Sen Çal Kapımı 45. Bölümü Reyting sonuçları; Total’de 3,36 reyting ile 2., AB’de 2,13 reyting ile 5. ve ABC1’de 3,16 reyting ile 3. oldu, yine düşüşte. Bununla birlikte Sen Çal Kapımı gün boyunca 1 milyon 320bin sosyal medya paylaşımına konu olarak en fazla konuşulan çarşamba dizisi… Bölüm yorumu konuk yazar Sevil ‘in kaleminden. Keyifli Okumalar…
Siz de benimle aynı fikirde misiniz bilmiyorum, ama eski bölümlerin yansımalarını izleyince karmaşık duygular içine giriyorum. İlk bölümlerin hafifliği aklıma geliyor ve seviniyorum; sonra da şimdiki bölümlere bakıyorum ve dizinin geldiği noktayı görünce üzülüyorum. Bu hafta Serkan’ın Eda’yla ilk kez dağ evine gittikleri ve yoğun yağmurdan dolayı çatıdan su akınca ikisinin aynı yatağı paylaşmak zorunda kaldıkları 9. bölüme gönderme yapıldı. Hastalık hastası Serkan’ın Eda’nın yanına yatağa girerken çekingen, o anda nasıl davranması gerektiğini tam olarak bilemeyen, masum ve biraz da muzip hallerini o kadar özlüyorum ki… O zamanla bu zamanki Serkan arasındaki farklardan biri de şu ki, o zamanki Serkan Eda ona yer yatağında kalmasını söyleseydi kesinlikle yattığı yerde kalırdı; fakat şimdiki Serkan’ın masum bir şekilde hareket ettiğini söyleyemeyeceğim. Fırsatçı Serkan Eda gözlerini kapatır kapatmaz Eda’nın yanına uzanıvermiş – hem de uyku sersemliğiyle değil, bilerek ve isteyerek; çünkü üşümüş. O yüzden Eda’nın Serkan’ı ikinci gece oyuna getirerek balkona kilitlemesi beni bayağı eğlendirdi. Çakal Serkan’ın Eda’nın yalanını yakalamak için duygu durumuna göre renk değiştiren kupayı kullanması iyi denemeydi; fakat daha çok Melo’nun kendini ele vermesine neden oldu. Serkan’ın, Eda ile ilişkisinde renk değiştiren kupa gibi anlamı olan sembolleri “çok saçma” diye küçümsemeden kabul etmesi ise son derece sevindirici bir gelişme.
Mahkemeden sonra herkes birbiriyle tartışma içindeyken ve birbirini suçlarken Eda ile Serkan’ın ortamdan sıvıştıklarını görünce de Ayfer’le Aydan’a açık açık ve lafı uzatmadan gelmemelerini, yardıma ihtiyaçları olmadığını ve yalnız kalmak istediklerini söylediklerini duyunca da bayağı rahatladım; fakat arsız Ayfer ve Aydan kapıdan kovuldukları halde bacadan girerek insanları taciz etmeye devam ettiler. Serkan neyse ki Aydan’ın aklına uyup ona baba demesi için Kiraz’a baskı yapmadı. Kiraz’ın Serkan’ı kabul etmesi ve baba demeye hazır olduğunda Serkan’a baba demesi en az Serkan’ın Kiraz’ı kabul etmesi kadar önemli. Hakimin, Eda ile Serkan’ın Kiraz’la aynı çatı altında 48 saat beraber yaşaması kararını anlamadım. İki günde çocuğa nasıl sağlıklı ve güzel bir ortam sunacaklar acaba? Eda’nın gazla çalıştığını bilen Serkan, Eda’yla aynı evde kalacağı süreyi uzatabilmek için gazı verdi ve iddiaya girip tabii ki de başarılı oldu.
Erdem’e katlanamıyorum. Beni o kadar rahatsız ediyor ki… “Ben acaba neden buradayım” diye sordu. Sahi Erdem, sen neden buradasın? Erdem’e yazılanlara gülmemiz mi gerekiyor, bilmiyorum; ama ben gülemiyorum. Hemen hemen her sorunun Erdem’in başının altından çıkmasından başka son derece yapışkan ve yılışık bir tip. Herkes çocukları tek başına bıraktığı için Erdem’e kızabiliyorlar; ama Erdem’e çocuk emanet edilmeyeceği nedense kimsenin aklına gelmiyor.
Bu bölüm Melo’ya çok üzüldüm; ama Melo’nun duygularına yer verilmesini sevdim. Herkesin yardımına koşan, insanın her zaman sırtını dayayabileceği, çoğu zaman neşeli ve hayalperest biri olarak diğerlerinin koşuşturmacası altında ezilip giden, insanların onun saflığından faydalandığı ve ona hiçbir şey işlemezmiş gibi algıladığı bir karakter. Yardım olarak yaptığı şeyler artık o kadar rutin bir hale gelmiş ki insanlar bunu görev ya da mecburiyet olarak algılamaya başlamış. Mesela Melo’nun da hayal kırıklığı yaşayabileceği, üzgün olabileceği bile ancak Melo tam dipteyken ve artık duygularını saklayamayacak durumdayken veya tesadüfen fark ediliyor. Melo o kadar bahtsız ki en üzgün olduğu anda karşısına Aydan ve Seyfi çıktı. Melo’yu dinleyip destek olacakları yerde “Ayyy, herkes nelerden pişman, Melo” diyerek Melo’nun duygularını da derdini de küçümsediler. Oyuncunun kendisiyle mi alakalı, yoksa karakterle mi bilemiyorum; ama Burak denen tipe gıcığım. Eğer alkolün etkisiyle davranışlarını kontrol edemeyeceksen ve yaptıklarının, söylediklerinin sebep olabileceklerini kestiremiyorsan içmeyeceksin, bu kadar basit. Ayfer’le Melo’nun başka şubede çalışmaya başlamalarıyla beraber Burak’tan kurtulacağımızı umuyorum.
Çilek ve çilek alerjisiyle ilgili hiçbir şey duymak istemiyorum artık. Madem çilek alerjisi konusunu Kemal’in Serkan’ın babası olmasına bağlayacaktınız, neden öncesinde bu konunun bu kadar suyunu çıkardığınızı anlamadım. Eda ve Serkan hastanede perişan halde Kiraz’ın durumuyla ilgili doktordan haber beklerken Aydan’ın yaptığı tek şey Eda’yı yargılamak. Aydan’ın yerini ve zamanını bilmeden patavatsızca konuşmasına katlanmak cidden çok zor! Kemal’in Serkan’ın babası olma ihtimalini, Kemal ilk olarak diziye katıldığında tahmin etmiştik. Buraya kadar her şey güzel; ama bu konudan dolayı daha çok Aydan’a maruz kalacağız diye çok korkuyorum. Aydan’ın, Kemal’le beraber olduklarını Serkan’a söylemesi zaten başlı başına bir dertti (ki boşu boşuna o kadar maruz kaldık; zira kendisi söyleyemedi); şimdi de babasının aslında Alptekin değil de Kemal olduğunu söylemesinin derdi çıktı başımıza. Hepimize hayırlı, uğurlu olsun!
Göz atmanızı öneririz: Sen Çal Kapımı Bölüm Yorumları