bey’in panosundaki fotoğrafı çizilecek bir sonraki hedef kim? Sorular… Sorular…
Kısa Kısa…
Sevdiklerim; Hikaye için hikayede animasyon detayını pek sevdim…
Sevmediklerim; Yazarın teletabilerden etkilendiğini düşündüğüm Köpek Öldüren Fan Club
Şahsiyet ilk üç bölümün yorumu için tıklayın